TÜSİAD’dan başlık artık zor çıkar...
Yıllardır TÜSİAD toplantısı izlerim. Dün gerçekleşen genel kurul kadar heyecansız ve ruhsuzuna tanık olmamıştım. Bu dönemde yönetime giren isimlere bakarak, “TÜSİAD’da Anadolu açılımı” yorumları yapıyoruz ancak işin aslı şu ki, patronlar bir çatı altında örgütlenerek lobi yapma, toplumsal olaylara reaksiyon verme refleksini kaybetmiş adeta duyarsızlaşmış vaziyetteler. Bir itaatkarlık, yenilgi hali çökmüş salona. Muharrem Bey alınmasın lütfen ama dünkü hava gösteriyor ki...
Ümit Boyner, ‘birilerini kızdırma kaygısı gütmeksizin, düşündüğünü korkmadan açık yüreklilikle kıvırmadan konuşabilme refleksine sahip son TÜSİAD Başkanı’ olarak kayıtlara geçecektir.
Bundan sonra konu ne olursa olsun TÜSİAD’dan keskin bir çıkış beklemek imkansızdır. Daha açık söylemek gerekirse biz gazeteciler için TÜSİAD toplantısı izlemenin heyecanı kalmamıştır.
Zira TÜSİAD hidayete ermiştir ya da ermek üzeredir.
Ümit Boyner’in başkanlık yaptığı 3 yıl boyunca sayısız konuda, cesur çıkışlarına tanık olduk.
Bir kadın olarak dimdik duruşuna hayranlık besledik.
Kendisine sırf Elitler Kulübü’nü temsil ediyor diye...
‘Zengin patrona karşı alerjim var’ havası atmanın oy olarak geri dönüşü olur diye saldıranlar oldu.
Ancak eminim onlar bile Ümit Hanım’a gizliden gizliye bir hayranlık beslediler.
Ancak burada ‘Konsomatris’ benzetmesi yapacak kadar seviyesizleşen eski sendika başkanını ayrı tutuyorum.
Bülent Arınç’ın “Ümit Hanım gibiler iktidara gelirse pornoyu serbest bırakırlar” sözünün de kendisini çok üzdüğünü biliyorum.
Ümit Boyner şiddeti iyi ayarlanmış konuşmaları ile gündem oldu. Söylemleri çıkışları o kadar etkiliydi ki bertaraf edilme tehditi bile aldı.
Madem bundan sonra TÜSİAD’dan kolay başlık çıkmaz dedik. Bari yazıyı biraz nostalji yaparak bitirelim. Bundan sonra belki de hiç göremeyeceğimiz ‘TÜSİAD Başkanı’ çıkışlarını hatırlayalım:
“Vatandaş Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın arka planını sebeplerini öğrenmek bunların sorumlularını bilmek ister.”
“Gündemde tartışılan kürtaj konusu, tecavüzün neredeyse doğal karşılandığını ihsas eden aşağılayıcı beyanlar yalnızca kadınları değil toplumun vicdan sahibi tüm kesimlerini rencide etmiştir, kırmıştır.”
“Bir taraftan yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına büyük önem veriyoruz. Diğer yandan yargının bir jüristokrasiye, yani yargının kendisini siyasetin yerine koyması türü bir uygulamaya dönüşmesi eğilimlerinden de rahatsız oluyoruz.”
“4+4+4 ile ortaya çıkan kademeli eğitimi desteklememiz mümkün değil, bu kız çocuklarının eğitime katılımında sorun yaratır.”
“Buyurganlığın idare anlayışına hakim olmasından korkuyoruz.”