Şampiy10
Magazin
Gündem

Kış depresyonuna direnme yolları

Kafamdan bulutlar geçiyor’ diye tanımlıyorum bu durumu... Yaz güneydekiler için hala sürüyor, ama biz kuzeydekiler için bitti gitti! Güneş parlarken hemen hepimiz kendimizi çok daha neşeli, canlı ve enerjik hissediyorduk, değil mi? Ancak sonbaharın gelmesiyle durum değişti; Tatillere veda ettik, okullar açıldı, kıran kırana iş dünyasına tekrar merhaba dedik. Sorumluluklar dağ gibi bizi bekliyor. Üstelik güneş de küsüyor, arada sırada nazlı nazlı göz süzüyor, o kadar. Sonuç: Hafif depresyona giriyoruz! Bu hafif olarak kalırsa sorun değil, adapte oluyoruz kısa sürede ve tekrar eski neşemizi kazanarak hayatımıza devam ediyoruz.

Güneş ışını öyle güçlü bir ilaç ki, bakın neleri etkiliyor?

- Duygular
- İştah
- Enerji düzeyi
- Seks isteği

Güneş ışını öyle güçlü bir ilaç ki, bakın neleri etkiliyor?

Eğer bunlardan bazılarıyla ilgili sorunlarınız varsa hafif depresif olabilirsiniz. Ancak bir de SAD var ki... SAD üzgün, gamlı demek. ‘Seasonal Affective Disorder’ın kısaltılmış hali. Herkesi etkileyebiliyor. Çocukları bile! Ama genelde belirtiler 18-30 yaş arasında kendini daha çok gösteriyor. SAD‘de aynı belirtiler çok daha şiddetli oluyor.
SAD tam olarak nedir?
Mevsimsel olarak ortaya çıkan bir depresyon biçimi. Bu durumda depresyon her yıl aynı dönemde, genellikle de kışın oluyor. Bu yüzden ‘Kış depresyonu’ da deniyor. Ana belirtisi; isteksizlik, neşesizlik. Bununla birlikte normalden daha az aktif olmak, daha çok uyumak gibi belirtileri de var. İlkbaharla birlikte düzelmeye başlıyor...
SAD aslında tam olarak günlerin kısalmasıyla birlikte sonbaharda başlıyor. Aralık, Ocak, Şubat'ta durum ağırlaşıyor. İlkbaharda düzelmeye başlıyor.
Kış depresyonu neden oluyor?
SAD’in gerçek nedeni tam olarak anlaşılmış değil, ancak güneş ışınlarının azalmasına bağlı olduğu düşünülüyor.
Güneş ışığı beynin bazı kimyasal ve hormonlarını etkileyebiliyor. Ancak bu etkinin ne olduğu açık değil. Teorilerden biri ışığın beynin bir bölümü olan ve iştah, duygulanım ve uykuyu düzenleyen hipotalamusu uyardığı. SAD’li kişilerde ışığın eksikliği hipotalamus’un görevini yerine getirmesini engelliyor. Işık eksikliğinin melatonin ve serotonin hormonlarının üretimini engellediği, vücudun iç saatinin düzenini bozduğu düşünülüyor.
SAD’in tedavisi:
Eğer sizde SAD olduğunu düşünüyorsanız doktora görünün.
Çoğunlukla kullanılan ışık tedavisi. Bir ışık kaynağının önünde veya altında oturuluyor. Bu kaynaklar çok parklak ışık veriyorlar. Durumun ağırlığına gore antidepresan ve psikiyatrik tedavi de ekleniyor.

Akdeniz diyeti depresyondan koruyor

Las Palmas Üniversitesi’nden araştırmacılar 4 yıl, 10 bin kişiyi izlemiş. Araştırmanın çıkış noktası; Akdeniz ülkeleri insanlarında Kuzey Avrupalılar’a göre daha az depresyona rastlanması. Klasik Akdeniz diyetiyle beslenenlerin yüzde 30 daha az depresyona yakalandığını ortaya koymuşlar. Akdeniz tip beslenmede bol bol alınan Omega 3 yağ asitleri, zeytinyağı gibi doymamış yağ asitleri, bitki ve meyvelerden alınan antioksidanların, tahıllardan gelen B grubu vitaminlerin sinerjik etkisiyle bu yararın sağlandığını düşünüyorlar.

Kan şekerinize dikkat edin...

Sürekli yüksek glisemik indeksli yiyeceklerle beslenenlerin depresyona daha meyilli olduğu bilimsel araştırmalarla ispatlandı. Ayrıca fiziksel ve mental enerjimizi de sabit tutabilmek için düşük glisemik indeksli yiyeceklere beslenmemiz gerekiyor. Glisemik indeks bir yiyeceğin kan şekerimizi yükseltme derecesini gösteriyor. Düşük glisemik indeksli yiyeceklere örnekler:

-Yulaf ezmesi
- Yoğurt
- Baklagiller
- Elma, armut gibi meyveler

Serotonin seviyenizi yükseltin...


Triptofan bir aminoasit; yani küçücük bir protein parçası. Vücudumuzda bir kimyasal olan seretonine çevriliyor. Serotonin ise bir nörotransmitter; sinirler arası ileti sağlıyor. Düşük serotonin seviyesi ise genelde depresyonla ilişkilendiriliyor.

- Vücutta serotonin seviyesinin artmasının aynı antidepresan gibi etki gösterdiğini belirtenler var.

Vücudumuz triptofanı üretemiyor, bizim bunu dışarıdan almamız şart. Bunu da ancak proteinden zengin beslenmeyle alabiliriz. Neler mi yiyeceğiz? Et, tavuk, hindi, balık, ördek baklagiller, tohumlar... Bunları kan şekerini yavaş yükselten karbonhidrat grubu yiyeceklerle yemek daha iyi sonuç veriyor. Yanlarına bulgur, makarna eklenebilir.

- Bol somon, ton, hamsi, sardalye yiyin.

Yağlı balıklardaki Omega-3’ler bizi daha neşeli hale getirebiliyor. Vejeteryan iseniz bol Omega-3 almak için ceviz, keten tohumu, balkabağı çekirdeği, semizotundan faydalanabilirsiniz.

- Yeşil, yeşil, daha çok yeşil!

B grubu vitaminlerden folik asit depresyonu önleyici olarak biliniyor. Folik asit yeşil yapraklı sebzelerde ve baklagillerde bol.

- Bol su için.

Yeterli su içememek kimyasal dengeyi bozabiliyor. Hafif susuzluk bile duygulanım şeklimizi etkileyebiliyor. 1 günlük susuzluktan sonra somurtkan, pesimist olabiliyoruz. Günde 1,5 litre doğal mineral seviyesi...

- Alkole dikkat!

Günün sonunda arkadaşlarla birlikte alınan bir kadeh alkol rahatlamanıza, sosyalleşmenize yardımcı olabilir. Ancak alkolün depresan olduğunu, bazı kanser türlerini tetiklediğini, karaciğeri çok yorduğunu unutmayalım.

Hangi destekler yararlı olabilir?

- B grubu vitaminler
Beynin en iyi arkadaşlarından beynin normal çalışmasını sağlıyorlar. Beyne oksijen gelmesini ve beynin zararlı oksidanlardan korunmasını sağlıyorlar. Ayrıca glukozun enerjiye dönüşmesine de yardım ediyorlar. B6-B12 ve folik asit bize en çok yaşam keyfi verenler.
- C vitamini
- Çinko minerali
- Omega 3 yağları
- Günde 500-1000 mg balık yağı veya haftada 3 kez yağlı balık yiyin.
- Destekleri doktorunuza danışarak alın.ss

Mevsimsel depresyona karşı süper beşli

Bu beşli Omega-3’ü en çok bulunduran yiyecekler.

- Balık
- Semizotu
- Keten tohumu
- Ceviz
- Balkabağı çekirdekleri

Daha iyi hissetmek için nasıl beslenmeliyiz?

- Günde üç porsiyon yüksek kalitede protein alın. (Balık, yağsız et, tavuk, yumurta,
soya, kinoa, baklagiller.)
- Düşük glisemik indeksili yiyecekleri tercih edin.
- Hidrojene yağlardan uzak durun. (İşlem görmüş, yüksek ısıya dayanıklı katı yağlar)
- Et yerine daha çok balığı tercih edin.
- Balık yağı kullanın. (Doktorunuza danışarak)
- Her gün en az iki yemek kaşığı zeytinyağı tüketin.
- Her gün 1,5 litre su için.
- Bitki ve meyve çaylarıyla bu orana destek olabilirsiniz.
- Bol sebze-meyve tüketin.
- Yiyeceklerinizin rafine yerine canlı olmasına dikkat edin.

Yazının devamı...

Tiroidim yok onun için şişmanlıyorum!

Tiroid hastalarının en büyük şikayeti tedavi sırasında kilo almak. Hastalarıma her zaman tıbbın eksik olanı yerine koyduğunu söylüyorum. Bu yıl benim tiroid ameliyatımı gerçekleştiren Prof. Dr. Halil Azizerli ile tiroid hastalığını ve tedavisini konuştuk...

Doktor Hanım tiroidim çıkartıldığı için kilo veremiyorum. “Tamam da Şaziye Hanım, eksik olanı yerine koyuyor tıp. Kan tahlillerinizde tiroid hormon seviyesi normal. Fazla yiyor olabilir misiniz?” Artık kapı gibi bir örnek var karşılarında: Ben! Üniversiteden beri tiroid nodülüm var. Bu yıl artık çok büyüdüğü için ameliyat olmam şart oldu. Doktor olduğum halde korkarak gittim. 6 ay geçti, kilomda en ufak değişiklik olmadı. Ameliyat izim ince bir jilet izi gibi; sadece 2.5 cm. Mısır’ı gezerken ‘Firavun tek kişinin önünde eğilmiş olarak resmedilmiştir. Sağlık Tanrısı’nın... İki kişinin önünde saygıyla eğiliyorum şimdi: Boynumda yok-iz bırakan cerrahım Prof. Dr. Tarık Terzioğlu ve ultrasonda gözden kaçan minicik bir nodülü eliyle keşfedip, beni ikinci bir ameliyattan kurtaran harika doktorum Prof. Dr. Halil Azizlerli. Eline gizli ultrason aleti monte edildiğinden kuşkuluyum!

Karşınızda ülkemizin tiroid denilince akla gelen en ünlü endokrinologu Prof Dr. Halil Azizlerli:

Ameliyat iri nodüller için gerekli!


Tiroid bezi nedir ve nerede bulunuyor?

Tiroid bezi bir iç salgı bezi, vücudumuzdaki en büyük endokrin bezlerden biri. Boynumuzda Adem elması dediğimiz yerin hemen altında yer alıyor. Bir papyon veya kelebek şeklinde.. Görevi; metabolizma hızımızı ayarlamak, hücrelerimizin sağlıklı kalmasını sağlamak. Tiroid bezi tüm bu işlerin yapılabilmesi için tiroid hormonu üretiyor.



Türkiye’de tiroid hastası çok deniyor, doğru mu? Neden?

Tiroid nodüllerini de hastalık olarak kabul edersek çok denebilir. Ancak 50 yaş civarı tiroid nodülüne rastlanma sıklığı dünyada yüzde 50. Demek ki dünyada her iki insanın birinde tiroid nodülüne rastlanabilir.

Tiroid nodülü ne zaman ameliyat edilmeli? Ülkemizde bir tartışma var; 'Tiroid bezi gereksiz alınıyor' diye...

Nodüllerin yüzde 5’i kanser; önemi burdan kaynaklanıyor. 3 cm.’in üzerindeki nodüllere iri nodül demeye başlıyoruz. Bu iri nodüller mekanik baskıya yol açabildikleri için yüzde 100 iyi olsa bile cerrahi çıkarım doğru... Ama iri olmayan nodüllerde ultrasonda kuşku varsa ve ince iğne biyopsisinde kuşkulu olduğu ispatlanırsa yine cerrahi gerekir. Bu da 100 nodüllü hastada aşağı yukarı 10 kişiyi kapsar. Yüzde 80-90 hastada iri nodül yoksa, iğne biyopsisi iyi ise ameliyatsız izlenebilir.

Tiroid kanseri sık görülüyor mu ülkemizde?

Tiroid kanseri özellikle minik tiroid kanserlerinde artış görülüyor gibi... Gibi sözcüğümün nedeni şu: 30 yıl önce kuşkulu 1 cm’in altında nodülü gösterecek yöntem yoktu. Ultrason geliştiğinden beri 4 milimetrelik nodüller bile yakalanabiliyor. Geçmişte böyle yöntemler olmadığı için artış var demek zor. 1,5 cm’in altında ise zaten yaşamı tehdit eden bir kanser türü değildir.

Tiroidi çıkartılan birçok kişi ‘Fazla kilolarımın nedeni tiroidimin alınmış olması’ diye düşünüyor. Bunda doğruluk payı var mı?

Yok! Tiroidi tamamen alınmış veya kendiliğinden az çalışanlar (Haşimoto) eğer yeterli tiroid hormon dozu almakta ise hiçbir metabolik bozukluk olmaz. Ameliyat sonrası düzenli kan tahlileriyle kandaki tiroid hormon seviyesini kontrol edilmesini istiyoruz zaten. Bu kişiler diyetlerine dikkat etmiyordur. Kiloya özür olarak tiroidi göstermek doğru değil.

Nodüllerin birtakım desteklerle, beslenmeyle kendiliğinden kaybolabileceğini iddia edenler var. Bunlara ne diyorsunuz?

Nodül kendiliğinden kaybolmaz. Beslenmeyle de ilgisi yok.

Yazının devamı...

Hava değişiyor bağışıklığınızı güçlendirin!

Eylül ayıyla birlikte hava sıcaklığı aniden düşmeye başlıyor, gündüz gece arası sıcaklık farkı çoğalıyor. Ne giyeceğimizi, gece ne örteceğimizi şaşırıyoruz. Bir de okullar açıldı. Çocukların diğer çocuklarla toplu olarak, kapalı ortamlarda bir araya gelmesi çeşitli mikropları kapmaları ve eve taşıma olasılığını arttı. O yüzden bağışıklığı güçlendirmenin vaktidir!
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için avuçla destek yutmak yerine doğal yöntemlerden yararlanıyorum. Yararını çok gördüğüm bir yöntem Apiterapi.
Apiterapi arı ile tedavi demek. Bal arısı ürünlerinin sağlık amaçlı kullanımı. Arı ürünleriyle hastalıkların tedavisi ve direnci artırma geleneğinin tarihi aslında binlerce yıl öncesine dayanıyor.

Balla iyileşip 100 yaşını geçmişler...

Eski Yunanlılar balı hem çok yer, hem de tıbbi amaçla kullanırmış. Tıbbın babası Hipokrat balı ülser ve yaralar için öneriyor. Filozof Aristo düzenli bal yiyenlerin daha uzun yaşadığını iddia ediyor. Filozof Democritus da Aristo’ya katılıyor. Herkesin çok genç yaşta öldüğü bir çağda Democritus bal ve zeytinyağı sayesinde 110 yaşını bulmuş! İranlı ünlü fizikçi ve filozof
Al-Razi deri sorunları ve diş eti sorunları için bal ve sirke karışımı kullanmış. İslam dünyasında bal öyle değerli ki Kuran-ı Kerim de balın konu edildiği ayetler var. Çin tıbbında bal öne çıkartılmış. Binden fazla bitkisel ilaç hazırlamış olan Li Shizhen ilaçlarının etkisinin artması için balla kavrulmasını önermiş.

Bal nasıl iyileştiriyor?

Bal iyileşmeyi hızlandırıyor. Balın içindeki düşük nem ozmotik bir ortam sağlıyor, içeriye giren her sıvıyı uzaklaştırıyor. Bu şekilde yaranın içindeki sıvıyı da emiyor, yaranın çabuk kurumasını sağlıyor, ödemi ve yangıyı azaltıyor. Eğer bakteri girerse yaşayamıyor, ölüyor. Bakteriler için uygun olmayan bir ortamı var. Ayrıca antiseptik maddeler içeriyor.

Bağışıklığı doğal yoldan güçlendirmek için Apiterapi’den faydalanın

Apiterapi’de kullanılan ürünler bal, polen, propolis ve arı sütü. Önce bunların ne olduğuna bakalım:


Propolis

Bal arılarının ağaçlardan, çiçek saplarından ve diğer bitkisel kaynaklardan topladıkları reçinemsi bir karışım. Arılar bitkilerden topladıkları maddelerle propolis yapıyor ve bununla kovan ve petek gözlerini sterilize ediyor, kovana giren zararlıları öldürdükten sonra mumyalıyor, kovanın açık ve çatlaklarını kapatıyorlar. Propolis arı ürünleri içerisinde yüksek antioksidan kapasitesi ile en bilineni! Nar suyu ile kıyaslandığında 62 kat, domates ile kıyaslandığında ise 120 kat daha yüksek antioksidan içeriğe sahip.

Polen

Çiçeğin erkek üreme birimi. Çiçektozu. Koloni beslenmesinde protein kaynağı olarak önemli, adeta bir vitamin-mineral deposu. Polenin antioksidan kapasitesi domatese göre 4 kat, böğürtlene göre

3 kat daha fazla.

Arı sütü

6-15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir madde. Kraliçe arı bununla besleniyor. Hem işçi arıların 2-3 katı kadar büyük, hem de en az 50 kat daha uzun yaşıyor. Arı sütünün doğurganlık üzerinde etkisi olduğu da düşünülüyor.

Nereden alınmalı?

Bal dışındaki arı ürünleri polen, propolis, arı sütü eğer soğuk ortamda saklanmazlarsa etkinliklerini kaybediyor, bozuluyorlar. Yani tedavi edici özelliklerini kaybediyorlar. Bu yüzden normal sıcaklıkta, açıkta satılanları almak doğru değil. Doğrusu eczanelerden almak; eczanelerde soğuk zincire uygun bir şekilde korunuyor. Alır almaz beklemeden evinize getirin, buzdolabınızın kapak içi raf bölümünde saklayın.

Nasıl kullanılmalı?

İsteyen kendi karışımını da hazırlayabilir. Ancak bunun oranını tutturmak, malzemeyi ayrı ayrı bulmak ve güvenilirliğinden emin olmak zor. Bu yüzden hazır karışımı tercih ediyorum. Her gün 1 yemek kaşığı polen-propolis-arı sütü ve bal karışımını kahvaltıda yiyorum.

Çocuklara arı sütü-propolis-polen-bal karışımı ne kadar verilmeli?

Çocuklara kilo başına 0.3 gram verebilirsiniz. 3 yaş altındaki çocuklarda kullanmadan önce doktorunuza danışmalısnız.

 3-7 yaş arasındaki çocuklara 1 çay kaşığı.

 7-12 yaş arasındaki çocuklara 1 tatlı kaşığı.

Yazının devamı...

Gelelim bamyanın faydalarına...

BAMYA

* Yüksek lif; C vitamin ve folik asit öne çıkan besinler.
* Lif; kan şekeri dengesi sağlar, tuvalate çıkmayı kolaylaştırır.
* C vitamini; gençlik hapı gibi.
* Folik asit; hücrelerimizin sağlığı, bütünlüğü için gerekli bir vitamin. Hamilelik öncesi ve hamileliğin ilk üç ayında bebekte gelişim bozuklukluklarını önlemek için hap olarak da kullanılıyor.
* Diüretik özelliği var; idrar söktürücü. Geleneksel tıpta bu amaçla yüzyıllardır kullanılmış.
* Oksalik asit içerdiği için böbrek taşı olanlar uzak durmalı.
* 100 gramı 31 kalori.
* Şeker oranı düşük bir sebze, diyabetliler de rahat yiyebilir.
* İllinois Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada 100 gram çiğ bamyadaki C vitamini 21 mg, pişmişte 16.3 gram bulunmuş. Pişince değerinden kaybediyor.
* Gözler için faydalı olan lutein içeriyor.
* Tohumundan çıkartılan yağdan yakıt üretimi söz konusu. Önemüzdeki yıllarda belki de makineler bamya yağıyla çalışacak.
* Tıpta mukus dediğimiz sümüğümsü bir madde salgılıyor. Bu yüzden özellikle çocukların pek hoşlanmadığı bir sebze. İçine limon sıkılarak mukus azaltılabilir.

İNCİR

* Ülkemiz en çok üretenlerden biri.
* İlk Mısır’da üretilmiş, oradan Girit’e, sonra Yunanistan’a, oradan da dünyaya dağılmış.
* Romalılar kutsal kabul ederlermiş.
* Potasyum kaynağı; potasyum tansiyonu kontrol ediyor.
Bu konuda deney de yapılmış:
1’inci gruba bol potasyum içeren yiyecekler ve az yağlı diyet verilmiş. 2’nci gruba normal diyet ve sebze meyveden fakir bir beslenme biçimi uygulanmış. 2 ay sonra 1’inci grubun tansiyonu önemli oranda düşmüş.
* Lif açısından çok zengin; kabızlığa birebir. Ayrıca menopoz sonrası meme kanseri riskini de düşürüyor.
* Şekerli bir meyve ama lifi bol olduğu için kilo verme programlarında da tatlı yerine kullanılabilir.
* Kalsiyum deposu... Kemik ve diş sağlığı için yararlı.
* Yaprakları araştırılıyor. Hayvanlarda trigliseritleri düşürdüğü, bazı kanser hücrelerinin üremesini engellediği görülmüş. Ancak daha nedeni tam belli değil, araştırmalar şu anda hâlâ sürüyor.
* Bol meyve yiyenlerde ileri yaşta bir numaralı görme kaybı nedeni olan maküler dejenerasyon riski düşüyor. İncir yemesi, hazmı kolay bir meyve.
* İnciri koklayarak alın; ekşi kokuyorsa, zedelenmişse almayın.

ARMUT

* Dünyada en çok armut üreten ülkelerden biriyiz.
* Romalılar hem çiğ, hem pişmiş yerlermiş.
* Eski Yunan’da bulantıyı tedavi için kullanılırmış.
* Olgunlaşıncaya kadar oda sıcaklığında korunabilir. Olgunlaştıktan sonra buzdolabında bekletilmeli ve 1-2 gün içinde tüketilmeli.
* Olgunlaşıp olgunlaşmadığını anlamak için boynunu kontrol edin. Gövdesinden anlamak zor. İçten olgunlaşan bir meyve.
* 100 gramında 57 kalori var.
* Liften çok zengin; bir elmanın nerdeyse iki katı lif içeriyor.
* İçerdiği besinler arasında öne çıkan C vitamini. Hastalıklara karşı direncimizi artırıyor. Cildi güzelleştiriyor, esnek kalmasını sağlıyor.
* Diğer meyvelere göre daha az alerji yapıyor.

Bebeğiniz kabızsa armut çare olabilir!

Bebek kabızlığı genelde bebek anne sütünden kesilip, mamaya geçince ortaya çıkıyor. Eğer yeni doğan kabızsa hemen doktora başvurmalısınız. Eğer daha ilerki aylarda kabızlık başladıysa şunlar yapılabilir.

- Su: Bebeğiniz susuz kaldığı için kabız olmuş olabilir. Önce bebeğin suyuna dikkat etmek gerekiyor. 60-120 ml arası su verilebilir.
- Armut suyu: Su kabızlığı çözmediyse bebeğin genel beslenmesine ek olarak 60-120 ml. arası armut suyu verebilirsiniz.
- Armut püresi: Katı yiyeceklere geçtiyseniz genel beslenmesine ek olarak armut püresi verebilirsiniz.

Dikkat: Eğer kabızlık hâlâ devam ediyorsa altında yatan bir başka neden olabilir. Mutlaka çocuk doktorunuza başvurun.

MISIR

* Önemli oranda nişasta içeriyor. İnsanların baz gıdalarından biri.
* Biz en çok yetiştiren ülkerden değiliz. Başı ABD çekiyor.
* 100 gramında 86 kalori var.
* Liften çok zengin değil.
* Gözler için faydalı lutein ve zeaksanthin içeriyor.
* Kasların dinlenmesini ve hareketini sağlayan magnezyum minerali açısından zengin.
* Enerji üretiminde görevli B grubu vitaminler var, ama çok yüksek değil.
* Buğday, pirinç , patates gibi diğer baz gıdalarla karşılaştırıldığında protein içeriği buğdaya yakın. (İkinci sırada)
* Mısırdan yüksek fruktozlu mısır şurubu elde ediliyor. Bunun için mısır nişastası hidrolize ediliyor, enzimatik işlemden geçiriliyor ve bazı şuruplar elde ediliyor. İşte yüksek fruktozlu mısır şurubu da bunlardan biri. Ancak son dönem fruktozun şekere göre karaciğeri çok daha hızlı yağlandırdığı belirlendikten sonra bu şurup tartışma konusu.

Yiyerek değil, gülerek ölelim!

İngiltere’de dolaşırken ağıma takılan karelerden biri. ‘Gülmekten öldüm’ diyor bisikletin üzerindeki iskelet. Ben buna şunu da ekliyorum: ‘Yemekten değil, gülmekten öldüm!’ Obezitenin salgın bir hastalık gibi yayıldığı dünyamızda çoğu insanı bekleyen son bu gibi...

Yazının devamı...

Şişmanlık artık hastalık olarak tanımlanıyor

Amerika’da doktorların en büyük organizasyonu olan Amerikan Tıp Birliği (AMA) şişmanlığı bir hastalık olarak tanımladı. Bu tanımlama tam 78 milyon erişkin, 12 milyon çocuğu tedavi edilmesi gereken hasta kategorisine sokuyor. Birliğin üyesi Dr. Patrice Harris “Obezite her üç Amerikalıdan birini etkiliyor. Obeziteyi hastalık olarak tanımlamamız tıbbın bu duruma farklı yaklaşmasına yardımcı olacak” diyor.
AMA’nın bu kararı şişmanlığı bir sağlık hali olmaktan çıkartıp çok daha yukarılara taşıyor.

Şimanlığın tanı ve tedavisini bir doktorun profesyonel zorunluluğu haline getiriyor. Pensilvanya Üniversitesi Diyabet, Obezite ve Metabolizma Bölümü’nden Dr. Rexford Ahima ise “Şimdilik bir tedavimiz olmasa bile bu karar doktorları, sağlık çalışanlarını şişmanlık konusunda daha dikkatli olmaya yöneltecek” diyor.

Kilo mu almak istiyorsunuz? Buyrun Cruise’a!

Kendimle gurur duyuyorum. 2005’te yaptığım gemi seyahatinden üç kilo alarak dönmüştüm. Bu kez bir kilo ile kurtardım paçayı! 2000’in üzerinde yolcusu olan gemideki tek Türk yolcu bendim. Alaska seyahati olduğu için ağırlıklı Amerikalılar vardı. Çoğu da 70 yaş üzeriydi. Tam bir hafta boyunca birçok aşırı şişman kişinin yeme biçimini direkt gözleme fırsatım oldu. Sabahları yürüyenler, koşanlar genelde zaten fit kişiler. Şişman yürüyene hiç rastlamadım. Yaşları ilerlemiş olmasına ve zor nefes almalarına rağmen tabaklarını nasıl doldurduklarına şahit oldum.

Artı; yedikleri yiyecekler hep şişmanlatıcı şeyler; sosisler, kızarmış domuz eti, beyaz pofidik ekmekler, bol tereyağı... Tereyağsız kimse sofraya oturmuyor zaten. Hani bizde önden zeytinyağı ekmek geliyor ya, Amerikalılar için bu tereyağı ekmek şeklinde.

Bu insanları izleyince “Amerika’da şişmanlığın nedeni ortada” diye düşünüyorsunuz. Yiyecek bol, ucuz, porsiyonlar çok büyük. Herkes aşırı yiyor. Gemi seyahatlerinde sürekli yiyecek ikramı var, ödediğiniz ücretin içinde. Bu da size ihtiyacınızdan daha fazla yemeye sürüklüyor.
Hoşuma giden bir şey öğrendim: Benim de tercihim olan Celebrity Cruise yeni bir programa başlıyormuş. Bir öğün 1000 kaloriyi geçmeyecek şekilde mönü hazırlamışlar. İsteyen yemeklerini burdan seçip kilosunu koruyabilir. Şişmanlar rahatlıkla bu mönüyle kilo vereceklerdir. Çünkü hesabıma göre gemimizde şişman kişilerin bir günde aldığı kalori rahat 5000-6000 kalori, bunu 3000’e düşürürlerse harika! Koltuk değnekleriyle zor yürüyen yaşlı bir Amerikalı hanım gülerek o gün dört porsiyon tatlı yediğini söyledi!

Egzersize rağmen şişmanlık artıyor

Yeni araştırmalar Amerikalıların son 10 yılda daha aktif olduğunu, ama bunun toplumun şişmanlık problemine çözüm olamadığını gösteriyor. Washington Üniversitesi’nin düzenlediği ABD Sağlık Raporu’na göre fiziksel aktivitede her yüzde 1’lik artışa karşılık, şişmanlık sadece yüzde 0.11 düşmüş. Ancak ilginç bir nokta var: Tüm bu bulgulara rağmen Amerikalıların ortalama yaşam süresi artmış! 1990’da 75.2 yıl iken 2010’da 78.2 yıl olarak belirlenmiş.

Amerikalılar’ın büyük porsiyonu

Gezilerimizden birinde otobüsümüzün durduğu yerde pasta camekanının önünden ayrılamadım ve içini fotoğrafladım. Gözlerime inanamadım çünkü! Fotoğrafa bakmak yetiyor durumu özetlemeye. Amerika’da sağlık bakanlığının bu porsiyonlara hemen el atması lazım. Yoksa yakında 90 değil, 190 milyon olur şişman sayısı! Bir dilim
Amerikan boyutlu kekle dört kişiyi doyurursunuz kolaylıkla.

Yoğurtla kilo verebilirsiniz

Seyahatlerden sonra kurtarıcım yoğurt. Yoğurt yediğimiz zaman hemen aklımıza kalsiyum minerali geliyor, değil mi? Aynı zamanda yüksek kalitede protein de sağlıyor vücudumuza. Protein miktarı ne tip yoğurt yediğimize göre değişiyor; katı-süzme yoğurtlarda protein oranı çok daha fazla. Ayrıca yoğurdun sindirimi de diğer sütlü ürünlere göre çok daha kolay. İşte seyahat kilolarından kurtulmak için uyguladığım 1-2 günlük program...

Kahvaltı
* 1 kase yoğurt
*1 avuç taze kalorisi düşük meyve (çilek-böğürtlen-kiraz)
Öğlen*
Salata
*1 adet haşlanmış patates
*1 kase yoğurt
Akşam (Saat 17-18.00)
*1 kase yoğurt
*3 yemek kaşığı yulaf ezmesi
*Taze meyve

Not: Gün boyunca bol su, beyaz çay, yeşil çay için. Kilo vermenizi hızlandırır.

Karaköy’ün en yenileri Ali ve hALİç

Karaköy’de en güzel İstanbul manzarasına sahip tarihi Grifin Han, modern ocakbaşı konsepti ile Ali ve terasında yer alan panoramik İstanbul manzaralı hALİç’e ev sahipliği yapıyor. “Köşebaşı” markasının kurucularından Ali Akkaş, Karaköy’de bayrağı oğlu Okan Akkaş’ a devretti. Babasının izinden giderek kebap algısına farklı bir soluk getirmeyi hedefleyen Okan Akkaş, tarihi Grifin Han’da; modern ocakbaşı Ali’nin lezzetlerini ve eşsiz manzarasıyla teras barı Haliç’i lezzet severlerle buluşturuyor.

Tarihi yarımada manzarasına sahip Ali, iştah kabartan mönüsü ile göz dolduruyor. Özel mönüsü ve şık ambiyansı ile lezzet tutkunlarının vazgeçilmez adresi olmaya aday Ali, iki farklı yemek salonunun yer aldığı, on kişilik ocakbaşı ritüelinin de yaşanabileceği özel kömür ızgarası ve özel servis anlayışıyla hizmet veriyor.

Ali Ocakbaşı’nın spesiyalleri arasında; mekanın da adını taşıyan klasik Urfa ve Adana’dan farklı, özel olarak hazırlanan Ali Kebap, özel tandır fırınında incecik lavaş ile servis edilen uykuluk ve kaburga yer alırken vejetaryenler için de özel meze seçenekleri ve salata alternatifleri mevcut. Lezzeti közde pişirilen künefe de her damak zevkine hitap ediyor.
Tarihi Grifin binasının terasında yer alan eşsiz bir manzaraya sahip hALİç, iş çıkışı İstanbulluların yeni mekanı olmaya aday. Keyifli müzikleri ve özel kokteylleri ile öne çıkan bir bar konseptine sahip 17.00-02.00 arası hizmet veren hALİç, açık havada İstanbul silüetine karşı keyifli
zaman geçirmek isteyenlerin tercihi olacak.



Haftanın sözü

Yazının devamı...

İsviçre halt etmiş! Artvin'i görün, sonra konuşalım!

Artvin’de neler yapmalı?

* Ata Tepe’ye çıkın.

Atatürk’ün Dumlupınar’daki ünlü duruşu şehre girdiğiniz anda bir dağın üzerinden size selamlıyor. Çok görkemli. Ata Tepe üzerindeki heykeli avukat Sıtkı Kahvecioğlu yaptırmış. Çevre düzenlemesi için ev satmış. ‘Rio’da İsa heykelini gördüm dağın tepesinde, bizde niye olmasın?’ diye düşünmüş.

* Yaşar Usta’nın yemeklerini yiyin, sütlacını tatmadan dönmeyin.

Trabzon’dan Atvin’e giderken Çayeli’nde İpekyolu dinlenme tesisleri’nde mola verin. Aşçıları Yaşar Usta’ nın cilikasını, alabalık elbasanını, hamsi kebabını yiyin. Hayatımda yediğim en iyi sütlacı yapıyor. Usta bir de şeker sormayın. Sırf güleryüzünü, mesleğine aşkını görmek için bile gidilir.

* Çulhaloğlu’nda erik kaysifesinin tadına bakın.

Artvin’in içinde yöresel ürünleri alabileceğiniz, ev kadınlarının elinden yöresel lezzetleri tadabileceğiniz harika bir yer. Kurutulmuş Artvin hurması, erik, pestil çeşitleri, ev yapımı salçalar,turşular, ev makarnası silor, kuruyemiş alabilirsiniz. Ayrıca yöresel yemeklerin tadına bakmak için de ideal bir yer. Sahibi Hülya Dokur çok geç yaşta okumuş, işe başlamış, örnek bir kadın.

* Borçka’dan kestane balı alın.

Borçka Artvin’in bir ilçesi. Demir oranı yüksek, zor bulunan kes tane balını buradan alabilirsiniz.

* Muratlı Barajı’nda fotoğraf molası verin.

Masmavi su, suyun içinde ince uzun, beyaz zarif minareler... Muratlı barajı tablo gibi görüntüler sunuyor. Siz de bu enfes manzaranın önünde mola verip soluklanın ve fotoğraf çekin.

* Şavşat yaylasına çıkın, Şavşat Evi’nde kahvaltı edin.

Fatih’in Amasra'yı gördüğünde söylediğini ben Şavşat için söyleyeceğim: ‘Çeşm- i cihan bu mu ola?’ İsviçre evet muhteşem, ama bizim el imizde daha iyisi var! Sorun şu; kalacak yer yok! Karavanla gelmek lazım. Yaylanın tepesinde de tamamen ahşap bir Şavşat evi inşa edilmiş. Bu ev 200 yıllık tarihi bir evin kopyası. Burada eşsiz manazaraya bakarak yöresel ürünler, ev yapımı ekmekle kahvaltı debiliyorsunuz.

* Güreşen Köy’ünde çay toplayın.

Herkesin yolunun düşmeyeceği, ama düşenin unutmayacağı bir köy Güreşen. Deli bir yeşilliğin içinde... İnsanları sıcak, misafirperver. Çocuklar tamamen doğal ve iyi besleniyorlar, hepsi gürbüz, akıllı ve sevimli. Çay zamanıydı gittiğimde... Güreşen köylüleriyle birlikte çay topladık .

Kısa kısa Artvin

* İstanbul’dan uçakla Trabzon 1 saat 40 dakika. Sonra 2.5 saat araba yolculuğu var. Yol harika, yalnız viraj ve tünel çok. Gündüz yolculuğunu tercih edin.
* Çevresinde Ardahan, Erzurum Rize illeri var.
* Türkiye’nin Gürcistan sınırında yer alıyor. Batum sadece 1 saat uzaklıkta. Vize istemiyor.
* Küçük bir şehir. Nüfusu yaklaşık 200 bin.
* Türkiye’nin eğitim düzeyi en yüksek illerinden.
* Güvenli bir şehir. En çok bununla övünüyorlar. Kapı kilitlemiyorlar.
* Türkiye’nin en büyük Atatürk heykeli burda.
* Her yıl Haziran ayında düzenlenen Kafkasör Festivali özellikle boğa güreşleriyle ünlü.

Erik Kaysifesi nasıl yapılıyor?

* Yarım kg. çekirdeksiz kuru erik
* 4-5 yemek kaşığı pekmez
* Üzerini geçecek kadar su
* Ufalanmış ceviz

- Erik, pekmez ve suyu kısık ateşte kaynatın.
- Erikler iyice yumuşayıp, suyunu çekince söndürün.
- İçine 1 yemek kaşığı tereyağı karıştırın.
- Bol cevizle servis edin.

Artvin hurmasının antioksidan gücü!

İstanbul’da biz Trabzon hurması diye biliyoruz aynı meyveyi... Artvin’de bozuluyorlar Trabzon hurması derseniz ona göre! O yüzden başlığımı da böyle attım sevgili Artvinliler.
Yeditepe Üni. Eczacılık Fak. Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın yeni çalışması sonuçlandı. Prof. Yeşilada Artvin hurmasının kızılcıktan çok daha güçlü antioksidan etkiye sahip olduğunu buldu: "Kızılcık bizi hayal kırıklığına uğrattı . Aslında kıpkırmızı rengiyle çok daha güçlü antioksidan etkisi olduğunu düşünüyorduk, ama öyle çıkmadı. Kızılcık, Laz kirazı ve Trabzon hurmasını karşılaştır-dığımızda en güçlü antioksidan etkiyi hurmada gördük. Sonra laz kirazı, en son kızılcık geliyor. Kızılcığın yaprakları daha iyi, yüksek antioksidan etkili çıktı, ayrıca karaciğere de faydalı. Çay olarak içilebilir."

Humuslu soslu-susamlı makarna salatası

Malzeme:
* 1 paket ince uzun makarna
* 1 çay bardağı susam

Humus
* 1 su bardağı nohut
* 12 diş sarımsak
* 1,5 çay bardağı tahin
* 4 çorba kaşığı zeytinyağı
* 2 adet limon suyu
* 1 çorba kaşığı kimyon
* Tuz, karabiber, kırmızı acı biber

Hazırlanışı:
* Nohutları bir gece evvelden suda bekletin.
* Ertesi gün nohutların kabuklarını soyun. Mutfak robotunda tüm malzemeyi karıştırarak püre haline getirin.
* Akıcı bir kıvamda olması için gerekirse azar azar zeytinyağı ve tahin ekleyin.
* Makarnayı haşlayın, süzün.
* Hazırladığınız humusla karıştırın.
* Üzerine susam serperek servis yapın.



Sepetteki sağlık

- Vitamin-mineral deposu.
- Kuru baklagiller proteinden çok zengin oldukları için vejetaryenler tarafından et yerine tüketilebilir.
- Protein değerini artırmak için tahıllarla (örneğin; pirinç-bulgur) birlikte tükrtilmeli.
- Bol lif içerirler; kabızlığa iyi gelir.
- Gaza yol açmaması için baklagilleri beklettiğiniz suyu dökün.
- Kolesterol içermezler.
- 100 gramında ortalama 350 kalori var.

Yazın hem yapması kolay

Makarna yazın kurtarıcı yiyecek. Bu sıcakta yemek hazırlamak, ocağın başında beklemek zor. Oysa makarna hem çabuk pişen hem de harikalar yaratabileceğiniz, deneylere açık, sindirimi kolay, diyabetlilerin de daha rahat tüketebileceği bir yiyecek. Size verdiğim tarif ‘Makarna’nın Kitabı’ndan. Ebru Omurcalı’nın hazırladığı kitapta makarnayla hiç aklımıza gelmeyecek, ilginç tarifler var. Şu sıralar mutfağımda baş köşede duruyor.

Yazının devamı...

Şimdi hafif yiyeceler tüketin

İyi bayramlar! Keyifli tatiller! Çoğumuz tatilde olacağız ve tatil genelde 1-2 kiloyu da beraberinde getiriyor. ‘Bayram tatilini diyetle mi geçireceğiz’ dediğinizi duyar gibiyim. Tabii ki hayır! Artık diyet yapmak değil, fit olmak önemli. Önemli olan keyfimizi kaçırmak, sevdiğimiz yiyeceklerden uzak durmak değil, akıllı uslu yemek! Tatilde alınan kiloları vermek zor olabiliyor, dikkat! Light bir bayram geçirmeye çalışmak yerinde olur. Ramazan Bayramı'nı evde kutlama geleneği benim gibi metropollerde çalışanlar için artık anı... Çoğu kişi gibi bayramlarda tatil yapıyorum. Ama çocukluğumda yaşadığım bayram sabahlarını çok özlüyorum.

Kendinizi koşullayın...

Siz bu satırları okurken Alaska’da olacağım. Kendimi son bir haftadır sürekli koşulluyorum: ‘Çok yemek yok, unlu mamüllerden uzak dur, deniz ürünleri-sebze serbest, bol somon ye, ne de olsa yerine gidiyorsun, tatlı sadece öğlen, akşam şekerli yiyecek yok, çok şükür bu yiyeceklere her zaman ulaşabilirsin, saldırmanın anlamı yok, dans pabuçlarını yanına al, dans ederek kalori yak!’

* Şu sözleri kafanızdan çıkarmayın.‘Fazla yemekte ilim ve irfan anlayış eksikliği vardır. ‘Mideye giren kalçaya gider.’ Göbek aklı yönetir.’ Özellikle ilki beni hizaya sokuyor, utandırıyor çünkü!

* Bol kalorili yiyecekleri akşama bırakmayın!
Canım ne çekiyorsa gündüz saatlerinde yiyorum. Akşam 5’ten sonra asla kilo yapıcı yiyeceklere el sürmüyorum. Kiloluysanız da çok kolay vermeye başlıyorsunuz.

* Pozitif olun.
Her şeyin eşref zamanı var. Bazen çok zorlasam da 1-2 kilo fazlamı veremiyorum. Rahat bir tutumdayken bir bakıyorum gitmiş.

* Daha çok hareket... Çünkü büyük bir olasılıkla daha çok yiyeceksiniz! Deniz kenarındaysanız bol bol yüzün. Su içinde hareket edin. Ağırlığa karşı hareket kas kitlenizin artırır, bu da metabolizma hızlanır.

* 'Yükte hafif, pahada ağır’ besinler tüketin.
Yaş ilerledikçe besin değeri yüksek, ama kalorisi düşük yiyecekler baş tacımız olmalı. Koyu yeşil yapraklı yeşillikler, sebzeler, fazla şekerli olmayan meyveler, balık, yağsız etler, yumurta, az yağlı yoğurt gibi..
.
* Akıllı-uslu yiyin. Yiyeceklerden korkmayın. Keyifle, ama ölçülü yiyin! Önüne geleni atıştırarak yemek, bol kof kalori almanıza yol açar. Bir yiyeceği yerken ‘Gerçekten bu kalorili besine ihtiyacım var mı, doymadım mı?' diye düşünün.

Bayramı evde geçirecekseniz;

Bayramlarda evde yiyecek bolluğu oluyor. Dolap dolu olunca da insanın yiyesi geliyor. Normalde tüketeceğinizden çok daha fazlasını yiyip kilo almaya başlıyorsunuz.

- Misafirler için aldığınız kuruyemişlere, çikolatalara siz dadanmayın.

- İkram edilen tatlıların tümünü yemek zorunda değilsiniz. 1 adet yiyin. Artık kimse ayıplamıyor.

- Hediye gelen tatlı kutularını sofraya getirmeyin. İsteyene porsiyonla ikram edin. Ortaya koyarsanız çok yersiniz.

- Bol bol doğal mineral seviyesi yüksek su için. Su midenizi doldurup, fren etkisi yapacaktır. Yemenizi kontrol etmenizi sağlayabilir.

- Porsiyonlarınıza dikkat! Çoğu şişman kişi fazla yemediğini düşünüyor. Bu kişileri izlediğimde genelde çok büyük porsiyonlar yediklerine şahit oldum. Miktarı azalttığınızda kilo vermek çok kolaylaşıyor.

- Ayaküstü atıştırmayın! Özellikle kadınlar bu ayak üstü atıştırmalardan günde rahat 200-300 kalori fazla alabiliyor. 40-45 dakika bantta yürümek demek bu, ona göre!

- Tatlılarınızı aşırı şekerle yapacağınıza tatlandırıcıyla yapmayı tercih edebilirsiniz. Böylece şekerden gelecek kof kalorilerden kurtulmuş olursunuz. Ailenizde diyabetliler varsa onların da keyifle tatlı yiyebilmesi için tatlandırıcı doğru seçenek.

Haftanın sözü::

Yazının devamı...

Ramazanda sağlıklı atıştırmak için...

Uzun süren bir açlık döneminden sonra bırakın sağlıklı atıştırmayı sağlıklı yemeyi bile düşünmek zor, biliyorum. Ama bazı ufak değişikliklerle bile insanın kendini çok sağlıklı hissetmesi, şişkinliği, rahatsızlığı önlemesi mümkün olabiliyor. ‘Çok badem yedim, şiştim' diyene rastladınız mı? Veya ‘Aşırı ceviz yedim, gece uyuyamadım’ diyene....? Ancak aşırı şekerli yağlı yiyecekler, içecekler hepimizde sorun yaratıyor.
Son 10 yıldır yapılan araştırmalarda kuruyemişlerin beslenmemizde mutlaka yer alması gerektiği açığa çıktı. Her geçen gün yeni araştırmalarla sağlık için yeni yeni faydaları ortaya çıkıyor. Daha sağlıklı bir kalp-damar sistemi sağlıyor, kanserden koruyor ve sindirimi düzenliyorlar. Kaliforniya Üniversitesi’nden yapılan açıklama şöyle:
- Çok kalorili de olsalar, kuruyemiş yiyenler toplumun geneline göre daha inceler.
Çünkü kuruyemişler açlığı bastırıyor, sindirim sırasında emilimleri zor.
- Enerjiyi artırıyorlar.
- Sık kuruyemiş tüketmek kan şekerini düzenlediği için şeker hastalığı riskini azaltıyor.
- Oksidatif stres ve yangıyı önleyerek kanser riskini de azaltıyor.

Araştırmacıların son sözüne gelince :

‘Binlerce yıldır insanların beslenme şeklinde yer almalarına rağmen kuruyemişlerin sağlığı nasıl etkilediklerini daha yeni yeni anlıyoruz'
Sağlıklı atıştırmak ne kadar güç biliyorum. Vitamin-mineral deposu kuru meyveler ve kuru yemişler bizi beklerken niye abur-cubur atıştırıp kof kalori alalım ki? İftardan sonra aşırı ve boş kalorili tatlılar yiyeceğinize kuruyemiş-kuru meyve karışımları yiyebilirsiniz. Şimdi bunların besin değerlerine bakalım:

KAYISI

- Taze kayısı - vitamininin bitkisel şekli olan Beta-karotenden çok zengin. Kayısı kuruduğunda vitamini daha da artıyor.
- Yüksek Beta-karoten bizi kansere ve yaşlanmaya karşı koruyor.
- Kuru kayısı tazesine göre 10 kat fazla demir ve lif içeriyor.
- Kabızlığa ve kansızlığa en iyi gelen meyvelerden.
- Cildin güzelleşmesini sağlıyor.
- Ses kısıklığına da iyi geliyor.
- 100 gr. kuru kayısı 182 kalori.

Ceviz

- Kuruyemişlerin şahı. Antioksidan gücü hepsini solluyor.
- Besin değeri çok yüksek.
- Yararlı bileşliklerin çoğu zarında, zarını soymadan yeyin.
- Kolesterolü düşürüyor.
- Kalp krizi riskini azaltıyor.
- Şeker hastalarında damar sorunlarını azaltmaya yardımcı.
- Bol E vitamini sayesinde cildi güzelleştiryor.
- Yağı vücudumuzun strese karşı koymasına yardımcı.
- 100 gramında 654 kalori var.

KURU ÜZÜM

- Kuru üzüm demir deposu, kansızlığa birebir.
- Taze üzümse C vitamininden zengin.
- Tonik meyvelerden;enerji veiyor, halsizliği gideriyor.
- Kabızlığa iyi geliyor.
- Alerjilerin dozunu hafifletebiliyor
- İçerdiği bileşikler kalp kasını besliyor.
- Kanı temizliyor, vücudu toksinlerden arındırıyor.
- 100 gramında 246 kalori var.

ANTEP FISTIĞI

- Adını en çok yetiştiği yerden Gaziantep’den alıyor.
- Yağ oranı diğer çerezlere göre daha düşük.
- İyi kolesterolü artırıyor, kötü kolesterolü azaltıyor.
- Damarları koruyucu özelliğe sahip.
- Kanda antioksidan düzeyini yükseltiyor.
- Kabukulu kuruyemiş olduğu için yeme hızımızı azaltıyor, kilo vermeye yardımcı.
- 100 gramında 571 kalori var.

BADEM

- Bir Akdeniz bitkisi. Şeftali ve kayısının akrabası.
- Bol B vitamini içeriyor; enerjiyi artırır.
- Bol E vitamini içeriyor; cildi güzelleştirir.
- Yüksek fosfor içeriğiyle beynin dostu, hücre onarımına yardımcı oluyor.
- Kanser ve yaşlanmaya karşı bizi koruyor.
- 100 gramında 612 kalori var.

FINDIK

- Bol çinko, magnezyum, potasyum, kalsiyum, demir içeriyor.
- Çinko seks hormonlarının dengelenmesine yardımcı bir mineral; bu yüzden libidoyu (cinsel isteği) artırabilir.
- Saç ve tırnağa iyi gelen Biotin vitamini zengini. Â 100 gramında 650 kalori var.

Besleyici ve leziz tarifler

Arnavut Ciğeri

Malzemeler: - 500 gr. dana ciğeri - 4 ActiFry kaşığı un
- 1/4 ActiFry kaşığı kırmızı toz biber - 1 ActiFry kaşığı zeytinyağı
- 1 ActiFry kaşığı kıyılmış maydanoz - 1/2 ActiFry kaşığı tuz

Besin Değerleri Tablosu

/ 1 porsiyon için
249 kcal
Protein = 26.4 gr.
Yağ = 9.3 gr.
Karbonhidrat = 13.6 gr.
Sodyum = 0.1 gr.

Adım 1

Un, toz biber ve tuzu bir kasede karıştırıp, ciğerleri bu karışıma bulayın. Fazla unu silkeleyin.

Adım 2

Pişirme haznesine zeytinyağını koyup ActiFry’ı çalıştırın. 2 dakika sonra ciğerleri ilave edip 15 dakika pişirin.

Adım 3

Arnavut ciğerini servis tabaklarına alın, üzerine kıyılmış maydanoz serpip servis yapın. İsteğe bağlı olarak ince dilimlenmiş kırmızı soğan ile de servis yapabilirsiniz.

gül böreği

Malzemeler: - 2 adet taze yufka (taze) - 200 gr. lor peyniri
- 100 gr. ıspanak - 2 adet yumurta - 1 adet yumurta beyazı
- 1 ActiFry kaşığı sıvı yağ - 1/2 ActiFry kaşığı tuz
- Karabiber - 1/2 ActiFry kaşığı sıvı yağ

Adım 1

Yufkayı 4’e bölün. Ispanak yapraklarını ince ince doğrayıp peynir, tuz, karabiber ve yumurtalar ile karıştırın.

Adım 2

Yufkanın 1/4’lük kısmına 2 yemek kaşığı peynirli harçtan yayın. Yumurta beyazını fırça ile yufkanın boş kalan kısımlarına sürün. Yufkayı silindir şeklinde sarıp, uç kısımlarını yumurta beyazına bulayın ve içe doğru (salyangoz gibi) sarın. Derin dondurucuda en az 1 saat dinlendirin.

Adım 3

Pişirme haznesine sıvı yağı koyup ActiFry’ı çalıştırın. 2 dakika sonra börekleri ilave edin ve 25 dakika kızartın. Pişmesine 5 dakika kala üstüne yumurta sarısı sürerseniz, daha iyi kızarır. Küçük ve sıkı sararsanız, pişerken dağılma riski o kadar azalır.

Şeftali Tatlısı

Malzemeler:

- 2 adet şeftali,
- 2 ActiFry kaşığı bal,
- 1 ActiFry kaşığı tereyağı,
- 2 ActiFry kaşığı taze krema.

Adım 1

Şeftalileri dörde veya altıya bölün ve çekirdeklerini çıkartın. Tüm malzeme ile birlikte ActiFry’ın pişirme haznesine yerleştirerek 15-17 dakika pişirin. Piştikten sonra tabağa alırken üzerinde sosunu gezdirin. Vanilyalı dondurma veya taze krema ile servis yapabilirsiniz.

Besin Değerleri
114 kcal
Protein : 3,4 g
Yağ : 5,8 g
Karbonhidrat : 14,7 g

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.