Şampiy10
Magazin
Gündem

Keskin gözler için kıvırcık lahana yiyin

Sağlam vücut için olduğu gibi, keskin gözler için de doğru beslenme büyük önem taşıyor. Gözümüze faydalı olan luteinin en iyi kaynağı ise kıvırcık lahana.

Gözlerimizi etkileyen pek çok faktör var. En çok rastlanan sarı nokta hastalığı. Nedeni henüz tam anlaşılabilmiş değil. Bilim insanları yaş, genler, sigara kullanımı, güneşe aşırı maruz kalmak ve beslenme gibi nedenlere bağlıyor.

Serbest radikaller göz sağlığını bozuyor

Araştırmacılar serbest radikallerin hücre bozulmasını hızlandırdıkları için maküler dejenerasyonun gelişmesine de yardımcı olduğunu düşünüyorlar. Antioksidan adı verilen bazı maddeler bu zararlı etkiyi önleyebiliyorlar. En güçlü antioksidan vitaminler A, C ve E vitaminleri. Bu maddelerin çoğunu sadece yediklerimizden alabiliyoruz. Karotenoidlerin en önemli iki tanesi Lutein ve Zeaksanthin. Lutein ve zeaksanthin bazı yiyeceklere renk veren sarı bitki pigmentleri. Ispanak ve kıvırcık lahana gibi koyu yeşil yapraklı bitkiler luteini en çok içeren bitkilerden. Yumurta da çok iyi bir kaynak. Lutein ve zeaksanthin gözün makulasında yüksek konsantrasyonda bulunuyorlar. Bir üçüncü madde olan meso-zeaksanthin vücutta luteinden oluşuyor. Makulanın içinde bu 3 pigmente "maküler pigmentler" deniyor. Bunların göz için zararlı olan ışığın mavi dalga boylarını emidiğini, gözü böylece koruduğu düşünülüyor.

Ne yemeliyiz?

Çeşitli beslenmek çok önemli.

Aşağıdaki liste en çok lutein içeren besinleri gösteriyor:

Sebzelerdeki lutein miktarları ( mg/100gr)

Kıvırcık lahana 11.4 mg

Kırmızı biber 8.5 mg

Ispanak 7.9 mg

Marul 4.7 mg

Pırasa 3.6 mg

Brokoli 3.3 mg

Bezelye 1.7 mg

Hafif pişirin

Bazı araştırmalara göre bu sebzeleri hafif pişirmek luteinin vücuttaki yararlanımını, kullanım oranlarını artırabiliyor. Buna o yiyeceğin biyoyararlanımı diyoruz. Ancak çok fazla pişirmenin luteine zarar verebileceğini de hemen ekleyeyim.

Zeaksanthin

Turuncu ve sarı meyve- sebzelerde bulunuyor. Örneğin; mısır, sarı biber bazı iyi kaynaklar. Bu yiyecekler ayrıca C ve E vitamiblerini de içeriyorlar.

Göz sağlığı ve Omega-3 ilişkisi

Omega-3 yağları vücudumuzda üretilmeyen sağlığımız için zorunlu olan yağlar. Özellikle soğuk suda yaşayan somon, uskumru, sardalya ve ton balıklarında bulunuyorlar. Haftada iki kez bu yağlı balıkları tüketmek gerekiyor.

Kıvırcık lahana: Lutein deposu

Kıvırcık lahana koyu yeşil, tadı bence çok lezzetli değil ancak çok sağlıklı. Luteinin en iyi kaynağı. Çiğ yenilince bile vücutta kullanılma oranı yüksek.

En yararlı 10 besin

-Kıvırcık lahana

-Ispanak

-Brokoli

-Brüksel lahanası

-Pazı

-Roka

-Bezelye

-Kırmızı biber

-Yumurta

-Bezelye

Sigara içende göz bozuluyor

Sigara içmek serbest radikal üretimini artırıyor. Serbest radikaller hücre yapısını bozan, hastalığı, kanseri tetikleyen elemanlar. Sigara içen kişilerde içmeyenlere göre sarı nokta hastalığı riski 4 kat fazla .

Yazının devamı...

Direncimizi artırmak için ne yiyelim?

Mevsim değişiklikleri bağışıklığımızı güçlendirmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan. Ekim ayıyla birlikte hava sıcaklığı da azaldı. Ne giyeceğimizi şaşırıyor, gece ne örteceğimize karar veremiyoruz. Kah terliyoruz, kah üşüyoruz. Okulların açılmasıyla çocuklarımızın çeşitli mikropları kapıp eve taşıma olasılığı da arttı. Gelin bugün bağışıklığı güçlendirmek için kolayca bulup yiyebileceğimiz ürünlere bakalım.

Yumurta

Ekonomik, hazırlaması kolay yüksek kalitede protein deyince akla ilk gelen besin.

1 yumurta 80 kalori. Beyazında 20 kalori, sarısında 60 kalori var. Günlük protein ihtiyacımızın yüzde 10’unu karşılıyor. A, D, B12 vitaminleri, kolin ve lutein içeriyor.

A vitamini ve lutein göz sağlığı için önemli, aynı zamanda antioksidanlar.

B12 enerji üretimi için şart.

D vitamini kemik sağlığı için gerekli.

Kolin, hücrenin normal fonksiyonunu sürdürebilmesi için gerekli bir besin. Günde 425-550 mg arası almamız gerekiyor. 1 yumurta 250 mg kadar kolin içeriyor.

Önemli: Kolin, lutein ve xeaxanthin yumurtanın sadece sarısında bulunuyor. İrice bir yumurtada 213 mg kolesterol var. Yağ oranı düşük; sadece 5 gram yağ içeriyor. Yumurtanın kabuk rengi besin içeriğini etkilemiyor. Yani kahverenginin besin değeri beyazdan daha yüksek diye düşünmeyin. Ekmek gibi değil! Yumurtanın sarısının daha koyu olması besin değerinin daha yüksek olduğunu göstermiyor.

C vitamini içeren tüm yiyecekler

C Vitamini bağışıklık sistemini güçlendiriyor. hastalıklara karşı savaşta da son derece etkili. Strese karşı hormonların yapımında, enerji üretiminde, vücudun destek dokusu olan kolajen yapımında görevli. Kemikleri, cildi, eklemleri güçlendiriyor, kanser ve kalp hastalığına karşı da koruyucu etkisi var.

Eksikliğinde ne görülüyor?

Sık hastalanma, hastalanma, sık nezle-grip, enerji azlığı,diş eti kanamaları, cildin kolay morarması, yaraların geç iyileşmesi, ciltte döküntüler, diş eti ve burun kanamaları...

Günlük önerilen doz ne kadar?

C vitamini için RDA ,yani günlük önerilen doz 60 mg.

Propolis

Bal arılarının ağaçlardan, çiçek saplarından ve diğer bitkisel saplardan topladıkları reçinemsi bir karışım. Arılar bitkilerden topladıkları maddelerle propolis yapıyor ve bununla kovan ve petek gözlerini sterilize ediyor. Kovana giren zararlıları öldürdükten sonra mumyalıyor. Propolis, arı ürünleri arasında yüksek antioksidan kapasitesiyle en bilineni! Nar suyu ile kıyaslandığında 62 kat, domates ile kıyaslandığında ise 120 kat daha yüksek antioksidan içeriğe sahip.

Nasıl kullanmalı?

Çocuklara kilo başına 0.3 gram verebilirsiniz.

3-7 yaş arasındaki çocuklara 1 çay kaşığı.

Sarımsak

Dünyanın potansiyeli en yüksek doğal ilaçlarından biri.

Vitamin-mineral ve güçlü antioksidanlardan da zengin.

Tansiyonu düşürüyor.

Damar elastikiyetini artırıyor.

Kolon kanserini önlüyor.

Kalp krizi riskini azaltıyor.

Kolesterolü düşürüyor.

Soğuk algınlığı riskini azaltıyor.

Diyabetlilerde açlık kan şekerini düşürüyor.

Yazının devamı...

Kimin ailesinde diyabetli yok?

Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan diyabetle ilgili her gün yeni bir araştırma yapıyor. Sonuçlar ise oldukça çarpıcı.

Geçen hafta Münih’te gerçekleşen Avrupa Birliği Diyabet Konferansı’nda şeker hastalığı konusunda birbirinden ilginç araştırmalar sunuldu. Diyabet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok sık görülüyor, diyabetli sayısı hızla artıyor.

Hemen hepimizin ailesinde diyabetli biri var. Bu kronik hastalık konusunda erken yaşlardan itibaren bilinç kazanmamız gerekli. Münih’teki konferanstan çok ilginç bulduğum bazı bölümleri sizinle palaşıyorum:

Eşi olan diyabetli kilo almıyor

Münih’te sunulan yeni bir araştırma diyabet yönetimi için büyük önem taşıyor. Araştırmaya göre eşiyle yaşayan diyabetlinin yalnız olana göre kilolu olma riski yarıya düşüyor.

Evli olan diyabetini çok daha iyi idare ediyor.

Araştırmayı kim yapmış?

Araştırmayı yapan Japon bilim insanları. Yokohama Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Yoshinobu Kondo ve Dr. Yasuo Teracuchi. Ayrıca Chigasaki Municipal Hastanesi’nden Dr. Shinobu Satoh.

Diyabetlinin kilo almaması niçin çok önemli?

Diyabetli kilo aldığı zaman insülin direnci artıyor. Kandaki şeker düzeyinin kontrolü zorlaşıyor. Metabolik sendrom ve kalp-damar hastalığı riski artıyor. Esasında diyabetlide kilo kontrolü çok kolay değil.

Birçok araştırma eşle yaşamanın kan şekeri kontrolünü kolaylaştırdığını gösteriyor. Ancak eşle yaşamın kilo kontrolü ve metabolik sendrom üzerine etkileri tam netleşmiş değil. O yüzden araştırmacılar özellikle bu konulara eğilmiş.

Araştırmaya kaç diyabetli katılmış?

270. Bunlardan 180’i evli, 90’ı yalnız yaşayan kişilermiş. Bekarlara göre evlilerin hem kiloları, hem 3 aylık kan şeker düzeyi ortalamaları, hem de yağ oranları çok daha düşük bulunmuş. Metabolik sendrom riskleri de nerdeyse yarı yarıya düşük çıkmış.

Diyabetli erkek- diyabetli kadın farkı

Eğer diyabetli erkekse ve evliyse metabolik sendrom riski düşüyor. Eğer diyabetli kadınsa bir fark görememişler.

Sonuç:

Evli olan diyabetliler bekarlara göre daha az kilolu. Evli ve eşiyle yaşayan diyabetli erkekse çok daha sağlıklı kalıyor. Erkek diyabetli yalnız yaşıyorsa kilolu olma ve metabolik sendroma yakalanma riski yüksek.

Öğleden sonra uyumak diyabet riskini artırıyor

300 binden fazla kişi üzerinde yapılan araştırma günde bir saat veya daha fazla gündüz uykusunun diyabet riskini yüzde 45 artırdığını ortaya koydu. İlginç olan eğer kestirme süresi 60 dakikadan kısa ise diyabet riski artmıyor.

Araştırmayı kim yapmış?

Tokyo Üniversitesi’nden Dr. Yamada Tomahide ve ekibi.

İyi uyku sağlık demek

Uyku doğru beslenme ve egzersizle birlikte sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bileşeni. Birçok araştırma uyku süresiyle metabolik hastalıklar arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. Ancak bazı kişiler yaşam şekilleri nedeniyle gece uykularını alamıyor ve gündüz kestirmeleriyle durumu telafi etmeye çalışıyor. Bu kestirmeler kişiden kişiye değişiyor; 10-15 dakikadan birkaç saate kadar uyuyanlar var. Gün içinde bir kez değil, birkaç kez kestiren de var.

Araştırma nasıl yapılmış?

300 binden fazla Asya ve Batılının yaşamını içeren rapor incelenerek.

Sonuç:

Araştırmacıların vardığı nokta şu: “Uzun süre kestirmek diyabet ve metabolik sendrom riskini artırıyor.

Kısa süreli kestirmenin insan sağlığı üzerindeki etkisi için daha fazla araştırma yapılmalı.”

D vitaminine dikkat edin!

İnsanlar üzerindeki araştırmalar tip 2 diyabet ve D vitamin arasındaki güçlü ilişkiyi ortaya koyuyor. D vitamini eksikliği insulin direncini artırıyor. Ayrıca D vitamini eksikliğinin kas yorgunluğuna yol açıyor.

Fareler üzerinde yapılan araştırmada 40 fare iki gruba ayrılmış. Dört ay boyunca bir gruba standart diyet, diğerine ise yağlı-şekerli diyet verilmiş. Ayrıca şekerli-yağlı beslenen farelere son iki ay her gün Vitamin D desteği de verilmiş. Bol yağlı - şekerli beslenen farelerin kiloları artmış, vücutlarında şeker hastalığına öncü ortam oluşmuş. Bol yağlı beslenen ama sonrasında D vitamini desteği alan farelerde durumlarında gelişme gözlenmiş.

Sonuç

Araştırmacılar diyor ki: “Araştırmamız D vitamini desteğinin bol yağlı ve şekerli beslenenlerde insülin direncini azalttığını ortaya koyuyor. D vitamini bu hastalarda görüdüğümüz kas yorgunluğunu da azaltıyor. İnsanlarda diyabetli olanlarda D vitamini desteğinin diyabetin seyrine nasıl etki edeceği konusunda daha çok araştırma yapılması gerekli.”

Yazının devamı...

Buğday çimi: Süper yiyecek mi, şehir efsanesi mi?

Buğday çimi bildiğimiz buğdaydan hazırlanan bir yiyecek. Buğday tohumunun ilk çıkan yapraklarından elde ediliyor. Bazen buğday çimi suyu olarak bazen de konsantre olarak satılıyor. Buğday çimine ilgi sağlıklı beslenme bilincinin arttığı son yıllarda daha da büyüdü. Birçok kişi buğday çimiyle detoks yapıyor, hastalıklarını iyileştirmeye veya sağlıklı kalmaya çalışıyor. Peki buğday çimi süper yiyecek mi yoksa şehir efsanesi mi? Bilimsel kanıt var mı? Yoksa pazarlama harikası mı?

Nasıl ünlendi?

1930’larda Amerikalı kimyager Charles Schnabel buluşlarıyla buğday çimine ilgiyi artırdı. Günümüzde hala araştırmalar sürüyor. Sav şu: "Buğday çimi süper yiyecek: Besin değeri diğer sebzelerden çok daha fazla. Yangıyı, dolayısıyla kanseri önlüyor, kırmızı kan hücrelerimiz olan alyuvarların yapımını hızlandırıyor,kan dolaşımını düzenliyor."

Buğday çimi hakkındaki kanıtlar

İngiliz Diyetetik Birliği sağlık iddialarını birlikte araştırmışlar. İşte sonuçlar:

-Buğday çimciler klorofil içerdiği için suyunu içmenin hemoglobini artıracağını düşünüyorlar. Ancak bu görüşü destekleyecek herhangi bir bilimsel kanıt yok.

-Buğday çiminde klorofil, vitamin ve enzimler var. Öne çıkanlar A, C, E vitamini, demir ve kalsiyum.

-2002’de yapılan bir araştıramada koliti olan hastalara bir ay boyunca günde 100 ml buğday çimi suyu verildiğinde iyileşme gösterdikleri saptanmış. Ancak araştırma sadece 21 kişi üzerinde yapılmış. Bilim insanları kesin evet için daha çok araştırmaya ihtiyaç duyduklarını belirtiyorlar.

Buğday çiminin besin değeri daha mı yüksek?

30 ml buğday çimi suyunun diğer sebzelerin 1 kilosuna denk geldiğine dair iddialar var. Oysa araştırmalar buğday çiminin diğer sebzelerden farkı olmağını, eşit olduğunu gösteriyor. Yani 1 kg buğday çimi mi tüketttiniz, bu 1 kilo havuç veya ıspanağa denk.

Sonuç: Buğday çiminin diğer sebze ve meyvelerden daha yararlı olduğunu kesin olarak destekleyen bilimsel kanıt yok. Eğer illa buğday çimi suyu içeceğim diyorsanız, günde 5 porsiyon sebze-meyveye ek olarak almalısınız.

Yaban mersini (Bluberry)

Yaban mersini süper yiyeceklerden biri olarak görülüyor. Bir Kuzey Amerika meyvesi. K vitamininden zengin. Aynı zamanda C vitamini, lif, manganez ve anthocyanin adlı antioksidanları da içeriyor.

"Yaban mersinciler" bu minik meyvenin kanserden, kalp hastalığından koruyabileceğine belleği güçlendireceğine inanıyorlar. Peki acaba ne kadar doğru?

İngiliz Diyetetik Birliği mercek altına almış. İşte sonuçlar:

Yabanmersini hakkındaki kanıtlar

-93 bin kadın üzerinde yapılan araştırmada, haftada 3 kez yaban mersini ve çilek yiyenlerin ayda bir veya daha az yiyenlere göre kalp krizi geçirme riskinin yüzde 32 azaldığı görülmüş.

-48 menopoza girmiş kadında yapılan araştırmada 8 hafta boyunca yaban mersini ekstresi verilen kadınlarda kan basıncının önemli oranda azaldığı saptanmış.

-Hücre ve hayvanlar üzerindeki çalışmalar, yaban mersini ekstrelerinin kansere sebebi serbest radikallerin oluşmasını azalttığı görüldü.

Sonuç: Henüz araştırmalar yetersiz. Ancak sağlıklı kalmak için günde 5 porsiyon sebze meyve kuralımızda bu meyveyi de unutmamak yerinde olur. Yaban mersininin kalorisi düşük; 100 gramında sadece 57 kalori var.

Yazının devamı...

Et en iyi kısık ateşte pişer

Kurban Bayramı'nın gelmesiyle kontrolsüz ve doğru olmayan et tüketimi de artıyor. Eti yüksek ısıda pişirmeyin, güne normal kahvaltıyla başlayın...

Bayramlar hepimizin beslenme konusunda dikkatimizi bıraktığımız, "gevşediğimiz" zamanlar... Kurban Bayramı'nda kırmızı et tüketimimiz haliyle çok artıyor. Aynı şeker bayramında olduğu gibi bu bayramda da başta özellikle kalp-damar hastaları olmak üzere, diyabet, yüksek tansiyonu olanların da çok daha dikkatli olmaları gerekiyor.

Hem sabah hem öğlen et yemeyin

Yağlı etler yerine az yağlı ve yağsız et tüketin.

Miktara dikkat edin. Aşırıya kaçmayın. Gerekirse tartarak tüketin.

Hem öğlen hem akşam et tüketmemeye çalışın. Öğünlerden birini tercih edin.

Tamamen sağlıklı bireylerde bile bazı sindirim sorunlarına yol açabiliyor.

Mide - bağırsak hastalığınız varsa kurban etini hemen tüketmeyin. Buzdolabında birkaç gün dinlendirin. Haşlayarak veya fırında pişirerek yiyin.

Kızartma ve kavurma yöntemlerinden uzak durun.

Kurban Bayramı’nda sakatat tüketimi de artıyor. Özellikle kolesterol hastaları ile kalp-damar hastalığı riski taşıyan kişiler sakatat tüketiminden kaçınmalılar.

Fazla et tüketimi kabızlık yapabilir. Etinizin yanında mutlaka bol zeytinyağlı salata, yeşillik yiyin.

Et çözüldükten sonra hemen pişirin

Eti büyük parçalar yerine tek seferde kullanılacak kadar küçük miktarlara ayırın. Buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklayın.

Kurban eti buzlukta -2 derecede birkaç hafta saklanabilir. Derin dondurucuda ise -18 C ‘de 3 ay saklayabilirsiniz.

Eti çözdükten sonra hemen pişirin. Tekrar dondurmayın.

Yüksek ısı kimyasalları açığa çıkarıyor

Yaklaşık 30 yıldan beri bilinen bir gerçek var: Izgara, kızartma, tütsüleme gibi yüksek ısılarda pişirmede bazı yiyeceklerin içindeki moleküller parçalanıyor ve toksik kimyasallar açığa çıkıyor. Bunlara ‘heterosiklik aminler’ (HCA) diyoruz. Biz bu yiyecekleri yediğimizde heterosiklik aminler emiliyor, kana karışıyor, meme, kalın bağırsak, prostat hücrelerimiz başta olmak üzere vücudumuzda izleri görülüyor. Yıllardır süren çalışmalarda çok fazla ızgara et yemenin kolon, meme, prostat, pankreas gibi bazı kanser türlerini artırabildiği görüldü.

Biberiye tüketmek zarardan koruyor

Yapılan araştırmalar biberiye bitkisinin heterosiklik amin oluşumunu azalttığını gösterdi.

Eti biberiye bitkisiyle pişirmek, bol biberiye tüketmek yanmış etin zararlarından vücudumuzu az da olsa koruyabilir. Aynı şekilde laboratuvar testleri de biberiyenin kanser hücrelerini öldürebileceğini, kanser hastalarının yaşam süresini uzatabileceğini göstermiş...

Kömürün kor hale gelmesini bekleyin

Mangal sağlıklı bir pişirme yönetmi değil. Ancak halk olarak çok sevdiğimiz bir pişirme yöntemi. Bayramdan bayrama yapıyorsanız bu keyfi esirgemenin bir anlamı yok. Et ateşe çok yakın olduğu zaman sağlığa zararlı bileşikler açığa çıkıyor. Mangal yaparken kömürün kor halini almasını bekleyin. Et ile ateş arası mesafe ortalama 15 cm olmalı. Etin pişirildiği yüzey yerine, kırmızı etin kendisini yağlamak, yağın ete yapışmasını ve yağın yanmasını engelliyor.

Etin erken tuzlanması erken sertleşmesine neden oluyor.

Kuyruk yağı eklemeyin!

Kısık ateşte pişirilmeli.

Maşa ve çatal gibi sivri uçlu mutfak malzemesi kullanılmamalı.

Et piştikten sonra kısa bir süre dinlendirilmeli.

Et yemekleri yaparken kuyruk yağı gibi yağları eklemek, aldığınız doymuş yağ miktarını artıracak. Eti kendi yağıyla pişirin,ekstra yağ eklemeyin.

Erken tuzlamak sertleştiriyor

Kırmızı eti sağlıklı olarak pişirmek için basit teknikler uygulamak yeterli. Böylece hem besin değerinde kaybı önlemiş oluyoruz, hem de fazla yağ ve gereksiz kalori alımından kurtulabiliyoruz.

Et bize yüksek kalitede protein sağlayan, besin değeri yüksek bir yiyecek. B grubu vitaminler ve mineraller açısından zengin.

Bonfile, fileto, pirzola gibi en çok tercih edilen kırmızı et çeşitleri pişirilirken, pişirme yüzeyi yerine eti yağlayın.

Yapılan hatalardan biri de etin erken tuzlamak. Bu etin erken sertleşmesine neden oluyor.

Eti pişirirken aşırı yağ kullanmayın. Kırmızı et önemli oranda katı yağ içeriyor. Bol yağda kızartırsak vücudumuza oradan da yağ girmiş oluyor.

Sabah rutin kahvaltınızı yapın

Güne normal kahvaltınızla başlayın. Ülkemizde kurban eti ile güne başlamak yaygın bir davranış biçimi. Ancak sindirim açısından sorun yaratıyor.

Etin yağlı kısmını çıkartarak pişirin. Böylece doymuş yağ tüketiminiz azalacaktır.

Eti dinlendirerek pişirin, tüketin. Böylece gaz şişkinlik, reflü gibi sindirim sistemi sorunları önemli ölçüde azalacak.

Etin içindeki bol demiri vücumuzun emebilmesi için C vitaminine ihtiyacımız var. Etin yanında bol domates ,biber, yeşillik yiyin.

Yemek sonrası aşırı demli çay tüketimi etin içindeki demirin emilimini engelleyecektir. Çayınızı yemeğin hem en sonrasında içmeyin.

Yazının devamı...

Akdeniz diyeti kalp için ilaçlardan daha iyi

Akdeniz diyeti ve yararları hakkında çok yazılıp çizildi. Bu beslenme biçiminin kilo vermeye, korumaya yardımcı olduğu, kronik hastalıklardan koruduğu, diyabeti önlediği, kanserden koruma sağladığını çoktandır biliyoruz. Ancak şimdiye kadar yapılan deneylerin veya araştırmaların çoğu sağlıklı kişiler üzerindeydi.

Peki eğer kişi kalp hastasıysa veya kalp krizi geçirdiyse, sonrasında Akdeniz diyetini benimser ve öyle beslenirse ne oluyor? İşte Roma’da geçtiğimiz günlerde yapılan Avrupa Kardiyoloji Topluluğu Konferansı’nda bu konu hakkındaki araştırma sunuldu. Araştırmaya göre Akdeniz diyeti erken ölümlerin önlenmesine statinlerden daha büyük çare sağlayabilir.

Kalp hastalarının genel yaşam süresine bakıldığında Akdeniz diyetinin erken ölümleri yüzde 37 oranında önlediği görüldü. Daha önceki araştırmalar sadece statin grubu ilaçları almanın yüzde 18 oranında azalttığını göstermişti.

Araştırmayı yapan kim?

İtalya Pozzili’deki IRCCS Neuromed Enstitüsü, Epidemiyoloji ve Önlem Bölümü. Prof. Giovanni de Gaetano liderliğindeki araştırmacıların bağımsız olduğu belirtiliyor.

Araştırmacılardan Dr. Marialaura Bonaccio: “Ölüm riskini en çok azaltanların daha çok sebze, meyve, balık,kuruyemiş ve tekli doymamış yağ; yani zeytinyağı tüketmek olduğunu gördük.” diyor.

Ölüm riski yüzde 37 azalmış!

Yedi yıl boyunca 1200 kalp hastası İtalyan incelenmiş. Denekler neler yediklerini not etmişler. Yedi yıl sonunda 208 kişi ölmüş. Akdeniz diyetiyle beslenenlerde ölüm oranının yüzdede 21 azaldığı saptanmış. Akdeniz diyetine sıkı bağlı kalanlarda ölüm riskinin %37 azaldığı bulunmuş.

Devlet ilaçla beraber sebze parasını da ödesin

Uzmanlar kalp hastalarının her ikisinden de yararlanarak daha çok fayda sağlayacağını düşünüyor. Örneğin, İngiltere’de 7 milyon kalp hastası var. Akdeniz diyeti o kadar iyi sonuç veriyor ki, devletin ücretsiz meyve sebze dağıtmasının halkın genel alışkanlıklarını değiştirmek için çok faydalı olabileceğini düşünüyorlar. Italyan Prof. Giovanni de Gaetano: “Akdeniz diyetiyle beslenenlerde herhangi bir nedenle ölümü bu diyeti benimsemeyenlere göre yüzde 37 daha az bulduk. Sigorta sistemleri ilacın parasını ödüyor ama sebzeyi ödemiyor. Devlet bu tip beslenmeye yardımcı olmak için sebzenin parasını da ödemeli” diyor.

Bol taze sebze tüketen uzun yaşıyor

Yaşam süresinin artmasında en büyük etken bol taze sebze tüketmek. Bunu yağlı balık, meyve ve zeytinyağında da bulunan tekli doymamış yağ tüketimi izliyor.

Çok güçlü antioksidanların etkisi

İşte araştırmacılar için bir sonraki adım bu. İngiliz uzmanlar bunu zeytinyağı, yağlı balık, sebze ve meyvelerin çok güçlü antioksidan etkilerine bağlıyorlar. İngiliz Kalp Vakfı’ndan Prof. Jeremy Pearson: “Kalp hastası olsanız bile Akdeniz diyetinin ölüm riskini azaltacağını bilmek güzel. Bu araştırmanın bize gösterdiği şu: Tedavi görüyor olsanız, kalp krizi geçirmiş olsanız bile Akdeniz tipi beslenirseniz çok daha fazla yarar sağlıyorsunuz.”

Statinler kötü kolestrol üretimini durduruyor

Kanda kötü kolesterol düzyini düşüren bir grup ilaca verilen ad. LDL ( isim low density lipoprotein’in ilk harflerinden geliyor) kolesterole kötü kolesterol diyoruz. Statinler kötü kolesterolün karaciğerde üretimini önlüyorlar. Kalp-damar hastalıkları dünyada ölüm nedenleri arasında birinci sırada.

Kalp-damar hastalıkları şunlar:

- Koroner kalp hastalığı

- Anjina

- Kalp krizi

- Felç

Kalp damar hastalığı riskini nasıl azaltabilirim?

- Sağlıklı beslenerek

- Düzenli egzersiz yaparak

- Kilomu koruyarak

- Alkol tüketimini azaltarak

- Sigarayı bırakarak

En çok görülen yan etkiler

- Sindirim sistemi sorunları (gaz , şişkinlik, kabızlık, diyare gibi)

- Baş ağrısı

- Burun akıntısı

- Burun tıkanıklığı

- İyi hissetmeme

- Burun kanaması

Tekli doymamış yağ ne demek?

Bu yağ asitleri doymuş veya doymamış diye sınıflandırılıyor. Tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlar hep doymamış yağ asitleridir. Yağların hepsi 3 birim yağ asiti ve 1 birim gliserolden oluşur ve bu bileşime trigliserit denir. Yağ çeşitleri arasındaki fark, değişik yağ asitlerinden oluşmasından kaynaklanır.

Doymamış yağlar sağlık için yararlı yağlardır ve ikiye ayrılırlar:

Tekli doymamış yağlar

- Zeytinyağı

- Avokado

- Fıstık

- Üzüm çekirdeği yağı

Çoklu doymamış yağlar

- Mısır  Ayçiçeği

- Soya  Susam

- Pamukçekirdeği

- Fındık

- Keten tohumu

Yazının devamı...

Uzun yaşamın sırrı Acciaroli’de

Çoğumuz Acciaroli ismini duymamışızdır. Ama bundan sonra çok fazla duyacağız. Çünkü bu kasaba uzun yaşamın sırrını saklıyor.

Acciaroli İtalya'da bir kıyı kasabası. Amalfi kıyısının güneyinde, Salerno'ya 70 km uzaklıkta. Kasaba Milli Park alanı içinde. Arkasını dağlara dayamış, önü deniz, liman. Yörede Akdeniz Bölgesi florası hakim, yani bitki örtüsü maki ve çalılıktan oluşuyor. Özellikle yazın çok popüler. Mavi bayraklı denizi var. Katıldığım tüm beslenme konferanslarında bilim insanları uzun yaşamın sırrını dengeli beslenmek, spor yapmak, şişman olmamak, sigara içmemek gibi başlıklar altında topluyor. Ancak Acciaroli, hepimizin ezberini bozuyor. Yaşlılarda fazla kilolu olanlar da var, sigara içen de!

Ezber bozan bir kasaba

Kasabalılar Akdeniz beslenme biçimiyle besleniyor. Ancak bu beslenme biçimi tüm İtalya'ya hakim; ama İtalya'da yüzyılı devirmiş insanların bu kadar yoğun olduğu başka bir yer yok. Kasabada herkes biberiye yiyor. Her yerde biberiye yetişiyor, yağlarına, salatalarına ve yemeklerine koyuyorlar. Hamsi yiyorlar. Neredeyse her yemeklerinde var. Yağlı bir balık olan hamsi omega-3 yağlarından çok zengin ve hem kalp - damar hastalığını önlüyor hem de beyin fonksiyonlarına yardımcı oluyor. İç ve dış cildimizin genç kalmasını da sağlıyor. Hava temiz. Kasabada endüstrileşme yok. Soludukları hava pırıl pırıl. lıman havaları var, güneş çoğunluka parıldıyor; bu yüzden hayatları dışarıda geçiyor. Hareketliler. Çünkü yürüyor, yüzüyor ve tırmanıyorlar.

Hemingway ilk keşfedenlerden

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ünlü Amerikalı yazar Ernest Hemingway, kasabayı ilk keşfeden isimlerden diyebiliriz.

Gençlik çeşmesini bulmuş gibiler

Kasabada 100 yaşını geçen yaklaşık 300 kişi var. Bunların yüzde 20'si 110 yaşında. Üstelik çoğu fazla kilolu veya sigara içiyor. Alzheimer, bunama, kalp-damar hastalığı da çok az görülüyor. Kaliforniya Üniversitesi San Diego Tıp Fakültesi ve Roma La Sapienza Üniversitesi’nin mart ayında başlattığı kasaba üzerindeki araştırmıya göre ekibin bazı gözlemleri var:

Biberiyenin faydaları

Biberiye kanseri önlüyor

Yüksek ısı derecelerinde kızartma, ızgara, barbekü, tütsü yönetimlerinin bazı yiyeceklerde toksik madde oluşumuna yol açtığı yıllardır bilinen bir gerçek. Bunlara "heterosiklik aminler" veya kısaca "HCA"lar deniyor. Bu etleri tükettiğimizde HCA'lar emiliyor ve kolon, meme, prostat gibi bölgelerde kalabiliyor. Hayvan deneylerinde DNA bozulmasına yol açtığı da görülmüş. Çok fazla ızgara et tüketimiyle kolon, meme, prostat ve pankreas kanserlerinin ilişkili olduğu belirtildi. HCA’ların et, tavuk hatta balıkta bile olabiliyor. Avusturyalı araştırmaclar hamburger etlerini 180 derecede 20 dakika kızarttıklarında HCA'ların et pişmeye devam ederken arttığını gözlemlemişler. Hamburger etlerinin üzerine biberiye serpip kızarttıklarında yüzde 61 daha az HCA oluşmuş. Biberiye çok güçlü bir antioksidan kokteyl gibi. İçinde rosmarinik asit, karnosik asit ve karnosol adlı üç önemli antioksidan var. Bunların üçünün bileşimi biberiyeyi bir antioksidan topuna dönüştürüyor.

Güneşin zararlı etkilerinden koruyor

Biberiye güneşin zararlı etkilerine karşı cildi kalkan gibi koruyor. New Jersey Rutgers Üniversitesi'nde yapılan deneyde iki grup deney hayvanında cilt kanseri oluşturumuş. Bu gruplardan birindeki hayvanlara düzenli olarak biberiyenin içndeki antioksidanlardan biri olan karnosol enjekte edildiğinde yüzde 61 daha az tümör geliştirmişler.

Yastık altınıza biberiye koyun

Bir araştırmada sadece biberiye koklamanın bile deneklerde stres hormonu kortizolü azalttığı gösterilmiş. Kortizolün yüksekliği vücudumuzda oksidasyonu artırıyor ve kansere zemin hazırlıyor.

Yazının devamı...

Kanseri yenmek için düşük kalorili beslenin

Dünya Kanser Araştırma Vakfı yayınladığı kitapçıkta, kanserden korunmak için kalorisi düşük, kendisi büyük yiyeceklerin tercih edilmesini öneriyor.

Dünya Kanser Araştırma Vakfı’nın kanserden korunmak için önerilerinin yer aldığı harika bir kitapçık var elimde. Bu hafta size bu kitapçıktan seçtiğim bazı bölümleri aktarıyorum.

Ana öğünde yemeyen atıştırmaya başlıyor

Vücudun belli bir kalori ihtiyacı var; bu kişiden kişiye değişiyor. Eğer ana öğünlerde sağlıklı bir kalori girişi sağlamazsak, yeterli besin almazsak kendimizi kısa süre sonra aç hissediyoruz. İşlimize konsantre olamıyoruz, taa ki ağzımıza birkaç bisküvi atıncaya veya bir başka abur cubur atıştırıncaya kadar! Kısacası eğer yemek zamanında adam gibi yemezsek sonrasında bir sürü abur cubura eğilim gösteriyoruz. Bunu önlemek için yeme biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor; kalorisi düşük ama hacmi büyük, gözümüzü doyuracak yiyecekleri tercih etmeliyiz. Sadace kaloriyi azaltmak işe yaramıyor.

Enerji yoğunluğuna dikkat

Yiyecek ve içeceklerdeki kalori, miktarı veya enerji çok değişken. Düşük enerji yoğunluğundaki yiyecekler 100 gramlarında çok daha az kalori içeriyorlar.

Örneğin: 30 gram havuç 9 kalori, 30 gram sütlü çikolata 156 kalori. Tam 17 kat fark var!

Düşük enerji yoğunluğundaki yiyecekler örneğin meyve ve sebzeler çok bol su ve lif içeriyorlar. Bu onlara hacim kazandırıyor. Hem gözümüzü doyuruyor. hem de bizi daha çok tatmin ediyorlar.

Yüksek enerji yoğunluktaki yiyecekler yağdan şekerden genelde zenginler, besin değerleri ise genelde düşük. Bu tür yiyeceklerle beslenmek şişmanlamaya yol açıyor. Çünkü küçük miktarlarda bile yeseniz çok kalori alıyorsunuz.

Kırmızı eti ölçülü yiyin

Sosis, salam gibi işlemden geçmiş etler kalın bağırsak kanseri riskini artırabiliyor. Bu tür ürünler aynı zamanda yağ oranları yüksek olduğundan aşırı kalorililer.

Et tüketiminiz haftada 500 gramı geçmemeli. Bunun çiğ et olarak karşılığı 700-750 grama denk geliyor.

Yağsız eti tercih edin. Etin görünen yağlarını sıyırın.

Daha düşük kalorili et türlerini tercih edin; tavuk, hindi, balık gibi.. Tavuk ve hindinin derilerini çıkarın.

Sağlıklı porsiyon ne kadar?

- 2-3 yemek kaşığı (yk) pişmiş pirinç

- 2 küçük haşlanmış patates

- 1 dilim ekmek

- 30 gr. müsli (3 yk)

- 30 gr peynir

- 150 ml yoğurt

- 1 bardak süt

- 80 gr pişmiş et

- 120 gr soya tofu

- 3-4 yk pişmiş baklagil

Alkol kalorimetre

- 1 kadeh şarap (175ml)= 1,5 çikolatalı bisküvi (124 kalori)

- 1 bardak bira=

3 çikolatalı bisküvi (250 kalori)

- 1 ölçek viski

(25 ml)= yaklaşık 1,5 çikolatalı bisküvi (117 kalori)

Yoğun enerjili yiyecekler

100 gramında 225-275 kaloriden fazla içeren yiyeceklere yoğun enerjili yiyecekler diyoruz. Örneğin; çikolata, cips, bisküvi, yağdan zengin yiyecekler, burgerler, cipsler, kızarmış tavuk vs. Örnek: 3,5 kare sütlü çikolata (156 kalori)

Orta enerjili yiyecekler

100 gramında 100-225 kalori içeren yiyecekler.

Ekmek, az yağlı et, tavuk, balık.

Örnek: 1 dilim tam ekmek (65 kalori)

Düşük enerjili yiyecekler

100 gramında 60-150 kalori içeren yiyecekler. Kahvaltılık gevrek, esmer pirinç, makarna, baklagil. Birçok sebzeler, meyveler, kökler, haşlanmış patates. Örnek: 1 küçük boy havuç (9 kalori)

30 dakikada kaç kalori harcanır!

Jogging 300

Bisiklet 300

Koşu 430

Yüzme 225

Tenis 260

Dans etmek 170

Arerobik 190

Hiking 225

Yürümek 140

*Değerler 75 kiloluk bir erişkin göze alınarak saptanmış.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.