Türk tipi başkanlık sorunu!
“El elden üstündür” diyen atasözünü iyi düşünmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mutlaka istediği “Türk tipi başkanlık” sistemine toplum tepkilerinin arkası kesilmedi.
Önce 9 Mart 2015’de ülkenin önde gelen, deneyimli Anayasa hukukçuları ve siyaset bilimcileri toplu bir bildiri yayınladı. Bu bildiride şöyle deniyordu:
“Türkiye’nin Osmanlı’daki parlamenter deneyimi ile birlikte 100 yılı aşkın süredir denediği parlamenter rejimi işler kılmak yerine herhangi bir ilke tartışması yapmaksızın yeni bir rejim dayatmasıyla karşılaşmış bulunuyoruz.
Bunun Anayasa dışı yollarla ve devletin bütün olanakları kullanılarak yapılmaya çalışılması hukuken kabul edilemez. Bu süreçte bazı akademisyenlerin Anayasa hukuku ve siyaset bilimi verilerini çarpıtarak kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar yapması esef vericidir.”
Yeni bir çağrı
Anayasa hukukçularının ve siyaset bilimcilerin iyi niyetle ve deneyimlerine dayanarak yaptığı bu uyarı hiç dikkate alınmadı.
Türk usulü başkanlık sistemi en son miting veya açılış konuşmalarına kadar her propaganda konuşmasında yer aldı. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu seçimde özellikle; başkanlık sistemi, yeni anayasa ve yeni Türkiye üzerinde durduklarını, bu dönüşümün mutlaka yaşanması gerektiğini” söyledi.
Tamam, bir dönüşüm kesinlikle gerçekleştirilmek isteniyor da bu nasıl bir dönüşüm olacak?
Dün 200 akademisyen, hukukçu, yazar ve sanatçı yeni bir toplu açıklama yaptı. Ak Parti Hükümetine acil çağrı denilen bir açıklama…
Güvenli seçim
Aralarında Zülfü Livaneli, Ahmet İnsel, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Ayşe Buğra gibi uzmanların ve aydınların bulunduğu grubun çağrısında:
“Seçimden başkanlık sistemi çıkarma kararlılığı ile insanların kutsallarının siyasete malzeme yapıldığı, hukuk kurallarını hiçe sayan yeni bir vesayet rejimi oluşturulduğu” bildirilmekte, Hükümet’ten güvenli bir seçim ortamının sağlanması istenmektedir.
Yapılan araştırmalar seçimin güvenliği ve oyların sayılması konusunda toplumda güvenin kaybolduğunu gösteriyor.
Bu durumda “yasaların ve hatta Anayasa’nın bile dikkate alınmadığı” bir seçim sürecinin yürütülmesi, genel olarak güven kaybının yaşanması rol oynamaktadır.
Güç uğruna kaos!
Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’ya rağmen seçim konuşmalarını ısrarla sürdürmesi ve “parlamenter sistemin ortadan kaldırılacağının” da bazı konuşmalarda ima edilmesi başta aydınlar olmak üzere toplumda endişeleri arttırmıştır.
Endişelerin ve gerginliğin arttırılması seçim öncesi veya sonrası kaos ortamı yaratma tehlikesi taşımaktadır.
Seçime bir buçuk hafta kala Hükümet ve Cumhurbaşkanı bu gerginliği arttırmaktan kaçınmalı, tam aksine gidermenin yolunu bulmalıdır.
Daha çok güç isterken “evdeki bulgurdan olma”nın riski az değildir!