Şampiy10
Magazin
Gündem

Bu kampanyaya dikkat

.

ABONE OL
Vatan Haber

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan öteden beri Başkanlık rejimini savunuyor ve istiyor. Ama tarihte ilk defa halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın bu konudaki tutumu şimdi çok daha fazla önem taşıyor. Üstelik kendi elleriyle kurup bugünlere kadar getirdiği parti hâlihazırda iktidarda bulunuyor ve meclisteki sayısal konumu itibarıyla da bir anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi için en önemli aktör olma özelliğini taşıyor.

AK Parti’nin bugünkü milletvekili sayısı tek başına bir anayasa değişikliğini meclisten geçirmeye yetmiyor. Bunun için 367 oy gerekiyor. İktidar partisinin ise şu anda 312 sandalyesi var mecliste. Tabii, Meclisten geçmeyen bir anayasa değişikliğini referanduma götürüp doğrudan halkın kararına başvurmak da mümkün. Ama bunun için de söz konusu teklifin meclisteki oylamada en az 330 oy almış olması gerekiyor anayasaya göre.

Bu noktada şu soru kritik: AK Parti’de herkes başkanlık sistemine taraftar mı? Biliyoruz ki öteden beri bu konuda parti içinde belli isimler konuştu hep; dolayısıyla geri kalanların fikri meçhul sayılabilir. Elbette karizmatik lider Erdoğan’ın fikrinin belli olduğu, üstelik ısrarla savunduğu bir konuda aksi yönde görüş belirtilmesi beklenemez. Hatta belirli konularda fikrini açıkça ifade edebilen bazı parti büyükleri bile bu konu açıldığında iktidar cephesinde bir çatışma veya ikilik görüntüsü oluşmasın diye kendi şahsi görüşleri yerine partinin resmi görüşünü ifade ediyor olabilirler.

Demek istediğim, iktidar partisi içinde de Başkanlık Rejimi konusunda olumsuz görüşe sahip olanlar bulunabilir. Dolayısıyla yarın bir gün meclisteki milletvekili grubunun da bu konu oylanırken fire vermesi mümkün. Mesela 2010’daki anayasa değişikliği paketinde yer alan parti kapatmaları zorlaştıran maddenin oylamasında iktidar grubunun 10 civarında fire verdiğini unutmayın. Üstelik bu milletvekilleri ilk oylamada kabul oyu kullanmışlar, ikinci oylamada hayır demişlerdi. Demek ki gizli oylamalarda dahi organize hareket edilmesi mümkün. (Anayasa gereği, Anayasa değişikliklerine ilişkin yasa teklifleri TBMM Genel Kurulu’nda iki defa oylanıyor.)

“Erdoğan neden ısrarla 400 milletvekili diyor?” sorusunun cevabı bu. Ancak bundan çok daha kritik bir nokta daha var şimdi. Önümüzdeki seçimin Başkanlık rejiminin, daha da doğrusu “Erdoğan’ın Başkanlığı”nın referandumuna dönüşmesi riski… Bazıları diyecek ki “Neden risk olsun! Bu konu AK Parti seçmenini konsolide eder. Seçimde olumlu rol oynar.”

Evet, ama eğer konsolidasyon Erdoğan karşıtlığında gerçekleşirse iktidar bloku bundan kazanç sağlayamaz. Çünkü Türkiye’de AK Parti karşıtlığı değil ama Erdoğan karşıtlığı -özellikle Gezi sürecinden itibaren- kolayca mobilize edilebilen bir siyasi enstrümana dönüştü. (Neden böyle oldu diye düşünüp sorgulamak bu partiyi yönetenlerin sorunu…) Şimdi bazılarının gözünde şu partinin veya bu partinin kazanması değil, Erdoğan’ın yenilgiye uğraması tek anlamlı hedef. Bu uğurda daha önce akıllara gelmeyecek yollar gündeme getiriliyor. Öyle ki daha önce bölücü siyaseti en büyük tehdit olarak algılayan bazı kesimler bugün Kürt etnik milliyetçiliğini temsil eden partiye bile oy vermekten imtina etmeyecek durumdalar. Dikkat edin, seçime doğru başlatılan kampanya “AKP’ye oy yok” falan gibi bildiğimiz türden bir kampanya değil, doğrudan doğruya “Seni başkan seçtirmeyeceğiz” kampanyası. Buna göre Erdoğan’ın başkanlık hedefini önlemenin yolu HDP’yi barajın üstüne çıkarıp meclise sokmak. Nasıl olsa CHP veya MHP iki puan eksik veya üç puan fazla alınca bir şey değişmiyor. Ama HDP iki puan fazla aldığı takdirde Erdoğan’ın önü kesilebilir diye düşünüyorlar.

Dolayısıyla eğer önümüzdeki seçim “Erdoğan’ın başkanlığı”nın oylamasına dönüşür ve Erdoğan karşıtı cereyan HDP’ye yönelirse öncelikle 400 milletvekili hedefi hayal olur. Ardından Çözüm Süreci başka bir şeye dönüşür. Daha kötüsü, Başkanlık konusu parti tabanını konsolide etme noktasında işe yaramaz, üstüne üstlük bir de ters etki yaparsa iktidar partisi adına çok daha ümit kırıcı bir netice ortaya çıkar. Bu riskleri görmesi gerekir iktidarın.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Satrançta bir taş: Vezir
  2. PKK’nın yerinde siz olsaydınız
  3. Peki, PKK neyi amaçlıyor?
  4. Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın
  5. Felsefesiz ilahiyat: Kafalar ne rahat!
  6. Siyasete ‘illallah’ dedirten siyasetçi
  7. Suriye hamaseti
  8. Derdini anlatamayan devlet
  9. Avrupa uygarlığının Yunanistan’a borcu
  10. Fenike Kralının kızı, duy sesimizi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.