Kabine revizyonu haberinin sağı, solu, önü, arkası
“Kabinede şubat ayında bir revizyon olacak ve bu nöbet değişiminde; İdris Naim Şahin İçişleri Bakanlığı’ndan alınacak, yerine Yalçın Akdoğan getirilecek.”
Gündemdeki iddia bu.
Kime ait bu iddia?
Enver Aysever’e.
Enver Aysever kim?
Gazeteci. Aynı zamanda kısa dönem Parti Meclisi üyesi olarak da görev yapmış bir CHP’li.
Kaynağı kim Aysever’in?
AK Parti kulisleri.
Kişisel olarak, Aysever’in; ‘siyasetçi’ kimliğiyle, iktidar partisini hedef alan stratejik bir hamle yaptığını değil, ‘gazeteci’ şapkasıyla bir ‘kulis haberi’ vermek kaygısı taşıdığını düşünüyorum.
Soru - cevaplara devam...
İdris Naim Şahin kim?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın genel sekreteri olarak yıllarca partiyi emanet ettiği, ardından İçişleri Bakanlığı’na getirerek taltif ettiği yol arkadaşlarından biri.
Pekiyi Yalçın Akdoğan? O kim?
Erdoğan’ın en yakın mesai arkadaşlarından; eski danışmanı, şimdi milletvekili. Milletvekili olsa da Başbakan’ın danışman olarak vazgeçmediği isimlerden. Parti içindeki ‘sakin güç’lerin en önemlilerinden. Siyasi danışman olarak halen sürekli Erdoğan ile teşrikimesaide.
Ve Başbakan Erdoğan, Enver Aysever’in iddiasından haberdar olduğunda, muhtemelen Yalçın Akdoğan da yanındaydı.
Akdoğan’ın karşı karşıya kaldığı durumu bir düşünsenize...
Haberi duyduğu anda Başbakan ile birliktesiniz... Yorum yapsanız bir türlü, yapmasanız başka türlü. Mimiklerin bile önemli olduğu bir an...
Pekiyi ana muhalefet partisine üye bir gazetecinin, iktidar partisi kulislerinden aldığını açıkladığı bu haber, o kulislerde nasıl yankı buldu?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, AK Parti cenahındaki hakim kanaat; böyle bir söylentinin gerçekten kendi içlerinden fısıldanmış olduğu yönünde.
Ancak yine iktidar partisinde, kısa vadede bir kabine revizyonuna ihtimal veren yok. Kime sorsanız, “Altı ayını daha yeni doldurmuş bir hükümette nöbet değişimi çok zor” diyor. Ağustos - Eylül döneminde AK Parti’nin kongresi var ve kimse, 2012 sonbaharına kadar (çok özel bir durum olmaması halinde) hükümette bir değişiklik olacağını düşünmüyor.
İçişleri Bakanı Şahin’in art arda yaptığı ve kamuoyunun tepkisini çeken açıklamalar, iktidar kulislerinde de en hafif ifade ile ‘gaf’ olarak değerlendiriliyor.
‘İdris Naim Şahin’in hükümetin en zayıf halkası olduğu’ görüşü hakim parti içinde.
Ama bu duruma rağmen, Başbakan’ın geçmişte bu tip örnekler karşısındaki tavrına da dikkat çekiliyor AK Parti’de. Yani, muhalefet ve kamuoyu istiyor diye hiç kimseyi gözden çıkarmama prensibine...
“Belki bazı arkadaşlarımız, gelecekte yaşanabilecek bir revizyonda Akdoğan’ı o koltuğa yakıştırmıştır” diyen birkaç AK Partili var.
Lakin tüm bunların ötesinde, “Parti içinden birileri Yalçın Akdoğan’ın önünü kesmek istiyor” diyenlerin sayısı çok daha fazla iktidar kulislerinde. Böyle düşünenlerin sayısı, azımsanmayacak seviyede. Durumu böyle yorumlayanlar, Başbakan’a çok yakın çalışan isimlerin zaman zaman (içeriden de) bazılarının hedefinde olduğuna vurgu yapıyorlar.
Durum bu.
Muharip gözüyle Uludere
Aşağıdaki tespit, yorum ve değerlendirmeleri, yazanın siyasetçi kimliğinden bağımsız okudum. Hakkari Dağ ve Komando Tugayı’nın eski komutanı, emekli tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun bir brifingi olarak...
- Kaçakçı konvoyu, PKK’nın sınıra yaklaşmasına benzer mi? Hayır. PKK böyle uzun kollar yapmaz, çünkü bunun ölüm olduğunu bilir. Üstelik kullandığı hayvan sayısı 1 veya 2’yi geçmez. Eğer 2 ise ayrı ayrı istikametleri kullanır. İnsan olarak da baskın noktasına gelinceye kadar 6-8 kişiden fazla insanı bir istikamette tutmaz. PKK konvoy yapar mı? Üstelikte topçu ve havan silahlarının menziline girdiğinde!
- Haber toplamak ve bilgi almaktan çok daha önemli olan istihbaratın değerlendirilmesidir ve bu ameliye en zeki ve en yüksek tecrübeye sahip kişilerce yapılmalıdır.
- Kaçakçılar çoğu zaman iki taraf için istihbarat taşıyan elemanlardır. İnsansız Hava aracı bir nesnedir. Kameraya alır veya fotoğraf çeker. Bu, teknik bir aletin istihbarat teşkillerine ve elemanlarına bilgi sağlamasıdır. Esas iş, en önemli iş ve uzmanlık, asıl bundan sonra yapılan değerlendirmenin isabetli olmasıdır. Anlaşılan o ki bu becerilememiştir.
- Kara gözetlemesiyle tespit edilen kaçakçı konvoyuna (ki bu konvoylar yılan gibi, ip gibi uzundur) esas silahların etkisine girmeden, çok uzaktan havan ve top mermisi ile ateş açıldıysa; bu da akıl almaz bir şeydir. Eğer bu kol, PKK koluysa neden yaklaşmaları beklenip pusuya düşürülmeleri planlanmaz, düşünülmez? Dağlık ve kayalık alanda uzaktan atılan topçu ve havan mermisi kime zarar vermiş, birkaç tesadüf dışında? Bu nasıl bilinmez? “Size zarar vermek istemiyoruz” mu demek istenmiş?