Şampiy10
Magazin
Gündem

Bahar ayları cinselliği etkiliyor

Bir hastam bahar aylarında ‘azgın teke sendromu’nun arttığını söyledi ve bunun doğru olup olmadığını sordu. İşte cevabı...

Azgın teke sendromu son yıllarda ismini çok sık duyduğumuz yeni bir tanım. Daha çok andropoz çağındaki erkekler için kullanılıyor. Orta yaşlarda meydana gelen duygusal krizler ve cinsel güç kaybıyla ilişkili. Andropoz döneminde oluşan testosteron kaybı erkeklerde cinsel isteksizlik ve sertleşme sorunu başta olmak üzere bir dizi cinsel probleme yol açıyor. Bu dönemde sertleşme kalitesi ve libido düşüyor, cinsel ilişki sıklığı azalıyor. Sonuçta bu erkekler gençlik yıllarına olan özlemlerini eşlerini, işlerini, sosyal çevrelerini terk ederek karşılamaya çalışıyor. İşte bu durum azgın teke sendromu olarak biliniyor.

Yalancı cinsel istek

Tam da bu nedenle aslında testosteron kaybından dolayı cinsel isteksizlik duyan erkekler cinsel istekte yalancı bir artış yaşıyor. Erkekler aşkı ve cinselliği farklı bir partnerle tekrar keşfederek bu sıkıntılı dönemi aşacaklarını zannediyorlar. Çift olarak iletişim eksikliği yaşayan kişilerde de dışarıya yönelme daha da kolay oluşuyor. Sosyoekonomik güçlükler ve çocukların evlenmesi ya da emeklilik gibi meslek yaşamıyla ilgili değişimler de bu durumu daha karmaşık hale getiriyor.

Bahar aylarında libido yükseliyor

Bahar aylarında testosteron hormonunda hafif bir artış oluştuğunu söyleyebilirim. Seks hormonları mevsim geçişlerinden etkileniyor. Gündüz saatlerindeki artış, havadaki iyon dengesinin değişmesi gibi nedenler vücudu etkiliyor. Cinsel fonksiyonlar açısından bu dönemde cinsel enerjinin biraz artması, seks arzusu ve libidonun yükselmesi doğal.

Utanmadan yardım almanız şart

Cinsel güç kaybı ve diğer andropoz şikayetlerini yaşayan, özellikle de orta yaş krizini yoğun hisseden erkeklerin vakit kaybetmeden yardım alması gerekiyor. Çoğu erkek utanma hissiyle tedaviden kaçıyor. Ancak cinsel fonksiyonları, testosteron seviyelerini, prostatı tam olarak inceleyen bir check up, buna eşlik eden metabolik ve psikolojik incelemeler, gerektiğinde de doğru bir tedavi seçimiyle bir erkeğin günümüzde andropozu rahat geçirmesi oldukça kolay. Üstelik bahar aylarını beklemeden!

Duygusal hisler cinselliği etkiliyor

Bu tür problemler yaşayan erkeklerin cinsel fonksiyonlar açısından tam bir inceleme ve doğru bir tedavi almadıkça cinsel güç artışı yaşamaları söz konusu değil. Cinselliğin duygusal ve psikolojik bir boyutu var. Duygusal olarak kendinizi iyi hissetmeniz, mutlu olmanız cinsellik açısından faydalı. Ancak cinsel sorunların erkeklerde çoğu zaman organik olduğunu gözetirsek duygusal faktörlerin etkisi çok uzun sürmüyor. Fiziksel güç kaybı kendini hissettiriyor.

Yazının devamı...

Cinsellik ne kadar sürmeli?

Cinselliğin süresi ne kadar olmalı, bu işin bir ortalaması var mı, boşalma süresi uzatılabilir mi? Bu konuyla ilgili doğru bilinen yanlışları aktarmak istedik...

Cinselliğin süresini değerlendirirken önsevişme ve birliktelik sonrası yakınlaşma süresini (İngilizce’de ‘after play’ olarak geçiyor) de hesaba katarsak oldukça değişken rakamlara ulaşıyoruz. Ancak genelde cinselliğin süresinden kasıt cinsel birleşme ve dolayısıyla boşalma süresi. Bu konuda elimizde bilimsel çalışmaların sonuçları var. Birçok ülkeyi inceleyen uluslararası bir araştırma erkeklerde boşalma süresinin 50 saniyeden 44 dakikaya kadar değiştiğini gösteriyor. Ortalama olarak 5,4 dakikalık bir boşalma süresi söz konusu. Bir dakikanın altındaki boşalmalar erken boşalma olarak kabul edilirken, iki dakika civarındakiler de muhtemel erken boşalma olarak değerlendiriliyor.

Partnerin fikri önemli

Peki boşalma süresiniz cinsel tatmin açısından yeterli mi? İşte burada partnerinizle ortak kanaatiniz önemli. Çoğu durumunda kadınları orgazmik hislere ulaştıracak süre erkeklerin boşalma süresinden daha uzun sürüyor. Bu noktada önsevişme, cinsellikte uygulanan teknikler ve cinsel iletişim çok önemli. Doğru bir uyarılma ve ortalama bir boşalma süresiyle eşler memnun kalabiliyor. Ancak bazen uzun bir boşalma süresiyle bile ortak tatmin gerçekleşemeyebiliyor. Yani cinsel tatmini ve mutluluğu belirleyen sadece süre değil. Gerçek bir erken boşalma durumunda ise çiftin seksüel tatmin ve mutluluğu azalıyor.

Boşalma süresini tıbbi olarak ne kadar uzatılabilir?

Ülkemizde çoğu erkekte erken boşalma problemi mevcut olduğundan cinsel açıdan mutluluğu yakalamak zor oluyor. Bu durumda boşalma süresini birkaç saate uzattığını iddia eden ürünlere ilgi artıyor. Özellikle de bitkisel içerikli olduğunu iddia eden bu tip sahte-kopya ürünler tehlikeli yan etkiler doğurabiliyor.

Gerçek şu ki boşalma süresini tıbbi olarak uzatmak mümkün. Öncelikle erken boşalmaya yol açacak herhangi bir sağlık sorunu olup olmadığının anlaşılması (örneğin hormonsal bir dengesizlik gibi) ve sertleşme işlevinin tam güç çalıştığından emin olunması (çünkü sertleşme sorununda boşalma süresi kısalabiliyor) şart. Bunların ardından sistemik ilaç tedavileri, lokal tedaviler, kas çalışmaları ve cinsel terapi öneriliyor. İlaçlardan kastımız çoğu zaman antidepresan kategorisindeki ilaçlar. Bunların bir kısmı boşalma süresini 2-8 kat arttırabiliyor.

İlişki öncesi alınan antidepresan tip haplarda da 2-3 kat bir süre artışı söz konusu. Bu tip ilaçlarda dikkat edilmesi gereken nokta cinsel isteğin ve sertleşmenin negatif etkilenmemesi. Lokal tedavileri bazı hastalar rahatlıkla uygulasalar da cinsel bölgede aşırı his kaybına yol açabiliyor. Bu sıkıntıyı partnerler de yaşayabiliyor. Hastaya yönelik ilaç seçimiyle birlikte boşalma işlevine etki eden pelvik kasların eğitimi ve cinsel terapi uygulanması iyi sonuç veriyor. Ancak unutmayın bir dakikalık bir boşalma süresini birkaç saate uzatacak bir tedavi henüz bulunmadı. Bunu iddia eden ürünlere şüpheyle yaklaşın. Eğer boşalma süresini partnerinizin tatmini açısından ön plana alıyorsanız da hem süreye hem de cinselliğin kalitesine önem verin.

Yazının devamı...

Andropoz erkekleri kalınlaştırıyor mu?

Orta yaş üzerindeki erkeklerin önemli bir sorunu göbek yağları. Bazen kötü beslenme, hareketsizlik, bazen de genetik faktörler, ilaç kullanımı ya da hastalıklara bağlı olarak kırklı yaşlardan sonra bel kalınlaşıyor. Ancak pek çok erkek kilo açısından farkında olmadıkları bir risk altında: Andropoz.

Testosteronun etkisi

Aslında herkesin metabolizma hızı ilerleyen yaşla birlikte düşüyor. Bu düşüş hızını etkileyen faktörler arasında cinsiyet, beslenme - hareket şekli gibi nedenler var. Ancak andropozda meydana gelen testosteron kaybı da erkekler için önemli bir risk faktörü. Testosteron erkeklerde vücut yağ dağılımdan kemiklere, ruh halinden beyinsel işlevlere, kaslardan yağlara, uyku düzeninden stres seviyesine kadar pek çok vücut fonksiyonunu düzenliyor. Bu ana erkeklik hormonunun cinsel istek, sertleşme kalitesi ve boşalma süresi üzerinde önemli etkisi var. Bu nedenle testosteronu düşen erkeklerde başta cinsel sorunlar olmak üzere bir dizi sıkıntı oluşuyor. Örneğin cinsel istek kaybı, cinsel uyarılma ve sertleşme kalitesinde düşüş, cinsel ilişki sıklığında azalma, gece sertleşmelerinin azalması, testis hacminin düşmesi, boşalma süresinin değişmesi testosteron kaybında oluşabilecek cinsel sorunlar. Bunun yanında testosteron eksikliğinde vücut yağlarında artış, kas gücü ve miktarında azalma, kemik erimesi gibi yan etkiler de oluşuyor.

Andropoz bel ölçüsünü artırır

Erkeklerde testosteron fizyolojik olarak otuzlu yaşlardan itibaren düşüşe geçiyor ve kırklı yaşların ortasından sonra klinik şikayet yaratacak seviyelere ulaşıyor. Bu durumda cinsel sorunlar başlayabiliyor. Göbeklenme de andropoz erkeklerinde sık gördüğümüz bir yan etki. Ancak burada madalyonun iki yüzü var. Aşırı kilolu, şişman, bel çevresi geniş, üstüne şeker hastalığı-yüksek tansiyon gibi metabolik riski olan erkeklerde testosteron daha da düşüyor. Kısacası hem testosteron kiloyu olumsuz etkiliyor hem de aşırı kilo ve vücut yağı testosteronu düşürüyor. Bu nedenle orta yaş sonrası erkekler sağlık açısından bir kısırdöngü yaşıyor.

Ne yapacaksınız?

Bu yüzden yıllardır cinsel sağlığın ve cinsel tedavilerin bir ekip çalışmasını vurguluyoruz. Orta yaş sonrasında erkeklerdeki testosteron kaybı klinik testlerde ortaya konup gerektiğinde hormon takviyeleri ile tedavi edilebiliyor. Ancak bu erkeklerin aynı zamanda iyi bir beslenme ve egzersiz programına da ihtiyaçları var. Metabolik risklerin takibi de önemli. Bu durumda işin uzmanlarından yardım alınması, medikal tedavinin iyi bir hayat tarzı değişimi ile birlikte yürütülmesini öneriyoruz. Orta yaşı geçmiş kilolu bir erkekseniz testosteron kontrolünü unutmayın!

Yazının devamı...

Stresli erkekleri bekleyen tehlike

Birçok hastalığın strese bağlı ortaya çıktığı biliniyor. Ancak çok da bilinmeyen başka bir sağlık sorunu daha mevcut: Testosteron düşüklüğü.

Stres bundan 10-15 yıl öncesine kadar elle tutulmaz gözle görülmez bir sağlık tehdidiydi. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar stresin vücudumuzdaki etkileri artık bilimsel verilerle destekliyor. Beyin taramaları, metabolik paneller ve daha pek çok teknolojik tetkikle stresin beyin ve vücudumuzda yarattığı tahribatı ispatlayabiliyoruz. Stresin beyinde hipofiz bezine bağlı limbik sistemi (duyguların, tepkileri yöneten sistem) etkilediğini, böbrek üstü bezlerinden aşırı stres hormonu (kortizol ve adrenalin gibi) salgılattığını ve bunun sonunca bir dizi sağlık sorununa yol açtığını biliyoruz. Bunların arasında uyku sorunları, iştah problemleri, kronik kas-eklem-baş ağrıları, depresyon-endişe, obezite, bağırsak sıkıntıları var. Ancak strese bağlı çok da bilinmeyen başka bir sağlık sorunu daha mevcut: Testosteron düşüklüğü.

Stres testosteronu düşürür mü?

Testosteron üretimi erkeklerde testislerde meydana geliyor. Beyinden salgılanan hormonlar testisleri uyararak erkek vücudunda günde yaklaşık 5-7 mg testosteron üretimi sağlıyor. Bu sistemi beyindeki hipotalamus, hipofiz, hormonlar ve testislerde üretilen lokal kimyasallar denetliyor. Testosteron üretimi sağlayan bu sistemi kapatacak pek çok risk faktörü var. Testis travmasından kabakulağa, aşırı kilodan ileri yaşa kadar birçok faktör testosteron üretimini düşürebiliyor. Stres de bu faktörlerden biri. Testislerdeki testosteron üretimini ateşleyen beyin bölgeleri duyguları ve stresi kontrol eden sinir sistemiyle ortak çalıştığından aşırı stres durumunda testosteron üretimini sağlayan sinyaller düşüyor. Bunun anlamı şu: Aşırı stres altında, stresini yönetemeyen veya hayat tatmini az, yaşamında belirlediği hedeflere ulaşmayan, huzursuz, endişeli, mutsuz hisseden erkeklerde testosteron daha az üretiliyor. Bu durumda orta yaşlardan sonra başlayan andropoz yaşı da daha erkene gelebiliyor.

Testosteron eksikliğinin belirtileri

Testosteron eksikliğinin pek çok belirtisi var. En önemlilerinden biri cinsel sorunlar. Testosteron düşüklüğü yaşayan erkeklerde cinsel isteksizlik, sertleşme sorunu, boşalma süresinde değişimler görülebiliyor. Bu erkekler kilo almaya, metabolik sorunlar yaşamaya, kas ve kemik gücünde düşüşe yatkınlar. Üstelik testosteron düştükçe bu erkeklerin stresini yönetmesi de zorlaşıyor. Testosteron eksikliğinde tükenmişlik hissi, bitkinlik, yorgunluk, alınganlık artıyor.

Ne yapacaksınız?

Klinik boyutta bir testosteron düşüşü olup olmadığı günümüzde kan tetkikleriyle anlaşılabiliyor. Bu testlerin sonucuna ve yaşanılan şikayetlere göre testosteron yerine koyma tedavilerinden yararlanılabiliyor. Cinsel şikayetler de pek çok değişik seçenek ile tedavi ediliyor. Ancak gerçek bir tedaviden bahsediyorsak o zaman stresi unutmamamız gerek. Aşırı strese bağlı testosteron düşüşlerinin tedavisinde stres yönetimi ön plana çıkıyor. Gerek terapi, gerekse gevşeme çalışmaları ve mindfullness gibi ana odaklanma yöntemleriyle stresin kontrol altına alınması şart. Düzenli egzersiz de bu anlamda önemli bir şifa kaynağı. Stres hormonları düzenli egzersiz ile vücuttan atıldığından stres kontrolünde aktivitenin yeri büyük. Dinlenme, vücudun ve zihnin sakinleşmesi önemli. Strese bağlı zihin-vücut tahribatı azaldığında bundan tüm vücut karlı çıkıyor. Buna testosteron hormonu ve cinsel fonksiyonlar da dahil.

Yazının devamı...

Performans düşmanlarını tanıyor musunuz?

Erkekler için bunu itiraf etmek güç olsa da kırk yaşın üzerinde on erkekten yedisi bir şekilde sertleşme sorununu yaşıyor.

Dünyada 2025 yılında 322 milyon erkeğin sertleşme sorunu yaşayacağı tahmin ediliyor. Erkekler için bunu itiraf etmek güç olsa da kırk yaşın üzerinde on erkekten yedisi bir şekilde sertleşme sorununu yaşıyor. Sertleşme düşmanlarını tanıyıp erken yaşlardan itibaren önlem alırsanız uzun yıllar cinsel yönden güçlü ve performanslı kalabilirsiniz.

Damar sorunları: Sertleşme işlevinde en önemli rol damar yapısında. Penise giden damarlar yüksek kolesterol- tansiyon veya sigara nedeniyle daraldığında sertleşme sorunu gelişiyor. Gizli diyabet, diyabet, insülin direnci, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi risklerinizi takip etmeniz şart. Damarsal riskleri olan erkeklerde penis doppler gibi yöntemlerle penis damaları görüntülenebiliyor.

Şeker hastalığı: Şeker hastalığı olan erkeklerin yüzde 50 ile 70’inde sertleşme sorunu görülüyor. Yani şeker hastaları tam üç kat daha fazla risk altında. Diyabete bağlı penis sinirlerinde hasar oluşup oluşmadığı bazı testlerle anlaşılabiliyor.

Kilo fazlalığı: Aşırı kilo ve vücut yağı hem libidoyu yöneten testosteronu düşürüyor hem de sertleşmeyi bozuyor.

Hareketsizlik: Sürekli oturan, hareket etmeyen, yürüyüş yapmayan erkeklerde sertleşme sorunu daha fazla görülüyor. Metabolik değerlendirmelerle erkeklerin tam fiziksel performansı ve riskleri ölçülebiliyor.

Uyku sorunları: Uykusuzluk ve özellikle uyku apnesi sertleşme sorunu riskini neredeyse yüzde 40 arttırıyor.

Hormonsal dengesizlik: Testosteron eksikliği sertleşme sorununa yol açmakla kalmayıp sertleşme ilaçlarının da işe yaramamasına neden oluyor. Ayrıca tiroit, prolaktin gibi hormonları kontrol ettirmek de gerekiyor.

İlaçlar: Birçok tansiyon, kolesterol, kalp, ülser ilacı, bazı idrar söktürücüler, uyarıcı ya da uyutucu ilalar, hormonlar, antidepresanlar sertleşme sorununa yol açabiliyor.

Sinirsel nedenler: Multiple skleroz, parkinson, inme gibi sorunlarda sertleşme işlevi bozuluyor.

Cerrahi işlemler: Beyin- penis hattına zarar verecek işlemler ile penis lokal dokusunda hasar yaratan ameliyatlar sonrasında da sertleşme sorunu görülüyor.

Prostat sorunları: Prostat büyümesi, prostat kanseri veya prostat enfeksiyonları sertleşme ve boşalma fonksiyonlarını bozabiliyor.

Penis eğriliği: Penis eğrilikleri veya travmalarda sertlik azalıyor, bazen ağrılı sertleşme oluşuyor.

Sigara: Günde bir paketin üzerinde sigara içen erkeklerde sertleşme sorunu riski neredeyse yüzde 50 artıyor.

Aşırı alkol: Alkolün afrodizyak bir etkisi olduğu düşünülse de yoğun alınan alkol sertleşmeyi bozuyor. Bu etki hemen ortaya çıkabileceği gibi zaman içinde de gelişebiliyor.

Uyuşturucular: Esrar, kokain gibi uyuşturucuların sertleşme işlevi üzerinde olumsuz etkisi var. Bu durum sporcu ve vücut geliştirenlerin kullandığı doping maddeler için de geçerli.

Yoğun stres: Stres cinsel konsantrasyonu yerle bir ediyor. Bunun yanında stres hormonları olarak bilinen kortisol ve adrenalin hormonları ve sertleşme sağlayan maddeleri düşürüyor.

Depresyon: Depresyonun kendisi de depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar da seks gücünü azaltabiliyor.

Performans endişesi: Sertleşme sorunu yaşama korkusu özellikle daha önce sertleşme sıkıntısı yaşayan erkeklerde gelişiyor. Bu korku tek başına bile sertleşmeyi bozabiliyor.

İlişki sorunları: İlişkisinde sorun yaşayan, cinsel iletişim eksikliği olan erkeklerde sorun daha fazla görülüyor.

Yazının devamı...

Kötü giden ilişkileri tek bir hap kurtarır mı?

Çiftlerin ilişkisi kötü gidiyorsa bu durumu bir hap ile düzeltmek ne kadar doğru? Hap kullanıp ilişkimi kurtarırım diyenler, dikkat!


Pek çok çift ilişki sorunlarıyla seks problemlerini aynı anda yaşıyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmada boşanmaların yarısından fazlasının cinsel sorunlar nedeniyle oluştuğu gösterildi. Bu durum pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor. Cinsel sorunlar mı ilişkileri zedeliyor yoksa ilişki problemleri mi cinsel hayatı bitiriyor? Peki ya kötü giden bir ilişki varsa bu durumu tek bir hap kurtarabilir mi? Cinsel sorunlarla ilişki problemleri yakından ilişkili. Aslında her iki sorun da diğerini “çağırıyor”. Yani cinsel sorunlar ilişki problemlerine yol açabildiği gibi ilişki çatışmaları da çiftleri cinsel yönden uzaklaştırıyor. Problem hangi noktadan çıkarsa çıksın çiftin çözmesi gereken bir dizi sıkıntı başlıyor. Örneğin sertleşme sorunu yaşayan bir erkek eşinden utanma, çekinme hisleriyle uzak durmaya başlayabiliyor. Ya da yine erken boşalma yaşayan bir erkeğin eşi bu durumun bencillikten kaynaklandığına, kendi tatmininin hiçe sayıldığına inanabiliyor. Sonuçta belki organik nedenlerle veya sağlık sorunlarıyla başlayan bir cinsel problem çiftin birbirinden uzaklaşmasına ve soğumasına yol açıyor. Tam tersi durumlar da söz konusu. Dolayısıyla bu iki probleme bir bütün olarak bakmak daha doğru.

Peki ne yapmak gerek? Çözüme nereden başlamalı? Öncelikle esas sorunun ne olduğunu belirlemek gerekiyor. Eğer sorun ilişkideyse, ilişkideki ana sorunları çözmeden cinsel tedavileri uygulamak çok da başarılı sonuçlar vermiyor. Bu başarılar geçici oluyor. Yani kötü giden bir ilişkiyi tek bir hap tedavi edemiyor. Esas sorun cinsel yaşamda ise, çifti birlikte değerlendirmek gerekiyor. Erkek ve kadını ayrı ayrı ve çift olarak ele alıp, hangi partnerin nasıl bir cinsel sorun yaşadığı, bu sorunun organik, psikolojik ve sosyal yönden tüm sebeplerini, cinsel sorunun diğer partneri nasıl etkilediğini, cinsel sorun nedeniyle ilişkide hangi noktalarda çatışmalar yaşandığını öğrenmek şart.

Doğru çözümü bulmak lazım

Ancak bu şekilde doğru bir tedavi yapılabiliyor. Cinsel soruna yol açan faktörler belirlenmeden sertleşme ilaçlarını kullanmak da işe yaramayabiliyor. Hormonsal bir eksiklik veya stres sebebiyle cinsel isteksizlik yaşanıyorsa yine tek bir hap etkili olmuyor. Hatta bu durumda “Bu bile işe yaramadı” şeklinde bir endişe oluşabiliyor ve cinsel sorunlar artıyor. Haplarla cinsel sorunların tedavisinde önemli başarılar elde edilse de büyük resme bakmadan cinsel yaşam kalitesini yükseltmek çok da mümkün değil. Bu nedenle çiftlere vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmaları gerek.

Yazının devamı...

“Ya doktor ayıplarsa” endişesi

Hastalar özellikle cinsel sorunlarını açmaktan, bu konuda konuşmaktan çekiniyorlar. “Ya doktor ayıplarsa” kaygısı cinsel sorunların tedavisindeki en önemli engellerden biri!

Cinsel problem yaşayan pek çok hastam kliniğine başvururken tamamen başka fiziksel sorunları olduğunu belirtiyor. Sertleşme sorunu yaşadığını söylemektense prostat hastalığı, idrar yolu enfeksiyonu gibi problemleri dile getiriyorlar. Cinsel sorunlarını açmaktan, bu konuda konuşmaktan çekiniyorlar. Görüyorum ki “Ya doktor ayıplarsa” kaygısı cinsel sorunların tedavisindeki en önemli engellerden biri.

Diz boyu çekince

Gerçekten de cinsel sorunlar halen ciddi bir tabu. Bu konudaki endişe ve çekinceler hekime başvuru oranlarını düşürüyor. 10 erkekten yalnızca biri cinsel sorunlarını doktoruna açabiliyor. Sertleşme sorunu, erken boşalma, cinsel isteksizlik, testosteron düşüklüğü gibi sorunlar oldukça yaygın olmasına rağmen hekime danışmadan yıllar boyu sorunlarını kendi kendine tedavi etmeye çalışan ciddi sayıda erkek var. Bir kısım erkek de cinsel sorunları için hekime başvurduğunda başına ne geleceğini bilmediği için çekiniyor. Nasıl bir tanı-teşhis yolu izleniyor, fizik muayenede neler oluyor, hangi yöntemler uygulanıyor, ne gibi tedavi seçenekleri var? Bunlar erkeklerin en merak ettikleri sorular arasında.

Bu bir sağlık problemidir!

Aslına bakarsanız cinsel sorunlarınızı hekiminize hele de cinsel konularda uzmanlaşmış bir hekime danışırken çekinmenize hiç gerek yok. Çünkü bu konunun uzmanları zaten cinsel sorunları konuşmak, teşhis ve tedavi anlamında size yardımcı olmak için var. Kaldı ki günümüzde sertleşme sorunu başta olmak üzere erkek cinsel sorunlarının yüzde 70’ten fazlasının organik olduğu da biliniyor. Yani bu sorun da diğer sağlık sorunları gibi tıbbi bir problem. Üstelik çözümlenmediğinde sadece cinsel hayatınız, ilişkiniz, evliliğiniz için değil aynı zamanda genel sağlığınız, kalbiniz, damarlarınız için de risk sayılan önemli bir sorun. Kısacası cinsel sağlıkla ilgili çalışan uzmanların sizi “ayıplaması” söz konusu bile değil. Bu uzmanların tek arzusu sorununuzu tam olarak anlatmanız ve rahat olmanız.

Sizi neler bekliyor?

Cinsel sorunlarla ilgili hekime başvurduğunuzda başınıza neler geleceğinden endişe duyuyorsanız size kısa bir özet vereyim: Yaşadığınız cinsel sorun veya sorunların ne zaman başladığı soruluyor, sertleşme- boşalma- cinsel istek- penis boyutu ve hacmi ile ilgili endişeleriniz dinleniyor, cinsel sorununuza yol açabilecek riskler (örneğin hastalıklar, ilaçlar, geçirilmiş ameliyatlar) ve yaşam tarzınız (sigara- alkol kullanımı, fazla kilo, aşırı stres, uyku sorunları gibi) sorgulanıyor. Rutin bir cinsel sağlık muayenesi yapılıyor. Gerektiğinde kan tahlili (örneğin testosteron seviyelerinin tayini) ve görüntüleme yöntemleri (penis damarlarını gösteren doppler gibi) istenebiliyor. Yaşınıza ve sağlık durumunuza göre bunlara prostat, testis, sperm ve idrar yolu incelemeleri eklenebiliyor. Cinsel sorunların mutlaka bir psikolojik boyutu da var. Performans endişeniz, ilişki kaliteniz gibi konular konuşulabiliyor. Tüm bunların sonunda sorununuza yol açan faktörler belirleniyor ve size özel bir tedavi planı hazırlanıyor. Gördüğünüz gibi son derece belirgin ve sistemik bir yöntem izleniyor. Size önerim cinsel probleminiz varsa endişelerinizi bir yana bırakın ve 1-2 ayı aşan sorunlarda bir cinsel sağlık uzmanına başvurun.

Yazının devamı...

Genç erkekler de performans sorunu yaşayabilir

Sertleşme sorununu bir tek yaşlılar yaşar diye bir inanış var. Oysa bu tamamen bir şehir efsanesi. Son yıllarda hem yapılan çalışma sonuçlarında hem de klinik danışanlarımda giderek daha fazla sayıda genç erkeğin sertleşme sorunu ve performans kaybı yaşadığını görüyorum.

Hızlı yaşam çok yoruyor

Modern yaşam içinde pek çok genç erkek hem ayakları üzerinde durmaya, hem aile geçindirmeye hem de kariyer hedeflerini gerçekleştirmeye uğraşıyor. İş-aile yaşamındaki sorumluluklar, ekonomik sıkıntılar, rekabet derken gençlerde stres seviyeleri yükseliyor. Depresif bir ruh hali, endişe hastalıkları hatta panik atak görülebiliyor. Pek çok erkek hayat streslerini yatak odasının kapısında bırakamıyor. Seks sıklığı azalıyor, hatta bazen yılda birkaç sefere iniyor. Cinsellikte konsantrasyon düşüyor. Cinsel isteksizlik ve sertleşme sorunu başlayabiliyor. Erken boşalma sıklaşıyor.

Sorun sadece psikolojik değil

Buradaki durum sadece psikolojik de değil. Stres hormonları testosteronu düşürüyor. Kötü beslenme, aşırı kilo, hareketsizlik, ofiste uzun süre oturularak geçirilen zaman, sigara içmek, akşamları yoğun tüketilen alkol seks hormonlarını altüst ediyor. Altta yatan başka bir hastalık, kullanılan ilaç da varsa cinsel güç kaybı artıyor. Penis damarları, sinirleri yaşlanmaya başlıyor. Bazen 30 yaşındaki bir erkeğin vücudunda 80 yaşındaki bir erkeğin hormon seviyesine rastlanıyor.

Performans kaygısı bağımlı yapıyor

Pek çok genç hızlı bir seks hayatını benimsiyor. En hızlı şekilde en yüksek kalitede sertleşmeye ulaşmak, önsevişme yapmadan cinsel birlikteliğe geçmek, boşalıp hemen tekrar sertleşmek genç erkekler için ana cinsel hedefler. Bu şekilde seks yapan genç erkek bir kez cinsel başarısızlık yaşadığında morali ve cinsel özgüveni yerle bir oluyor. Böyle bir mahcubiyet yaşamamak için sertleşme ilaçları, boşalma hapları, bitkisel ürünler alınıyor. Bu ilaçlarla rahat bir seks yaşandığında genç erkek artık bu ilaçlar olmadan seks yapamaz hale geliyor.

Stresinizi yönetin

Kısacası sertleşme sorunu, erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar genç erkeklerde de görülüyor. Ve bu sorunların altında hem organik hem psikolojik nedenler olabiliyor. Bu nedenle devam eden cinsel sorunlarda problemi hemen psikolojik kabul etmemek, organik anlamda bir sıkıntı olup olmadığının anlaşılması için bir uzmana başvurmak gerekiyor. Hekime danışmadan hiçbir cinsel desteği veya ilacı kullanmamak, eşle yapıcı bir iletişim kurmak şart. Uyarılmaya, hazırlığa, zevke, ortak tatmine fırsat vermek, belli bir periyodiklikte giden seks sıklığı hedeflemek, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve stresi yönetmek çok önemli.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.