Şampiy10
Magazin
Gündem

Cildinize göre beslenin

Güzel, genç ve sağlıklı bir cilt, renk ve ışıltısı ile kendini belli ediyor. Bu renk ve ışıltının birincil kaynağını ise beslenme alışkanlıklarımız oluşturuyor...

Güzel bir cilt için yapabileceğimiz çok şey var. Profesyonel bakımlar cilt üzerinde harikalar yaratıyor. Ancak bazı noktalar var ki bu konuda gerekeni ancak siz yapabilirsiniz; yeterli su içmek, dengeli beslenmek, cildi temiz tutmak, güneşe fazla maruz kalmamak gibi.

Önce su: Günde 6-8 bardak su içmek cildin nem dengesini sağlıyor ve esnekliğini koruyor. Su cildimizdeki hücrelerin beslenmesi ve hücresel attıkların da toplanması için önemli. Yeterli miktarda su içilirse kan dolaşımı daha iyi oluyor, renk ve görünüm de düzgünleşiyor. Su içeriği yüksek sebzeler de cilt hücrelerine daha iyi nüfuz ediyor. Yeterli nem ince ve kırışık çizgileri de düzeltebiliyor.

Yüzünüze yerçekiminin tersi yönünde hafif bir masaj yapmak da yüzünüzdeki kasları ve cildinizi destekleyecektir. Günlük kremlerinizi sürerken 1- 2 dakika bu masajı da yaparsanız kan dolaşımınız daha iyi olacağı için tüm cildinize etkisini kısa zamanda göreceksiniz.

Cildi düzgün ve elastik görünmesi için yeterli protein, kollagen, omega 3, A, E, C vitamini, co-enzim, bakır, çinko gibi maddeleri içeren yiyeceklerden tüketmek gerekiyor. Her gün bir avuç ceviz hem omega 3 hem bakır içeriği nedeniyle yenebilir.

Nar antioksidan özelliği ile cildi korur parlaklık verir, nemlendirir. Fasülye çinko içeriği nedeni ile cilt için önemlidir. Çinko cilt hasarlarının tamirinde ve akneleri karşı aktiftir.

A vitamini de cildi, mukozayı, saçları, tırnakları destekleyen bir vitamindir. Havuç, süt gibi ürünlerde bol miktarda bulunuyor. Ancak sigara kullananların preparat olarak A vitamini alması akciğer kanserine zemin hazırlayabilir, bu konuda dikkatli olunmalı.

Yeşil yapraklı sebzeler de cildin nem dengesini içerdikleri yüksek elektron sayesinde koruyor.

Cildi besleyen yiyecekler

Başta su olmak üzere cildinize iyi gelen yiyecek ve içecekler şöyle sıralanabilir:

Ahududu, çilek, erik, portakal, greyfurt, nar, kivi, elma gibi meyveler,

Domates,salatalık, lahana, karalahana, semizotu, pancar, kırmızı dolmalık biber, pazı, dereotu, ıspanak, tarhun, kekik, maydanoz, karnıbahar, turp gibi sebzeler,

Kuru fasülye, nohut gibi bakliyatlar,

Balık, tavuk, yoğurt, az yağlı peynir gibi hayvansal gıdalar,

Keten tohumu, susam, çörekotu, sert kabuklu yemişler, ayçiçeği, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar,

Beyaz, yeşil, siyah çaylar, havuç, domates, nar, greyfurt suları.

Tüketilmemesi gerekenler

Alkol, tuzlanmış et, şarküteri ürünleri, şekerleme, kek, çikolata, kurabiye, mısır şurubu, hamur tatlıları, her türlü hazır paketli, son kullanma tarihi uzun ürünler, mayonez, pizza, yağlı etler, makarna, salamura, hazır turşu, patlamış mısır, şerbet, tam yağlı süt ve süt ürünleri, günlük 200 mg’ın üzerindeki kafein.

Sebze kokteyli

- 1 adet salatalık

- 2 adet brokoli

- 3 adet kereviz saplarıyla birlikte

Bütün malzemelerini katı meyve sıkacağından geçirir karıştırıp içebilirsiniz.

Bu sebzeler vücudunuz için çok güçlü bir arındırıcıdır. Salatalıkta bulunan askorbik asit ödemi önler. Aynı zamanda içinde bulunan çok miktardaki su, hücrelerin su ihtiyacını karşılar. Çiğ kereviz ödemi, şişkinliği azaltır ve vücuttaki alkolün fermente olmasını da engeller. Brokoli de bağırsaklarınızı temizler ve karaciğeri destekler.

Yaz vücut bakımınız

Yazın saat 10:00-15:00 arası direkt güneş ışığından kaçınmalısınız. Yetişkinler 30- 50 SPF arası, çocuklar 50 SPF güneş koruyucu kulanmalı.

Cilt tipinize göre beslenmek

Cildinizi içeriden beslemek kuşkusuz çok önemli. Ancak her ciddi ihtiyacını farklı olduğunu gözününde bulundurmalısınız.

Kuru ciltler

Bol su içmelisiniz.

Yüksek miktarda su içeren taze sebze meyve tüketmelisiniz.

A vitamini ve beta- karoten cildinizi dengeleyecektir. Portakal, mandalina, havuç gibi yiyecekler tüketin.

Omega 3 içeren balık, ceviz ve yağ oranını dengelemek için avokado, hindistan cevizi, keten tohumu, fındık gibi besinleri tüketebilirsiniz.

Alkol, kafein ve şeker ciltte nem kaybına sebep olacağından mümkün mertebe daha az tüketmelisiniz.

Yağlı ciltler

Özellikle B6 vitamini yağ oluşumunu dengeleyeceğinden tam tahıllı gıdalar, ayrıca ton balığı, somon, kırmızı biber, kabak, ıspanak, brokoli, lahana, sarımsak gibi taze sebzeleri tüketmelisiniz.

Probiyotikler vücutta sağlıklı flora oluşturarak enfeksiyonla savaşacağı için makul ölçülerde yoğurt ve kefir tüketebilirsiniz. Floranızın iyi olması akneleri azaltacaktır.

A vitamini ve çinko içeren besinler de yağ oluşumunu dengeler. ve cildi sakinleştirir.

Hassas ciltler

Doğal besinler tüketmelisiniz.

Antioksidanlar ve aminoasitler(proteinin yapıtaşı) hücre yenilenmesi için özel öneme sahip olduklarından bol tüketmelisiniz.

Badem, nohut ve kabuklu deniz hayvanları çinko yönünden zengin olduğu için iyileşmeyi hızlandırır.

Çikolata, çilek, alkol ve yumurta cildinizde hassasiyet yaratıyorsa tüketmeyiniz.

Kırmızı et ve kafeinli de mümkün olduğunca az tüketmelisiniz.

Yazının devamı...

Bedeninizi suya doyurma zamanı

Şimdi su tüketimini artırma zamanı, işte sıcak günlere serinleten içecek tarifleri...

Ramazan boyunca normalden daha az su tükettiniz, bu nedenle bu sıcak yaz günlerinde günde en az 6-8 bardak taze su içmek gerektiğini unutmamanız gerekir. Bu miktarda sıvıyı su olarak tüketmelisiniz, gün boyu içtiğiniz çaylar, kahve, bitki çayları, süt, ayran, kefir, taze meyve suyu, soda vb. bu 6-8 bardaktan hariç olarak içebileceğiniz sıvılardır. Susadığınızı hissettiğinizde artık bedeniniz çok susuz kaldığını ve size acil sinyali gönderiyor olduğunu unutmayın!

Suyu bir görev gibi üst üste iki bardak içmektense sürekli ve daha yavaş içmek vücudumuz için daha faydalı. Çünkü su içmemizin amacı vücudumuzun içine su sokmak değil bu suyu organların, hücrelerin içine taşıyabilmek. Sadece içilen suyun değil salatalık, domates, karpuz gibi su oranı yüksek sebzelerin hücrelerinize daha iyi su taşıyacağını bilin. Bazı kaynaklar suyun daha taze olabilmesi için “canlandırılmasını” öneriyorlar. Buna göre suyu bardağa koymadan önce sürahiyi sallamak, çalkalamak ya da suyu buzlukta dondurup çözdükten sonra içmek gerekiyor. Yazın güzel yaz meyvelerini ve limonu suya koyarak zevkinize göre nefis “infüzyonlu su” çeşitleri de yaratabilirsiniz.

Sağlıkla serinleyin şeftalili buzlu yeşil çay

- 2 tane kabukları soyulmuş olgun şeftali

- 300 ml demlenip soğutulmuş yeşil çay ( yaklaşık 2 su bardağı)

- Yarım limon

- 3-4 dal taze nane

- 1 tatlı kaşığı bal

- Buz

Şeftalileri blenderda püre haline getirin. İçine balı ekleyin. Önceden demleyip soğuttuğunuz yeşil çayı, limon dilimleri, taze nane ve buzla karıştırıp süsleyerek servis edin.

Ev yapımı taze zencefilli limonata

- 2 tane kabukları soyulmuş olgun şeftali

- 300 ml demlenip soğutulmuş yeşil çay (yaklaşık 2 su bardağı)

- Yarım limon

- 3-4 dal taze nane - 1 tatlı kaşığı bal - Buz

Şeftalileri blenderda püre haline getirin. İçine balı ekleyin. Önceden demleyip soğuttuğunuz yeşil çayı,limon dilimleri, taze nane ve buzla karıştırıp süsleyerek servis edin.

Elmalı-tarçınlı infüzyonlu su

- 2 tane elma - 4 tane tarçın çubuğu

- 2 lt içme suyu ya da maden suyu

Elmaları iyice yıkayıp kabuklarıyla beraber dilimleyin. Tarçın çubuklarını ve elmaları suya ya da maden suyuna ekleyip buzdolabında soğutup taze nane ile servis edin.

Yazının devamı...

Hücrelerinizin pasını silin!

Vücudumuzu genç ve sağlıklı tutmak için hücreyi oluşturan atomların üzerinde durmalıyız.

Konu aslında basit ,ortaokul fen bilgisi derslerinde gördüğümüz atomların (+) veya (-) yükleriyle ilgili. Bu bilgilerinizi hatırlayacak olursanız tüm evren gibi siz de atomlardan oluşursunuz. Atomlar elektron, proton ve nötrondan oluşur. Protonlar ve nötronlar atomun çekirdeğini oluştururlarken elektronlar da çekirdeğin etrafında dönerler tıpkı dünyanın ve diğer güneş sistemi gezegenlerinin güneş etrafında dönmesi gibi. Protonlar(+), elektronlar(-) yüklüdür. Nötronlar ise zaten nötr yani yüksüzdür. Vücudun amacı proton ve elektron sayılarını eşitlemek yani dengede olmaktır. Denge hali (+) ve (-) yüklerin yani protonların ve elektronların eşit sayıda olmasıdır.

Yeterli anti-oksidan vücutta paslanmayı önler

(+) yüklü proton yani elektronu eksik atomlar çok saldırgandır ve dengeyi kurmak (-) elektronu geri kazanmak için fazladan elektron alabileceği diğer atomlara saldırır. İşte bu protonu fazla atomlara serbest radikal , bu olaya da oksidasyon denir. Yani paslanma. Hücrenin sürekli serbest radikallerin saldırısı altında olmasına ise oksidatif stres diyoruz. Oksidasyon ya da paslanma vücudunuz için iyi bir olay değildir.

Bazı yiyecekler ise (-) yükten yani elektrondan zengindir.Bu yiyecekler vücuda girdiğinde (+) yükten zengin yani aslında saldırgan olan atomlara elektron verir ve atomu dengeye getirir. İşte bu besinlere de anti-oksidan diyoruz. Vücudunuza yeterli miktarda antioksidan girerse paslanma yaşamazsınız. Fakat ihtiyacınız olan antioksidanları yeterli miktarda almazsanız; oksidan serbest radikal hücreler, mecburen başka hücrelere saldırır ve onların elektronunu çalarak normale döner. Ancak bu sefer de diğer hücreler serbest radikal (oksidan)yani fonksiyonunu yapmayan paslandıran hücre haline gelir. İşte bu durum uzun sürerse hastalıklar kaçınılmaz olur. Şimdi gelelim hücrenin içine! Yediğimiz yiyeceklerden alınan besinler vücudumuzun ihtiyaç duyduğu işlevleri gerçekleştirmek için enerjiye dönüştürülür. Bu dönüşüm mitokondri dediğimiz bütün hücrelerimizde bulunan organellerde olur. Bu dönüşüm sırasında serbest oksijen radikalleri oluşur. Bu serbest oksijen radikallerinin fazla miktarda oluşumu hücre için de vücut için de tehlikelidir. Bu serbest oksijen radikallerine oksidan denir. Çünkü eğer bu oksidanları vücudunuzda serbest halden bağlı hale geçirebilecek antioksidan miktarınız yetersiz kalırsa bu oksidan serbest radikaller enfeksiyonsuz iltihaplanma yaratır. Böylece hücrelerinizin, organlarınızın, damarlarınızın paslanmasına neden olur yani yaşlandırır.

Sizi zinde tutacak öneriler:

- Limon, yeşil ve beyaz çay, Hindistan cevizi, badem, baharatlar gibi yiyecekler akla ilk gelen güçlü antioksidanlara örnek.

- Sebzeleri mümkünse çiğ tüketmek değilse çok az pişirmek gerekiyor ki elektronlarından faydalanalım, serbest radikalleri dengeletelim. Brokoli, havuç, taze fasülye, enginaraz pişirilirse daha iyi faydalanacağımız sebzeler. En iyi pişirme buharda hafifçe haşlamak.

- Kavrulmamış ve suda bekleterek enzimlerini canlandıracağınız kuruyemişler vücudunuzda anti-oksidan etki gösterecektir.

- Banyo yapmak ya da çıplak ayakla toprağa basmak vücut yüzeyinde elektron-proton dengesini kurmaya yardım eder.

Yazının devamı...

Kronik hastalığı olanlar nasıl oruç tutmalı?

Ramazan’ın yaz sıcaklarına gelmesi, uzun açlık sürecinin yanı sıra sıvı kaybının artması riskini de beraberinde getiriyor. Özellikle kronik hastaların oruç tutarken dikkatli olması şart!

Ramazan ayında kronik hastalığı olan birçok hastamızın sorusu oruç tutup tutmamak yönünde oluyor. İftar ve sahur süreleri arasındaki uzun süren açlık, yüksek sıcaklıklarda susuzluk kronik hastalığın seviyesine göre bazı hastaları çok zorlayabilir. Dinsel kaynaklar orucun sağlıklı bireyler tarafından tutulması gerektiği yönünde. Oruç sağlıklı insanların sağlıklarına sağlık katıyor ve bazı hastalıkların da seyrini olumlu yönde değiştirebiliyor ancak birçok ağır seyreden kronik hastalıkta durumu kritikleştirebileceğini göz önünde tutmak gerek. Herhangi bir kronik hastalığınız varsa oruç tutabilmek için mutlaka doktorunuzun onayını almalısınız.

Kalp hastaları:

Vücuttan su ve tuzu atmak için diüretik (idrar söktürücü) kullanan hastalar uzun süren açlık ve sususuzluk durumunda çok yoğun bir su ve elektrolit kaybına uğrayabilirler. Bu sebeple oruç tutabilmek için doktor onayını almak şarttır.

Diyabet hastaları:

Oruç tutabilecek düzeydeki diyabetikler kan şekerini hızlı yükselten basit karbonhidratlardan (makarna, şeker, çikolata gibi) kaçınmalı. Proteinden zengin ve yeterince meyvenin olduğu bir diyet uygun olur. Ayrıca ara öğün mutlaka yapılmalı.

Reflü hastaları:

Reflüde midenin asit ve gıda içeriği yemek borusuna geri kaçar ve burada tahrişe neden olur (mide asiditesinin 2-3 pH değeri arasında olduğunu hatırlatalım ). Bu tahriş göğüs arkasında yanma ve ağrı gibi şikayetler yapar. Uzun süren açlık sonrası dikkatsizce fazla yenilen yemek reflüyü artıracaktır.

İftarda yüksek kalorili ve yağlı yemekler en aza indirilmeli.

Sigara, yağlı, biberli yiyecekler, çikolata ve fazla kahve de reflüyü artırabiliyor.

Kabızlık

Kabızlık sorunu olanlar çiğ sebze, meyve, zeytinyağlı yemek, kepekli buğday ürünleri, salata, hurma, bol bol lifli yiyecek tüketmeliler. İftar-sahur arası 2 litre su tüketilmeli.

Dikkat!

- Kontrol altındaki Troid hastaları, sahurdan yarım saat önce ilacını almalı.

- Kontrol altındaki anemi (Kansızlık) hastaları, yatmadan önce ilaçlarını almalı ve beslenmelerine azami özen göstermeli.

- Kontrol altındaki Astım ve KOAH hastaları, ilaçlarını iftar ve sahur arasında almalı.

- Yüksek kolesterol hastaları ilaçlarını iftardan sonra almalı ve beslenmelerine özen göstermeli.

- Oruç tutan ve kronik hastalığı olanlar sağlıklarında bir değişim fark ettiklerinde doktorlarına danışmalı.

Derindere Kardiyoloji Uzmanı Dr. Reyhan Kahraman

Hipertansiyon hastaları için doktor onayı şart

- Kan basıncınız bir veya iki ilaçla kontrol altına alınabiliyorsa ve ilaçlarınızı aksatmayacaksanız, hekiminizle görüşüp kan basıncı kontrolünüzü sağladıktan sonra oruç tutabilirsiniz.

- Tansiyonunuzu sabah-akşam düzenli olarak ölçün.

- İftarda az ve yavaş yemek yiyin. Hafif bir çorba ya da bir salata ile başlayıp bir süre ara verdikten sonra yemeğe devam edin.

- Tuzu günde 4 gramı (1 silme çay kaşığı tuz 2 gr) geçmeyecek şekilde ölçülü tüketin.

- Vücut ağırlığınıza göre 1,5-2 litresi su olacak şekilde ayran, soda, taze sıkılmış meyve suyu içebilirsiniz.

- Fazla kahve ve demli çay içmekten kaçının.

- Sofranızda sosis, salam, sucuk, pastırma, turşu, tuzlu kraker ve bisküvi gibi tuzlu gıdalara yer vermeyin.

Medical Park Fatih Hastanesi’nden Dahiliye Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Burcu Raylaz

Stresle baş etmenin yolu ceviz

Medical Park Fatih Hastanesi’nden Dahiliye Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Burcu Raylaz, stresle baş etmek için ceviz yemeyi tavsiye ediyor. Özellikle iftar saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke patlamaları, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtiler artar. Omega 3 açısından zengin olan ceviz ise kalp sağlığında ve stresi önlemede etkilidir.

Prof. Dr. Derya Uludüz

Hamurlu gıdaları azaltın

Kronik migreni olanlar şekerli gıda tüketmemeli. Eğer oruç tuttuğunuzda baş ağrısı yaşamak istemiyorsanız, pasta, kurabiye, hamur işleri, beyaz pirinç, beyaz patates, dondurmadan uzak durun.

Her öğüne protein içeren besinler (balık, yumurta, brokoli, havuç, bezelye, elma) ekleyin.

Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci

Kolesterol seviyesini dengeleyen 4 besin

Balık: Omega-3 yağ asitleri, kolesterolün yükselmesini engelleyerek, damar tıkanıklığını engelliyor.

Yeşil yapraklı sebzeler: Damar sertliğini engeller ve ödem sorunun ortadan kaldırır.

Domates: Beta karoten ve güçlü antioksidan etkisi ile vücudumuzu serbest radikallerden korur. Tansiyonu engeller ve kalp ritmini düzenlemeye yardımcı olur.

Avokado: Kalp sağlığına faydalı olan potasyum ve aynı zaman da folik asit ve E,B vitaminleri açısından da zengindir.

Yazının devamı...

Ramazan’da az tuz bol yeşillik tüketin

Zeytini ihmal etmeyin

Yerel peynir çeşitlerinin çokça örneğini bulmak mümkün burada. Biz az tuzlu olanlarını çok beğendik. Peyniri iftariyelik tabağında da, sahurda da tüketmeniz sağlıklı. Peynirin yanına da tabii ki zeytin iyi gider. İster siyah, ister yeşil zeytin yiyin ama mutlaka yiyin. Zeytin özellikle Akdeniz’de yetişen kadim bir bitki. Oldukça uzun bir süredir bu topraklarda yaşayan atalarımız sayesinde hepimizin yapısıyla da uyumlu ve faydalı. Ancak kuralı burada da bozmuyoruz. Ertesi gün susatmaması için az tuzlu alıyoruz ya da uzun bir süre suda bekletiyoruz. Yüksek tansiyonu olanlar ise bu kurala her zaman uymalılar.

Enginarı az miktarda olmak üzere çiğ de yiyebilirsiniz. Kesin olan kuralsa fazla pişirilmemesi. Sebzeleri ne kadar pişirirsek faydasını o kadar azaltıyoruz, besini öldürüyoruz. Buharda çok az pişmiş sebze, üzerine az miktarda soğuk sıkım zeytinyağı ve limon sağlıklı yaşamın formülü gibi. Hazır vücut oruçla temizleniyorken vücudunuzun temel temizleyici organı karaciğere enginarla yardımcı olun.

Kavrulmamış ceviz, fındık, badem, çekirdek ve tüm diğer yağlı tohumlar özellikle iftar-sahur arasında atıştırmalık olarak bir avuç içi kadar tüketilmeye hak ediyor. Enzimlerini canlandırmak için su içinde, buzdolabında bekletmeyi unutmayın. Ayrıca bu işlem lezzetine lezzet de katacak ve sıcak gecelerde serin bir yiyecek olacak. Hurmanın da en lezizi , en alası burada şüphesiz. 1-2 tane hurma uzun süre aç kalan bünyeyi yormayacağı için iftariyelik tabağanızda bulunsun. Doğal şeker özelliğiyle de canınızın tatlı istemesini önleyecektir. Ancak esnaf bizi bir konuda uyardı, bazen içine şekerli su enjekte edilmiş aşırı tatlı hurma olabiliyor diye. Doğal şeker alayım derken , tatlıdan kaçınırken bu tuzağa düşmemek gerek.

Dut, çilek, yeşil erik daha rahat yiyebileceğiniz sağlık küpleri. Hele yeşil eriği limitsizce yiyebilirsiniz. Hem kalori değeri düşük hem çok sağlıklı.

Sağlıklı oruç tutmak mümkün

Yazının devamı...

Biyolojik yaşınızı ölçün

Biyolojik yaş testimizi çözün ve kendinizi değerlendirin. Bakalım gerçekten kaç yaşındasınız?

Nüfus cüzdanımızda yazan yaşımızla gerçek fizyojik - biyolojik yaşımız her zaman uyumlu değildir. 50 yaşında 40’larınızda gibi görünmek ya da 35 yaşında 45 gibi görünmek, hissetmek bir çoğumuzun rastladığı, yaşadığı bir durum. Herkesin istediği elbette nüfus cüzdanı yaşından daha genç görünmek ve öyle hissetmek. Gerçek biyolojik yaşı artık kan testiyle telomer uzunluğunu ölçerek saptayabiliyoruz. Biyolojik yaşınızın genç olması değiştirebileceğiniz bazı yaşam alışkanlıklarıyla doğrudan orantılı! Size bir fikir verebilmesi amacıyla testimizi çözün ve kendinizi değerlendirin. Bakalım gerçekten kaç yaşındasınız?

1) Boy-kilo oranınız nasıl?

a) Normal

b) Zayıf

c) Hafif kilolu

d) Fazla kilolu

2) Geceleri kaç saat uyursunuz?

a) 7-9 saat

b) 10-12 saat

c) 4-6 saat

d) 4 saatten az

3) Alkol tüketiminiz nasıl?

a) Hiç

b) Ayda 1-2 kez birkaç kadeh

c) Haftada 2 kadehten fazla

d) Her gün 1 kadeh ve üzeri

4) Sigara tüketiminiz nasıl?

a) Hiç

b) Günde 1-2 tane

c) Günde 1 paket

d) Günde 2 paket ve üzeri

5) Kendinizi ne sıklıkla fazla stresli ya da fazla endişeli hissediyorsunuz?

a) Asla

b) Bazen

c) Sıklıkla

d) Daima

6) Genel olarak haftalık egzersiz düzeyiniz nasıl?

a) Çoğu zaman orta düzeyde aktivite

b) Çoğu zaman hafif aktivite

c) Çoğu zaman yoğun aktivite

d) Hiç

7) Son dönemlerde enerji düzeyinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

a) Enerjik

b) Fena değil

c) Genel olarak biraz yorgun

d) Şarjı bitmiş gibi

8) Rutin tıbbi kontrollerinize ve check-up’a ne sıklıkta gidersiniz?

a) Yılda bir kez

b) 2-5 yılda bir

c) Sadece hasta olduğumda

d) Hiç

9) Diş kontrolüne ne sıklıkta gidersiniz?

a) 6 ayda bir

b) Yılda bir

c) Sadece sorun olduğunda

d) Hiç

10) Genel olarak mutlu musunuz?

a) Çok mutluyum

b) Genellikle mutluyum

c) Bazen mutluyum

d) Pek mutlu değilim

11) Güvenebileceğiniz kaç arkadaşınız var?

a) Çok sayıda arkadaşım var

b) Epeyce arkadaşım var

c) Az sayıda arkadaşım var

d) Yok

12) Size iyi geldiğini düşündüğünüz aktiviteler için zaman ayırıyor musunuz? (kitap okumak, sinema, yürüyüş vb. )

a) Her zaman

b) Sıklıkla

c) Nadiren

d) Hiç

13) Ruhsal olarak gevşemek için zaman ayırıyor musunuz? (gevşeme egzersizi, meditasyon, yoga, dua vb. )

a) Her zaman

b) Sıklıkla

c) Nadiren

d) Hiç

14) Detoks yaparak vücudunuzu temizlemeye yardımcı oluyor musunuz?

a) Genel olarak hafif detoks beslenme

b) Mevsim döngülerinde detoks

c) Birkaç yılda bir detoks

d) Hiç

15) Günde kaç bardak su içiyorsunuz? (çay, kahve, meşrubat vb. hariç)

a) 8 bardak ve fazlası

b) 4-7 bardak

c) 1-3 bardak

d) Hiç

16) Günde kaç porsiyon taze sebze-meyve yersiniz?

a) 5 porsiyondan fazla

b) 3-4 porsiyon

c) 1-2 porsiyon

d) Hiç

17) Ne sıklıkta kızartma, rafine edilmiş ya da hazır paketli gıda tüketiyorsunuz?

a) Hiç

b) Haftada bir kez

c) Haftada 3-4 kez

d) Her gün

18) Şeker, şeker katkılı yiyecek, tatlı, hazır meyve suyu, beyaz unlu mamüller gibi yiyecek içeceklerden ne sıklıkta tüketiyorsunuz?

a) Hiç

b) Haftada 1-2 kez

c) Haftada 3-4 kez

d) Her gün

19) Isıtılmamış, çiğ zeytinyağı tüketme sıklığınız nedir?

a) Günde en az 1 kez

b) Haftada en az 4 kez

c) Haftada bir kez

d) Hiç

20) İşlem görmemiş hububat ve yağlı tohumlardan ölçülü miktarda tüketme sıklığınız nedir? (tahıllı ekmek, çiğ badem-fındık, kabak-ay çekirdeği, esmer pirinç vb.)

a) Çok sık

b) Haftada birkaç kez

c) Haftada bir

d) Nadiren

21) Mevsiminde gıda tüketme sıklığınız nedir?

a) Her zaman

b) Sıklıkla

c) Nadiren

d) Hiç

22) Günlük beslenme programınız nasıl?

a) Daima dengeli

b) Protein ağırlıklı

c) Karbonhidrat ağırlıklı

d) Her şey

23) Ailenizde yaş ortalaması nasıl?

a) 80 ve üzeri

b) 70 ve üzeri

c) 60 ve üzeri

d) 50 ve altı

24) Tansiyonunuz nasıl?

a) 100/60 mm/hg (düşük)

b) 120/80 mm/hg (normal)

c) 140/90 mm/hg (yüksek)

d) 180/110 mm/hg (yüksek riskli)

25) Genel olarak kolesterol düzeyiniz nasıl?

a) Normal

b) Hafif yüksek

c) Yüksek

d) Yüksek riskli

Bu testi nasıl yapacaksınız?

Kendinize her a şıkkı için 1, b şıkkı için 2, c şıkkı için 3, d şıkkı için 4 puan veriniz.

DEĞERLENDİRME

30-45 puan: Sizi tebrik ediyoruz. Yaşınızın iyisisiniz. Sağlıklı bir hayat sürmek için çaba gösteriyorsunuz. Fizyolojik yaşınızın neredeyse 5 yıl altındasınız. 45-65 puan: Biraz çabayla çok daha iyi olabilirsiniz. Fizyolojik yaşınızla uyumlusunuz.

65-90 puan: Tehlike sinyalleri başlamış durumda ancak doğru yaşam tarzına geçmeniz hiç de zor değil. Fizyolojik yaşınızın üzerindesiniz. 90-120 puan: Acilen önlemler almaya başlamalısınız! Doğru bir yaşam tarzına geçmek düşündüğünüz kadar zor değil. Fizyolojik yaşınızın neredeyse 5 yaş üstündesiniz.

Yazının devamı...

Zayıflamanın muhasebesi

Son yıllarda bilim dünyasında insanın kilo almasının en önemli nedeninin uzun yaşam için değil, hayatta kalma ve üreme yönünde evrilmesi olduğu düşünülüyor. Bu sebeple neredeyse iki milyon yıldır varlığımızı sürdürebiliyoruz. Zaman içinde bu uzun süreçte atalarımız için açlık, kıtlık hayatta kalmayı en çok zorlaştıran noktalar olmuş. Bu sebeple diyet kaçamakları birden fazla kez olunca kilo olarak bize geri dönüyor, vücut kendini kıtlıkta zannettiği için yenilen her miligramı depolamaya çalışıyor. Ancak bizlerin yaşadığı bu dönemde yiyecek bolluğu atalarımızın rüyalarında bile görebileceklerinden çok fazla. Bunun sakıncası ise vücut yapılarımızın bu kadar bol ve yüksek kalorili yiyeceklere hazır olmaması. Üstelik bu kadar çok yiyeceği elde etmek için genellikle çok az hareketin yeterli olması. Uzak atalarımızın beslenmek için ava çıkmaları, ağaçlara tırmanmaları gerekiyordu, daha yakın atalarımızın topraklarını işlemesi ve hayvanlarına bakmaları zaruriydi, şehirlerde yerleşenler sos, şeker bir yana toplu mutfaklarda ne pişerse onu yerlerdi. Son 200 yılın hatta son 50 yılın ise yiyecekleri hem bir rüya hem bir kabus. Kabusu güzel rüyaya çevirmenin tek yolu ise beslenme ve hareket bilincinin artması. Atalarımızın yediği ilkel elmanın bugünki domatesin şeker oranına ve tadına yakın olduğunu, şeker pancarının henüz Amerika’dan gelmemiş olması sebebiyle Fatih Sultan Mehmet’in hiç şekerli bir tatlı yiyemediğini de belirtelim.

Diyet kaçamakları birden fazla kez olunca kilo olarak bize geri dönüyor. Ancak günlük rutin içinde 1 saat ip atlayarak 700 kalori, uyuyarak ise 85 kalori yakılıyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.