Şampiy10
Magazin
Gündem

Çukur’da deliren delirene

Pazartesi akşamı Çukur’da Yamaç delirdi. Çukur bu sezon bambaşka bir yola girdi. Bir yanda yaralarını sarmaya çalışan Çukur, diğer tarafta Karakuzular var. Şimdi bir de olaya Afganlar dahil oldu. Olaylar birbirini kovalıyor ama dizide adeta en iyi kim delirir yarışması var. Vartolu duruldu, Medet delirdi. Ama onun delirmesi kısa sürdü. Zaten Yamaç ve Cumali’nin delirme hızına yetişmek pek mümkün görünmüyor. Akşın ilk deliren oldu. Dizide deliren delirene... Bu bölüm Cem Karaca’nın Beni Siz Delirttiniz şarkısı eşliğinde Yamaç delirdi. Yakında bu dizinin adı Çukur’dan Deliler’e döner, demedi demeyin.

3’te 3 Tarih başlıyor

Bu akşam TRT 1 ekranında yepyeni bir yarışma programı başlıyor. Engin Altan Düzyatan’ın uzun süre sonra sunuculuk yapacağı, ekranların tek tarih temalı bilgi yarışmasının adı 3’te 3 Tarih. Hem Türk, hem de dünya tarihinden soruların olacağı yarışmada katılımcıların büyük ödülü kazanmak için 15 tane dört seçenekli soruya doğru cevap vermesi gerekiyor. Yarışmacılar arka arkaya gelecek 3 soruyu cevaplarken ihtiyaç halinde Prof. Dr. Tufan Gündüz’e başvurabilecek. Gündüz 3 farklı yöntemde yardım da bulunabilecek. Cevap şıklarından ikisini eleme, doğru cevapla ilgili ipucu verme ve soru değiştirme sistemleri... 3’te 3 Tarih, çarşamba ve perşembe akşamları TRT 1 ekranında olacak. Engin Altan Düzyatan tarih dizisinden tarih yarışmasına geçiş yaparak kariyeri için çok doğru bir hamle yapmış.

Salkım İstanbullu Gelin’de

İstanbullu Gelin’i ne kadar severek izlediğimi sanırım artık herkes biliyor. Ama bu sezon ne yazık ki eski tadı alamıyorum. Sanki bizim dizi gitti, bambaşka bir dizi geldi. Dizinin müdavimi ne kadar arkadaşım varsa arayıp bana aynı yorumu yaptı. Fakat bu dizinin ben de kredisi çok yüksek. O nedenle her yeni gelişme heyecanlandırıyor. Cuma akşamı diziye konuk oyuncu olarak Yeşim Salkım dahil oluyor. Yeşim hem şarkıcılığını, hem oyunculuğunu, hem de insanlığını çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Diziye yeni bir soluk getireceğine inancım tam. Zaten diziye girdiği karakter Ülfet’in tüm karanlık sırlarını biliyor. Bunları açığa çıkarması halinde izleyici rahat bir nefes alacaktır. İstanbullu Gelin’e hoş geldin Yeşim.

Yazının devamı...

Müslüm bir umut filmi

Müslüm Gürses’in hayatının film yapılacağını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Çok acılı bir hayatı olduğunu biliyordum. 1.5 yıl önce senaryoyu okuma şansım olmuştu. Daha ilk sayfalarında ağlamaya başladım, bitirdiğimdeyse katıla katıla ağlıyordum. Böyle bir hayat hikayesini hayal bile edemezdim. İyi oyuncular, iyi yapım şirketi ve iyi bir yönetmenin elinde bu iş bir sanat eserine dönüşürdü. Çünkü Hakan Günday gerçekten harikulade bir senaryo yazmıştı. Aradan zaman geçti ve eksikler tamamlandı. Senaryoyu Hakan Günday ve Gürhan Özçiftçi yeniden kaleme aldı. Ketche ve Can Ulkay yönetmen koltuğuna oturdu. Nuri Yıldırım ve Mustafa Uslu Müslüm’ün yapımcılığını üstlendi. Timuçin Esen Müslüm Gürses’i, Zerrin Tekindor Muhterem Nur’u canlandırdı ve Müslüm filmi dün vizyona girdi. Sonuç gerçekten alkışı hak ediyor.

Affetmiş sınanmış

Filmi izlerken Timuçin Esen birkaç defa sizi hayrete düşürüyor. Çünkü bazı tavırlarıyla Müslüm Gürses gerçekten canlanmış gibi hissediyorsunuz, yerinizde irkiliyorsunuz. Esen Müslüm’e öyle inanmış ve çalışmış ki, zaten sizi de ilk dakikadan ikna ediyor. Filmin acı kısmı zaten izleyiciyi mahvediyor. Ama aşk gelince yüzünüz gülmeye başlıyor. Muhterem Nur’la birbirlerine duydukları aşk ve saygı içinizde bambaşka bir hisse neden oluyor. Bu devirde bu aşkları bulmak gerçekten zor diyorsunuz. Film bittiğindeyse bir süre konuşamıyorsunuz. İlk aklınıza gelen ise şu oluyor: Bir insan bir ömre kaç acı sığdırabilir? Müslüm Gürses bir hayata öyle acılar sığdırmış ki, bir tanesini yaşasak kendimize gelemezdik. Ama o yılmamış, hayata tutunmuş ve ona hayatın en büyük kötülüğünü yapan kişiyi de affetmiş. İmkansızlıklara kafa tutmuş, hayata posta koymuş, affetmiş, sınanmış, tekrar affetmiş ve yeniden sınanmış, tekrar affedebilmiş. Bir yürek tüm bu acıları nasıl affedebilir? Affetmenin özgürleştirici gücüne hep inanmış. Ve sevmiş. Aşkın iyileştirici gücünü kullanmış.

Ağlamak mecburi

Filmin başrolünde müzik ve Müslüm’ün acıları var. Aşk sonradan hayat veriyor filme... Siz ne yapın edin, işinizi gücünüzü bırakıp hemen filme gidin. Yanınıza mendil almayı unutmayın. Ağlamak mecburi ama bu bir umut filmi. Çünkü tam bitti dediğiniz noktada küllerinden yeniden doğan bir adamı izleyeceksiniz. Onun için imkansız diye bir şey yok. Filmi izledikten sonra ertesi sabah uyandığımda kendime “Adam neler yaşamış yılmamış, öyle bir dertte yıkılmak yok” derken buldum kendimi. Müslüm’ü bir umut filmi olarak okuyun ve izleyin.

Yazının devamı...

Kadın’ın rejisine büyük alkış

Salı akşamı Kadın dizisi kalbime bir tornavida sokup çevirip durmuş gibi hissediyorum. Çünkü çarşamba sabahında da acı hala yerinde duruyordu. O kadar çok ağladım ki, gözümde bir damla yaş kalmadı.

Zaten sonunda da ağlamaktan bitap düşüp uyuyakalmışım. Ağlamak bir kıstas değil ama bu işte duygu anlatımının doğru olduğunu gösteriyor. Duygulara senaristin, oyuncunun ve yönetmenin doğru zamanda bastığını ve seyirciye geçtiğini gösteriyor. Sarp sonunda çocuklarına kavuştu. İşte o anda Nisan’ı canlandıran Kübra Süzgün o kadar gerçekti ki, zaten bizi kendimizden geçiren onun gözlerinde biriken yaşlar oldu. Bu işin senaryosuna ve oyunculuklarına diyecek bir şey yok ama bence en büyük övgüyü yönetmen Nadim Güç ve ekibi hak ediyor. Bu öyküye öylesine inanmışlar ki, dizinin her detayında bize gerçekliği sunmaya çalışıyorlar. Yönetmen tekniği gözümüze sokmuyor, kamerayı adeta gözümüz haline getirip duyguyu içimize işliyor. Herkesin emeğine sağlık, rejiye büyük alkış! Kadın bu sezonda çıtayı öyle yüksek bir yere koydu ki, aslında herkese “Duygu anlatmayı yapamayacaksanız dizi işine girmeyin” diyor.

Merak ettiğim iki iş

Şu sıralar merakla başlamasını beklediğim iki iş var. Biri; İbrahim Çelikkol, Kerem Bürsin, Özge Gürel ve Öykü Karayel’in başrolünü oynadığı, Kanal D’de ekrana gelecek olan Muhteşem İkili, diğeri de Kıvanç Tatlıtuğ, Elçin Sangu, Onur Saylak, Alperen Duymaz’ın başrolünü oynadığı, Show TV’de yayınlanacak olan Çarpışma. İkisi de polisiye... Biri aksiyon-komedi, diğeri aksiyon-dram. İkisinde de hikaye çok sağlam. Umarım karşı karşıya gelmezler.

Katil şaşırtmadı

Ufak Tefek Cinayetler son bölümünde Edip’in katilini açıklayacağını bize basın bültenleriyle bile bildirdiği için merakla ekran karşısına oturdum. Kadın’dan önce Ufak Tefek Cinayetler’i izledim. Fakat katilin kim olduğuna giden yol öyle tatsızdı ki, finalinde şaşırmadım. Katil Arzu’ymuş. Bize bir sezon boyunca en masum olarak gösterilen Arzu. Öyle ya, bu hikaye mazlumun zalime dönüşme hikayesini anlatıyor. O nedenle katilin Arzu çıkması da artık beni şaşırtmıyor.

Yazının devamı...

Engin Akyürek ve Beren Saat 1 numara!

Geçen haftamı Cannes’da Mipcom’da geçirdim ve yurt dışına bir dizinin hangi koşullarda satıldığının izini sürdüm. Çünkü bugün bir dizinin Türkiye’de kendini döndürmesi çok zor. Yurt dışı geliri sayesinde ayakta kalıyorlar. O nedenle Muhteşem Yüzyıl, Paramparça gibi dizilerin yurt dışını satışını da yapan Global Agency CEO’su İzzet Pinto’ya “Senaristler projelerini oluştururken neye dikkat ederlerse o dizinin yurt dışına satılma şansı artar?” diye sordum. Pinto, “Zengin ve fakir çatışması her zaman kazanıyor. Bunun içerisine aşk, entrika ve İstanbul Boğazı koyulduğunda şansı artıyor. Kısacası Binbir Gece, Adını Feriha Koydum, Paramparça, Fatmagül’ün Suçu Ne gibi hikayeler yurt dışının sevdiği bir tür. Fakat bence kimin oynadığı da çok önemli. Bilinen bir oyuncu satışı kolaylaştırmakla kalmıyor, fiyatı da artırıyor. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi...” cevabını verdi.

Pınar Deniz o listeye girer

İnsan acaba kim o fiyatı artıran oyuncular diye merak etmeden duramıyor. Pinto, “Fatmagül’ün Suçu Ne?’ şu anda en çok satılan dizi olduğu için Engin Akyürek ve Beren Saat bir numara! 2018 yılının en çok satan işi Anne’ydi. O nedenle Cansu Dere yükselişte. Kıvanç Tatlıtuğ, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Kenan İmirzalıoğlu, Burak Özçivit hala o listede en yüksek sırada oturuyorlar” cevabını veriyor. Hiç mi yeni eklenen bir isim yok diye isyan ederken Pinto, “Bence Pınar Deniz çok yükselecek ve kısa sürede bu listeye girecek” diyor. Hadi bakalım inşallah! Ortadoğu’ya eskisi kadar dizi satamadığımız için durum zorlaştı mı diye merak ediyorum. Pinto, “Toplam cironun yüzde 20’sini kaybettik ama Latin Amerika büyüdü. Yeni Ortadoğu bizim için Latin Amerika. Yani Türk dizilerine hala çok yoğun ilgi var ama sorun şu ki satacak iş artık çok az çıkıyor” diyor.

Yapımcı oluyorum

Peki, format işleri nasıl gidiyor? Pinto, “Rüyhan Duralı’nın Shopping Masters-Bana Her Şey Yakışır formatıyla Yunanistan’da 300, Fransa’da bin, Almanya’da bin 250 bölümdür yayındayız. Yine Duralı’nın Joker formatı 200 bölümdür Portekiz’de yayınlanıyor” diyor. Her yıl kendine bir hedef koyarsın dediğimde Pinto bombayı patlatıyor: “2019’da yapımcı olacağım. Ürettiğim formatları kendim yapacağım. Şu anda hayalim yazdığım Legend formatının dünyada bir marka olması. O nedenle Ortadaoğu’nun en iyi yönetmeni formatımı yönetecek. Sanırım ilk yayını Kolombiya’da olacak. Daha sonra Türkiye’de yayınlanacak.”

Yazının devamı...

Sofrada’yı Yemekteyiz’den gelin-kaynana formülü ayırıyor

Haftalar önce Zuhal Topal’la Sofrada programının uygulamada Yemekteyiz’e çok benzediğini yazmıştım. Bu hafta Acun Ilıcalı Cannes’da Mipcom esnasında Twitter’dan “Üzülerek söylemek isterim ki, Fox TV’de yayınlanan Zuhal Topal’la Sofrada Yemekteyiz’in açıkça taklididir” açıklamasında bulundu. Formatı dünyaya satan şirket Global Agency. Ben de İzzet Pinto’nun kapısını çaldım ve işin aslını sordum. Pinto, “Bu orijinal bir format. Üç Türk arkadaşımız yazdı. Hedefimiz gelin kaynana programı yaratmaktı. Çünkü ben daha önce bu tip formatları dünyaya sattım ve çok ses getirdi. Bizim kültürümüzde kaynana arkadaşlarını eve çağırır ve gelinin hizmet etmesini ister. Gelininin ne kadar hamarat olduğunu kanıtlamak ister. Gelinkaynana çatışmasını dünya çıkaramıyor ama çok izliyor. 1.5 yıl önce bana bu iş geldiğinde yapmak istedim. İlk Rusya aldı ve oldukça yüksek reytinglere ulaştı. Adından Yunanistan... Şimdi Ukrayna ve Polonya’ya opsiyonladık. Türkiye’de de Zuhal Topal formatı beğendi ve bizden lisansladı” dedi.

Bütün formatlar birbirine benziyor

Bütün formatlar birbirine benziyor. Peki, öyleyse dünyaya satılan bir formatın taklit olup olmadığını nasıl anlaşılamadı? Pinto altını çizerek söylüyor: “Bu iş orijinal. Formatta matematik önemlidir. Yemekteyiz’de yarışmacılar birbirine puan veriyor. Fakat bu formatta gelinler yemek yapıyor ama kaynanalar jüri. Aslında dünyadaki tüm formatlar birbirine benziyor. Hepsini birbirinden bir formül ayırıyor. Zuhal Topal’la Sofrada’yı Yemekteyiz’den ayıran formül şu; ‘Bakalım kaynanalar gelinlere ne diyecek?’ Yani gelin-kaynana formülü. Ayrıca Rusya’da bu işi Sony yapıyor. Eğer bu Yemekteyiz’le aynı olsaydı Sony bunu asla almazdı.”

Yazının devamı...

Türk dizilerine yoğun ilgi

Bu yıl 15-18 Ekim tarihleri arasında Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen, dünya televizyon içerik marketi MIPCOM sona erdi. Türkiye’nin neredeyse tüm televizyoncularının katıldığı markette hem Türk dizilerine ilgi yoğundu, hem de Türklerin birbirine... İstanbul koşturmasında bir araya gelemeyenler olarak birbirimizle hasret giderdik. Peki, MIPCOM’da neler oldu? Yıllardır Türk dizilerinin yurt dışı satışı dendiği zaman aklımıza Global Agency CEO’su İzzet Pinto ve İnter Medya CEO’su Can Okan gelir. Bu kez pazara MADD ve Ateş İnce de eklendi. Haliyle benim en merak ettiğim yeni dizilerden en çok hangisinin satıldığı oldu. İzzet Pinto bu fuarda en çok Gülperi dizisinin dikkat çektiğini söyledi. Zaten Gülperi için düzenlediği partiye ilgi yoğundu. Can Okan ise Bir Zamanlar Çukurova ve Çukur’a ilginin arttığını vurguladı. Bu arada Bir Zamanlar Çukurova MIPCOM’da gerçekleşen Fresh TV’de dünyanın en iyi dizileri girdi. Ateş İnce Kızım ve Çarpışma’ya çok talep olduğunu ekledi.

ABD’ye Kara Sevda’yı sattık

Türkiye’de dizi sektörü pek iyi gitmiyor ama İnter Medya CEO’su Can Okan yurt dışında Türk dizilerine ilginin artarak devam ettiğini söylüyor: “Her markette listemize yeni ülkeler ekleniyor. Mesela Amerika’nın İspanyolca yayın yapan en büyük kanalına önce Fatih Harbiye’yi sonra da Kara Sevda’yı sattık. Çukur şu anda 20 ülkeye satıldı. Yakında 30 ülkeye daha satıldığını duyarsanız şaşırmayın. Acun Medya’yla işbirliğine gittik ve Exathlon’un satışını aldık. Bu fuarda ona da ilgi yoğundu. Günlük dizimiz Beni Affet çok satılıyor. Düşünün Fas’ta 66.5 share alıyor.”

Ama benim merak ettiğim konu şu: Madem Türk dizileri yurt dışı satışlarıyla yaşıyor. Öyleyse bir dizide ne olursa satılır? Okan, “Her ülkede bir insanın başına gelebilecek dertlerin işlenmesi gerekli. Ama onların çözümleri de olmalı. Umut vermesi gerekiyor. Kadın odaklı ama modern işler satılıyor” cevabını veriyor. Peki oyuncuların yurt dışı satışına etkisi var mı? Okan, “Eskiden daha fazla oyuncu odaklı işler satıyorduk. Şimdi işimiz hikaye odaklı olmaya başladı. Bence ana satış elemanımız hikayelerimiz. Çünkü o olunca her şeyi satabiliriz” diyor.

Yazının devamı...

Mipcom’dan neler oluyor?

Fransa’nın Cannes şehrinde 15-18 Ekim tarihleri arasında düzenlenen, dünya televizyon içerik marketi MIPCOM başladı. Bu yılda yüzlerce dizi ve format görücüye çıktı. Ben de 15 Ekim’de soluğu Cannes’da aldım. Cannes sokaklarını bu yılda Türk dizileri süslemişti. Gülperi, Kızım, Çarpışma, İstanbullu Gelin, Meryem, Hayat Şarkısı, Çukur, Hayat Gibi dizilerinin billboardları her yerdeydi. Türk dizilerinin kazanabilmesi için yurt dışı satışının olması gerekiyor. O nedenle Türk kanalları ve yapımcıları Mipcom’da etkinlikler yapıyor. Bu yıl Atv alıcılar için Sen Anlat Karadeniz dizisinin başrol oyuncuları İrem Helvacıoğlu, Ulaş Tuna Astepe ve tüm yapımcılarının katılımıyla özel bir davet verdi. Fox, This is us dizisinden uyarladığı Hayat Gibi dizisi için başrol oyuncuları Songül Öden ve Birkan Sokullu’nun katılımıyla bir yemek verdi. Global Agency ise Gülperi dizisi için Nurgül Yeşilçay ve Timuçin Esen’in katılımıyla Cannes’da bir şatoda özel bir etkinliğe imza attı. İzzet Pinto’nun ev sahipliğinde gerçekleşen davet gerçekten çok eğlenceliydi. O gece alıcılar Nurgül Yeşilçay’la fotoğraf çektirmek için sıraya girdi.

Tehlikeli Karım yeniden Japonya’ya satıldı

Mipcom’un açılış günü Japonya Uluslararası İlişkiler ve İletişim Bakanlığı’nın iletişim direktörü Makiko Yamada, Med Yapım’ın sahibi Fatih Aksoy ve Kadın dizisinin başrolü Özge Özpirinçci’nin katılımıyla bir panel gerçekleşti. Nilüfer Kuyel’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Japon dizilerinin Türkiye’ye uyarlanıp dünyaya satılması konuşuldu. Herkesin ortak fikri güçlü bir hikayenin olması gerektiğiydi. Anne ve Kadın dizilerinin Türk uyarlamasının dünyaya satılmasına Özge Özpirinçci şahane bir yorum yaptı: “Hikaye Japonya’da doğuyor, Türkiye’de büyüyor ve sonra dünyaya yayılıyor.” Fatih Aksoy ise Oasis’i aldıklarını ve önümüzdeki dönemde dizi yapacaklarını söyledi. Fuarda Türkiye Japonya ilişkileri yeni bir boyut kazandı. Çünkü My Dangerous Wife önce Türkiye tarafından uyarlandı. Tehlikeli Karım olarak yeniden Japonya'ya satıldı.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.