Şampiy10
Magazin
Gündem

En uzun gecede ekranda yaşananlar

Cuma akşamı iki yeni dizi başlamış, ekran normal seyrediyordu. Hangimiz Sevmedik, N’olur Ayrılalım ve Rengarenk dizileri arasındaki savaşı izlerken, bir anda üstünüzden jetler, helikopterler uçmaya başladı. “Yok canım, sene 2016” diyerek haber kanallarını açtım. İlk haber köprülere askerin çıktığı ve yolları kapattığıydı. Ama elimizde ne olduğuna dair net bir bilgi yoktu. Sosyal medyada videolar yayınlanıyordu ve orada askerler yönetime el koyduklarını söylüyorlardı. Ancak olay sadece sözdü. Bir olay yaşanıyordu ama ne olduğuna dair kimsenin bir fikri yoktu. Tek tek kanalları gezdim. Saat 22.30’u gösterdiğinde TRT 1’i açtım. Hangimiz Sevmedik dizisi vardı. Ne tesadüf ki, tam o sırada dizide “Darbe oldu” cümlesi geçti. Kısa bir süre sonra da Başbakan Binali Yıldırım “Bu bir kalkışmadır” açıklamasında bulundu.

Tarih Karakaş’ı unutmayacak

Habercilik cuma gecesi çok büyük bir sınav verdi. TRT 1’i askerler bastığında spiker Tijen Karakaş’ın b ildiriyi okumasını hayatım boyunca unutamayacağım. Kafasına silah dayandığı o kadar belliydi ki, onu izlemek zaten büyük bir işkenceydi. Kısa süre sonra da TRT 1’in yayını kesildi. Ancak halk TRT 1’e giderek askerleri çıkardı ve yayın normale döndü. Tarih o geceyi, Tijen Karakaş’ı asla unutmayacak. Çok geçmiş olsun! TRT 1’de yaşananlarla birlikte Fox TV dizi yayınını kesti ve habercilik yapmaya başladı. Ondan sonra da durumun beklediğimizden daha korkunç bir halde olduğunu gözler önüne serdiler. Canlı yayında meclisin vurulduğunu izledik. Bu nasıl darbeydi ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanıyordu. Fox Haber Ankara ekibi terastan canlı yayın yapıyordu ama yerleri belli olmasın diye ışık bile kullanamıyordu. Umut Yertutan ve kameraman Cemal Gökçamlı canını yok sayarak halkı bilgilendirme görevinden vazgeçmedi. Çok teşekkürler ve emeklerine sağlık!

Aktaş zekasını unuttular

Kanal D canlı yayına geçmişti ki, binaya askerler girdi. Canlı yayında askerin güvenliği rehin aldığını izledik. Daha sonra da CNN Türk’ün yayınını kestiler. Ancak Erdoğan Aktaş zekasını unutmuşlardı. Başak Şengül yayının kesildiğini söyledi, ancak Erdoğan Aktaş stüdyoyu boşaltmalarına rağmen yayını kesmeyerek orada yaşananları duymamızı sağladı. İki el silah sesini duyduğumuzda korkudan ne yapacağımızı şaşırdık. Bir saatin sonunda polis ve halk Doğan Medya Grubu binasına da müdahale etti ve yayın normale döndü. Kısa süre sonra Digitürk binasına askerler girdi ve yayını kesti. Hürriyet ise gazeteyi ancak Posta Gazetesi’nin yardımıyla basabildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her televizyon kanalına bağlanıp Facetime’dan açıklama yaptı. Hiçbir kanalı ayırmadı. Sabaha kadar camilerde selalar verildi. Üstümüzden uçan savaş uçaklarının sesi dinmedi.

Özgür basın kazandı

En son Irak Savaşı’nda canlı yayında savaş izlemiştik. Twitter kesilmeyip, yayın yasağı olmayınca öyle bir gece yaşadık ki, 1980 sonrası doğanlar için geçmişin simülasyonu gibiydi. Üstümüzden geçen jetler, patlama sesleri ve televizyonda izlediklerimizle adına darbe denilen ama darbeyi değil terörü gösteren ağır bir gece geçti üstümüzden... Çünkü hiçbir darbede olmayan şeyler yaşandı. Asker halkı öldürmeye, TBMM’ye saldırmaya başladı. Darbe siyasi otoriteye karşı yapılırdı, oysa bu olayda darbede halka, püskürtme de halkla yapıldı. 15 Temmuz gecesi hepimiz için en uzun geceydi. Ancak bu gece basının özgürlüğünü yeniden kazandığı bir gece olarak da hatırlanacaktır. Tüm zorlu şartlar altında, canları yok sayarak halkı bilgilendirme görevinden bir an bile vazgeçmeyen tüm haberci arkadaşlarımın yüreklerine sağlık! Hepsine teşekkürler...

Yazının devamı...

Gülümse Yeter Fazla olmuş

MF Yapım-Faruk Bayhan’ın yapımcılığını, Banu Kiremitçi Bozkurt’un senaryo uyarlamasını, Alp Yenier’in müziklerini, Serdar Gözelekli’nin yönetmenliğini üstlendiği Gülümse Yeter, salı akşamı Show TV’de başladı. Erdal Özyağcılar, Aslı Bekiroğlu, Yılmaz Kunt, Sermet Yeşil, Erkan Sever, Seray Kaya, Pamir Pekin, Aslı Altaylar, Evrim Doğan, Uğur Kurul, Gökhan Çetin ve Sinem Uçar’ın rol aldığı dizi, Tüm Kişiler’de 3.23 reytingle birinci, AB’de 2.67’yle ikinci, ABC1’de 3.09’la ikinci oldu. Gülümse Yeter’in karşısında yeni dizi Kanıt: Ateş Üstünde vardı. Ama hem AB’de, hem de ABC1’de zirveye Taşıyıcı filmi oturdu. Ekranda kaç yüzüncü kez tekrar ettiğini hatırlamıyorum bile. Bu sonuç gösteriyor ki, Gülümse Yeter salı akşamı kanalın güzünü güldürmüş olabilir ama önümüzdeki haftalar risk altında! Gülümse Yeter, fakir ama gururlu bir ailenin evindeki hazırlıkla başlıyor. Hasan, evinin yanındaki oto tamircisine oğlunu bırakmak için verdiği mücadeleyle oğlu Ahmet ve gelini Ayten’le tanışıyoruz. Eve az sonra Amerika’dan torun Sarp’ın da geleceğini öğreniyoruz.

İnandırıcılık yoktu

Amerika’dan gelen Sarp, dizide dublajlı oynuyor. Bu da fazlasıyla göze batıyor. Yasemin gelin tacını almak için havalimanına gidip Sarp’la tanışıyor. Hayatımda ne duydum, ne de gördüm gelin tacı kırıldığı için karakola gidip şikayetçi olan birini... Hadi gitti diyelim, koskoca emniyet müdürü ciddiye alıp bu konuyu dinleyecek. Hadi, dinledi diyelim şuursuz bir kız “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” diyecek ve ağzının payını almayacak. Lütfü dizide komedi yükünü sırtına almış. Ancak komedi masa tenisi gibidir. Top sana gelir, sen karşılığını verirsin. Ne yazık ki, bu dizide Lütfü topu kimseden alamadığı için kendi kendine masa tenisi oynamaya çalışmış. Beni en çok şaşırtan sahnelerden biri de; düğünden gelin ve damadı kaçıran Lütfü’nün evine gelen icra memurlarıydı. İcraya lafım yok ama o kadar zengin aileler bu tip olayları kameralar önünde alelade yaşamazlar. Lütfü’nün evine gelen alacaklılar az önce cezaevinden çıkmış gibiydi. Bir işin inandırıcılığını sağlar yardımcı oyuncular... Siz adamı öyle bir evde oturtuyorsanız, alacaklılarını da o seviyede yaparsınız.

Özpirinççi’ye benzetilmiş

Yasemin’in şuursuzluğuna söyleyecek kelime bile bulamıyorum. Şımarıklığın kitabını yazmış dizide... Gelelim oyunculuklara... Aslı Bekiroğlu fazlasıyla Özge Özpirinççi’nin Melekler Korusun’daki haline benzetilmeye uğraşılmış. Ancak olmamış. Acilen ders almalı ve sesini nasıl kullanması gerektiğini öğrenmeli! Yılmaz Kunt, zaten dublajlı oynaması onu 1-0 yenik duruma düşürüyor. Erkan Sever, çok beğendiğim bir oyuncudur. Ancak bu dizide az önce yukarıda yazdığım gibi komediyi tek başına sırtlanınca oyunu fazla kaçmış. Sermet Yeşil de aynı sorunu yaşamış. Sahnede, sinemada, dizide bayıldığım bir oyuncudur. Ancak o da evdeki sahnelerde dozu fazla olmuş. Pamir Pekin ve Seray Kaya için hiçbir şey diyemiyorum. Zira, onların hikâyesini bile anlamadık. Erdal Özyağcılar’ı ise çok uzun yıllardır dominant rollerde izlediğimiz için ben şaşırdım Hasan Dede rolüne... Ama başka bir şeyi denemesi de hoşuma gitti.

Tebessüm ettirmeliydi

Senaryosunu Moon Hee Jung’ın kaleme aldığı Kore dizisi Smile You’dan uyarlama Gülümse Yeter. Ancak Türkiye’de uyarlamasında ne yazık ki sorunlu bir iş olmuş. Reji, yarattığı atmosfer ve tasarımla ne yazık ki, seyirciyi güldürmedi. Zira, bu işin ilk bölüm türü dramedi olmasına rağmen, komedi olması için FAZLA efor sarf edilmiş bir dizi olmuş. Süpervizör Merve Girgin gibi tecrübeli bir isimken, Gülümse Yeter’in ilk bölümde bize tebessüm ettirmesi yeterliydi. Güldürmek için gösterdiği fazla çaba doğallıktan uzaklaştırmış.

Yazının devamı...

TV’nin sorunu Tekrarcılık

Reyting aslanın midesinde, reklam fiyatları düştü, yeni panelde izleyicinin eğilimlerini anlamak zor” gibi yüzlerce cümle dinledik televizyon sektörünün liderlerinden... Bundan sonra asla bu laflara inanmayacağım. Çünkü ekranın en büyük sıkıntısı tartışmasız tekrarcılık! Kimse var olan düzeni değiştirmek için elini taşın altına sokmuyor. Televizyonculuk primetime’da 3 ya da 4 reklam kuşağı açarak 150 dakikalık dizi yapmak, gündüz kuşağında ise evlilik, reality programlarına ve tekrarlara teslim olmuş durumda! Tekrarcılık bu sektörün en büyük sorunu! Üstelik birbirinin benzeri, neredeyse aynı işleri koymaktan bahsetmiyorum! O Türk televizyonlarının zaten en büyük alışkanlığı... Kastettiğim, üretilen bir içeriğin bitmek tükenmek bilmeden tekrar yayınlanması...

İyi içerik koymak lazım!

Bayram boyunca İstanbul’daydım. Her akşam yayınlanan film, dizi tekrarı ya da program her gündüz tekrar etti. Aynı filmi, diziyi, programı televizyonu ne zaman açsam yeniden gördüm. Öyleyse akşam TV karşısına oturmanın ne anlamı vardı? Kaldı ki, bayram tatili televizyonculara verilmiş bir tatil değildir. Tatilde insanlara iyi içerik çıkarmak için çalışmaları gerekirdi. Çünkü tatilde ekranda iyi bir içerik varsa izlenir. “Kimse izlemez” mantığı saçma! Türkiye’nin elendiği EURO 2016 maçlarının aldığı reytingler yeni bir şey ekranda olduğunda izlendiğini gösteriyor. Çünkü tekrarı yok! Hepimiz bu duyguyla başına oturuyoruz. Heyecan dozu yüksek, yeni bir içerik de karşılığını alırdı reytingden... Şimdi durum daha zor! Türk televizyonları izleyiciyi tekrarlara o kadar alıştırdı ki; bir dizi, film ya da program başladığında izlemenin anlamı yok. Çünkü her an yeniden tekrarı var. Üstelik sabah 30 dakikasını, akşam üstü devamını, akşam geri kalanını izleyebiliyorsun. O nedenle bundan sonra kimse izleyiciyi sorgulamasın. Siz ekrana iyi içerik koyun, onun tanıtımını iyi yapın da, izlenmezse bunları tartışalım. Emek harcamadan suçu seyirciye atmak sadece kolaycılık!

Sinan kahramanlığını kaybetti

Cumartesi akşamı Tatlı İntikam’ın yeni bölümü vardı. Pelin, Sinan’ın Rüzgar’la evlendiğini öğrenmiş ve Paris’e gidiyordu. Üstelik Sinan yolunu kesmiş ve onu dönmeye ikna edememişti. Gerçi o kadar ısrar etmedi ki, Pelin gitmekte haklıydı. Sinan restoranına, Pelin havalimanına gidiyordu. Ancak bölüm oyuncusu taksici Pelin’e öyle bir konuşma yaptı ki, dayanamadı ve geri döndü. Bence bu dramatik olarak çok yanlıştı. Madem bu işin kahramanı Sinan, bölüm oyuncusu neden kahramanımızdan rol çaldı. Sinan izleyici olarak benim gözümden fazlasıyla düştü. Aşkının peşinden gitmeyen bir adam Sinan! Sonuçta TV izleyiciye hayal satar. Erkeklerin kadınların peşinden koşmayı bıraktığı toplumda kadınlara bu duyguyu hissettirmek gerekirdi. Pelin’in babasına yaptığı “Sinan beni bırakmaz” konuşması şahaneydi ama Sinan’ı bırakmayan Pelin’di. O nedenle bütün o şahane sahnenin inandırıcılığı kalmadı. Rüzgar, Pelin ve Sinan’ın çiftlikteki durumu da güzel çatışmaydı. Ancak Rüzgar açık açık Pelin’e saygısızlık yaparken hiçbir şey anlamamak onun kahramanlığına yine çelme attı. Bu dizinin adı Tatlı İntikam. Yani Sinan’a çektirmiş Pelin’den intikamını izleyecektik. Yani dizinin adı bile Sinan’ın hikâyesine odaklanacağımızı gösterirken, Pelin bu hikâyenin tek kahramanı, emek vereni oldu.

Yazının devamı...

Rengarenk topu taça attı

NTC Medya-Mehmet Yiğit Alp’in yapımcılığını, Ebru Hacıoğlu’nun senaryosunu, Cem Özkan’ın müziklerini ve Kerem Çakıroğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği Rengarenk, cuma akşamı atv’de ekranında başladı. Selin Şekerci, Kaan Taşaner, İbrahim Kendirci, Ümit İbrahim Kantarcılar, Ferdi Sancar, Cem Belevi, Sertan Erkaçan, Merve Oflaz, Açelya Devrim Yılhan, İnci Türkay, Şükrü Türen, Şebnem Doğruer, Sait Genay, Muammer Tali, Selin Yeninci, Funda Güray, Bartu Kaan Şensoy, Halil Kırkayak’ın rol aldığı dizi, Tüm Kişiler’de 3.16 reytingle 2’nci, AB’de 3.25’le 1’inci, ABC1’de 3.27’yle 1’inci oldu. Rengarenk, tıpkı Kaçak Gelinler gibi İzmir’de gelinlikle kaçan Selin Şekerci’yle başladı. Aynı yapım şirketi, aynı yönetmen ve aynı oyuncu Kaçak Gelinler’e selam çakmış oldular. Seyirci artık başrollerin hemen karşılaşmasını istiyor diye düşünmüş olacaklar ki, Renk ilk 3 dakikada Can’ın bahçesine düşüyor ve hikâye başlıyor.

Zeki Halay olmuş

Çok doğru bir matematik gibi görünmesine rağmen, iş uygulamaya geldiğinde dizinin ritmini düşürmüş bu hamle. Neden kaçtığını bilmediğimiz Renk’in öncesini anlatmak flashback sahnelere düşünce, duygu devamlılığında sürekli bölünen bir dizi olmuş. Keşke dizi ödül töreniyle başlasaymış. Çok daha güçlü bir başlangıç olurmuş. Tabii prodüksiyonun o ödül töreni sahnesine yatırım yapması lazımmış. Türkiye’de bölüm başı 70 bin lira alan bir oyuncunun “En iyi kadın oyuncu” ödülü alacağı bir organizasyon, asla lisenin pilav günü görünmez. Ne yazık ki, dizide o sahne dökülüyordu. Halay Yapım ve Zeki Halay tek kelimeyle şahane olmuşlar. Ferdi Sancar’ı oyuncu olarak çok beğenirim, bu dizide de farkını ortaya koymuş.

Meryem Uzerli’yi hatırlattı

Rengarenk dizi dünyasının perde arkasını anlatmaya niyetlenmiş ama devam ettirememiş bir iş olmuş. Keşke kendi ayağına çelme takan senarist, Zeki Halay, menajer Saadet’in sektöre dair açıklamaları devam etseymiş. İşin çok ciddi eğlence kısmı oradan çıkarmış. Renk’in nişanlısı Aras’ın kendisini aldattığından şüphe edip kaçması bana fazlasıyla Meryem Uzerli’nin kaçışını hatırlattı. Zeki Halay çok karikatür bir karakter olmasına rağmen, şu an sektörde oyuncuların önüne 1 milyon lira keş para koyan bir yapımcıyı resmetmeye çalıştıkları aşikardı. Menajer Saadet’in tavrı da eminim diziyi izleyen sektördeki herkese çok tanıdık gelmiştir. Bana kalırsa, ilk bölümde dizi sektörünün insanı ne kadar tüketen bir yer olduğunu anlatma yolu Renk’in birkaç cümlesiyle değil, yaşadıklarıyla gösterilmeliymiş. Dizi, romantik komedi türünde olmasına rağmen ne yazık ki uygulamada türünü şaşırmış. Özellikle müzik kullanımı o kadar hatalı olmuş ki, dizinin gelişme bölümünde ritmini yerlere düşürmüş. Rengarenk Nothing Hill filmini hatırlatsa da, bir oyuncunun sektörden bunalıp kaçması ve kendisini hiç tanımayan bir adamla aşk yaşaması fikri oldukça iyi! Ama iş senaryoya geldiğinde onlarca soru var kafamda! Kadınlara tövbeli bu adam, kızla tanıştığı gece evlendi. Osahnede gık bile çıkarmadılar. Birbirleriyle didişmek yerine hemen kaynaşmaları da ilerleyen bölümler için yanlış olmuş. İşin komedi kısmının çıktığı çok yer vardı ama oyuncuya komik diyalog yazmakla olmuyor. Sonuç olarak iş uygulamaya geldiğinde; reji, senarist, müzik ve prodüksiyon aynı dili konuşamamış. Oyunculuklara hiç lafım yok. Hepsinin emeğine sağlık! Dizi yazı tamamlar. Ama insan çok daha yüksek açılış yapabileceğini görüp bu kadar kolay bir golü taça attıklarını görünce üzülüyor. Her iki kişiden biri oyuncu olmak isterken, o merak edilen dünyanın anlatılmaması Rengarenk’in bu hafta karşısında hiçbir rakip yokken yaptığı hata oldu. Haftaya Hangimiz Sevmedik ve N’olur Ayrılalım’la yarışacak. Bakalım, daha çok şansı olacak mı?

Yazının devamı...

Kanıt vakadan çok kahraman anlatacak

Kanıt yayınlandığı dönemde en sevdiğim işlerden biriydi. Belki de onu ekrandaki işlerden farklı kılan, dökü-drama olmasıydı. Tüm bölümlerini izledim. Yetmezmiş gibi yıllar sonra TV2’deki ve Kanal D’deki tekrarlarını denk geldiğimde izlemeyi ihmal etmedim. Şimdi Kanıt 13 Temmuz Salı akşamı, yeni oyuncuları, yeni adı, yeni yönetmeniyle Kanal D’de ekrana gelecek. Kanıt Ateş Üstünde, yetimhanede büyümüş Kaan ve Rüzgar’ın hikâyesini anlatacak. Biri cinayet romanları yazarı, diğeri cinayet büro komiseri olan iki kardeş, hayatlarına Ömer’in gelmesiyle bir düşmana karşı savaşacaklar. Cinayet büroya ise Amerika’dan Asya’nın gelişi hem didişmeye, hem de aşka yelken açacak. Daha önceki Kanıt’ta biz sadece vakaları izliyorduk. Bu kez asıl hikâye kahramanların üzerinden anlatılacak. Daha dizi konseptinde bir iş izleyeceğiz. Tansel Öngel, Ahmet Olgun Sünear, Gurur Aydoğan, Başak Güröz, Okday Korunan, Müge Mertson, Ebru Aytemur, Mustafa Açılan, Hayati Akbaş, Güvenç Selekman, Öykü Candanadam, Bennur Duyucu, Duygu Şen, Dila Uluca, Çağatay Atasagun’ın rol aldığı Kanıt Ateş Üstünde’yi Abdullah Oğuz yönetiyor. Sevil Atasoy’da bilgiler vermeye devam edecek.

Tekrar zehirlenmesi yaşadık

Hayat Sevince Güzel dizisi Fox TV’nin bir ay önce başlayan ve bugünün reyting ortalamasının üstüne çıkan dizisi. Pazartesi ekranından Paramparça, Kırgın Çiçekler, Euro 2016 çekildiğinde tek rakibi Hanım Köylü kalacak. Zaten o da 13’üncü bölümden sonra bitecek. Yani bu ay iyi reyting alacağı çok aşikar ortada. Zaten karşısında rakibi yok. Fakat kanal işini garantiye almak istiyor olmalı ki, ne zaman televizyonu açsam, hangi saat olursa olsun karşıma Hayat Sevince Güzel çıkıyor. Adeta tekrar zehirlenmesi yaşıyorum. Sonuçta topu topu 4 bölüm kendini tekrar ediyor. Bir diziyi tutturmak için tekrar yayınlamak doğru bir strateji ama her şeyin fazlası da zararlı!

Bayramda gökten 3 reyting düştü

Her gidi günler hey! Eskiden 21 reytinge burun bükerdi kanallar ve yapımcılar... Çok değil 10 yıl öncesinden bahsediyorum. Neredeyse son 4 yıldır 5 reytingi iyiden sayar oldu sektör. Ancak yazın, üstelik bayramda reytingin topuzu iyice kaçtı. Salı akşamı Kanal D’de ekrana gelen Manda Yuvası filmi AB’de 1.42 reytingle birinci oldu. Yanlış okumadınız 1.42 reytingle AB’de gün birincisi oldu. Tüm gruplarda en yüksek reytingi ise 2.44’le İlker Ayrık’la Var mısınız Yok musunuz aldı. Bayramın birinci günü gökten ancak 3 reyting düştü. Onu da yarışma ve film kendi arasında paylaştı. Umarım diğer günlerde çift haneli rakamlara geçer reytingler. Aksi taktirde bu reytinglere ancak tekrarlarla dolu bir ekrana sahip olacağız.

Yazının devamı...

Eski bayramlara özlem!

Ben çocukken büyüklerim hep “Nerede o eski bayramlar” diye cümleye başlar ve bize geçmiş bayramların güzelliğini anlatırdı. Çocuk aklı ne demek istediklerini anlamazdım. Çünkü benim için bayram tüm sevdiklerimle bir araya gelmek demekti zaten. Babam çocuk kıyafetleri üreticisi olduğu için şanslıydım. Ne giymek istesem, evimizin altındaki atölyemize iner, tarif eder ve diktirirdim. Mahallenin en güzel elbiseleri ablam ve benim üzerimde olurdu. Annem bayrama önem verirdi. Gerekirse kendisine almaz, bize en güzel kırmızı ayakkabıyı alırdı. Bir sürü kuzenim vardı. Onları ancak bayramdan bayrama görürdüm. Bayram sabahına kıyafetlerim ve kırmızı ayakkabılarım baş ucumda uyanırdım. Onları hevesle giyer, anneme yardım etmeye giderdim. Babam büyük olduğu için herkes bize gelirdi. Bayramın en güzel tarafı, kahvaltıda herkesle bir arada olmaktı. Büyükler ne konuşurdu hiç bilmezdik. Çünkü biz sokakta kıyafetlerimizi kirletip, oyun oynamakla meşguldük. Akşam anneden fırça yemek vardı ama mahallenin tamamında yaşıtlarınla oynama lüksü bir tek bayramlarda vardı.

İyi bayramlar

Büyümek küçülmek demekmiş. Şimdi anlıyorum o cümlenin değerini. Ben de “Nerede o eski bayramlar” demeye başladım bile. Şimdi bayram; plajdan Instagrama fotoğraf yüklemek, Twitter ve Facebook’a şeker fotoğrafı koyarak “Şeker tadında bayramlar” yazmak, toplu mesajlarla bayram kutlamak; ki tatile denk geldiyse o bile artık zulh geliyor; kısacası tatil demek! Zamanın ruhu böyle bir şey... Ben yine de unutmadan söyleyeyim, çocuklarınızın bayramın ne olduğunu öğrendiği, büyüklerinizle vakit geçirmeyi özlediğiniz, aile ilişkilerini kuvvetlendirdiğiniz ve bol bol şeker yediğiniz mutlu bir bayram diyorum hepinize. İyi bayramlar!

RENGARENK BAŞLIYOR

Yaz ekranı renklenmeye devam ediyor. Cuma akşamı atv’de yeni bir dizi başlıyor. NTC Medya-Mehmet Yiğit Alp’in yapımcılığını, Ebru Hacıoğlu’nun senaristliğini, Kerem Çakıroğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği dizinin adı Rengarenk. Selin Şekerci, Kaan Taşaner, Ümit İbrahim Kantarcılar, İbrahim Kendirci, Ferdi Sancar, Cem Belevi, Sertan Erkaçan, Merve Oflaz, Açelya Devrim Yılhan, Selin Yeninci, İnci Türkay, Şebnem Doğruer, Şükrü Türen ve Funda Güray’ın rol aldığı dizi; aşka ve kadınlara inancını yitiren Can’la, Türkiye’nin en ünlü oyuncularından Renk’in hikâyesini anlatıyor. Kader ağlarını örüyor ve Can ile Renk birbirine aşık alıyor. Romantik komedi türündeki Rengarenk, eğer iyi yazılır ve uygulanırsa dikkat çekecek yapımlar arasına adını yazdıracaktır.

Yazının devamı...

Saylak ve Ergenç’in sahneleri konuşulur

03 Medya’nın yapımcılığında, Yağmur-Durul Taylan’ın yönetmenliğini üstlendiği Vatan Haini dizisinin başrol oyuncuları belirlendi. Halit Ergenç ve Bergüzar Korel’in başrollerini paylaşacağı dizinin yurt dışı satışlarının başladığına eminim. Zira, daha önce Binbir Gece dizisinde rol alan çift; Ortadoğu, Balkanlar ve Güney Amerika’yı kasıp kavurmuştu. Hatta Binbir Gece’nin Arjantin’de çok ses getirmesi nedeniyle Los Pugliese grubu El Cuarteto de Onur diye bir şarkı yapmış ve klip çekmişti. Klibi mutlaka izlemenizi öneririm. Binbir Gece, yıllarca dizi satın aldığımız Brezilya’ya da ilk sattığımız dizi olmuştu. Şimdi bu ikilinin yer alacağı diziye talebin yüksek olduğu aşikar. Gelelim, diğer kadroya... Onur Saylak, tartışmasız en iyi erkek oyunculardan biri. Onu son olarak Hatırla Gönül dizisinde izlemiştik. Muhteşem performansıyla dizi tarihinde unutamayacağımız bir karakter canlandırmıştı. Vatan Haini dizisinde de Halit Ergenç’in silah arkadaşını canlandıracak. Bu habere çok sevindim. Ergenç ve Saylak’ın karşılıklı sahnelerinin müptelası olacağımıza eminim.

Çağatay Show TV’de mi?

Çağatay Ulusoy’un yeni dizisi olay oldu. Kim yazacak, hangi kanalda ekrana gelecek, Ulusoy’a kim eşlik edecek durumu uzun süredir gündemi meşgul ediyor. Köstebek filminden ekrana uyarlanacak dizide rol alacak olan Ulusoy’un dizisini Ertan Kurtalan kaleme alıyor. Daha önce Poyraz Karayel’i de kaleme alan Kurtalan polisiye konusunda tecrübeli bir senarist! Ama benim aklımda başka bir soru var. Poyraz Karayel’de zaten Köstebek filminden esinlenme değil miydi? Şimdi aynı konuyu işlemek seyirci için nasıl bir etki yaratır bilemedim. Bekleyip göreceğiz. Senaryo sır gibi saklanıyor. O nedenle benimki önyargıdan öteye geçmiyor. Gelelim oyunculara, Farah Zeynep Abdullah adı geçiyor. Ancak aldığım duyumlara göre Damla Colbay ve Leyla Feray en güçlü adaylar arasında... Son olarak sektörde herkes Show TV’yi fısıldıyor. Ezel’den beri Ay Yapım Show TV’yle çalışmamıştı. Çağatay Ulusoy Adını Feriha Koydum’la Show TV’de parlamıştı. O nedenle yeni bir uyum yakalanabilir. Böylece Show TV eski günlerine de dönebilir.

Nurgül Yeşilçay Kösem oldu

Beren Saat’in rol aldığı Muhteşem Yüzyıl-Kösem Sultan dizisi sezon finali yaptı ve yeni konseptine hazırlanmaya başladı. 4. Murat’ı ve Kösem’in yeni halini kim oynayacak tartışmaları sürerken, Nurgül Yeşilçay’ın adı geçmeye başladı. Sonunda da anlaşma yoluna gidildi. Muhteşem Yüzyıl-4. Murat dizisinde yeni Kösem Sultan’ı Nurgül Yeşilçay canlandıracak. 4. Murat için ise Metin Akdülger’in en güçlü aday olduğu dedikodusu aldı başını gidiyor. Dizinin kanalı henüz belli değil! Star TV’de devam etmesi olası ancak henüz anlaşma imzalanmış değil! Bakalım, yeni konsept Muhteşem Yüzyıl’ın başarısına ulaşabilecek mi?

Yazının devamı...

Babaannem vizyonda!

Meral Çetinkaya’nın sıkı bir hayranıyımdır. İçinde olduğu işleri takip ederim. Oyunculuk performansıyla beni her defasında şaşırtmayı başarır. O nedenle cuma günü vizyona giren Babaannem filmini de izlemek farz oldu. Bir de gazeteci-yazar arkadaşım Sayım Çınar’ın filmde rol aldığını duyunca sinema salonunda buldum kendimi. Bu sıcaklarda sinema salonlarına kaçmanızı şiddetle tavsiye ederim. Hem serinliyor, hem de güzel filmler izliyorsunuz. Film, ailesini bir gecede kaybeden ve yetmezmiş gibi babasının bir dolandırıcı olduğunu öğrenen Mehmet’in dünyanın başına yıkılmasıyla başlıyor. Bu acıyla baş edemeyip hayatına son vermek isteyen Mehmet’in imdadına babaannesi Zehra yetişiyor. Zehra, inatçı ve torununu yaşatmaya ant içmiş. Torunuyla İstanbul’a taşınan ve esnafın yardımıyla torununu hayata döndüren Babaannem finalde izleyiciye bir sürpriz hazırlamış. Senaryosu ve yönetmenliği Serkan Özarslan’a ait olan Babaannem’de Meral Çetinkaya, Mehmetcan Mincozlu, Tuna Kiremitçi, Sayım Çınar, Serhat Ekici, Özgül Koşar, Neslihan Aka ve Duru Ok rol alıyor. Film, kağıdın geri dönüşümüyle insanın dönüşümünü sorguluyor. Meral Çetinkaya, Mehmetcan Mincozlu’nun performası da izlenmeli! Tiyatro mezunu, gazeteci arkadaşımız Sayım Çınar’a gelirsek; performansı görülmeye değer! Babaannem vizyonda! Bayram ziyaretlerinin ardından bu sıcakta kendinizi sinemaya atıp dışınızı soğutup, içinizi ısıtın derim.

Feyza’sız Kördüğüm eksik kalır

Kördüğüm dizisi perşembe akşamı sezon finali yaptı. Ancak bu öyle bir sezon finali oldu ki, adeta final gibiydi. Barış’ın katilinin dedesi olduğu ortaya çıktı. Feyza babasına silah çekip evlat acısının ne demek olduğunu sorguladı ve silahı kalbine dayayıp kendisini vurdu. Üstelik babasının gözünün içine bakarak ve sen de bunu tadacaksın diyerek... Tülay Günal, tartışmasız benim bu ülkede en çok beğendiğim kadın oyunculardan biri! Her yerde, her zaman bunu dile getiririm. O bir işin içindeyse mutlaka bir sihir yapar ve kendisini izlettirmeyi başarır. Kördüğüm’de de açık ara en iyi performanslardan birine imza attı. Yeni sezonda olması imkânsız! Zira kurtulması mümkün değil. Feyza’nın olmadığı bir Kördüğüm bence eksik kalır. Kabul ediyorum, çok vurucu bir sezon finaliydi ama gelecek sezon için kendisine çelme takan bir hamle oldu Feyza’nın vurulması! Tülay Günal, emeğine ve duyguna sağlık! Umarım gelecek sezon Günal’ı yine şahane bir işte izleriz.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.