Şampiy10
Magazin
Gündem

Alkali beslenme pratiği

Vücudumuzun ideal pH’ı hafif alkalidir. Bir bardak suya yarım limon sıkarak veya besinleri doğru teknikle pişirerek bu dengeyi sağlayabilirsiniz.

Bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçüye pH diyoruz. pH cetveli 0-14 arasındadır. 0 aşırı asit, 14 aşırı alkali, 7 ise nötr durumu anlatır. İdeal kan pH’ı 7.35 - 7.45 rakamları arasındadır, yani ideal kan pH’ı hafif alkalidir. Ph değerinin bu rakamların altında olması asit, üstünde olması ise alkalik ortam yaratır. Kandaki bu oran değişirse; bağışıklık sisteminiz zayıflar, metabolizmanız iyi çalışmaz, bağırsaklardan emilim ve sindiriminizde aksamalar olur. Bakteri, virüs, mantar enfeksiyonlarınız artar. Ancak vücudunuz akıllıdır, bu dengeyi sabit tutabilmek için refleks yollarla çalışır. Siz de vücudunuzun pH miktarını dengede tutması için ona üç şekilde yardım edebilirsiniz:

Bol sebze yiyerek:

Taze sebzelerin çoğu yüksek oranda alkalidir. Meyvelerin genel olarak az şeker içerenleri hafif alkali, yüksek oranda şeker içerenleri asidiktir. Kuru baklagiller alkali, nötr ya da hafif asidikken buğday ve ürünleri ile etler orta yüksek derecede asidiktir. Tüm şekerler, asitli içecekler, çikolata vb yüksek oranda asidiktir. Bir birim asitli yiyeceğe karşılık 2-3 birim alkali yiyecek tüketirseniz dengeyi sağlamış olursunuz.

Doğru nefes alarak pH’ı dengeleyin

Nefes alırken diyaframınızı da bu işleyişin içerisine katmanız gerekiyor. Çünkü oksijen alkali, karbondioksit ise asittir. Ve siz her soluk aldığınızda oksijen alıp, karbondioksit vererek dengenizi sağlarsınız.

Diyafram nefesi basitçe akciğerlerinizin hemen altında bulunan diyafram kasınızın da nefes almanıza katılması demek. Diyafram nefesi aldığınızda akciğerlerinizin alt lobları da oksijenlenecek ve daha kaliteli nefes alacaksınız. Ayağa kalkın ve bir elinizi karnınızın, bir elinizi de göğsünüzün üzerine yerleştirin, derin bir nefes alın. Nefes alırken sadece göğsünüz hareket ediyorsa akciğerlerinizin üst loblarından, yüzeyel solunum yapıyorsunuz demektir. Karnınız hareket ediyorsa temel olarak doğru nefes aldığınızı söyleyebiliriz.

Basit nefes çalışması örneği:

Gözlerinizi kapayın, bir elinizi göğsünüzün, bir elinizi karnınızın üzerine koyun, burnunuzdan nefes alın, biraz tutun, yavaşça verin. Bu egzersizi beş dakika kadar sürdürün ve bu süre içinde sadece nefesinize konsantre olmaya çalışın.

Alkali su ve taze sıkılmış sebze suyu içerek:

Alkali suyu bir bardak suya yarım limon sıkarak kolaylıkla elde edebilirsiniz. Limon normalde asidik iken vücuda girince alkali reaksiyon gösterir.

Etler için

-Tencere yemeği şeklinde olarak ağır ateşte pişirilmesi.

-Düşük ısıda fırınlamak.

-Izgara yapmak.

-Sac üzerinde pişirmek.

-Odun ateşinde pişirmek.

-Kömür ateşinde pişirmek.

-Kızartmak.

-LPG alevinde pişirmek (döner pişirme tarzı)Doğru pişirme teknikleri

Sebzeler için

-Buğuda veya buharda pişirmek. Â Ağır ateşte yağsız olarak sotelemek.

-Düşük ısıda fırınlamak.

-Izgara yapmak.

-Bol suda az süreyle haşlamak. Â Tencere yemeği şeklinde pişirmek.

-Kızartmak.

-Sebze çiğ haliyle tüketilebiliyorsa en sağlıklısı bu haliyle tüketmektir.

Yazının devamı...

Griple savaşa hazır olun

Grip, influenza virüsünün neden olduğu, çok kolay ve hızlı bulaşabilen dolayısıyla hemen hepimizi oldukça olumsuz yönde etkileyen bir hastalık. Grip; ateş, titreme, boğaz ağrısı, vücut ağrısı gibi belirtiler gösterirken; soğuk algınlığı, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ile karakterizedir ve daha hafif seyreder. Her iki hastalık da etken mikroorganizmaları farklı olmasına karşın en çok "damlacık enfeksiyonu"yla bulaşıyor.

Ağzınızı çalkalayıp gargara yapın

Gribal enfeksiyonların yoğun olduğu aylarda ağzınızı günde birkaç kez suyla çalkalayıp, gargara yapın. İnfluenza virüsleri ilk burun bölgesine yerleşeceğinden burnunuzu günde birkaç kez suyla temizleyin. Ayrıca ellerinizi de sık sık su ve sabunla yıkayın.

Burun yolunuzu açık tutmaya özen gösterin

Burundan nefes alırsanız akciğerlerinize daha sıcak hava gönderirsiniz. Bunun için de burun yolunuzu açık tutmaya özen göstermelisiniz.

Hasta olduğundan şüphe ettiğiniz kişilerle öpüşmemeli ve tokalaşmamalsınız.

Mümkün olduğunca kalabalık ortamlarda bulunmayın. Bulunmanız gerekiyorsa bir maske, mendil vs ile burnunuzu kapatın.

Kemoterapi ve radyoterapi gören hastaların tüm diğer enfeksiyonlar gibi gripten de soğuk algınlığından da kesinlikle korunması gerek.

Bazı grip ilaçlarının hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, diyabet, böbrek- karaciğer yetmezliği çeken hastalarda komplikasyonlara yol açabileceğini aklınızdan çıkartmayın.

Bol su için hastalığa yakalanmayın

-Günlük hayatınızda da hem kendiniz hem çocuklarınız şekerli gazlı içecekler yerine bol bol su için.

-Adaçayı, ıhlamur, ahududu, ekinezya, zencefil çayı gribe karşı savaşırlar.

-Minerallerden özellikle demir ve çinko, bağışıklık sistemi güçlendirici özelliktedir.

-Demirden zengin besinler; kırmızı et, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kereviz yaprağı, roka, kuru kayısı.

-Çinkodan zengin besinler; tam tahıllar ekmek, et, balık, badem, ceviz.

-A vitamini ve beta-karotenden zengin beslenin. Yumurta sarısı, havuç, süt, yeşilbiber, brokoli, kayısı, patates, yeşil yapraklı ve sarı sebzeler A vitamini ve beta karotenden zengindir.

-Yoğurt ve kefir bağışıklığınızı güçlendirir. Yoğurdu buzdolabının kapağında saklarsınız yararlı bakteriler işe yaramaz...

Portakal, kivi, havuç ve fesleğen dopingi

-1 avuç fesleğen yaprağı

-2 portakal

-2 kivi

-2 havuç

Fesleğen yapraklarını portakal parçalarına sararak meyve sıkacağından geçirin. Sonra havuç ve kiviyi de ekleyerek karıştırın ve bekletmeden için. Portakal içerdiği C vitamininin yanında birçok çeşit fito-kimyasal ve 60'tan fazla flavonoid içerir. Bunlar bağışıklık sistemimiz için vazgeçilmezdir. Kivi de C vitamini açısından çok zengindir ve DNA’yı koruduğu gösterilmiştir. Havuçta bulunan bazı maddeler kanser riskini düşürücüdür. Fesleğen yaprağındaki bileşikler ise antibiyotiklere dirençli bazı bakteri türüne karşı etkilidir.

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur

-Bedeninizi zaman zaman detoks yapıp arındırarak, temizleyerek

-Olabileceğiniz en iyi kiloda olarak

-Gerektiği gibi uyuyarak

-Bol bol gülerek

-Stres, endişe, kaygı durumunuzu kontrol altında tutarak

-Alkol, şeker, sigara kullanmayarak bağışıklık sisteminize destek olabilirsiniz!

Ilık limonlu suyla güne başlayın...

Güneşli günlerde kollarınızın ve bacaklarınızın bir kısmının bile güneş görmesi, vücudunuzdaki de D vitamini aktivitesini artıracağından bağışıklık sisteminizi destekleyecektir. Güne ılık limonlu su ile başlayıp gün içinde taze sebze-meyve suyu içebilirsiniz. Raf ömrü uzun, paketli, koruyucu içeren gıdalar bağışıklık sisteminizi olumsuz yönde etkiler unutmayın.

Yazının devamı...

Hormonlu sebze-meyveyi nasıl anlarız?

Teknolojinin gelişimiyle birlikte yiyecek konusu kafamızı iyice karıştırdı. İyi tarım, organik tarım, hibrit tohum, GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) yiyecekler, hormonlu sebze-meyveler... Konuyu en temel özellikleriyle ele alalım:

Endüstriyel tarımda gübreleme ve ilaçlama işi çoğunlukla üreticilerin insiyatifinde. Bu yüzden ürünü hastalıktan korumak, ekonomik riski azaltmak gibi zirai ilaçlar fazlaca kullanılabilmekte. Araştırmalar bu ilaçların fazlasının kanser, üreme bozuklukları, alerjiler, bağışıklık ve sinir sistemi bozuklukları ile ilişkisini gösteriyor.

En çok korkulan madde: Pestisit

Bilinçsizce kullanımından en çok korkulan madde ise pestisit. Pestisitler ürüne zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak gibi amaçlar için kullanılabiliyor. Meyve-sebzenin kabuğunu soymak zararı bir açıdan biraz azaltsa da bu durum kabukta yoğun olan vitamin ve minerallerden fedakarlık anlamına geliyor.

GDO’lar (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ise işte bu noktada devreye giriyor. Tarımsal ticarete konu olan GDO’lar temel olarak mısır, soya, kanola ve pamuk. Bu ürünleri belki mısır dışında tek başına yiyecek olarak pek fazla tüketmesek de mısır ve soyanın türevleri o kadar fazla karşımıza çıkıyor ki, ürkütücü olan da bu! Örnek mi istersiniz: GDO’lu mısır ve soya yemiyle beslenen hayvanların et, süt ve yumurtaları, gofret ve birçok çikolatada rastlanan soya lesitini, hemen her tatlı gıdada karşımıza çıkan mısır nişastasından elde edilen mısır şurubu.

Tüm bunlar düşünüldüğünde hibrit tohumlar daha masum gözüküyor. Hibrit bitki tamamen doğal genler ve kromozomlar kullanılarak elde ediliyor.

Dışa bağımlılığı artırıyor

Hibrit tohum sadece ekildiği yıl diğerlerinden üstün verim verir. Ancak tohumu aynı genetik dizilimi taşımadığından bir sonraki hasatta aynı verimlilikte olmaz. Sonuçta hibrit bitki yetiştiren çiftçiler benzer verimlilik için her yıl yeni tohum almak zorunda kalır. Bu teknoloji bir nevi ari ırk projesine benzetilebilir. Yani genlere dokunulmamakta en çok en üstün genler melezlenmektedir. Bu teknolojinin insana ve çevreye zararı olmadığı düşünülse de dışa bağımlı bir üretim biçimi olduğundan ekonomik ve siyasi boyutları ürkütücü olabilir.

Hormonlu sebze-meyveyi nasıl anlarız?

Patates: Yumruları yapışık ve şekilsiz

Çilek: Çift yapışık, aşırı büyük , şekil bozukluğu olan, meme şeklinde çıkıntıları olan

Domates: Ucunda sivri memeler olan, çekirdeksiz içi boş ve beyaz ise

Patlıcan: Çekirdeksiz, şekilsiz çift çatallı

Kabak: Çekirdeksiz, ve şekil bozuk

Biber: Çekirdeksiz, çok büyük ve etli

Karpuz: Çekirdeksiz, nişastamsı kıvamında

Kiraz: Büyük ve çok kırmızı

Salatalık: Bir ucu kalın, bir ucu ince, şekilsiz

Sebze-meyve takvimi

Sonbahar sonu-kış

Limon, portakal , mandalina, greyfurt, pancar, mantar, turp, havuç, kereviz,ıspanak, pazı,kışlık , pırasa, karnabahar, brokoli, yer elması, kabak, marul, kıvırcık, roka, tere,lahana, ebegümec i, yabani otlar,balkabağı, kivi, muz, ayva, nar,elma,armut, kestane

İlkbahar

Enginar, bakla , barbunya, bezelye, semizotu, taze fasulye, taze soğan, taze sarımsak, taze patates, asma yaprağı, fesleğen, reyhan, rezene, kuşkonmaz, çağla, can erik, Malta eriği, muşmula, doğal mantar

Yaz

Domates, salatalık, biber, bamya, patlıcan, kırmızı biber, sakız kabağı, çilek, kavun, karpuz, şeftali, kayısı, kiraz, vişne, mürdüm eriği, dut, böğürtlen, ahududu

Yaz sonu-sonbahar başı

Marul, kıvırcık, roka, tere, kırmızı biber, incir, üzüm , taze ceviz, kızılcık, armut, elma,keçiboynuzu, mısır, nar, ayva, muz, ahududu, böğürtlen, mürdüm eriği Ayrıca patates, kuru soğan, maydanoz, dereotu her zaman bulunuyor. Elma, armut ağustos-kasım aylarında yetişiyor, diğer aylarda ise soğuk hava deposundan getiriliyor, narenciye gibi.

Peki ne yapmalı?

Organik beslenmek mevsiminde yetişen ürünleri tüketmek.

Paketlenmiş, hazır ürünleri mümkün olduğunca tüketmemek.

Vücudun bir anlamda kendi kendini temizleme mekanizması detoksu zaman zaman uygulamak.

Yazının devamı...

İyi uyuyun genç kalın!

Yaşlanmaya karşı alınacak önlemlerden biri de gerektiği gibi uyumak. Bedenimiz için en kıymetli uyku, gece saat 11:00-03:00 saatleri arasında ve tam karanlık vaziyette uyunan uyku. Çünkü bu saatte vücudu onaran iki önemli hormon yani melatonin ve büyüme hormonu salgılanıyor. Bu hormonlar bir bakıma hücrelerimizi genç tutuyor.

İyi bir uyku için aç karnına yatın

- Teknolojik cihazlardan uzak durun: Akıllı telefon, tablet, bilgisayar gibi cihazlar melatonin hormonunu etkileyen yoğun miktarda kısa dalga boylu mavi ışık üretir. Bu sebeple kişi daha geç uykuya dalar ve derin uyku evresi de kısalır. Bu durum kalitesiz bir uykuya yol açar.

- Ne soğuk ne sıcak: Yatak odası için önerilen en iyi sıcaklık 18-21 derecedir. Fazla sıcak kalitesiz bir uykuya yol açabilir, soğuk ise uykuya dalmayı güçleştirir. Çünkü beden sıcak kalabilmek için savaşır.

- Uyku ilaçları genellikle melatonin içerir. Melatonin açısından zengin olan vişne suyu ise uyku haplarından çok daha iyi bir sonuç veriyor.

- Tok karnına uyuyanlarda vücut, enerjisini yoğun olarak mide ve bağırsakları boşaltmak ve yenilenleri hazmetmek için harcar. Oysa enerjisini bedeni yenilemek için kullanması gerekir. Ayrıca tokluk sonrası salgılanan insülin hormonu bir dizi biyokimyasal reaksiyona neden olarak büyüme hormonu ve melatonin salgılanmasını azaltır.

- Son sigara :Araştırmalar gün içinde içilen her sigaranın uykudan 1-2 dakika çaldığını gösteriyor. Hayvan deneyleri ise nikotinin akciğer ve beyindeki biyolojik saat proteinini bozduğu gösterdi.

- Akşamüstleri ve akşamları geç saatlerde çay, kahve, çikolata gibi kafein ve tinin içeriği yüksek yiyecek içecekleri tüketmeyin. Yoğun ve stresli bir günün ardından gece uykuya dalmakta zorlanıyorsanız gece yatarken gevşetici etkisi olan papatya ve melisa çayları içebilirsiniz.

- Uyumadan önce olumlu duygular içinde olmaya özen göstermelisiniz.

6 saatten daha az uyumak

-Viral ve bakteriyel enfeksiyon riskini artırıp, yorgunluğa neden oluyor.

- Kalp ve damarların direncini azaltıyor.

- Dikkati dağıtıyor.

- Unutkanlık ve gerginliği artırıyor. Gerginlik, stres artışı ise hastalıkları tetikliyor.

- Yapılan araştırmalar kaliteli uykunun öğrenmeyi olumlu etkilediğini gösteriyor.

- Uykusuzluk aşırı yemek yeme gibi iştah bozukluğuna da yol açabilir.

- Yetersiz uyku kişiye kendisini yaşlı hissettirip, hücreler üzerindeki yaşlanmayı da hızlandırıyor.

Yazının devamı...

Parasetamol dost mu düşman mı?

Parasetamol içerikli ağrı kesici ve ateş düşürücüler sık kullanılsa da etkinliği tartışılır durumda.

Parasetamol içerikli ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçları hayatımızda en az bir kez kullanmışızdır. İlaç etken maddesi tedavi edici değil ancak anti-semptomatik yani belirtileri giderici. 1956'dan beri piyasada ve her yıl birçok hastalık için oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Parasetamol ağızdan alındıktan sonra mide-bağırsak sisteminde hızla emiliyor ve tüm dokulara hızla yayılıyor. Ağrı kesici etkisini ise bize ağrıyı duyuran prostaglandin sentezini azaltarak gösteriyor. Parasetamol hafif-orta dereceli baş ve diş ağrılarında, soğuk algınlığında, siyatik, kas-eklem ağrılarında, bazı nevraljilerde, orta kulak ağrılarında, sinüzitte, bazı cerrahi girişimler sonrası post-operatif olarak veya bazı romatizmal hastalıklarda kullanılsa da etkinliği son yıllarda epeyce tartışılır hale geldi.

Ağrıyı ve öksürüğü tam olarak kesmiyor

İngiltere'de yapılan araştırmalara göre akut sırt aralarında parasetamolün etkisi placebo (yalancı İlaç) etkisinden daha iyi değil. Osteoartrit kaynaklı kalça ve diz ağrılarında da bir miktar rahatlama sağlasa da ağrıyı tam olarak kesmiyor. Soğuk algınlığında ise burun akıntısını azaltıyor ancak öksürme, hapşırma, halsizlik gibi rahatsızlıkları gidermiyor. Migrende ise etkisi placebodan daha iyi ancak diğer ağrı kesicilere göre daha az. Çocuklarda ateş düşürücü olarak kullanımı yaygın ancak üç günden fazla kullanılması önerilmiyor. Yetişkinlerde bir defalık maksimum doz 1 gram, bir günlük doz ise 4 gram.

Doktor kontrolünde kullanımı şart

Parasetamolu fazla yan etkisi olmayan bir ilaç olarak biliyoruz. Gebelikte de dikkatli olmak kaydıyla kullanabiliyor. Ancak yeni doğanlarda doktor kontrolünde verilmeyen her ilaç gibi parasetamol de ölümcül sonuçlara yol açabilir. Parasetamol herhangi böbrek ve karaciğer hastalığı olanların, anemi hastalarının, viral hepatit hastalarının, alkol sorunu yaşayanların da mutlaka doktor kontrolünde kullanması gereken bir ilaç. Ve diğer ağrı kesiciler gibi alkolle birlikte kullanılmaması gerçeği ise hala fazla bilinmiyor.

Fazla kullanımda mide kanaması yapıyor

Parasetamol dışındaki ağrı kesiciler ise non-steroid anti enflamatuar (NSAİ) analjezikler ve opioid analjezikler. Non-steroid antienflamatuvar analjezikler orta-yoğun ağrılarda ilk tercih edilecek ilaçlardır. Ancak mide ülseri, mide kanaması, böbrek ve karaciğer hasarı gibi yan etkileri fazla kullanımda ortaya çıkabiliyor. Opioid analjezikler ise yoğun ve çok yoğun ağrılarda kullanılan, kırmızı ve yeşil reçete tabi ciddi bağımlılık riski üretebilen ilaçlardır.

Egzersizler ağrı kesiciden daha faydalı

Ağrı kesiciler her zaman herkeste aynı cevabı vermiyor. Ancak ağrı durumlarında hemen ağrı kesicilere sarılmadan önce daha basit düşünmek ve sorunu önlemeye yönelik tedbirleri almak daha akılcı. Mesela sırt ağrıları ve osteoartritler için hafif egzersizler yapmak ağrı kesicilerden daha faydalı. Öte yandan baş ağrınızın sebebi fazlaca bilgisayar ekranına bakmak, yeterince dinlenmemek ya da susuzluk olabilir!

Uzun süreli ilaç kullanımı organlara zarar

Birçok ağrı çeşidinde yan etkisiz ve ilaçsız bir tedavi olan akupunkturun başarısı oldukça yüksek. Ağrı kesicilerin hayat kalitemizi yükseltiği bir gerçek ama çok şiddetli ağrılarda ya da kronikleşmeye başlayan ağrılarda doktorunuza danışın. Uzun süreli ağrı kesici kullanımının hem organlara zarar vereceğini hem de ağrıyı ortadan kaldırarak gerçek nedeni örterek belki de bir hastalığın ilerlemesine neden olabileceğini unutmayın!

Yazının devamı...

Vitamin ve minerallerle saçınızı koruyun

Yıkama ve tarama sırasındaki saç dökülmesi sizi fazla endişelendirmesin. Günde 50-100 tel kadar dökülme normaldir. Ancak saçlarınız durup dururken dökülüyor ya da günde 100 telden fazla kayıp yaşıyorsanız durumu ciddiye almalısınız!

Saç dökülmesinde saçlı deriyi tutan hastalıklar kadar genel vücut sağlığını ilgilendiren durumlar da söz konusu olabilir.

Kadınlarda en sık saç dökülme nedeni olarak stres ve demir eksikliği anemisini görüyoruz.

B 12 ve folik asit yetersizlikleri

Tiroit bezi hastalıkları, polikistik over sendromu, ağır fonksiyonlar,-doğum sonrası (ancak normal koşullarda 8 ay - 1 yıl arası süren dökülme kendiliğinden düzelecektir) hızlı kilo verilmesi, şok diyetler, Proteinden fakir bir diyet, yüksek A vitamini, bazı cilt hastalıklarında kullanılan ilaçlar, depresyon, yüksek tansiyon tedavilerinde kullanılan ilaçlar da saç dökülmesine yol açabiliyor.

Ancak tedavi bitip ilaçlar bırakıldığında dökülme de duruyor.

Saç mezoterapisi yararlı olabilir

Saç mezoterapisi saçlı deriyi güçlendirerek sağlıklı ve gür bir saç yapısını destekliyor. Bu tedavide saçlı deri için gereken vitamin ve mineraller doğrudan cilt içine verildiği için sonuçları da iyi oluyor. Saçlı deriye dökülmeyi önlemek amacıyla sürülen maskeler,yağlar, sarımsak ve benzeri besin maddeleri ise cilt bariyerini aşamadığı için pek de faydası olmuyor.

Ilık suyla yıkamak sağlıklı

-Saçı her gün yıkamak kurumasına neden olabiliyor.

-Saçınızı şampuanlarken ve yıkarken saçlı deriye de masaj yaparsanız kan dolaşımı hızlanacağından saçlarınız daha parlak olacaktır.

- Saçlarınızı gerek kuruturken, gerek şekillendirirken yüksek ısıya maruz bırakmamalısınız .

- Saç kremini saçın sadece uç kısımlarına sürmelisiniz. Saçlı deriye temas etmemesi daha iyi.

- Su içmeniz saçlarınızın güzelliği içinde önemli.

- Ilık suyla yıkamak hem saçınızın daha hızlı uzamasını sağlar hem de daha sağlıklıdır.

Tüketmeniz gereken besinler...

Saçlar saç derisinden beslendiği için sağlıklı beslenme sağlıklı saçlar için de önemlidir.

- Kırmızı et  Mercimek

- Yumurta  Balık (özellikle somon)

- Koyu yeşil renkli tüm sebzeler

- Ceviz, badem  Baklagiller

- Keten tohumu

- Yeşilçay

Yazının devamı...

Enerjik hissedin metabolizmanızı hızlandırın

İdeal kilonuza düşmek, bedeninizde birikmiş olan lüzumsuz yağların beslenmesi durumunu ortadan kaldır. Böylece vücudunuz gereğinden fazla bölgeyi beslemek zorunda kalmayacağı için daha enerjik hissedersiniz.

-Yeterli ve dinlendirici bir uyku enerjinizin anahtarı gibidir. Bu nedenle gece 23:00-03:00 saatleri arasını tam karanlıkta ve uykuda geçirmelisiniz.

-Gün içinde mümkünse öğleden sonra 30 dakikalık küçük bir şekerleme yapın. Ancak bu süreyi aşmak kendinizi daha kötü hissetmenize neden olabilir.

-Her gün 2.5-3 litre su içmek enerjinizi de dayanıklılığınızı da artırır.

-Akciğerlerinizi dolduracak şekilde doğru diyafram nefesi almak daha etkili bir oksijen girişi sağlayacağı için kendinizi daha enerjik hissettirir. Aklınıza geldikçe 3-4 kez art arda derin nefesler alın.

-Dik durduğunuzda daha rahat nefes alırsınız. Bu da daha çok oksijen ve daha çok enerji demektir.

-Her gün gün ışığını görmek için dışarı çıkın. Gün ışığı serotonin salgılanımını artıracaktır. Evinizi, çalışma ortamınızı gün ışığından mahrum bırakmayın. Sabahları enerjik uyanabilmek için gün ışığına ihtiyacınız olduğunu unutmayın.

-Günde 10 bin adım atmaya çalışın. Böylece kan dolaşımınız hızlanır, dokularınız daha iyi beslenir.

Günümüzde demir eksikliği en yaygın mineral yetersizliği olarak karşımıza çıkıyor. Bu içecek hem demir hem de zengin folik asit içeriği ile vücudun enerji üretiminin en önemli parçalarından olan alyuvarların üretimine yardımcı oluyor.

Portakal: Portakal iyi bildiğimiz gibi C vitamini küpüdür, iyi bir antioksidandır ve vücudun demir tutma kapasitesini de artırmaya yardımcı olur.

Kivi: Portakalın neredeyse iki katı kadar C vitamini içerir. Enerji üretimi için çok gerekli olan bakır magnezyum ve E vitamini yönünden zengindir.

Ispanak: Demir yönünden zengin olan ıspanak enerji üretimine yardımcı olan folik asit,B1,B6 ,C ve E vitamini içerir.

Bunlara dikkat edin

-İnce kabuklu portakallar kalın kabuklu portakallara göre daha suludur.

-Ispanak seçerken yaprakları koyu yeşil ve diri olmasına dikkat edin. Ayrıca yapraklar sararmamış olmalıdır.

-Portakalı sıkmadan önce sıcak suda bekletirseniz daha fazla portakal suyu elde edersiniz.

ÂKivi seçerken iki parmağınız arasında hafifçe sıkın ve çok fazla büzülmeyenleri seçin. Yumuşak, pörsümüş, üzerinde nemli noktalar bulunan kivileri tercih etmeyin.

Enerjinizi yükseltecek içecek tarifi

Portakal, kivi, ıspanak

-200 gr ıspanak

-2 adet portakal

-2 adet kivi

Yapılışı:

Soyulmuş ve doğranmış portakal kivi karışımını ıspanak yapraklarına sararak meyve sıkacağından veya blenderdan geçirip suyunu çıkarın ve bekletmeden için.

Yazının devamı...

Duygularımıza göre besinleri tüketiyoruz...

Ruh halimiz neyi, ne kadar yiyeceğimizi belirliyor. Öfkeli bir durumda et, endişe söz konusu ise tatlı gibi yiyecekler çekici geliyor...

uygularınızın sizi nasıl baştan çıkarttığını bilirseniz beslenmenizle ilgili sizi zorlayan durumlarda daha kolay başa çıkabilirsiniz.

Beynimizin ön bölümünde yer alan hipofiz bezi neredeyse “konuşan kimyasallar” salgılar ki bu salgılardan özellikle serotonin ve dopamini “mutluluk hormonları“ olarak da biliyoruz.

-Stresliyseniz tuz açlığı hissetmenize adrenal bezileriniz neden olabilir,

-Öfkeliyseniz et gibi sert ya da cips, grissini gibi çıtır yiyecekler,

-Depresif ruh halindeyseniz şekerli yiyecekler,

-Endişeliyseniz tatlı gibi yumuşak yiyecekler,

-Cinsel dürtülerinizde azalma varsa makarna, pilav gibi midenizi dolduran yiyecekler,

-Kıskançlık yaşıyorsanız elinizin altındaki her şey size çekici gelecektir... Duygularınızın farkında olun!

Ananas, muz ve hindistan cevizi sütü

Ananas ve muzda bulunan manganezin eksikliği uykusuzluk ve yorgunluk yaratır.

Muzdaki karbonhidratlar kan şekeri seviyesini dengeler ve potasyum beynin algılarının zinde tutar, konsantrasyon düzeyinizi artırır.

Tarif:

-Bir adet ananas  İki adet muz  300 ml hindistancevizi sütü

Blenderda ananas ,muz ve hindistancevizi sütünü homojenize edinceye kadar karıştırıp bekletmeden için.

Besin içeriği

B1, B2, B6, C ve K vitaminleri, beta karoten, folikasit, kalsiyum, krom, bakır, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum, selenyum, sodyum, brom ve triptofan.

Zindelik katan salata: Tabule

Lübnan mutfağının bu nefis salatası hem moralinizi yükseltecek hem de size sağlık ve zindelik katacak.

Malzemeler

-1.5 su bardağı ince bulgur

-Bir demet maydanoz

-Bir demet nane

-Bir demet dereotu

-5 - 6 adet ceviz içi

-3 çorba kaşığı nar ekşisi

-Bir adet nar

-Bir limonun suyu

-3 çorba kaşığı zeytinyağı

-Tuz

-Karabiber

Yapılışı

Bulguru geniş bir kaba alıp sıcak suda 20 - 30 dakika bekletin. Maydanoz ve nane dereotunu bulgur ile karıştırın. Nar ekşisi, zeytinyağı ve limon suyunu karıştırıp sosu hazırlayın. Tüm malzemeyi narın yarısı hariç olmak üzere karıştırın.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.