“Allah dilediğini doğru yola getirir”
.
SORU: 1- Kur’ân’da birçok yerde, “Allah dilediğini yola getirir, dilediğini getirmez” deniyor. Getirmediklerine haksızlık olmaz mı? 2- Oje, abdeste mani mi? (Berna Altınsaban)
CEVAP: 1- Bazı ayetlerdeki bu ifade, Hakk’a çağrıldıkları halde bir türlü yola gelmeyen, küfründe inat eden kimseleri kınama amacıyla söylenmektedir. Bunları diğer ayetlerle birlikte düşünmek gerekir ki mana tam anlaşılsın. Bir baba veya büyük kişi, çocuğuna veya öğrencisine yapacağı işi, gideceği yolu gösterir. Ama çocuk veya örenci onun sözünü dinlemez, hep yanlış işler yaparsa “Allah gözünü kör etmiş, gerçeği görmüyor” şeklinde bir cümle kullanırız. Maksadımız, o kişinin sağduyuyla düşünüp gerçeği görmediğini kınamaktır. Elbette Allah dilediğini doğru yola getirir, dilediğini de sapıklığı içinde bırakır. Allah onu saptırmaz, şaşırtmaz.
Ama sapan kişiyi doğru yola çağırır. Kişi gelmezse, Allah onu zorla doğru yola getirmez, bulunduğu halde bırakır. Eğer zorlasa o zaman sorumluluk ortadan kalkar. Oysa insan sorumludur. Evet, Allah dilediğini doğru yola getirir. Rad Suresi’nde doğru yola getireceği insanların kimler olduğu belirtilmiştir: “Ve yehdi ileyhi men enab: Yönelme istek ve iradesini gösteren, Allah’a yönelen kişiyi Allah kendisine iletir, doğru yola getirir.” Ama kişi yönelmek istemiyorsa onu da kendi haline bırakır. Buradaki “Dilediğini getirmez” sözü, yola gelmek istemeyeni yola getirmez demektir. Çünkü kişi kendisi isteyecek ki Allah onu doğru yola iletsin. Ama Allah’ın Peygamberini dinlemeyeni de kendi iradesiyle baş başa bırakmayı dilemiştir. İradesi böyledir. İnsanın sorumlu yaratılması böyle olmasını gerektirir. Eğer böyle olmasa peygamber göndermez, Kur’ân’ı indirmez. Kitapları göndermezdi. 2- Oje abdeste ve namaza engel olmaz.
İman gönülde olur
SORU: Kur’an’da kalpten bahsedilirken ruhumuz mu ifade ediliyor? (Murat Şahin)
CEVAP: Kur’ân’da kullanılan kalp, vücuda kan pompalayan organ anlamında değil, gönül dediğimiz ruhsal düşünce ve his merkezidir. Biz de “Onun aşkıyla bağrım yanıyor”, “Demedim sana dolaşma ana hay gönül”, “Gönlüm çekiyor”, “Gönlüme sevgi doldu”, “Gönülden ibadet gerekir”, “İman gönülde olur” şeklinde hep gönül sözcüğünü ruhsal düşünce merkezi olarak kullanmıyor muyuz? İşte Kur’ân’da kâh “sadr (göğüs)” , kâh “kalp” sözcüğüyle kastedilen, ruhun en yüksek bölümü olan düşünce merkezidir. Kur’ân’dan ruhun en yüksek bölümünün göğüs kısmında toplandığı anlaşılır. Her ne olursa olsun kalp kelimesi gönül anlamındadır.