HDP’nin alternatifi CHP olabilir mi?
.
Milletvekili genel seçimi önümüzdeki haziranda yapılacak. Topu topu dört ay sonra. Buradan bakınca dananın kuyruğunun kopmasına fazla bir zaman kalmadı diyebilirsiniz. Ama aslında siyasette 24 saat bile çok uzun bir süre sayıldığından epeyce zamanımız daha var. Yani bugünün siyasi şartlarının değişmesi imkân dışı değil.
Ne değişebilir dört ay içinde? Siyasi partilerin arkasındaki rüzgâr değişebilir bir defa. Bu yüzden bütün aktörler son güne kadar şanslarını denemek yolunda çaba içinde olacaklar. Kimse yarıştan kopmayacak kolay kolay. Ama dört ay içinde değişmeyecek bazı şeyler de var, unutmayalım. En başta Türkiye’nin sosyolojisi en azından bu kadar kısa süre içinde değişmeyecektir. Dolayısıyla bu sosyolojiden bağımsız bir siyasetin başarıya ulaşması -çünkü toplumun çoğunluğunun desteğini alması- çok zor.
Bunu özellikle CHP açısından söylüyorum. Dışarıdan bakıldığında sosyal demokrat mı muhafazakâr cumhuriyetçi mi olduğu bir türlü belli olmayan bu partimizin aslında epeyce uzun bir sürede oluşmuş ve hatta kemikleşmiş bir ideolojik yapısı ve bu ideolojik yapının sürdürücüsü olan kadroların da belirli kültürel donanımları var. Bu yapı Türk toplumunun çoğunluğunun benimsediği değerler sistemiyle kimi zaman çelişen veya çatışan yönlere sahip.
Sözgelimi, hepimizin kanını donduran ve bütün Türkiyeyi acıya ve öfkeye boğan bir vahşetin ardından düzenlenen tecavüz mağduru kadınlar için protesto toplantısında şen şakrak dans eden CHP’li kadın milletvekilinin görüntüsünü düşünün. İyi niyetli bir eylem olduğundan hiçbir kuşkum yok, ama “kültürel olarak” toplumun çoğunluğuna “bu parti sizin partiniz değil” mesajı veriyor. Mesela sosyal medyada nefret suçu içeren mezhep kışkırtıcısı mesajlar paylaşan CHP’li milletvekili de yine toplumun çoğunluğuna aynı mesajı veriyor. Cenazelerini alkışlayan CHP’lilerin topluma verdiği mesaj da aynı.
Oysa Türkiye’nin ana muhalefet partisi toplumun çoğunluğunu karşısına almak veya kendisine yabancılaştırmak değil, tam aksine bu insanlara ulaşıp onların desteğini istemek zorunda. Bunun için de toplumun çoğunluğuyla sağlıklı bir iletişim kurması gerekiyor. Ama kadın cinayetlerini protesto etmek için meydanlarda dans eden veya cenazelerini alkışlayan CHP’liler kullandıkları bu “dil”le topluma doğru mesaj veremezler. Kendi elleriyle inşa ettikleri bu devasa iletişim engelini aşmadan ülkenin ana muhalefet partisini iktidara alternatif hale getiremezler.
Gerçi CHP lideri Kılıçdaroğlu harıl harıl bu iletişimsizliği aşmanın yollarını arıyor ama eldeki malzemeyle yapabilecekleri sınırlı. Hele hele önümüzdeki 4 ay içinde bu sorunları aşabilmesi imkânsız. Siyasette 24 saat bile uzun dediysek o kadar da demedik!
Dört ay içinde olabilecek değişikliklerin de sınırı var. Mesela daha düne kadar Siyasi Kürt Hareketine destek veren solcu aydınlarımızın HDP parti olarak seçime katılma kararı verince CHP’ye dümen kırmaları olabilecekler arasında. Dün Taraf gazetesinde çıkan röportajında Murat Belge bunu açıkça söylüyordu. Benim gönlüm HDP’den yana ama barajı aşamayacağına göre boşu boşuna bu partiye oy veremeyiz diyordu mealen. Arkasından ise iktidar partisine karşı durmak için gidilebilecek tek adresin CHP olduğunu ve CHP’nin kendisi gibilere kapısını açması gerektiğini söylüyordu.
Bütün ömrünü CHP’ye ve CHP ideolojisine karşıtlık temelinde bir mücadele içinde geçirmiş saygın bir solcu aydının en nihayet varacağı adresin CHP olması trajik tabii. Ama onun da kültürel kimliği itibarıyla AK Parti’li veya MHP’li aktörlerin verdiği “kendiliğinden mesaj”ları içine sindirmesi mümkün değil. Tıpkı toplumun çoğunluğunun CHP’li siyasetçilerin yukarıda örneklerini zikrettiğimiz mesajlarına olumlu karşılık vermesinin imkânsız olması gibi.