Meryem’in belgeselini değil reklamını izledik
Meryem Uzerli ve Murat Yıldırım’ın başrollerini paylaştığı Gecenin Kraliçesi, yarın ilk bölümüyle Star TV’de görücüye çıkacak. O nedenle neredeyse son 20 gündür önümüz, arkamız, sağımız, solumuz Meryem Uzerli. Star TV reklam kampanyasında 3 yıl aradan sonra ekrana dönen Uzerli için gün sayıyor. Bu hafta Meryem markalı kozmetik markası lansmanını yaptı. Bilboardlarda Meryem var. Pazar günü de NTV’de bir Meryem Uzerli belgeseli izledik. Belgeselin basın bültenini ilk okuduğumda “Ne saçma, sadece bir dizide oynayan bir oyuncunun belgeseli mi yapılır?” demiştim. Ancak sonra düşününce Meryem Uzerli’nin müthiş bir başarı hikâyesi olduğuna karar verdim. Bir gecede hayatı değişen, bugün 60 ülkede tanınan, önüne açık çekler konulan, bu ülkeyi “Tükenmişlik sendromu” kavramıyla tanıştıran, evlilik dışı çocuk yapmasına rağmen bu ülkede sempatisiyle herkesin bağrına bastığı, kendi kozmetik markasını kuran, iki ülkede yaşayan 30 yaşında bir kadının, aktristin belgeseli şahane bir fikir gibi geldi.
Olgun ve hazmetmiş Meryem
O nedenle heyecanla ekran karşısına oturdum. Çünkü Türkiye, Almanya, Fransa ve Belgrad’da bir yıl boyunca Uzerli’yi takip ettiklerini, film, dizi setlerine ve iki ülkedeki evine girdiklerini söylüyordu dış ses. Ancak sonuç benim için büyük bir hüsran oldu. 32. Gün’den yetişme ve bu ülkedeki en iyi belgeselcilerle çalışma fırsatı bulmuş bir gazeteci olarak bir belgesel değil, Meryem Uzerli reklamı izledim. Meryem Uzerli’nin ise eski samimiyetinden eser yoktu. Muhteşem Yüzyıl Belgeseli’nde ünlü olduğu günü anlatırken “Sokağa çıktım, insanlar üstüme koşmaya başladılar.
‘Allah’ım beni öldürecekler’ diye kaçmaya başladım” diye anlatıyordu Türk izleyicisiyle tanışmasını... Ama bu defa karşımızda sanki sanat hayatının 40’ıncı yılında konuşan olgun, her şeyi görmüş ve hazmetmiş bir Meryem vardı.
Sadece kelle izledik
Bir belgesel çekiyorsunuz ama o belgeselde sadece yeni dizisinin yapımcıları Saner Ayar, Onur Güvenatam, Fadi İsmail, Star TV Genel Müdürü Ömer Özgüner konuşuyor. Annesi arada devreye giriyor ve iki defa babasının yüzünü görüyoruz. Röportajlar yakın yüz planından çekilmiş. Kısacası ekranda sadece kelle izledik. Oysa anlattıklarını dönemin tanıklarıyla, rol arkadaşlarıyla, sokakta insanların tepkileriyle izleseydik bambaşka olurdu. Belgeselin neredeyse 3-4 dakikası hakkında çıkan yalan haberler nedeniyle gazetecilere ayrılmıştı. Ancak bir gazete küpürü bile görmedik.
Yapımcısı abisi Dany
Bir yapıma belgesel diyorsanız ve böyle bir beklenti yaratıyorsanız bu kadar üstün körü bir iş yapma lüksünüz yok. İzlediğim Meryem Uzerli belgeselinin özeti; sadece iki dizi, bir film ve reklam çeken bir oyuncunun Marilyn Monroe gibi aksettirilmesiydi. Aksettirilmek diyorum, çünkü bize bir şey göstermedi. Meryem’in anlattığı şahane hikâyeler vardı ama ortada görüntü yoktu. Almanya’da, İstanbul’da sokakta yürüyüp bir markete giren Meryem’i bile göstermediler. Son derece taraflı bir işti. Nedenini de belgeselin sonunda anladım. Çünkü belgeselin yapımcısı ve editörü Dany Lyons. Yani Meryem Uzerli’nin ağabeyi. Kısacası körler sağırlar birbirini ağırlayıp röportaj yapmış, ne de olsa bu ülkede Meryem’i göstermek kazanç sağlar denilerek adına da belgesel denmiş. Ama bu belgesel gibi çekilseydi, şahane bir iş izlerdik. İçim yandı.