Şampiy10
Magazin
Gündem

Olmazsa olmaz: Ara öğünler

Ara öğünler kilo kontrolünde çok önemli. Ara öğünü atlarsanız yemekte çok acıkmış olacağınız için fazla yiyecek ve kalori alacaksınız. İşte masum, pratik ve düşük kalorili atıştırmalıklar...

Kuşkonmaz, kereviz, havuç: 106 kalori

-10 adet kuşkonmaz dalı

-2 adet kereviz saplarıyla beraber

-2 adet havuç

Hazırlanışı: Tüm sebzeleri katı meyve sıkacağından geçirip bekletmeden için.

Kuşkonmaz çok düşük kalorilidir ve tıpkı havuç gibi yağ yakımını hızlandırır. Ayrıca idrar söktürücü de olduğundan vücuttan ödem atımını hızlandırır. Kereviz de bol su içerir. Bol su içeren sebzeler cildimizde hücreler arası sıvıya normal sudan daha fazla nüfuz edebildiğinden cilt güzelliğinde de etkilidir. Havuçtaki beta-karoten kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Ancak havuç piştiğinde glisemik indeksi yükselir,bu sebeple şeker hastaları pişmiş havuç tüketiminde dikkatli olmalı.

Su teresi, yoğurt: 125 kalori

-100 gr su teresi

-200ml yağsız yoğurt

-1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber

Hazırlanışı: Su teresi ve yoğurdu blenderdan geçirip içne kırmızı biber ekleyip tüketin. Diyet sırasında demir eksikliği yaşarsanız bitkinlik ve tatlı, yüksek kalorili besinleri tüketme isteği de birlikte gelir. Su teresindeki yoğun demir bu ihtiyacın karşılanmasına yardımcı olur. Yoğurt ise glisemik indeksi düşük olduğu için daha uzun zamanda sindirilir ve daha uzun süre tok tutar. Kırmızı pul biber de metabolizmanızı hızlandırır.

Salatalık - havuç kokteyli: 14-16 kalori

-Orta boy bir salatalık 14

-Orta boy bir havuç ise 16 kalori

Hazırlanışı: Salatalık ve havucu kabuklarını soyduktan sonra uzun dilimleyerek uzun bardaklara alın, limon suyu ekleyip kendinize şık bir servis yapın. Her iki sebze de organik değilse kabuklarındaki tarım ilaçlarından ötürü soyulmalı. Salatalık, su açısından zengin olduğu için cildinize fazladan güzellik kazandıracaktır. Ayrıca lif,potasyum ve A vitamini bakımından da zengindir.

Havuç ise lif, beta-karoten, A, C,K vitaminleri, potasyum, çinko, bakır bakımından zengin. Ancak çiğ tüketilmesi pişirilmesine göre çok daha sağlıklı.

Meyveli yoğurtlu puding: 250 kalori

-Çeyrek muz

-3 adet çilek

-1/2 tatlı kaşığı bal

-2 çorba kaşığı yulaf ezmesi

-100 gr yağsız süzme yoğurt

-1 çay kaşığı tarçın

Hazırlanışı: Muzu ve çilekleri bir çatal yardımyla ezip yoğurda karıştırın. Ardından sırasıyla balı ve yulaf ezmesini de yoğurda ekleyip karıştırın. Üzerine tarçın gezdirip servis edin.

Çiçek yumurta: 87 kalori

-1 adet dolmalık biber

-1 adet yumurta

Hazırlanışı : Dolmalık biberin baş ve sap kısmını kesip ortadaki silindirik kısmını alın ve yağsız tavaya yerleştirin. Üzerine yumurtayı kırın ve pişirin. Etrafı biber olan,çiçek biçiminde yumurtanız hazır ! Üstelik yumurta tok tutucu, E vitamininden zengin kaliteli bir proteindir. Biz organik yumurta kullanmanızı tavsiye ederiz.

Chia tohumlu şekersiz puding: 200 kalori

-1 su bardağı yarım yağlı süt

-1 adet hurma

-1 çorba kaşığı chia tohumu

-1 tatlı kaşığı bal

-1 avuç taze veya dondurulmuş vişne

Hazırlanışı : Hurma, bal ve vişneyi süte blender yardımıyla karıştırın. Üzerine chia tohumunu ekleyip iyice karıştırın.Cam ya da porselen bir bardağa alıp buzdolabında 6-8 saat bekletin.

Chia bitkisi Amerikan yerlileri tarafından tüketilen su,süt gibi sıvılarda jelimsi kıvama gelen bir besin. Tok tutucu özelliği bizim kurubaklagillerimiz gibi. Kalsiyum, lif, antioksidan ve yüksek omega 3 özelliği ile tercih edilebilir ancak günde 2 kaşıktan fazla tüketilmesi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Sakız kabağı, brüksel lahanası, spirulina tozu: 100 kalori

-1 adet sakız kabağı

-10 adet brüksel lahanası

-1 çorba kaşığı spirunila tozu

Hazırlanışı : Kabak, brüksel lahanasının suyunu sıkın ve spirunila tozunu karıştıp için.

Kabak kan şekerinin düzenlenler. Brüksel lahanası C vitamini ve folik asit içerir. Spirunila tozu yumurtadan 4 kat fazla protein, ıspanaktan 30 kat fazla demir içerir.

Maydanoz - dereotu: 56-17 kalori

Maydanoz ve dereotu özellikle akşamları dinlenirken atıştımak ve oyalanmak için ideal.

1 demet maydanoz 56 kalori, 1 demet dereotu 17 kalori !

Maydanoz lif, C vitamini, A vitamini, folik asit, kalsiyum ve demir açısından zengin.

Dereotu ise bunlardan farklı olarak mangan da içeriyor.

Ceviz hurma ve kakaolu brownie: 60 kalori

-1 adet hurma

-1 adet ceviz

-1 çay kaşığı kakao

Hazırlanışı: Hurmanın çekirdeğini çıkardıktan sonra çatalla iyice ezin. Cevizi iyice ufalayıp hurmanın üzerine yerleştirin ve üzerine kakaoyu gezdirin.Canınız çok tatlı istediğinde tek bir parçası size yetecektir .

Yazının devamı...

Estetik gülümseme cazibenizi artırır

Düzgün, parlak, çekici bir gülümseme cazibeli bir görünüm verirken koyu renkli, çarpık dişler rahatsız edicidir ve öz güveninizi olumsuz etkiler.

Günümüzde yüz estetiğinden söz ederken ağız ve diş estetiğinden söz etmemek mümkün değil. Düzgün, parlak, çekici bir gülümseme sağlıklı, daha genç, cazibeli ve hijyene dikkat eden bir görünüm verirken koyu renkli, çarpık, uyumsuz, aralıklı, kısa diş etlerinin çok fazla göründüğü durumlar da rahatsız edicidir ve öz güveninizi olumsuz etkiler. Araştırmalar güzel bir gülüşün kariyer estetiğinde bile rolü olduğunu gösteriyor. Güzel bir gülüşün genel yüz estetiğiniz, mutluluğunuz ve imajınız üzerindeki etkisi çok açık!

Yüzdeki altın oranı yakalayın

İnsan gözü bazı nesneleri daha güzel, bazılarını daha kusurlu algılar. Bunun nedeni büyük sanatçıların yüzyıllardır kullandığı, güzellik algısını oluşturan altın orandır. Estetik görünüm aslında matematiksel bir yasanın uygulamasıyla ortaya çıkar. Yüz estetiğinin önemli bir bölümünü özellikle üst ön dişlerin altın orana uyumu belirler.Gülüş dizaynı yaparken dişlerin kesici kenar - dudak konturu uyumu, orta hat, en - boy arasındaki uyum, diş etinin görünme durumu, gingival embrasürler, Zenith noktaları, kesici kenar açısı ve uyumu gibi birçok nokta gözden geçirilir.

Estetik tedavilerdeki temel yaklaşım kişinin yaşına, cinsiyetine ve yüz şekline en uygun gülüş dizaynını yapmak ve uygulamaktır. Bilimin hızla gelişmesi diş hekimliğine hemen yansıyor ve daha önce hayal bile edemediğimiz tedavilere olanak sunuyor.

Gülümsemeniz estetik mi?

Siz de dişlerinize basit bir estetik analiz yapabilirsiniz...

- Gülümseyişinizden memnun musunuz?

- Gülümserken ya da fotoğraf çektirirken ağzınızı kapatma ihtiyacı duyar mısınız?

- Dişlerinizi değiştirdiğinizde daha hoş görüneceğinizi söyleyen yakınlarınız, arkadaşlarınız var mı?

- Gazete ve dergilerdeki modellerin gülümsemelerine özeniyor musunuz?

- Dişlerinizin daha beyaz olmasını ister miydiniz?

- Dişlerinizin daha düzgün olmasını ister miydiniz?

- Dişlerinizin arasında aralık var mı?

- Diş etleriniz sağlıklı görünüyor mu?

- Nefesiniz ferah mı?

- Ağzınızda çürük, eksik dişiniz, eski dolgu, kuron, köprü protezleriniz var mı?

Bu sorular ve cevaplar şüphesiz diş hekimi tarafından değerlendirilir.

Diş beyazlatma (bleaching)

Günümüzde canlı dişlerde yapılan beyazlatma (bleaching) işlemi oldukça yüz güldürücü sonuçlar veren, kolay uygulanan, etkinliği uzun süreli çok popüler bir tedavi. Beyazlatma tedavisiyle daha parlak, daha beyaz, daha hijyen, daha genç ve dolayısıyla çekici bir gülüşe ulaşmak mümkün. Ancak her tedavide olduğu gibi doğru vaka seçimi bleaching tedavisi için de geçerli. Ayrıca artık oldukça etkin ve güvenilir malzemeler kullanabiliyoruz. Yapısal olarak koyu renkli dişlerde diştaşı temizliği yeterli olmuyor. Çay, kahve, sigara, sigara, şarap, puro ve bazı gıdaların renklendirmesi sonucu oluşan, dişin en üst mine tabakasına yerleşen renklenmeler polishing (cila) uygulamasıyla giderilirken bazı hastalıklar ve ilaç kullanımı ya da yaşın ilerlemesiyle birlikte gelişen dentin tabakasını da etkileyen renklenmelerde bleaching tedavisi yapmak gereklidir. Ön bölge dişlerinde renkleşme söz konusu olduğunda ve dişlerde şekil, form ve fonksiyon bozukluğu bulunmadığında öncelik daima beyazlatma tedavilerinde olmalıdır.

Yazının devamı...

Zayıflamanın matematiğini çözün

Sağlıklı kilo vermek ve kilonuzu korumak için vücudun işleyişini iyi bilmek gerekiyor. Vücudunuzun işleyişini öğrendiğinizde kilo vermeniz de kolaylaşacak.

Sağlıklı kilo vermek ve korumak için vücudun işleyişini iyi bilmek gerek. Vücudunuzu işleyişini öğrendiğinizde kilo vermeniz kolaylaşacak.

KALBİN YÜKÜNÜ AZALTIN

Vücudun her 1 kilogramını yaşatabilmek için uçları bir birine eklendiğinde 2.5 km uzunluğunda bir kılcal damar ağınızı kanınız, oksijeniniz, besinlerinizle beslemek zorundasınız. Alınan her 1 kg için, uç uca eklendiğinde 3 km’yi bulan bir damar ağı örmek zorunda kalınır. 3 kg veren kişi kalbin fazladan kan göndermek zorunda olduğu yaklaşık 9 km’lik damar ağını besleyip oksijenlendirmek yükünden kurtulur. Böylelikle kalbin iş yükü azalır ve tansiyon normale döner. Eğer düzenli egzersiz yapar, ve iyi bir yaşam planı uygularsanız bu muhteşem yapıyı yani vücudunuzu, kalp-damar sisteminizi sağlıkla korursunuz. Ve düşük kalorili diyet programlarını egzersiz yapmadan uygularsanız metabolizma yavaşlar ve doğal bir koruma mekanizması olarak yağ depolarsınız Vücutta yağ oranınız artıkça metabolizmanız yavaşlar. Kas oranınız artıkça metabolizmanız hızlanır.

Spor salonlarına gidip deli danalar gibi koşulması yanlış bir yöntem.

% 40

12 saatten uzun süre aç kaldığınızda metabolizma hızınız yaklaşık yüzde 40 azalır öğün atladığınızda vücudunuz yağ depolamaya geçer.

45 DAKİKADA YAĞLAR?YANSIN

Lipaz yani yağ yakan enzim egzersizle hatta yarım saatlik basit bir yürüyüşle bile aktifleşir. Spor salonları dışında, açık havada, tempolu bir şekilde günde 45 dakika yapılan bir yürüyüşü programlamak diğer sporlardan çok daha kolaydır. Çünkü yürüyüş sürdürülmesi kolay olan bir spordur. Spor deyince, kalp atım hızını artıran sporlar akla geliyor. Oysa spor yaparken ana hedefiniz vücudunuzun siz yıpranmadan oksijenlenmesi, yenilenip beslenmesi olmalıdır. Yavaş tempolu yürüyüşlerde, pilateste, Thai-chi,chi-gong gibi sporlarda vücudunuzun kas ve eklemlerinizin esnekliği elastikiyeti artar. Bu da biyolojik yaş tespitlerinde çok önemli bir parametredir.

30 YAŞ

Erkekler 30 yaşında 45, kadınlar ise 35 şınav çekebilir. Bu sayı her iki cinste de 10 yılda 20 adet azalabilir. Hiç egzersiz yapmazsanız 35 yaşından itibaren her 10 yılda bir kas kütlenizin yüzde 5'ini kaybedersiniz.

BAZAL METABOLİZMAYI ÖĞRENİN

Bir canlının dinlenme sırasında istemli kas hareketi yapmadan, vücut canlılık olaylarının sürmesi için gereken metabolizmaya bazal metabolizma diyoruz. Bu da vücudun canlılığını sürdürebilmesi için yiyeceklere ihtiyacı var anlamına geliyor. Yaşla birlikte bazal metabolizma ihtiyacı düşer.

- 180 cm boyunda 80 kg ağırlığında 25 yaşındaki bir erkeğin bazal metabolizması 1892 kalori, aynı özelliklere sahip kadının ise 1610 kkal

- 170 cm boyunda 70 kg ve 25 yaşındaki bir kadının bazal metabolizması 1500 kkal iken, aynı boy ve aynı kilodaki kadın 45 yaşına geldiğinde bu değer 1400 kkal olur.

Günlük faaliyetler metabolizmayı nasıl etkiliyor?

65 ve 85 kg ağırlığında iki kişi üzerinden, 60 dakikalık faaliyet sonrası ortaya çıkabilecek değerler.

Yazının devamı...

10 dakika yavaş 2 dakika hızlı

Yürümek faydalıdır çünkü...

- Vücudunuzdaki yağlarınızın yakılmasını sağladığı gibi, bedeninizdeki dengeleri de yerine oturtarak iştahınızın kontrol edilmesine yardımcı olur.

- Özellikle mevsim değişikliklerinde yaşanan zor uyanma, halsizlik, depresyon belirtileriniz düzenli yaptığınız yürüyüşle ortadan kaybolur.

- Güne başlamadan sabah saatlerinde yapacağınız yürüyüş, gün boyu enerjik olmanızı sağlar.

- Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları gibi kronik hastalıklardan birisi varsa başladığınız yürüyüş programı sonrasında tedavi olmaya başladığınızı göreceksiniz.

- Yürüyüş, diyet sırasında kabızlık çekenlerin de faydasını göreceği bir egzersiz türüdür. Bağırsaklarınızın çalışmasına yardımcı olur.

- Kemik güçlenmesini sağladığı gibi yaşlı kadınların kaderi gibi gözüken kemik erimesi riskini azaltır.

- Yürümek beynin, mutluluk hormonu dediğimiz endorfin salgılamasını sağlar. Bu nedenledir ki herhangi bir nedenden dolayı yürüyemeyen insanlar kendilerini mutsuz hissetmeye başlar.

- Yürümek beyninize oksijen sağlamasını artırarak, zihinsel keskinlik ve yaratıcı düşünce potansiyelinizi yükseltir.

Günlük adım sayınız önemlidir

500 - 3 bin adım atıyorsanız hareketsiz

4 bin - 8 bin arası adım atıyorsanız orta seviyede

10 bin üzeri adım atıyorsanız aktif hareketlisiniz

Bu sayı mesafe olarak adım uzunluğunuza bağlı olarak 6-7 km'ye tekabül eder. Akıllı telefonlarda bulunan aplikasyonlar ya da teknoloji marketlerinde oldukça düşük fiyatlara bulabileceğiniz adım sayarlar günlük adım sayınızı ölçecektir.

Oturarak çalışan günümüz kuşağının sıkça yakındığı bel, boyun ve omuz ağrıları için de yürüyüş birebirdir.

Uykusuzluk çeken metropol insanlarından biriyseniz, haftada 4 gün yapacağınız 45 dakikalık yürüyüşler uykunuzu düzene sokacak ve rahatlamanıza yardım edecektir.

Temponuzu belirleyin

Yürüyüşle yağlarınızı en hızlı nasıl yakabilirsiniz? 10 dakika yavaş ritimli yürüyüş yaparken 2 dakika süratli yürüyün. Sonra tekrar 10 dakika yavaş ritimli yürüyüş yaparken ardından tekrar 2 dakika yüksek ritimle devam ederseniz daha hızlı yağ yakarsınız. Sıklıkla karşılaştığımız bir soru da yokuş çıkmakla ilgili. Eğer herhangi bir sağlık sorununuz yoksa (nefes alırken, kalp atışlarınızda ya da dizlerde) yokuş yukarı çıkmak daha fazla enerji harcatır. Ancak yokuş çıkmak için kendinizi zorlamayın.

Metabolizmanızı hızlandırmak için

- İşinize toplu taşıma araçlarını kullanarak gidip gelmek ve varış yerinizden birkaç durak önce inmek, uzun vadede size kilo kaybettirecek önemli bir noktadır.

- Yoğun iş hayatı hareket imkanımızı da kısıtlıyor. Bunu aşmak için otururken belli bir ritmle yapacağınız kas egzersizlerini bile kar olarak görebilirsiniz. Bacak, kalça ve karın kaslarınızı kasıp gevşetebilirsiniz.

Kalp damar sağlığınızı koruyun

- İş molalarınızda yapacağınız küçük yürüyüşler, hem metabolizmayı hızlandırıcı etki yapacak hem de günün geri kalanını daha aktif geçirmenizi sağlayacaktır. Her saat başı 5 dakika yürüyüş yapmak kalp-damar sağlığınıza iyi gelir.

- Asansör kullanmak yerine merdiven çıkmanız gerektiğini, artık söylememize bile gerek yok!

- Ev işleri ve dans etmek gibi hem günlük hayatınıza katacağınız hem de sonunda keyif alacağınız aktiviteler size metabolizma hızı olarak geri dönecektir.

Yürürken nelere dikkat edilmeli?

- Yürüme hızınız yanınızdaki kişiyle konuşabilecek seviyede olmalıdır.

- Yürürken kendinizi iyi hissetmelisiniz kalbinizin kaç kalori harcadığınızla veya kaç saat spor yaptığınızla ilgilenmeyin. Önemli olan sizin kendinizi iyi hissetmenizdir.

- Ağır yemeklerden sonra yürüyüş yapmayın. Yürüyüş için en ideal zaman yemek ya da kahvaltıdan 1-1.5 saat sonradır.

- Ayağınız yere bastığında, ağırlığınızı ayak tabanınızın dış kısmından topuğunuzun dış kısmına aktarın. Arkadaki ayağınızı, öndeki ayağınızın baş parmağı yere basmadan kaldırmayın.

- Kilo vermek için asla sauna eşofmanları ya da vücudunuza naylon sarıp yürümeyin! Bu size kilo verdirmez.

- Eğer imkanınız varsa beton yerine çim zeminde yürüyün. Çim de yürümek, harcadığınız kalori miktarının daha fazla olmasını sağlar.

- Ayrıca sabahleyin güne başlarken uzun uzun gerinin. Böylece hem durgunlaşmış enerjinizi harekete geçirirsiniz, hem kaslarınızda birikmiş laktik asidi itmiş olursunuz. Hem de vücudunuza elastikiyet esneklik vermiş olursunuz. Uzun süreli oturur ve ya ayakta dururken de kalça, göbek kaslarınızı kasın, gevşetin. Durduğunuz yerde spor yapmış olursunuz.

- Karda ve kumda yürüdüğünüzde daha fazla enerji harcarsınız.

- Yürürken, kollarınızı 90 derece dik bir şekilde hareket ettirmeye ve vücudunuza yakın tutmaya özen gösterin, omuzlarınızı ise gevşek tutun.

- Kendinizi yorgun hissediyorsanız zorlamayın. O gün dinlenin.

Spor öncesi ve sonrası lezzetli kokteyl tarifi

Malzemeler

- 300 gr ıspanak yaprağı

- 1 adet soğan, küp şeklinde doğranmış

- 1 adet kırmızı biber, çekirdekleri çıkarılmış ve küp şeklinde doğranmış

- Hindistan cevizi rendesi (mümkünse taze)

Üç yağ yakıcıdan oluşan bu kokteylinin glisemik indeksi de düşüktür. Soğan yağ birimlerini parçalar ve metabolizmayı hızlandırır. Ispanak ise kilo verirken kalsiyum ve demir de içeren müthiş bir besin kaynağıdır. Tatlı ve acı biber yendikten bir süre sonra vücut ısısını yükseltir ve kalorilerin daha hızlı yakılmasını sağlar. Bu kokteylin üzerine biraz Hindistan cevizi rendesi eklerseniz soğanın kokusunu ve ıspanağın acı tadını bastırırsınız.

İçerdikler:

B1, B2, B3, B6, C, D, E, K vitaminleri, folik asit, kalsiyum, krom, bakır, iyodin, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum, çinko, bioflavonoid, kesretin ve trythophan.

Yazının devamı...

İnsan 120 yıl yaşayabilir mi?

Bilimsel gelişmelerin tıbba hızla yansıdığı ve yaşam süresini uzattığı bir gerçek. İnsan ırkı temel açlık sorununu yendikten sonra gözünü uzun ve daha yüksek konforda yaşamak için açtı. Geriatri yani yaşlılık bilimi gün geçmiyor ki yeni bilgilere ulaşmasın. 2000'li yıllarda doğan çocukların 100 yaşlarını rahatça bulmalarını beklemenin yanı sıra pek de uzak olmayan bir gelecekte torunlarımızın belki 150-200 yaşlarını görmesi mümkün. Kadim zamanların bilgini Lokman Hekim'den bu yana ölümsüzlük otunu arayışımız sürüyor. Peki bilim dünyası yaşamı uzatma yolunda nelerin üzerinde duruyor?

Telomer teorisi: Son yıllarda en çok ilgi çeken teori şüphesiz Telomer teorisidir. Basitçe anlatmak gerekirse vücudumuzdaki hücrelerimizin çekirdekleri içinde 23 çift olmak üzere kromozomlarımız yer alıyor. Kromozomlar DNA zincirlerinden, DNA zincirleri de gen adı verilen birimlerden oluşuyor. Kromozomlarımız şekil olarak ipe benziyorlar. Bu ipin iki ucunda sanki ayakkabı bağının ucundaki plastik gibi onu sıkıca tutan bir yapılanma yer alıyor. Kromozomu ayakkabı bağcığına benzetirsek, telomer de ayakkabının ucundaki küçük plastik parçalara benzer. Yeni doğan bir bebeğin telemorleri uzundur. Yaşam sürerken ve bebek büyürken hücreler bölünüyor. Serbest radikal hasarı, yoğun stres, yanlış beslenme ve sigara kullanımı gibi nedenlerle telomerlerin kısalmasının hızlandığı keşfedildi. Telomer kısalması hızlandıkça sağlıklı ömür süresinin azaldığı da bilinen bir gerçek. Yani bu teoriye göre uzun yaşamın sırrı aslında telomerlerin uzunluğunda gizli. Telomerleri onarmak için telomeraz isimli bir maddeye ihtiyaç duyuluyor. Telomeraz vücudumuzda yapılan organik bir enzim ve 3-4 aylık bir iyi yaşam programı ile bile artış gösteriyor.

Serbest radikallerin ve anti-oksidanların rolü: Yediğimiz yiyeceklerden alınan besinler vücudumuzun ihtiyaç duyduğu işlevleri gerçekleştirmek için enerjiye dönüştürülüyor. Bu dönüşüm mitokondri dediğimizi hücre bölümünde gerçekleşiyor. Bu dönüşüm sırasında serbest oksijen radikalleri yani oksidanlar oluşur. Bazı antioksidan besinleri hatırlatırsak; böğürtlen, karadut, mürdüm eriği, kiraz, siyah beyaz ve yeşil çay, domates, havuç, kırmızı üzüm, brokoli benzeri renkli taze sebze ve meyveler...

Hormonlar: İlerleyen yaşla hormon üretimi de değişkenlik göstermeye başlar. Bu da vücuttaki yağ oranının artmasına, kas hacminin azalmasına, saçlarımızın dökülmesine ve kemik erimesi gibi bir takım değişikliklere neden olur. Özellikle östrojen, testesteron, DHEA, büyüme hormonu, insülin ve melotonin çok önemli hormonlardır ve onları zaten gençlik hormonları olarak da biliyoruz. Menopoz ve andropoz dönemlerinde hormonlarımız genellikle ciddi seviyede azalırlar. Bu azalma en çok 40-50 yaş aralığında olur. Bu dönemde egzersiz, doğru nefes teknikleri ile nefes almak ve doğru beslenme ile hormon dengenizi koruyabilirsiniz.

Bağışıklık sistemi: Bağışıklık sistemimiz vücudumuzun neredeyse kalesidir. Bu kale sizi virüslere, bakterilere, mantarlara, toksinlere, ilaçlara ve bazı bitkilerin alerji benzeri yan etkilerine, kanser hücrelerinin gelişmesine ya da vücutta hasar oluşturabilecek potansiyel zararlı maddelere karşı korur.

Bağışıklık sistemimiz ilerleyen yaşla, yorgunlukla, aşırı beslenmekle, stresle, hareketsizlikle birlikte zayıflamaya başlıyor. Sağlıklı ve huzurlu bir hayat ise bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor.

NO: Vücudumuz tarafından organik olarak üretilen ve adına nitrik oksit denilen bir molekül. NO, damarlarımızın iç yüzeyini kaplayan bir zar tarafından üretiliyor. Sağlıklı vücut endotel için fizyolojik olarak gerekli miktarda NO üretir. NO çok kısa ömürlüdür, bir saniyeden daha kısa bir sürede salgılanıp yok olmaktadır. NO üretimi sağlıklı gıdalarla ve günlük egzersizle artarken, hayatı olumsuz yönde etkileyen yaşam tarzı nedeniyle de düşüyor. Bugün dünyada dakikada ortalama 32 kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor. Siz bu satırları okuyana kadar dünyada ne kadar çok kişi hayatını kaybetti bile... Bu yüzden zamanın farkında olmakendinize gereken önemi vermelisiniz.

Yazının devamı...

Akupunktur zayıflatır mı?

Akupunktur ne zayıflatır ne de sigarayı bıraktırır ama biyolojik ritminizi belirleyip enerjinizi dengeler

Akupunktur tedavisi Çin’de 5 bin yıldan uzun süredir kullanılıyor. Son yüzyılda Batı‘da akupunkturu keşfetti ve artık Dünya Sağlık Örgütü‘nün (WHO) belirttiği genel sağlık sistemini ilgilendiren bir çok hastalıkta, dünyanın her yerinde akupunktur eğitimini almış tıp doktorları tarafından kullanılıyor.

Ülkemizde daha çok zayıflama ve sigara bırakma tedavilerindeki başarılarıyla bilinen akupunktur aslında ne zayıflatır ne de sigarayı bıraktır!

Enerjiyi dengeliyor

Akupunkturun temelinde bedenin enerji dengelenmesi yatar. Akupunkturla bedenin enerjisi dengelendinde zaten ne fazla yemeye ihtiyaç olur ne fazla enerjiyi yağ olarak depolamaya ne de sigaraya ihtiyaç kalır. Akupunktur işte bu özelliğiyle kilo verme tedavilerinde oldukça başarılıdır.

Doğu tıbbına göre sadece bir tane hastalık vardır o da vücudun enerji dengesinin bozulmasıdır, bu dengesizlik tedavi edildiğinde her şey düzelmeye başlar. Doğu tıbbına göre evrendeki bütün canlılar kendi kendilerini iyileştirme yeteneğine sahiptir, işte akupunktur da vücudun kendi içindeki doktoru uyandırır.

Batı tıbbı eğitimi almış doktorlar olarak belirtmeliyiz ki sadece akupunktur ya da sadece geleneksel şifa yöntemleri bir hastalığı tamamen çözemez. Biz batı tıbbının deneysel bilgeliği ve doğu tıbbının kadim bilgileğini birleştirerek, bu iki ışıklı yolu harmanlayarak hastalık ve sağlık konularına bakılmasını daha değerli buluyoruz.

Biyolojik ritmi belirliyor

Akupunktur felsefesine göre nasıl kan dolaşım sistemimiz, lenfatik sistemimiz, sinir sistemimiz varsa tıpkı bu sistemler gibi vücudumuzda dolaşan bir enerji sistemi vardır. Vücutta dolaşan bu enerjiye çipranha yani bir anlamda yaşam enerjisi adı verilir. Bu yaşam enerjisi 12 çift meridyen adı verilen kanallardan akarak vücudumuzu dolaşır. 24 saatte tam bir döngüyü tamamlar. Enerji akışı iki saatte bir, bir meridyenden diğerine sırasıyla geçer. Dolayısıyla her meridyenin gün içinde güçlü olduğu aktif iki saati vardır. Bu aynı zamanda vücudun biyolojik ritmini de belirler. Klasik Çin akupunkturuna göre vücudumuzdaki 12 enerji kanalı üzerinde 361 tane nokta vardır. Çok fazla kullanılmayan noktalarla birlikte bu sayı bini buluyor. Hastanın tedavi durumuna göre meridyenlerin üzerinde bulunan uygun noktaların seçilmesi ve acıtmayan çok ince iğnelerle uyarılmasıyla tedavi gerçekleştiriliyor.

Bedeninizi iyice dinleyin

Vücudumuzdaki yaşam enerjisinin dolaştığı kanallar olan meridyenler vücudun sağ tarafında 12 adet, sol tarafında 12 adet olmak üzere 12 çift ve vücudun tüm orta hattı boyunca biri önde biri arkada olmak üzere toplam olarak 26 tanedir. Doğu tıbbına göre bir ilaç içerken, iyileşmesi hedeflenen organın aktif saatinde içerseniz ilaç vücutta daha etkin olacaktır. Etrafımıza baktığımız zaman insanların en güçlü oldukları 15-20 yıllarını sağlıklarını hiçe sayarak kariyer yapmak ve para kazanmak uğruna hırsla, orantısızca çalıştıklarını, kaygılı, stresli bir yaşam sürdüklerini gözlemliyoruz. Sonrasında ise hiçe saydıkları sağlıklarını geri kazanabilmek için elde ettikleri her şeyi vermeye hazır olduklarını görüyoruz. Sağlıklarını korumak için günde beş dakika bile ayırmıyorlar. Sağlıkla ilgili olumsuz bir durumla karşılaştıklarında ise avuç avuç haplar içmeyi tercih ediyorlar. Oysa ki birazcık bedenlerini dinlemeye vakit ayırsalar, vücutları gereken her şeyi söyleyecek; dinlen, uyu, yürü, az ye gibi... Eğer daha dikkatli bir hayat planlaması yaparsanız çok daha keyifli, sağlıklı ve varlıklı bir hayatın tadını çıkarabilirsiniz...

Yazının devamı...

Kilo verememenizin nedeni insülin direnci olabilir

Kan şekeri normal olduğu halde kandaki insülin hormonunun dengesizce fazla olması durumunda insülin direnci diyoruz.

İnsülin direncine çoğunlukla normalin üzerinde kiloda olanlar ve hareketsiz bir yaşam sürenlerde rastlıyoruz. Ancak nadiren zayıf bireylerde görülebileceği gibi bazen obezlerde de görülmeyebiliyor.

Basit önlemlerle geri dönebiliyor

İnsülin direnci Tip II diyabete yani şeker hastalığına zemin hazırlanması nedeniyle çok önemli. Çünkü alabileceğiniz basit önlemlerle tümüyle geri dönebiliyor. Aksi takdirde ilaç kullanılması kaçınılmaz olabiliyor.

Eğer:

- Kilo verirken zorlanıyorsanız

- Sık sık tatlı yeme isteği duyuyorsanız

- Yemek sonrası hızlı acıkma ve yorgunluk hissi duyuyorsanız

- Öğün atlandığında baygınlık hissi yaşıyorsanız

- Koltuk altı, boyun, ense ve kasıkta kahverengi lekelenmeler varsa

- Karaciğer yağlanması varsa (iç organ yağlanmaları artık çok önemli)

- Adet düzensizlikleri yaşıyorsanız hemen bir test yaptırmalısınız.

Adım adım insülin direnci gelişimi

- Yediğimiz besinler sindirildikten sonra en basit birime yani glikoza (şeker) parçalanır ve kana geçer.

- Kan, vücuttaki doku, organ ve hücrelere enerji sağlamak amacıyla glikozu taşır.

- Sağlıklı bir insanda kandaki şeker miktarınca pankreastan da insülin salgılanır. Kandaki şeker dengelenmiş olur.

- Fazla şeker nedeniyle hızla şekere dönüşen gıdalar tüketen insanlarda denge zamanla

bozulmaya başlar.

- Şeker, hücreye girip onu besleyeceği yerde kanda fazlaca birikmeye başlar.

- Pankreas daha fazla insülin salgılar. Kandaki insülin normalin 2-3 katına çıkar.

- Vücuda yiyecek alındığı halde hücreler “aç“tır!

- İnsülin salgılanması yağ yapımını artırdığı için vücuttaki yağ miktarı da artmaya başlar.

Yazının devamı...

Uzun yaşamın sırrını uzaklarda aramayın

Hafif ve dengeli beslenme, kaliteli uyku, düşük stresli yaşam... Uzun yaşamın sırrı çok da gizli değil!

Elimizdeki bilimsel veriler dünyanın en korkutucu ve en çok can alan silahının fazla beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı olduğunu gösteriyor! Her yıl fazla kiloların yol açtığı kronik hastalıklar yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı, savaşta hayatını kaybedenlerin sayısını geçmiş durumda. Görünen o ki şeker günümüzde ateşli silahtan daha tehlikeli!

Tıp dünyasındaki başdöndürücü gelişmeler insan ömrünü yadsınamayacak derecede uzattı. İnsanoğlunun kıtlık sorununu yenmesi, tıbbi hizmetlere daha kolay ulaşım, yazılım mühendisliğinin tıbba katkıları derken artık ülkemizde de beklenen ortalama yaşam süresi 80 yılı geçti. 2000'li yıllarda doğan çocukların ise 100 yaşlarını devirmeleri bekleniyor.

Eski hastalıklar bertaraf oldu

Bu durumda akla hemen şöyle bir soru daha geliyor: Yedigimiz, içtiğimiz her şey, soluduğumuz hava bozuldu, günümüz insanları aşırı stres yükü ve benzeri birçok sebeple daha kısa yaşıyor. Bir yere kadar haklı olan bu söylem kesin bir doğru değil. Daha önceki kuşakların kısıtlı ilaç ve tıbbi imkanlara rağmen uzun yaşaması büyük ihtimalle çocukların neredeyse 1/3 ünün yetişkin olamadan hayatını kaybetmesine de bağlı. Bir başka deyişle zaten genetik olarak dirençli olanların yetişkinlik çağını görebilmesi. Oysa günümüzde başta antibiyotik olmak üzere kullanılan ilaçlar, aşılar çocuklukta karşılaşılan eskiden çok tehlikeli görülen hastalıkları bertaraf ediyor. Yani genetik olarak daha az dirençli bireyler de yaşamlarına rahatlıkla devam ediyor. Fazla ilaç kullanımı hekim olarak tabii ki onayladığımız bir seçenek değil ancak antibiyotikler olmasa bugün tanıdığınız birçok insanın hayatta olamayacağını da hatırlatmak isteriz! Önemli olan doktor kontrolünde akıllıca ilaç kullanmak.

Genel olarak insan yapısına uyan maddeleri şöyle sıralayabiliriz:

-Hafif ve dengeli beslenme

-Aşırıya kaçmayacak ancak mutlaka yapılabilir ölçüde egzersiz

-İyi uyku kalitesi

-Yakın bir sosyal çevre

-Düşük stresli yaşam

Uzun yaşayanlar şeker kullanmıyor

Uzun yaşayanların beslenmeleri bölgelere göre değişiklikler gösterebiliyor ancak pek de değişiklik görmediğimiz nokta şeker kullanmamaları.

Egzersiz programı uygulayın...

Eğer fazla kilonuz varsa uzun yaşam için mutlaka normal kiloya dönmeli, bu sırada biraz daha sıkı bir beslenme ve egzersiz programı uygulamalısınız. Ancak ayda 2 kg'dan fazlasını hedeflemeyin.

7 saatten az uyumayın

Günde 7 saatin altında uykunun birçok insanda depresyona davetiye çıkardığını biliyoruz. Sağlıklı, kaliteli uykunun beyni neredeyse gençleştirdiğini söyleyebiliriz. Kilo kontrolü için de yeterli uyumalısınız.

Zihninizi stresten arındırmak şart

Eğer atalarımız gibi avcı-toplayıcı bir topluluk olarak yaşamınızı sürdürseydik ve ormanda gezerken bir aslanla burun buruna gelseydik ancak vücudumuzdan salgılanan adrenalin sayesinde aslanı avlar ya da kaçabilirdik. Aslanın karşısından kaçmanızı sağlayan ve müthiş bir enerji veren bu değişim, siz arabanızdan ya da ofisinizdeki koltuğunuzdan kıpırdamadığınızda bedeninize zarar verecektir! Tabii ki modern hayatta aşırı bir davranış hoş görülemeyeceğinden yapılacak tek yol zihninizi eğitmek ve sakinleştirmek. İster sanatla, ister yoga, meditasyon ya da dua ile...

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.