Şampiy10
Magazin
Gündem

Savulun teff geliyor!

Son zamanlarda Avrupa ve ABD’nin keşfettiği teff, Etiyopya mutfağının vazgeçilmezi olan bir süper tahıl...

Teff de ne diyecek çoğunuz! Çok yakın zamanda ülkemizde de çok konuşuluyor olacak. Globalleşen dünyada artık Avrupa veya ABD’de moda olan bir şey en geç 1-2 yıl içinde bizde de konuşulmaya başlıyor. İşte herkesten önce haberdar olun diye söylüyorum: Savulun teff geliyor! Teff çok eski bir tahıl, ancak Avrupa ve ABD’de modern zamanların vazgeçilmezi haline gelmiş durumda.

Teff ile buğday unuyla yapılan her şeyi yapabiliyorsunuz; ekmekten makarnaya, pizzadan kurabiyeye kadar. Aynı kendinden önce moda olan, And Dağları'ndan gelen kinoa gibi teff'in de besin değeri çok yüksek.

Anavatanı Etiyopya

Etiyopya dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Etiyopya denince akla ilk gelen açlık. Ama bu fakir ülke aynı zamanda dünyanın besin değeri en yüksek tahıllarından biri olan teffin de anavatanı. Etiyopya’da 6 milyondan fazla çiftçi teff üretiyor. Tüm ekili alanların yüzde 20'sinden fazlasını oluşturuyor. Etiyopyalılar teffi 'injera' denilen yassı ekmeklerini yapmak için kullanıyorlar. Bu ekmeği bir tabak gibi kullanıp üzerine et-sebze, baklagil vs. ekliyorlar. Teff Etiyopya mutfağının vazgeçilmezi. Aynı zamanda birçok törenlerinde de başrolde.

Teff nedir?

-Bir tahıl.

-Etiyopya’da aşkotu diye bilinen bir otun tohumu.

-Dünyada ilk ekilen tohumlardan biri.

-Haşhaş tohumuna benziyor.

-Değişik renkleri var. Beyaz, kırmızı, koyu kahve olabiliyor.

-Anavatanı Etiyopya ve Eritre. Bu ülkelerin mutfaklarında çok kullanılıyor.

-Yumuşak, kuruyemişe benzer bir tadı var.

-Besin değeri yüksek: Proteinden zengin, kalsiyum ve demiri bol içeriyor.

-Un haline getirilerek ekmek yapılıyor. Bu ekmeğe injera deniyor. Injera bir tabak gibi kullanılıyor, üzerine diğer yiyecekler konuyor.

-Gluten içermediği için glutensiz ürünlerin yapımında da kullanılıyor.

-Haşlanarak, buharda veya fırında pişirilerek yemeklerin yanında da servis edilebiliyor.

Binlerce yıllık lezzet...

Tarihi binlerce yıl öncesine dayanıyor. Abyssinia uygarlıklarının ana yiyecek maddesi. Aynı kinoa gibi besin değeri yüksek olduğu için sağlığına düşkün kişilerin tercihi.

Kendi küçük ama besin değeri çok büyük

-Teff

-1 kase pişmiş teffde kalsiyum oranı 123 mg.( 1/2 kase ıspanaktakiyle aynı)

-Kan şekeri dengesini koruyan bir tahıl.

-Kalın bağırsak sağlığı için yararlı.

-Kilo kontrolüne yardımcı.

-Gluten içermediği için hassasiyeti olanlar tarafından rahatlıkla kullanılabiliyor.

Anavatanından ancak pişmiş halde çıkabiliyor

Etiyopya’dan teff ihracatı yasak; ne tahılı, ne un halinde getirilmiş halini ithal edemiyorsunuz. Ama pişmiş halini ithal edebiliyorsunuz. Yani Teff Etiyopya dışına ekmek (injera), bisküvi, kek olarak çıkabiliyor. Örneğin; İngiltere’de bu işle uğraşanlar ABD’de ürettiriyorlarmış. Avrupa ve Amerika şimdi Etiyopya’nın tahılın kendisini ihraç etmesini bekliyor. Etiyopya, ABD Washinton’a haftada altı, İsveç’e haftada üç, Norveç’e haftada iki kez, Almanya’ya ayda üç kez Injera ekmeği ihraç ediyormuş. Örneğin İngiltere’de sosyal sigorta sistemi Çölyak hastaları için şu anda tek özel markanın müşterisi olmuş durumda.

Hakkında araştırma çok az

Teff üzerine araştırma yok denecek kadar az. Araştırmacılar çalışmalarla hektar başına buğdaydan daha çok verim alınabilecek bir tahıl olabileceğini öngörüyor.

Teff’den yapılan bizim sac ekmeğimiz gibi

Teff'den yapılan ekmek injera adı veriliyor. Bizim sac ekmeğimize benziyor. Teff ununu suyla karıştırıp bekletiyorlar. Sonra sacın üzerine daire şeklinde döküp pişiriyorlar.

Önümüze geleni yiyoruz!

Araştırmalar önümüze büyük porsiyon geldiği zaman hiç itiraz etmeden yediğimizi ortaya koyuyor. Son 20 yılda birçok yiyeceğin servis porsiyonu artmış durumda. Bunların bazıları sağlıklı yiyecek de olsa sağlıklı porsiyon değiller. Sağlıklı porsiyon yiyeceğin cinsine bağlı. Örneğin, sağlıklı 1 porsiyon meyve 80 gr.

Gluten içermemesi onu gözde besin haline getirdi

Son yıllarda sağlıklı beslenme trendleri öne çıktı. Bunların arasında da özellikle glutensiz beslenme ön planda, glutensiz beslenme meraklısı giderek artıyor. Teffin gluten içermemesi onu sürekli yenilik arayan sağlıklı beslenme meraklılarının gözdesi yaptı.

Porsiyonumu nasıl sağlıklı yapabilirim?

-Yemeklerde küçük tabak kullanın. Kendimde de akşam yemeklerinde uyguladığım için yakından biliyorum; çok işe yarayan bir yöntem. Otomatik olarak yedikleriniz, kalori girişi azalıyor.

-Paket yiyecek kullanıyorsanız üzerini iyi okuyun, kaç porsiyona denk geldiğini bilin.

-Tartarak yiyin. Ne kadar çok yediğimizi, porsiyonları ne kadar aştığımızı farketmenin en güzel yolu.

Yazının devamı...

Glutensiz beslenerek hafifleyin

Gluten, unlu mamullerin yapısını sağlayan bir protein. Zayıflamak ve en önemlisi sağlıklı bir yaşam için ona veda etmeliyiz...

Kilo vermekte zorlanıyorsanız glutensiz beslenmeyi deneyin ve vücudunuzdaki etkilerine bakın. Bende harikalar yaratıyor! Glutenli yiyecekleri kestiğim zaman hem çok daha rahat kilo veriyorum, hem de kendimi çok daha enerjik hissedyiyorum. Gluten hassasiyetiniz olsun olmasın, unlu gıdaları kestiğinizde ki bunlar çoğunlukla kek kurabiye ekmek-zaten önemli bir kalori girişini engellemiş olduğunuzdan çabuk kilo vermek doğal. Üstelik aç da kalmıyorsunuz. Çünkü glutensiz beslenme tarifleri size çok lezzetli alternatifler sunuyor. Bu hafta Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa’nın şefleriyle mutfağa girdik, evlerinizde kolaylıkla yapabileceğiniz glutensiz tarifler hazırladık.

Glutensiz ekmek

Malzemeler

- 1 kg glutensiz un

- 120 gr tuz

- 20 gr toz şeker

- 50 gr ayçiçeği yağı

- 30 gr yaş maya

Tüm malzeme birlikte yoğrularak yarım saat mayalandırın. 200 derece fırında yarım saat pişirin.

Glutensiz kek

Malzeme

- 5 adet yumurta

- 1/2 kg glutensiz un

- 250 gr toz şeker

- 150 gr tereyağı

- 250 gr yoğurt

- 25 gr kabartma tozu

Tüm malzemeyi karıştırın, kek kalıbınıza dökün. 180 derecede 30 dk pişirin.

İncir tatlısı

Malzeme

- 1 kg kuru incir

- 300 gr ceviz içi

- 300 gr toz şeker

Cevizler incirin içine doldurun. Üzerine toz şeker döküp su ekleyin. Üstünü aliminyum folyo ile kapatıp 200 derecede 40 dk fırınlayın.

Glutensiz kurabiye

Malzeme

- 300 gr glutensiz un

- 150 gr toz şeker

- 100 gr margarin

- 10 gr kabartma tozu

- 10 gr vanilya

Malzemeyi yoğurun ve kurabiye şeklinde şekillendirin. 180 derecede 25 dk pişirin.

"Çölyak hastası yani gluten alerjisi olanlar glutenli gıdaları sindiremez."

Kalın bağırsağı olumsuz etkiliyor

Gluten nedir?

Gluten buğday, arpa, çavdarda ve bu tahıllardan herhangi birini içeren yiyeceklerde bulunan bir protein.

Neden bazı kişiler hiç glutenli gıda yiyemiyor?

Bazı insanlarda (örneğin çölyak hastaları) gluten yediklerinde bir reaksiyon oluşuyor. Vücudun bağışıklık mekanizması kendi kendine saldırıyor. Çölyak bir alerji veya hassasiyet değil vücudun kendi kendine açtığı savaşın sonucu olan hastalıklardan. Bu insanların ömür boyu glutensiz beslenmesi gerekiyor.

Gluten hassasiyeti nedir?

Çölyak olmayan gluten hassasiyetinde belirtiler aynı çölyak hastalarınınkine benziyor ancak bağırsak duvarı onlarda olduğu gibi zarar görmüyor, vücutta benzer savaş mekanizmalarını oluşturmuyor. Bu tür dünyada eskisine göre çok daha sık görülmeye başlandı. Nedeni araştırılıyor. Genel kanıların başını çeken şu: Protein moleküllerinin parçalanması vücutta sindirim enzimlerinin yardımıyla olur. Ama bazen aynı yiyeceğin aşırı tüketilmesi, bu enzimlerin yetersiz çalışmasına neden olabiliyor. Yiyeceklerin içindeki gluten, bağırsak duvarı mukozasını etkileyip zarar verebiliyor. Kalın bağırsak geçirgen hale gelebiliyor, bu protein molekülleri vücuda sızıp hassasiyet veya alerji yaratabiliyor.

Gluten alerjisinin belirtilerine dikkat

- Kabızlık

- İshal

- Şişkinlik

- Karın ağrısı

- Hapşırık nöbetleri

- Kaşıntı döküntüler

- Göz sulanması

- Burun akıntısı

- Öksürük

- Baş ağrısı

- Bulantı

Yazının devamı...

Çocuğunuzun sağlığı sizin elinizde

Londra’da düzenlenen "3. Erken Beslenme Konferansı’na Prima’nın davetlisi olarak katıldım. Bu konudaki son gelişmeleri sizler için izledim, röportajlar yaptım. Bu konferansta bir kez daha vurgulandı ki; hayatın ilk yıllarındaki beslenme genel olarak büyüme, gelişme ve hayat boyu sağlık üzerinde çok etkili. Bu şu demek; anneniz hamileyken iyi beslenmediyse veya bebekken iyi beslenmeydiyseniz ileride kalp-damar, kanser, alerjiler ve daha birçok hastalık kapınızı çalabilir.

İlk 1000 gün çok önemli

Bir çocuk için en önemli şey ilk 1000 gün. Anne çocuğun kaderini daha hamileyken belirlemeye başlıyor. Anne rahmine düşmemizden 2 yaş sonuna kadar geçen süre olan 1000 gün çocuğun birey olduğunda karşılaşacağı sorunları da belirliyor/ Yani her şey anne rahmine düşmemizle başlıyor.

Küçük miktarlarda sık beslenme

Doğru beslenme bebeğinizin sağlıklı büyümesi, gelişmesi ve tüm hayatı boyunca sağlıklı kalabilmesi için hayati önem taşıyor. Anne sütünden kestikten sonra bebeğinizi taze, münkünse organik, işlemden geçmemiş yiyeceklerle beslemeye başlayın. Böylece 1 yaşına geldiğinde dengeli ve sağlıklı bir beslenme biçimine erişecektir. Bebeklerin iştahı da kendileri gibi küçüktür. Küçük miktarlarda sık sık beslemeli ama verdiğiniz yiyeceklerin besin değeri yüksek olmalı.

İlk 6 ay mutlaka anne sütü

İlk 6 ayda anne sütü ışında bebeğe her besini sunabilen başka hiçbir yiyecek yok. 6 ay sonra bebeği katı yiyeceklerle tanıştırmaya başlayabilirsiniz. Erişikinlerin yiyebileceği şeklide katı yiyecekler değil; yumuşak, püre haline getirilmiş, bebeğin kolay alabileceği yiyeceklerden bahsediyorum.

İngiliz Beslenme Vakfı: Büyükanne ve büyükbabanızın beslenmesi sağlığınızı etkiliyor

İngiliz Beslenme Vakfı Araştırma Görevlisi Rebecc Haresign da sorularımı cevaplayanlar arasındaydı.

Anne karnındayken beslenme ne kadar önemli?

İnsan ve hayvanlar üzerindeki araştırmalar şunu gösteriyor: Eğer bir bebek anne karnındayken çok az beslenirse, ileriki yaşamında Tip 2 diyabet kalp hastalığı ve kemik erimesi gelişme riski çok daha yüksek.

Hangi yaştan itibaren beslenme ilerideki sağlığımız üzerinde etkili olmaya başlıyor?

Son araştırmalar annenin hamile kalmadan önceki beslenme şekli, alışkanlıklarının da bebeğin sağlığı üzerinde etklii olduğunu gösteriyor. Ayrıca nesiller arası etkiler de var: Bebeğin sağlığı büyükanne ve büyükbabasının bile beslenme ve yaşam stilinden, alışkanlıklarından etkileniyor. Bunun nedeni şu: Büyükannenin beslenme şekli anneyi etkiliyor. Sonrasında da bu anneden doğan bebeği…

Hamileyken bebeğin beslenmesinin etkilenmemesi için nelere dikkat etmeli?

Kesinlikle sigara içilmemeli.

Sağlıklı bir kiloda olmalı.

Besin değeri yüksek, çeşitli yiyeceklerle beslenmeli.

Annenin beslenme şekli bebeğin daha akıllı olmasını sağlayabilir mi?

Annenin beslenme şekli bebeğin beyninin gelişimi ve fonksiyonunu etkileyebilir. Anne yeterli beslenmezse, yeterli protein, zorunlu besinleri almazsa bebeğin beyni bu durumdan etkilenebilir. Bunun tam tersi, anne fazla kilolu veya şişmansa, hamilelik diyabeti varsa, belki de bebeğin beyni üzerinde kalıcı etkileri olabiliyor. Diğer faktörlere gelince; düşük doğum ağırlıyla doğmak, şişman doğmak, erken dönemdeki beslenme, anne sütü alıp almamak bunların hepsi etkili olabilir.

Deve sütü anne sütünün yerine kullanılabilir

Haytam Abdelmouttalib (Deve sütü üreticisi):

Deve sütü aynı inek sütü tadında. Biraz daha hafif, tatlı ve yumuşak.

Sütümüze hiçbir şey eklemiyoruz, hiçbir şey çıkarmıyoruz.

Deve sütü laktoz intoleransı olanlar için uygun. İnek sütü veya keçi sütüne göre sindirimi çok daha kolay.

Deve sütünün vücutta sindirimi çok daha kolay.

Açlığı bastırmada etkili.

Anne sütü yerine kullanılabilir.

Otistik çocuklarda yarar sağlayabiliyor.

20’den fazla protein içeriyor.

Diyabetlilerde yara iyileşmesine yardımcı olabiliyor.

Deve sütü ne içeriyor?

-Yüzde 10 protein

- Yüzde11 potasyum

- Yüzde 15 fosfor

- Yüzde 30 kalsiyum

- B1 vitamini yüzde 70

- İnek sütünden yüzde 50 daha az yağ.

Yazının devamı...

Şişmanlık kronik bir hastalık mı?

Karamsar bir tablo çizerek pek çok şişman insanın umudunu kırmak istemiyorum. Ancak obezite kronik bir hastalık! Çünkü obezite kişide yerleştikten sonra aynen kronik bir hastalık gibi hareket ediyor.

Obezite asla tehdit olmaktan çıkmıyor

Vücuduna sağlığını etkileyecek kadar yağ depolayan kişide durumu tamamen tersine çevirmek, bir anlamda tedavi etmenin yolu şimdiye kadar bulunmuş değil. Bu yüzden obeziteye ‘yakalanmamak’ çok önemli. Obezite aynen tıpta kronik hastalık olarak tanımladığımız grup gibi hareket ediyor. Baskılayabiliyoruz, ancak tamamen tehdit olmaktan çıkartamıyoruz. Baskılamak diyet değişikliği, egzersiz, yaşam stili değişikliği, cerrahi gibi yöntemlerle mümkün. Ancak obezite orada, sinsi bir şekilde bekliyor, sadece baskılamış durumdayız, geri gelmeye hazır! Tedavi biter bitmez kişi yine şişmanlamaya başlıyor.

Şişmanların çoğu kilolarının büyük bölümünü verdikleri zaman "Tamam, bu iş buraya kadar" diye düşünüyor. Ama ne yazık ki bir şekilde vücuttaki dinamikleri değiştirdikleri için artık hayat boyu şişmanlıkla savaşmak zorunda olduklarını bilmiyorlar. Her an geri gelebilecek kronik bir hastalık taşıdıklarının farkında değiller!

Şişman bir kişinin kaybettiği sözgelimi 20-30 kiloyu kolaylıkla geri alması işten değil. Oysa normal kiloda olan birine 20-30 kilo aldırmaya çalışsanız zorlanacaktır.

Önceden şişman olanın beyni bir şekilde bu kiloyu hep hafızasında tutuyor.

15 kilo verip genç kızlık günlerine döndü

Örnek gerçek hayattan. Şişman bir arkadaşım 15 kilo verdi. Ama 7-8 ay sonra aynen kiloyu geri aldı. Çocukluk ve gençlik fotolarına bakıyorum; şişman bir bebek, balık eti bir genç kız, şişman bir orta yaş kadını şeklinde devam etmiş. Baba şişman, erkek kardeş şişman… Belli ki şişmanlık genlerinde de var. Verdiği kiloda kalabilmesi için programını hiç bozmaması gerekiyor. Kronik bir durumu olduğunu kabul edip hayatı boyunca devam etmeli. Bana göre kronik bir hastalığı var çünkü…Bunu kabul edip, hayatınızı ona göre düzenlediğiniz zaman kilonuzu koruyabiliyorsunuz. Ama ‘Yaptım, oldu bu iş’ diyerek yine yemeye devam ettiğiniz zaman başladığınız yere dönüyorsunuz.

‘Şişmansın’ denen çocuk daha çok şişmanlıyor

İsveç’in Gothenburg kentinde geçtiğimiz ay düzenlenen Avrupa Obezite Toplantısı’nda açıklanan bir araştırma sonucuna göre; gerçek kilosu ne olursa olsun bir çocuğu ‘fazla kilolu’olarak tanımlarsanız çocuk daha fazla kilo almaya başlıyor.

4-13 yaş arası yaklaşık 3500 çocuk incelenmiş. Fazla kilolu olan çocukların yüzde 80’i anne babaları tarafından ‘çocuğum normal’ diye algılanırken , yüzde 20’si ‘çocuğum fazla kilolu ‘diyorlarmış.

Araştırmacılar genel inanışın aksine, anne babanın çocuğun kilosu hakkındaki yorumunun daha fazla kilo almasını engellemediğini ortaya koymuş. Aksine bu çocuklar daha çok kilo almış. Bu araştırma obeziteyle savaşta yeni bir sayfa açıyor.

Japonlar gibi küçük tabaklarda yiyin

İşte çok işe yarayan yöntemlerden biri daha! Küçük tabakta yiyecek daha dolu dolu duruyor. Birkaç öğün bu şekilde yedikten sonra büyük tabak çok görünecek gözünüze, emin olun. Akşam yemeklerinizi tatlı tabağında yerseniz bayağı kalori tasarufu sağlarsınız.

Vücudunuzun set noktasını iyi bilin

Vücutlarımızın belli ki bir set noktası var. O set noktası bende 57.8; çok kaçırdığım zaman 57.8’i görebiliyorum tartıda, ama daha fazlasını hayatımda görmedim. Çünkü buna (benim farkındalığım dışında) hem beynim-vücudum izin vermiyor, hem de ben izin vermiyorum. Hemen aşırı yemeyi, gereksiz kalorileri kesiyorum, sporumu daha düzenli yapıyorum. Yine normal aralığıma dönüyorum. Şişmanlarda vücudun set noktası normal bir kişiye göre çok yükseklerde ve belli ki kayıtlı. Dolayısıyla kaçırdıkları zaman bu kayıtlı set noktasına dönmeleri de çok kolay. Biyolojileri bir şekilde kalıcı bir biçimde değişmiş durumda.

Vücudun insanın kilo verme isteğine nasıl şiddetle karşı koyduğu, kaybedilen kiloyu yerine koymak için nasıl can attığının mekanizmaları günümüzde artık yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Obesite bir kronik hastalık ve sürekli, yaşam boyu tedavi gerektiriyor. Lütfen bu kronik hastalığa yakalanmamaya çalışın.

40’ından sonra daha az yiyin!

Kilo korumanın en güvenli yollarından biri porsiyon küçülterek daha az yemek. Yaşımız ilerledikçe metabolizma hızımız düşüyor ve yediklerimizi eskisi gibi yakamıyoruz. Önerim özelllikle 40 yaşından sonra yeni bir beslenme biçimine geçmeniz. Özellikle akşam yemeği porsiyonunuzu küçük tutun. Çok işe yaradığını göreceksiniz.

Yazının devamı...

Çağın sendromu ‘demans’a karşı nasıl beslenmeli?

Çağımızın hastalıklarından demans yani bunama önümüzdeki yıllarda 65 yaş üzeri her üç kişide görülecek. Bunların üçte ikisi ise kadınlar olacak!

İnsanlar artık uzun yaşıyorlar ve bu yüzden demans (halk arasında bunama deniyor) çok daha sık tanı konulan bir durum haline geldi. Ürkütücü bir şekilde sık görülüyor! İngiltere Alzheimer Topluluğu verilerine göre önümüzdeki yıllarda 65 yaş üzerindeki her üç kişiden birinde görülecek. Bunların üçte ikisi kadın; kadınlarda daha sık rastlanıyor.

Demans nedir?

Demans (bunama) sık görülen bir sendrom. Birbirine bağlı bazı belirtilerin beraber görüldüğü bir durum. Yaşlandıkça riskiniz artıyor. Genellikle 65 yaş üzeri kişilerde görülüyor.

Demansın belirtileri

- Bellek kaybı.

- Yakın geçmişteki olayları hatırlamamak.

- Düşünme hızının yavaşlaması.

- Anlama sorunları.

- Karar vermede güçlük.

- Nerede olduğunu çıkartamamak.

- Kaybolmak.

- Dil sorunları. (Örn: Basit sözcükleri unutmak veya uygun olmayan sözcükler kulanmak)

- İçine çekilmek, şüpheci ve kızgın olmak.

- Eşyaları garip yerlere koymak.

- Çabuk değişen ruh hali içinde olmak.

- Önceden yapmaktan keyif aldığı şeylerden hoşlanmamak.

Demansı olan kişiler her zaman hoşlandıkları günlük aktivietlere karşı kayıtsız hale gelebilirler veya duygularını kontrol etmekte zorlanabilirler. Sosyalleşmekte zorlanırlar. Kişilikleri değişebilir. Empati kuramazlar (karşısındakini onun yerine koyarak anlayabilme), halüsinasyon görebilirler. Yanlış iddialarda bulunabilirler.

NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMALI?

Eğer 65 yaş üzerindeyseniz ve gittikçe daha unutkan olduğunuzu düşünüyorsanız doktora başvurmakta yarar var. Yaşla birlikte hafızamızın etkilenmesi normal. Ayrıca stres, yorgunluk veya bazı hastalıklar, ilaçlar nedeniyle de hafıza kapasitemiz değişebiliyor. Eğer arada sırada oluyorsa sorun olmayabilir. Ancak günlük yaşantınızı etkiliyor, zor duruma sokuyor, sizi endişelendiriyorsa mutlaka doktora başvurun.

Bunamanın tedavisi var mı?

Bunamanın çoğu tipinin tedavisi şimdilik yok. Ancak erken tanı konursa yavaşlatılabiliyor. Doğru tedavi ve destekle kişi kendini geleceğine hazırlama imkanı sağlayabilir.

Bunama risk faktörleri

- Diyabet

- Yüksek tansiyon

- Şişmanlık

- Hareketsizlik

- Depresyon

- Sigara içmek

- Faaliyette bulunmamak.

Demansa karşı neler yapılabilir?

1-Akdeniz tipi beslenin.

Akdeniz diyeti en sağlıklı diyet olarak gösteriliyor. Bol balık, tahıl, sebze, yeşilik, meyve, kuruyemiş, zeytinyağı, az et bu beslenme biçiminin özeti. Akdeniz tipi beslenme biçiminin pek çok hastalıktan koruduğu, içimiz ve dışımızı genç tuttuğu kanıtlandı.

2-Hareket edin.

Bilimadamları gitigide daha çok hareketi öne çıkarmaya başladılar. Son yıllarda çok daha fazla araştırma hareketsizliğin neden olduğu hastalıkları kanıtlamaya başladı. Bunama da bunlardan biri. Hareketsiz olmak davetiye çıkartıyor. Vücudumuz ne kadar hareketliysek o kadar iyi çalışıyor. İngiltere’deki bir çalışmada Alzheimer vakalarının yüzde 21’inin hareketsizlikten kaynaklandığı gösterilmiş.

İlla spor salonuna kaydolmanız gerkemiyor. Evinzde video eşliğinde çalışabilirsiniz. Günde 30 dakika egzersiz çok şeyi değiştiriyor.

3- Zihninize de egzersiz gerekiyor.

Bunama riskini azaltmak için zihninizi de çalıştırın. Kalbimiz için iyi olan, beynimiz için de iyi! Çalışma hayatından ayrıldıysanız, emekliyseniz, zihninizi entelektüel düzeyde çalıştıracak bir işle meşgul olmaya çalışın. Yeni bir dil öğrenmeye başlayabilir, satranç oynayabilir, düzenli bulmaca çözebilirsiniz. Düzenli kitap okumayı bırakmayın. Araştırmalar yüksek zihinsel faaliyeti olanların bunama riskinin yüzde 50’lere varan oranlarda azaldığını gösteriyor.

Yazının devamı...

Bayram sofrası

Ramazan sonrası Bayram tatilinde kilolarımıza dikkat etmemiz şart. İşte Bayram önerilerim.

Herkese iyi bayramlar. Uzun bir bayram tatili bizi bekliyor. 1 ay oruç tuttuktan sonra Ramazan Bayramı'nın tadını çıkarmak, keyifle yemek hakkınız. Tabii ki yiyeceksiniz. Sağlıklı olmak ve istediğini yiyebilmenin ne kadar önemli olduğunun çoğumuz farkında değiliz. Yiyecekler birer nimet ve tadını çıkartın. Ancak tatilde azıcık dikkatle çok rahat kilonuzu koruyabilirsiniz. Bu tür uzun tatillerde çoğumuz kilo alıyor ve sonra kendimizden memnun olmuyoruz. Hele ki açık büfeli bir otelde kalmayı tercih ettiyseniz kilo almak işten değil. Açık büfede yiyip de normalden fazla yemeyene hemen hemen rastlamadım. Sonrasında o 2-3 kiloyu vermek de çok zor oluyor. Bugün size bayramı kilo almadan veya çok az kilo alarak geçirebileceğiniz bazı yöntemler önereceğim.

Bayram evde geçirecekseniz:

Bayramı evde geçirenler dolaplarını yiyecekle dolduruyor haliyle… Bu kadar bolluk fazla yemeyi de beraberinde getiriyor. Gördükçe yiyesiniz geliyor. O yüzden normalden daha fazla yiyeceğiniz kesin. Önlem mi: Hesabını yapın aşırı yiyecek almayın. Her yanımız marketle dolu ve çoğu açık.

Misafirler için lazım olur diyerek evlerimizi gereğinden fazla çikolata, lokum, tatlı, şekerleme ve kuruyemişlerle dolduruyoruz. Sonra da çoğunu kendimiz yiyoruz. Misafirler için diye alıp, kendiniz yemeyin!

Hediye gelen tatlı kutularını sofraya getirip tümünü bitirmeye çalışmayın. Küçük tabaklarda ve isteyene ikram edin. Ortaya konunca çok yersiniz.

Glisemik indeksi düşük bir tabağınız olsun. Kan şekerini hızla yükseltmeyen yiyeceklerin bulunduğu bir tabak yani… Evet Şeker Bayramı'nda bunu sağlamak zor olabilir ama en azından bazı öğünleri böyle geçirebilirsiniz. Akşam yemeği öncesi veya sonrasında kuruyemişe dadanmayın. 1 avuçları 150-200 kaloriden başlıyor! Bol bol su için. Midenizi doldurup, fren etkisi yapacaktır. Yemenizi kontrol etmenize yardımcı olur.

Gazlı içecekler yerine günde 1-2 şişe maden suyu içebilirsiniz. Bayram ziyaretlerine giderken eğer gideceğiniz yer yürüme mesafesindeyse yürüyün, arabayı çalıştırmayın.

Her öğünde ağır beslenmeyin. Eğer hem öğle hem akşam yemeğine davetliyseniz, bunlardan birinde iyi yiyin. bunlardan birinde iyi yiyin, diğerinde çok dikkatli davranın ve az kalori almaya çalışın.

Kalp-tansiyon-şeker hastaları dikkat

Bu tür dönemlerde aşırı yağlı ve şekerli beslenmeyle kandaki yağ ve kolesterol ve şeker düzeyleri yükselebiliyor. Eğer kalp - yüksek tansiyon veya şeker hastalığınız varsa çok daha dikkatli olmalısınız. Düzenli ilaç kullanmanıza güvenip aşırıya kaçmamalısınız. Ailece kalabalık bir sofrada herkes yerken az yemeye çalışmak ne kadar zor biliyorum. Ancak kimseyi üzmemek, yakınlarınızla uzun yıllar sağlıklı yaşamak için çok daha fazla özen gerekiyor. Beslenme düzeninizi bozmayın.

Bu tür dönemlerde aşırı yağlı ve şekerli beslenmeyle kandaki yağ ve kolesterol ve şeker düzeyleri yükselebiliyor. Eğer kalp - yüksek tansiyon veya şeker hastalığınız varsa çok daha dikkatli olmalısınız. Düzenli ilaç kullanmanıza güvenip aşırıya kaçmamalısınız. Ailece kalabalık bir sofrada herkes yerken az yemeye çalışmak ne kadar zor biliyorum. Ancak kimseyi üzmemek, yakınlarınızla uzun yıllar sağlıklı yaşamak için çok daha fazla özen gerekiyor. Beslenme düzeninizi bozmayın.

Tatile çıkarken kararlı olun ve kendinize söz verin: "1 kilodan fazla almayacacağım!" Her öğünde her şeyi yemek zorunda değilsiniz. Seçin. İkinci, üçüncü porsiyonlar kilo aldırıyor. Ona göre! Üç ana öğünden birini seçin. O öğünde istediğiniz gibi yiyin. Diğer iki öğünü normal tutun. Bu yöntem çok işe yarıyor, deneylerimle sabittir.

Tatil boyunca aşırı ekmek, pide, kek, kurabiye tüketmeyin.

Kırmızı eti öğlen yemeğinde yememeyi tercih edin. Akşam balık+salata ideal. Eğer akşam kırmızı et ve köfte yiyecekseniz az yiyin. Örneğin, her zaman 4-5 köfte yiyorsanız 3'te kalın. Akşam yemeğini erken yiyin. Bayram baklavasından iki dilim tadın. Sütlü, meyveli tatlılara, dondurma ve sorbelere yönelin. Çok hareket etmeye çalışın. Çünkü ne kadar dikkat ederseniz edin normalden fazla yiyeceksiniz. Yüzün, yürüyün, toplu spor saatlerine katılın. Ekstra kalorileri ancak böyle yakabilirsiniz. Yanınızda mutlaka spor ayakkabı götürün. Günde 30 dakika spor salonunda veya akşam dışarıda yürüyün. Bol su için. Gittiğiniz yer aşırı sıcak olabilir. Bu durumda içeceğiniz su miktarını artırın. Günde 2 kase yoğurt-cacık yiyin veya ayran için. Ayran-yoğurt aşırı sıcaklarda oluşan mineral kaybını yerine koymak için iyi seçenekler. Yüksek kalsiyum düzeyiyle krampları önlemeye de yardımcı olabilirler.

Hazımsızlık sorunları olabilir

Aşırı miktarda yemek, değişik ve yağlı yemeklerle birlikte şişkinlik, gaz ve hazımsızlıkla sık karşılaşılıyor. Bu sorunlarla karşılaşırsanız :

Hemen yemeyi azaltın.

Rezene , papatya ve nane çaylarından yararlanabilirsiniz. Bu çayların gaz ve şişkinliği giderici etkileri var.

Hareket edin.

Hafif bir Bayram tatlısı Limonlu dondurma

-300 ml krema

-2 limonun suyu ve kabuğunun rendesi

-1 çay kaşığı vanilya ekstresi ( veya toz)

-100 gram toz şeker

Hazırlanışı:

Krema ve şekeri birlikte kısık ateşte kaynama noktasına getirin. Bir iki fokurdatın.

Altını kapatıp içine limon suyu kabuğunun rendesi ve vanilya ekstresini karıştırıp silikon kaplara pay edin ve dondurun.

Sade olarak veya meyveyle birlikte ikram edin.

Yazının devamı...

Kilo vermek için apps’ler işe yarıyor mu?

Fazla kilo ve obezite artık global bir sorun. Yeni, tüm yaşam boyu sürdürülebilecek ve şişmanlığı önleyebilecek kost-efektif yöntemler arayışı içindeyiz. Fazla kilolu insanlar kilo vermek için akıllı telefonların uygulamalarına yöneliyorlar. Telefonların obesite konusundaki uygulama (apps) teknolojisi şişman gençler için çok çekici. İsveç’in Gothenburg şehrinde düzenlenen Avrupa Obesite Zirvesi’nde sonuçları açıklanan yeni araştırma bakın ne gösteriyor: Araştırmacıların incelediği uygulamaların sadece 17’si sertifikalı bir sağlık kuruluşundan veya bir üniversiteden onaylı. Bu ise uygulamaların sadece yüzde 0.5’ini oluşturuyor. Bu uygulamaların ne kadar etkili olduğu konusunda da hiçbir yayımlanmış kanıt bulunmuyormuş.

MİLYONLARCA UYGULAMA İNDİRİLDİ

Belçika, Louvain Katolik Üniversitesi’nden Dr. Charoula Nikolaou ve İngiltere Glasgow Üniversitesi’nden Prof. Mike Lean. Araştırmacılar internette en çok kullanılan arama motorlarına ‘kilo’, ‘kilo yönetimi’, 'kalori’ gibi sözcükleri yazıp çıkan uygulamaları incelemeye almışlar. Fiyat ne kadar, ne kadar indiriliyor, müşteri menuniyeti ve diğer ayrıntılara bakmışlar. Kaç uygulama incelemişler dersiniz? 3 bin 13! Bu uygulamaların toplamda 666 milyon 169 bin 136 kez indirildiğini kaydetmişler.

Araştırmacılar "Uygulamaların ve bu yöntemlerin ne kadar etkili olduğu, kilo verme ve koruma konusunda ne kadar işe yaradıkları konusunda şimdiye kadar hiçbir çalışma yapılmamış" diyor.

DİYABET BEYİNDE BAŞLAYABİLİYOR

Diyabet ve Alzheimer hastalığı arasında yeni ilişki bulundu. İngiltere’de Aberdeen Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre diyabet tedavisinde kullanıla ilaçlar Alzheimer hastalığı için de kullanılabilir. Bu ayrıca Alzheimer hastalığının diyabte neden olabileceğini gösteren ilk araştırma. Şimdiye kadar önce diyabetin oluştuğu düşünülüyordu. Bu araştırma Alzheimer ve diyabet arasındaki çok yakın ilişkiyi ortaya koyuyor. Kan şekerini kontrol eden ilaçlar Alzheimer’ın ilerlemesini ve belirtilerini yavaşlatabiliyor. Diyabetologica dergisinde de yayımlanan araştırmaya göre beyinde bunama benzeri, komplikasyonlara yol açan değişiklerin vücudun şekeri yönetmesine de etki ettiği, diyabete yol açtığı gösterildi. Şimdiye kadar bilinen diyabetin aşırı şeker ve yağ tüketimile pankreasta başlayan bir hastalık olduğuydu.

ALZHEİMER İÇİN YENİ TEDAVİ ŞEKLİ

Araştırmada iki takım biraraya gelmiş. Prof. Bettina Platt’in başını çektiği Alzheimer araştırma grubu ve Prof. Mirela Delibegovic’in önderlik ettiği Diyabet araştırma grubu. Araştırmacılar yaşlı hastalarda diyabet ve Alzheimer’ın niçin çok görüldüğü sorusundan yola çıkmışlar.

Laboratuvar ortamında oluşturdukları Alzheimer modelinde deneğin beyninde Alzheimer’a neden olan toksik proteinler yükselince diyabet de ortaya çıkmış.

Professor Platt şöyle diyor, “Birçok insanın diyabet ve Alzheimer arasındaki ilişkiden haberi yok. Ancak gerçek şu ki Alzheimer’lıların neredeyse yüzde 80‘i aynı zamanda diyabetli de. Araştırma gruplarımız demansta yaşam stilinin etkisi üzerine yoğunlaşmış durumdalar. Şimdiye kadar şişman insanların diyabete yakalandığını ve sonra da bunama risklerinin daha yüksek olduğunu düşünüyorduk. Şimdi bunun tam tersi olduğunu gösterdik. Ayrıca daha önce diyabetin yanlış beslenme nedeniyle pankres veya karaciğerde başladığını düşünürdük. Ancak şimdi beyinde düzenin bozulmasının ağır diyabete yol açabildiğini gösterdik. Yani diyabet illa yanlış beslenmeyle başlamayabiliyor, beyinde de başlayabiliyor. Böylece Alzheimer hastalığı için yeni bir tedavi şekli de belirmiş oluyor. Diyabet ve obseite için kullandığımız ilaçları Alzheimer için de kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor.’

Yazının devamı...

Ramazanda yoğurt ve ayran tüketin

Aşırı sıcak havalarda tutulan oruçtan sonra iftarda vücutta sıvı dengesi için yogurt ve ayrandan yararlanmayı unutmayın. İftar sofrasında bol buzlu ayran bulundurun. İftarınızı su ve ayranla açabilirsiniz. Ne mutlu bize ki, Türk toplumu olarak hepimizin mutfağının baştacı yoğurt. Dünyanın en sağlıklı yiyeceği ne diye sorulduğunda hiç düşünmeden yoğurt derim. Artı; biz yoğurdu en güzel yapan ülkeyiz.

Güzelim Türk yoğurdu

Annem 1960 yılında yaşadıkları Amerika’da yogurt yapmak için ne kadar zorlandığını, yogurt mayalamak için hiç şekersiz yoğurt bulamadığını anlatırdı. Tabii ki şimdi var, ancak hala birkaç yer dolaşmak zorundasınız. Ayrıca yurt dışında bizim yoğurdumuzu ancak "Yunan yoğurdu" olarak bulabilirsiniz. Yunan yoğurdu inanılmaz yükselişte. Bu yoğurt işinde pazarı kaçırdığımıza gerçekten üzgünüm. Ayranımızı kaptırmamamız gerekiyor. Avrupa ve Amerika’da yoğurt bizim damak tadımıza göre ancak bir tatlı olarak değerlendirilebilir. Tatları adeta kremalı muhallebi gibi. Yoğurtlarını sağlıksız buluyorum. Bizim güzelim yoğurdumuzdan şaşmamakta fayda var. Çocuklarınıza muhallebi yoğurtlar yedireceğinize, gerçek yoğurt yedirin.

Az yağlı mı tam yağlı mı?

Markette ikisi arasında sıkışıp kalıyorsanız bilin ki yalnız değilsiniz. Yıllcara yağ bir numaralı halk düşmanıydı. Ancak son araştırmalarda yağın itibarı iade edildi. Önerim: Kilo sorununuz varsa az yağlıya devam. Ancak normal kilodaysanız tam yağlı yogurt yiyin.

Bir yiyecekten yağı çıkardığınız zaman bunu başka bir şeyle dengelemek durumundasınız, ki bu da genellikle şeker oluyor. Özellikle kuru yiyeceklerin yağı azaltıldığı zaman bu şekerle yer değiştiriyor. Yani az yağlı, ama bol şekerli bir ürün yemiş oluyorsunuz.

İftar için hafif börek

Malzemeler

-1/2 bardak yoğurt

-1/2 bardak süt

-8 adet baklava yufkas

-5 yemek kazeytinya

-300 gram peynir

-1/2 demet maydanoz

-Karabiber

Yapılışı

Yumurta, süt, yoğurt ve zeytinyağını birlikte iyice çırpın.

Maydanozu ince kıyın, peyniri çatalla ufalayın ve karıştırın.

Fırına dayanıklı diktörtgen bir kabı zeytinyağı ile yağlayın.

Yufkalardan birini yayın, üzerine yumurtalı karışımdan sürün.

4 yufkayı böylece yayın ve peynirli maydanozlu karışımı serpin. Üzerine biraz karabiber ekleyin,

Kalan 4 yufkayı da bu şekilde yayıp, en üste yine karışımdan sürün.

Kabınızdan taşan yufka artıklarını kesin.

150 derece fırında çıtır oluncaya, üstü kızarıncaya kadar pişirin. (35 - 40 dakika)

Yağ en kalorili yiyecek...

Şu bilimsel bilgi yağdan ne kadar çok kalori aldığmızı göstermeye yetiyor: 1 gram karbonhidrat veya 1 gram protein 4 kalori verirken,1 gram yağ 9 kalori veriyor. Yani yağ bize en çok kilo aldırabilecek yiyecek.

East Anglia Üniversitesi’nden Dr. Lee Hooper 54 bin kişiyi inceleyen bir araştırmanın sonuçlarından sonra şöyle diyor: "Yağı azaltırsanız kilo da biraz azalıyor, ama çok değil!" Araştırmaya katılanlar diyetlerindeki yağ oranını yüzde 10 kadar azaltınca yaklaşık 2 kilo kaybetmişler. Dr. Hooper yine de tam ikna olmuş değil, bu sonucun deneklerin yedikleri fast-food’u azaltmalarına bağlı olabileceğini düşünüyor. ’de Harward Halk Sağlığı Okulu’nda 68 bin kişi üzerinde kilo verme üzerine yapılan araştırmanın sonuçları da ilginç. Hem karbonhirat, hem de yağı azaltan diyetler, yani her ikisi de başarı getiriyor. Ancak daha çok yağ yiyenler, azaltınca daha çok kilo kaybetmişler.

Oruçlular için buzlu çay

Malzemeler

-Bir çaydanlık demli çay

-3 adet tarçın çubuğu

-1 litre su

-Bol buz

-Limon

-Bal

Yapılışı

Çayı demleyin.

3 adet tarçın çubuğu

Sonra iri bir sürahiye alın

Üzerine su ve limon dilimleri ekleyin.

Buzdolabında soğusun

Balla istediiğin kadar tatlandırıp bol buzla servis edin.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.