Şampiy10
Magazin
Gündem

Adı Efsane su gibi aktı

D Productions-Müge Turalı Pak ve Ayşe Elif Durmaz’ın yapımcılığını, Tunus Taşçı, Hilal Yıldız ve Nazlı Sunlu’nun senaristliğini, Alpay Göltekin, Zeynep Alasya, Caner Özkan’ın müziklerini, Mine Güler’in cast direktörlüğünü, Devrim Yalçın’ın yönetmenliğini üstlendiği Adı Efsane, cumartesi akşamı Kanal D ekranında ilk bölümüyle görücüye çıktı. Erdal Beşikçioğlu, Gökçe Bahadır, Rojda Demirer, Reha Özcan, Güneş Hayat, Bülent Düzgünoğlu, Cem Yiğit Üzümoğlu, Almila Ada, Leyla Kırşan, Baran Bölükbaşı, Özgü Kaya, Hakan Ummak, Kaan Sevi, Burak Aybastı, Emre Bey, Nurhayat Boz, Deniz Atam, Çağla Naz Kargı ve Kaan Küçük’ün rol aldığı dizi; Tüm Kişiler’de 3.48 reytingle 13’üncü, AB’de 4.84’le 3’üncü, ABC1’de 4.04’le 4’üncü oldu. Bu sonuca şaşırmadım. Çünkü cumartesi Tüm Kişiler’de rakipleri büyüktü. Survivor, Kalbimdeki Deniz, Recep İvedik 3 vardı. AB ve ABC1’de durum normal. Ancak bu sonuca isyan ettim. Çünkü Adı Efsane bu sezon hiç mızmızlanmadan izlediğim bir ilk bölümdü. İyi bir şeyin hep karşılığını aldığına inananlardanım, yükselecektir.

Ajitasyon yoktu

Gelelim dizinin detaylarına... Cem Karaca’nın Çok Yorgunum şarkısıyla ve bir depoda Tarık’ın toplanmasıyla başlayan dizi daha ilk dakikadan kalbimi çaldı. Çünkü reji kurduğu dünyada sırtını masala değil gerçeğe dayamıştı. Küçük gibi görünen ama duygunun kalbimize işlemesine neden olan detaylarla örmüştü reji diziyi... Misal, Bahar öğretmenin evinde hiç erkek terliği olmaması... Aslında çok şey anlatıyor. Gösteriyorsan, söyletmeye gerek yoktur. Ancak Adı Efsane’de en sevdiğim şey ajitasyon olmamasıydı. Fakirliğin anlatımı hep ajitasyonla yapılıyor bu ülkede... Reyting sonuçlarında da karşılığı ne yazık ki oluyor. Ancak Adı Efsane yoksulluk dünyasını ajite etmek yerine; gerçek, doğal bir durum olarak anlatarak benden büyük bir alkış aldı. Kısaca rejiye tebrikler, 136 dakika su gidi akıp gitti. Senaryosuna da övgüm vardı, ancak dizi bittikten sonra Rüya İşçileri’nin yazarlarından Meriç Demiray’ın projenin kendisinin yazdığı Efsane ve İsyan 34 dizilerinin karışımı olduğunu yazması üzerine susuyorum. Sektörün geldiği noktaya da yazıklar olsun diyorum.

Beşikçioğlu diziyi sırtlamış

İnsan iyi oyunculuk performansı gördüğünde kanal değiştiremiyor. Erdal Beşikçioğlu, ilk dakikadan son ana kadar diziyi öyle bir sırtlamış ki Efsane’nin hakkını vermiş. Gökçe Bahadır ilk bölümde az göründü ama hikayenin ilerleyen bölümlerinde neler yapacağının sinyalini verdi. Rojda Demirer bu dizinin en gri karakteri! Zira ortada hem büyük bir aşk, hem de nefret var. Büyük çatışma izleyeceğiz. Reha Özcan ilk bölümde kısacık göz kırptı bize ama varlığını gösterdi. İlk bölümün en dikkat çeken karakteri Hakan’dı. Cem Yiğit Üzümoğlu’nun ilk dizisi olmasına rağmen öyle bir sahiplenmiş ki Hakan’ı bayıldık ona. Açıkçası genç tayfanın tamamı iyiydi. Cast direktörü Mine Güler yine yapmış yapacağını... Ezcümle; Tarık ve kızı Zeynep’in gözümüzü dolduran anları, Tarık’ın looser’lıktan kızları için çabalayan babaya dönüşmesi, Bahar’ın yalnızlığı, gençlerin hayalleri ve gururu, başarmanın umudunu izlediğimiz bir ilk bölümle çıktı karşımıza Adı Efsane... Çizgisini bozmazsa yükselişe geçecektir. Herkesin emeğine sağlık, yolu açık olsun!

Yazının devamı...

Yıldızlar Şahidim’de oyuncu kadrosu tam not aldı

Dünyada starların hayatı dizi ya da film yapıldığında ciddi anlamda karşılığını alır. Seyirci hayranı olduğu starların nasıl bir hayatı olduğunu izlemek ister. Birkaç yıldır Türkiye’de de fanlık müessesesi almış başını gidiyor. O nedenle iyi anlatılan bir star dizisinin tutma ihtimalinin yüksek olduğuna inanmıştım. Yaklaşık 10 ay önce Özge Gürel’in hayranı olduğu şarkıyla birlikte olacağı bir hikayenin anlatılacağı dizide rol alacağını duyduğumda sevindim. Süreç Film-Ali Gündoğdu, Asena Bülbüloğlu’nun yapımcılığını, Yıldız Hülya Bilban’ın yönetmenliğini, Yazı Odası’nın senaristliğini, Mithan Can Özer’in müzik direktörlüğünü, İnanç Şanver ve Volkan Akmehmet’in müziklerini üstlendiği Yıldızlar Şahidim cuma akşamı Star TV’de başladı. Canan Ergüder, Mesut Akusta, Berk Cankat, Özge Gürel, Özge Sevince Varley, Yusuf Gökhan Atalay, Gamze Karaduman, Melih Selçuk, Özgür Emre Yıldırım, Ceren Soylu, Edip Tepeli, Dila Danışman, Necati Kutlu, İrem Kahyaoğlu, Berkan Bulut, Aslı İnandık ve Yılmaz Gruda’nın rol aldığı dizi, geçen hafta ekrana veda eden Kiralık Aşk’ın yerine başladı. Doğru gündü, çünkü Star TV’nin orada 4.5-5 reytingi vardı. Ancak Survivor’ın da cuma akşamı yarışa katılması düzeni bozdu. Yıldızlar Şahidim Tüm Kişiler’de 3.35 reytingle 18’inci, AB’de 2.93’le 10’uncu, ABC1’de 3.05’le 18’inci oldu.

Prodüksiyona para harcanmıştı

Yıldızlar Şahidim iki konuda büyük alkışı hak ediyor. Dizinin cast direktörlüğünü yapan Yudum Erdem’in eline sağlık. Çünkü oyuncu kadrosu tek kelimeyle harika olmuş. Özellikle başrollerin performansı görülmeye değerdi. Canan Ergüder’in o hem hırslı, hem cilveli, hem maskulen, hem de anne halleri şahaneydi. İlk bölümde bu kadar iyiyse devamında oldukça lezzetli bir oyunculuk izleyeceğimiz belli. Mesut Akusta Karagül’deki Kendal’dan sonra bambaşka bir adam olarak karşımıza çıktı. Bu dizide de çok bağırdığı yer vardı, o nedenle bazen Kendal’ı hatırladık ama bambaşka bir adamdı ve Canan Ergüder’le çok yakışmışlardı. Berk Cankat çok ciddi bir sorumluluk aldı üstüne... Onu yakinen tanırım. Sessiz, utangaç ve işine kafayı takmış biridir. Nasıl bir star olacağını merak ediyordum. Yüzümü kara çıkardı, beklentimin 10 katı bir performans izledim. Özge Gürel, bir fan kadar sıradandı ama ruhunun sıra dışı olduğunu gösterebildi. Kiraz Mevsimi’nin Öykü’sünden daha naif ama kendisine inanan bir karakter çizdi. Sahneye çıktığında bambaşka birine dönüşecek. Gelelim ikinci alkışa... Star dünyasını göstermek zordur. İhtişamlı ve görkemli dünyayı göstermek için yapımcının para harcaması gerekir. Yapımcılar Ali Gündoğdu ve Asena Bülbüloğlu hiçbir masraftan kaçınmamışlar. O nedenle emeklerine sağlık!

Reji cimriydi

Ancak kocaman bir sorun vardı dizide... Oyuncular oynamış, yapımcı prodüksiyondan kısmamış ama bunu göstermek konusunda cimri davranan bir reji izledik. Dizinin iyi bir hikayesi var. Ancak senaryonun başladığı yer yanlış. Bu dizi Haziran’ın rüyasıyla başlasaydı. Sahnede Aras’ı görsek ve birlikte şarkı söylediklerine şahit olsaydık, daha ilk dakikada bir pop star ve fan hikayesi olacağına inanırdık. Oysa biz yaklaşık 70 dakika Haziran’ın baskıcı ailesini, Aras’ın baskıcı babasını izledik. İkisi de kimdir tanıdıktan sonra Aras’ı pop star olarak gördük. Bu da işin akmamasına neden oldu. İlk bölüm senaryosu zayıf kalmıştı. Oysa çekilen dizi hiç değiştirilmeden kurgu masasında toplanır ve daha ritmi yüksek bir hale getirilebilirmiş. Duyguların sağılmaması, sahne geçişleri, şarkı söylerken ses ve ağızların oturmaması, sahnedeki şarkıcıların sıradan bir barda şarkı söylüyormuş gibi gösterilmesi cabası... Canan Ergüder’in ilk sahneye çıktığı ve Sibel Can’ı taklit ettiği sahneyi resmen yakmış yönetmen. Oyuncu sahneyi almış, yürümüş, parçalamış ama biz yan açıdan izledik.

Savaşa aşk engel olacak

Ezcümle; ben Yıldızlar Şahidim’in hikayesini, oyunculuklarını ve prodüksiyonunu beğendim. Ancak senaryo ve rejinin ilk bölümde daha özenli olmasını dilerdim. İlerleyen bölümlerde hikayenin açılacağına ve daha can alıcı hale geleceğine de eminim. Fiko ve Zeyno’nun, Aras ve Haziran’ın savaşı aşkla sekteye uğrayacak ve ortaya leziz bir iş çıkacaktır. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Masum diziden çok bağımsız film hissi veriyor

Türkiye’de dijital yayıncılık başlıyor diye heyecan içindeyim. Son zamanlarda Blu TV ve Puhu TV’nin atılımlarını duydukça da mutlu oluyorum. Pazar akşamı Trump Tower’da Blu TV’nin birinci yıl lansmanı vardı. Özel dizileri Masum’un da ilk iki bölümünü görücüye çıkardılar. Yayına başlayana kadar sustum. Perşembe günü Blu TV’de ilk iki bölümü yayınlanmaya başladı. Şimdi konuşma zamanı... Haluk Bilginer, Okan Yalabık, Ali Atay, Serkan Keskin, Bartu Küçükçağlayan, Nur Sürer, Tülin Özen, Mehmet Özgür’ün rol aldığı Masum oyuncu performanslarıyla tartışmasız kocaman bir alkışı hak ediyor. Kimsenin daha güzel, daha fazla, daha önde olma derdi yok. Adeta futbol maçında gibiler, bir topu alıyor diğerine pas atıyor ve kimin sırası geldiyse golü o atıyor. Ancak hikayenin anlatım biçimine dair küçük bir derdim var. Neredeyse dijital platformda yayınlanan her diziyi takip etmeye çalışan biri olarak bir kavram kargaşası içinde olduğumu söylemeliyim. Çünkü Masum anlatım dili olarak dijital bir diziden çok bağımsız bir sinema filmi gibi karşımıza çıkıyor.

Silah çıktı ama patlamadı

Dijital; hikayenin hızlı anlatıldığı, şüphe tohumlarının düğümlerinin ilk bölümden atıldığı, ilerleyen bölümlerde bizi geçmişe götürüp şaşırttığı bir anlatım diline sahip! Bir örnekle açıklamak gerekirse; dijitalde dizi izleyenler zamanla ve ayrıntıyla vakit kaybetmek istemezler. Bir silah çıkıyorsa patlar ve neden sorusuyla ilgilenir. Detaylar ondan sonra açılır. Silahı bir benzetme olarak kullandığımın altını çizerek, ilk bölümde Masum’da o silah çıktı ve patlamadı. Hala ne zaman patlayacağını bekliyoruz. Sonuçta 8 bölümlük bir mini dizi... Sonunda şaşıracağımıza eminim. Çünkü ikinci bölüm ilk bölüme göre çok daha fazla açılıma gidiyor. Ama ne yazık ki, ilk bölümün 30 dakikası o kadar uzun, o kadar bir şey anlatmadı ki bana neden o sahneleri uzun uzun izlediğimizi anlayamadım. Masum için asla kötü bir cümle kuramam. Çünkü rejisinden oyunculuklarına, hikayesinden sanatına ortada iyi kotarılmış bir iş var. Beğendim, ancak bana dijital diziden çok bağımsız bir sinema filmi olduğunu hissettiriyor. Umarım ben yanılırım, ilerleyen bölümlerde o açılışın o kadar uzun oluşunun bir anlamı oluğunu görürüz. Kimin masum, kimin suçlu olduğunun zamanla birbirine karışacağı bir hikayeyle karşı karşıyayız. Mutlaka izlemeye devam edeceğim. Çünkü Berkun Oya’nın kalemini de, Seren Yüce’nin rejisini de beğenirim. Oyunculuklar zaten muazzam. Herkesin emeğine sağlık...

Görümce’den Komedi Spaghetti’ye

Görümce filminde rol aldıktan sonra daha fazla dikkat çeken İtalyan şef Danilo Zanna, Youtube’da bir kanal açtı ve yepyeni bir programa imza atıyor. Yapımcılığını Muse Network’ün üstlendiği; sohbet, dans, oyun, müzik ve eğlence içerikli program, yalnızca Youtube’da yayınlanıyor. Adı Komedi Spaghetti. İlk bölümün konuğu İbrahim Büyükak’tı ve ciddi bir izlenme sayısına ulaştı. 60 bin seyirciyi geçti. Her çarşamba yayınlanacak programın ikinci bölümüne Görümce yani Gupse Özay konuk olacak. Programın en eğlenceli kısmıysa meydan okuma bölümü.

Yazının devamı...

Karga Seven Pictures İstanbul’da

Bünyesinde pek çok marka bulunuyor. Onlardan biri Karga Seven Pictures. Hunting Hitler, Booze Traveler gibi dizilerin yapım şirketi...

Aynı zamanda Emre Şahin’in yönetmenliğini üstlendiği Takım: Mahalle Aşkına ve 40 filmlerine de imza attı. Karga Seven Pictures yurt dışındaki ilk yatırımını ise İstanbul’da başlattı. Yönetim Kurulu Başkanlığını Tamer Üner, CEO’luğunu Özer Sata, Kreatif Direktlüğü’nü Todd Cohen, Genel Koordinatörlüğü’nü Mahperi Uçar ve Drama Küratörlüğü’nü Kerem Özerdoğan’ın üstlendiği Karga Seven Türkiye’de ise kurgu ve gerçek televizyon şovlarının yanı sıra, sinema filmleri, belgeseller, game Showlar, markalar için mobil ve dijital platformlar dahil olmak üzere orijinal içerikler de üretecek.

Takım: Mahalle Aşkına ve 40 filmlerinin yönetmeni, Emmy ödüllü ilk Türk yönetmen Emre Şahin, Karga Seven Pictures’ın kurucu ortaklarından... Şirketin Türkiye pazarına giriş öyküsünü ise güçlü ve tutku bağlarıyla anlatıyor: “Bizim Türkiye ile güçlü ve tutkulu bağlarımız var. Ben Türkiye’de büyüdüm. Ve yine Türkiye’de iki sinema filmi ile sayısız reklam ve TV şovları yaptım. Türkiye’nin dünyanın en büyük ikinci drama TV dizisi üreticisi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, pazara girmek için bundan daha iyi bir zaman bulamazdık.”

Bir yabancı firma daha Türkiye pazarına girdi. Umarım Türkiye’yi dünyaya açacak iyi içeriklerle karşımıza çıkarlar. Hoşgeldin Karga Seven Pictures...

Bir erkeğe anne demek

Bu Şehir Arkandan Gelecek dizisinde Osman Alkaş’ın canlandırdığı Anne karakterine bayılıyorum. Daha doğrusu gemi tayfasının onlara baktığı, karınlarını doyurduğu için Rauf’a anne demeleri fikri çok hoşuma gidiyor. Normal şartlarda bir erkeğe baba denir, en fazla “Bana hem annelik, hem babalık yaptın” diye diyalog yazılır. Çünkü erkek adama kadınsı bir şey yüklenemez. Bu dizide en sevdiğim şeylerden biri anneliğin sadece doğurmak değil, cinsiyetler üstü bir his olduğunun altının çizilmesi. O nedenle o tatlı Rauf Anne’ye gidip “Size anne diyebilir miyim?” demek istiyorum.

Yazının devamı...

Survivor reytingi sildi süpürdü

Her yıl Survivor’ın başlayacağı konuşulduğu anda kimlerin yarışacağını tartışmaya başlarız. Bu artık arkadaşlarımızla aramızda geliştirdiğimiz bir oyun gibi oldu. “Keşke şu isim olsa” en çok kullandığımız cümle haline gelir. İsimler yavaş yavaş açıklanmaya başladığındaysa sektörde büyük bir hareket yaratır Survivor. Çünkü herkes başlayacağı zaman zirvedeki yerine kurulacağını bilir. O nedenle karşısına daha güçlü dramalar hazırlanır. Survivor benim için yaz geliyor demektir. Çünkü deniz, kum, güneş, oyunlar, müzik bana hep yazın güzel günlerini hatırlatır. İlk defa ocak ayının en soğuk gününde ekrana geldi Survivor. Hava buz gibiydi ama ekran sıcacık. Cumartesi akşamı ilk yayınıyla görücüye çıktı. Sonuç değişmedi. Tüm Kişiler, AB ve ABC1 kategorisinde 10 reytingi geçerek zirveye yerleşti Survivor. Öncesinde tüm yılları kapsayan bir de özet hazırlanmıştı. Her yıla kısa bir bakış attık, hafızamızı tazeledik. O da tüm kategorilerde ikinciliğe yerleşti. Kısacası Survivor gelir gelmez reytingi silip süpürdü. Bundan sonra dizilerin şansı daha zor olacaktır.

Adı Efsane başlıyor

Başrollerini Erdal Beşikçioğlu ve Gökçe Bahadır’ın paylaştığı, her şeyini kaybetmiş bir babanın çocuklarını kazanma mücadelesinin anlatılacağı Adı Efsane cumartesi akşamı Kanal D’de başlıyor. Uzun süredir dizinin başlamasını bekliyoruz. Tanıtımlar da iddialı görünüyor. Ben bu hikâyeyi izlerim. Üstelik oyunculuğunu çok beğendiğim isimler rol alıyor. Ancak insana Survivor yeni başlamış, üstelik reytingi silip süpürmüşken Adı Efsane dizisinin çok zor bir günde ekrana “Merhaba” dediğini düşündürtüyor. Adı Efsane’nin yolu açık olsun! Umarım adı gibi efsane olur.

Yıldızlar Şahidim doğru günde olacak

Özge Gürel, Berk Cankat, Canan Ergüder ve Mesut Akusta’nın başrollerini oynadığı Yıldızlar Şahidim dizisi cuma akşamı Star TV’de başlıyor. Kiralık Aşk’ın final yapmasının ardından, yerine gelecek olan dizi bir pop starın geçmişini irdelerken, hayranının da yükselişini anlatacak. Doğru günde yayına girdiğini düşünüyorum. Çünkü orada bir Kiralık Aşk izleyicisi vardı. İster istemez kanala alışkanlıkla bakacaklardır. Eğer dizi izleyiciyi yakalarsa yüksek reytingle açma şansı var. Yolu açık olsun!

Yazının devamı...

Güle güle Ayberk Atilla

Koca bir ömür, sanat için adamış bir hayat! Büyülü dünyanın herkesi değiştirdiği bir çağda, sadece işini yapmakla kalmamış, tanıdığı herkesi daha iyi bir hayatın olabileceğine inandırmış bir karakter Ayberk Atilla… Onu 21 yıl önce Bir Demet Tiyatro’da izlemiştim ilk defa, yıllar sonra bir dizi setinde tanışma şansım oldu. Çay içip sohbet ettik. Oradan ayrılırken “Ne kadar iyi bir enerjiniz var. Bu dünyaya dair umudumu artırdınız. İyiler varmış” demiştim. Dün acı haberi alan herkes arkasından “Hayatımda tanıdığım en iyi insandı” diyordu. İnsanlara bırakabileceği en büyük mirası bıraktı. Gerçekten iyi insan olmanın her şeyden önemli olduğunu gösteren çok kıymetli bir insanı, iyi bir oyuncuyu kaybettik. Ailesine ve dostlarına sabır diliyorum. Rahat uyu Ayberk Atilla…

Hapishane modası

Çok bilindik bir klişe vardır: Hapishane sahnesi reyting getirir. Bu eskide kalmış bir alışkanlıktı. Bu sene başka bir moda başladı. Haksız yere hapishaneye düşen ve çıkıp intikamını almaya yemin eden karakterin hikâyesi… Monte Kristo Kontu’ndan esinlenme bu hikâyeyi Ezel dizisi ekrana en yakışır şekilde yaptı, efsane oldu. Hatta o kadar iyi bir uygulama olsun, yine izleriz eminim! Bu hafta ben 4 tane bu konunun işlendiği dizi başlayacağını duydum. Zaten ekranda da var. Kısacası yakında başrolün üzerine suç atılıp hapse girdiği ve intikam almaya yemin ettiği dizilerle dolacak ekran… Bakalım, adaletini kendi arayan karakterleri daha ne kadar ekranda izleyeceğiz.

Memleket meselesi izleniyor

Dünyanın karmaşası izleme alışkanlıklarımızı da etkiliyor. Ancak memlekete dair meselelerin olduğu işlere daha fazla ilgi gösteriliyor. İçerde, Anne, Diriliş, Vatanım Sensin, Arka Sokaklar… 5 günün reyting birincileri ve hepsinde karakterler üzerinden memlekete ya da bir sorununa parmak basılıyor. Reyting sonuçlarında da karşılığını alıyor.

Yazının devamı...

Kiralık Aşk’a veda

Uzun süre hayatında olan bir arkadaşından bazen sıkılırsın, aynı şeyleri konuşmak canını sıkar, ilişki monotonlaşır. İşte o zaman biri uzaklaşmaya karar verir. Aslında ilişkiye iyi gelecektir bu ayrılık ama o zaman içinde bir burukluk hissedersin. Sevdiğin ve alıştığın kişiden ayrılacaksındır. Dün tam da bu duyguyla ekranda karşısına oturdum. 69 bölüm boyunca her hafta izlediğim, bazen kızdığım, “Bu nasıl yaparsın?” dediğim ama sahiplendiğim, sevdiğim Kiralık Aşk dizisi ekrana veda etti. Ortaks Yapım-Müge Turalı Pak-Melda Perahya Yalçın-Mehmetcan Yüksel’in yapımcılığını, Meriç Acemi’nin senaristliğini, ilk olarak Metin Balekoğlu, sonra Barış Yöş ve son olarak Şenol Sönmez’in yönetmenliğini üstlendiği, Elçin Sangu, Barış Arduç, Salih Bademci, Sinem Öztürk, Onur Büyüktopçu, Kerem Fırtına, Nergis Kumbasar, Levent Ülgen, Osman Akça, Sanem Yeles, Melisa Giz Cengiz, Hikmet Körmükçü, Ferdi Merter, Ayberk Atilla, Devrim Yalçın, Melisa Şenolsun, Leyla Lydia Tuğutlu, Müjde Uzman, Seçkin Özdemir, Serkan Dağlı, Uğur Biçer, Gizem Denizci, Selin Uzal’ın 69 bölüm içinde rol aldığı dizi masal gibi başlayıp mutlu sonla veda etti. Gülümseterek gelmişti Kiralık Aşk, mutluluğa dair umut vererek gitti.

Kiralık Aşk’ın kazandırdıkları

Peki, Kiralık Aşk bize ne kazandırdı? Öncelikle iki genç yapımcımız oldu. Melda Perahya Yalçın ve Mehmetcan Yüksel romantik komedi türünde tartışmasız marka olacaktır. Senarist Meriç Acemi bugüne kadar başka dizilerde yazmıştı ama Kiralık Aşk’la sektöre adını kazıdı. Bu yaz eminim yeni bir masalla karşımıza çıkacaktır. Metin Balekoğlu drama yönetmeni olarak tanınırdı. Kiralık Aşk’tan sonra romantik komedilerin aranılan yönetmeni oldu. Dizinin ardından Yüksek Sosyete’yi kurdu, Hangimiz Sevmedik çekmeye başladı. Elçin Sangu daha önce dramalarda oynamış ve dikkat çekmiş bir oyuncuydu. Ancak Defne’yle en yakın arkadaşımız oldu. Barış Arduç tartışmasız büyük keşifti. Aslında senelerdir sektördeydi ama Ömer İplikçi olarak o kadar doğru konumlandı ki, şu anda ekranda en çok rol alması istenen oyuncular arasına girdi. Nergis Kumbasar seneler sonra tecrübesini konuşturdu ve Neriman’la bize ne kadar ikiyüzlü olduğumuzu hatırlattı. Onur Büyüktopçu yazmalara doyamayacağım bir performans sergiledi dizide... İyi ki tekrar hayatımıza girdi. Onu uzun yıllar ekranda görmek istiyoruz.

Yönetmene alkış!

Sinem Öztürk, Kiralık Aşk’ta şahane bir performans sergiledi. Kötünün içindeki iyilikle yüzleştirdi bizi. İkinci sezonda diziden ayrıldı ama yokluğu hep hissedildi. Salih Bademci şahane insan, muhteşem oyuncu... Ona bir karakter ver, sana karakterin ne olduğunu öğretsin! Kerem Fırtına adam gibi adam olmanın dersini verdi. Diziye konuk oyuncu olarak gelen Melisa Şenolsun ve Leyla Lydia Tuğutlu Kiralık Aşk’tan ayrılır ayrılmaz başka dizilerde başrol oldular. Devrim Yalçın zaten yönetmenlik de yapıyordu, ikinci sezonda ayrılıp Adı Efsane dizisini yönetmeye başladı. Müjde Uzman Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinden sonra sorumluluk sahibi anne oynayarak farklı renkleri barındığını gösterdi. Uğur Biçer, şiveli köy dizilerinden sonra ilk kez İstanbul şivesiyle kötü Cevdet’e hayat verdi. Seçkin Özdemir gri bir karakterin nasıl oynanacağını kanıtladı hepimize... İkinci sezon en zor dönemdi aslında... Yazın verilen ara yeni rakiplerin gelmesini sağlamıştı. Ama durumu öyle iyi toparladı ki yönetmen Şenol Sönmez. Yeni mekanlar, yeni oyuncular, kısıtlı zaman ve estetik derdini seyirciye yansıtmadan çözdü. Emeğine sağlık ve kocaman alkış ona...

İyi insan olmamızı hatırlattı

Kiralık Aşk, acısıyla tatlısıyla 69 hafta boyunca evimize misafir oldu. Bize mucizelere inanmamız gerektiğini, kendimize inanmamızı, okumamızı, sevmemizi, dostluğa önem vermemizi, aile olmanın en büyük zenginlik olduğunu, aşkı bulunca korkmamamızı, iyi insan olmak için mücadele etmemizi hatırlattı. Yapımdan rejiye, sanattan oyunculara herkesin emeğine sağlık! Umarım herkes bu başarılı işin ardından bir şeyi daha hatırlar. Önemli olan iyi proje tasarlamaktır. Siz iyi tasarım yaparsanız, sektöre onlarca isim kazandırırsınız. Sadece star isim bulmakla başarı sağlanmıyor, star yaratarak da başarı mümkün! Yolunuz açık olsun Kiralık Aşk’çılar...

Yazının devamı...

Asker dizileri geliyor

Alper Çağlar’ın yazıp-yönettiği, Dağ 2 filminin 2016 yılının en çok izlenen filmi olması ve 3 milyondan fazla gişe yapması dizi sektörünü de harekete geçirdi. Son günlerde sektörden kimi görsem okudukları asker temalı dizi senaryolarından bahsediyor. Bordo bereliler de var, 15 Temmuz kalkışmasını durduranlar da... Geçen ay “Kaos ortamlarında izleyici kahramanlık işleri işler” diye yazmıştım. Şimdiden üç büyük kanalın aldığı asker konsepti dizi olduğunu duydum. Görünen o ki, eylül döneminde diziler “Her şey vatan için” diyerek başlayacak. Darısı komedinin başına...

Okuduğunu anlamak!

Çocukluğumdan beri okumadan yorum yapanlara takığımdır. Son yıllarda yeni bir takıntım oluştu. Okuduğunu anlamayanlar! Bir şey okuyup anladığı yerden konuşanlar var. Hiç yazmayan bir şeyin olduğunu iddia edenler, hakaret edenler... Ben sık sık yazdığım yazılarla buna maruz kalıyorum. Birisi anlamak istediği yerden ortaya bir laf atıyor, diğerleri okumaya bile gerek duymuyor. Saldırı, hakaret başlıyor. Ardından biri okumayı tercih ediyor ve “Durun öyle yazmamış ki...” diyor ve her şey bir anda duruyor. Bana isteyen, istediğini yazabilir. Bunlara takılmam ama birinin yazdığına körü körüne inanıp gitmeyin! Bu ben olsam bile! Bir diziyi eleştirebilirim, ancak mutlaka izleyin ve sizin de bir fikriniz olsun! Bir de bir dizinin bütününü eleştirmek başrol oyuncusunu sevmemek değildir, anlayın!

Umut aşılama dönemi!

Her yılın bir konsepti var. Bence bu yılın tüm dünyadaki sloganı: Hope (Umut). 2016 yılında da en çok dilediğimiz şey umuttu. Bir insanı her şeye rağmen yaşamaya iten duygu umuttur. Onu da kaybettiğimiz zaman her şey biter. Son zamanlarda konuştuğum herkes umudunu kaybettiğini söylüyor. O nedenle eğlence dünyasına çok iş düşüyor. Şimdi televizyonlarda, tiyatrolarda, sinemalarda, müzikte ve edebiyatta insanların umudunu artıracak hikâyeler anlatma zamanı! İnsanların yeniden hayata tutunmaya ihtiyacı var. Bunu da ancak sanatla, eğlenceyle yaşadığımızı hatırlatarak yapabiliriz. Şimdi herkese iş düşüyor. O taşın altına elimiz sokma vakti!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.