Şampiy10
Magazin
Gündem

Yurt dışı halleri...

.

ABONE OL
Vatan Haber

Öyle bir hal vardır...

Yurt dışı hali...

Tıpkı ev dışı gibi, insanlar yurt dışına çıktıklarında değişirler. Hem kıyafetleri hem davranışları hem de karakterleri...

Farklılaşır.

Hiç yapmadığı şeyleri yapar ya da tam tersi, hep yaptıklarını yapmaz falan.

E, öyle tabii...

İnsan dışarıda evindeki gibi midir?

Evinde diz yeri yapmış eşofmanla gezer, dışarı çıkarken doğru düzgün giyinir. En iyisi bile o gün dışarı çıkmayacaksa duş almaz, (yani her gün duş alanlar bile..) tıraş olmaz.

Karısına dana gibi davranır, iş yerinde başka bir kadın oturacakken onun sandalyesini tutar.

Karısına dar pantolon giydirmez, dışarıda kadın haklarını savunur falan...

Farklıdır yani...

Tamam peki, kadınlar da öyledir.

Ama yurt dışına giderken, gittiğinde insanlar daha da farklılaşır.

Tuhaflık daha gitmeden başlar zaten.

Düşünsenize, ‘pratik İngilizce’ kitapçıkları diye bir şey var. Hani her an lazım olacak basit cümleleri içeren...

“Saat kaç?”, “Bu kaç lira?”, “Nasılsınız?”, “Buraya nereden gidilir?”, “Buralarda internet cafe var mı?”, Bir kahve alabilir miyim?” gibi...

İyi de, “bunları sormasını oradan öğrenecek olan, o soruların cevabını nasıl anlayacak?” bunu düşünen yok!

Hadi, “Bir kahve alabilir miyim?” diye sordu diyelim. Garson da, “Tabii ama önce kasaya ödeme yapmanız gerekiyor. Kahveyi de öteki taraftan alacaksınız” diye cevap verdi.

N’olacak şimdi?

N’olacağını söyleyeyim...

“Anlıyorum ama konuşamıyorum.”

Biliyorsunuz, ahalimizin yüzde 99’u İngilizceyi anlar ama konuşamaz! Aynı yüzde 99, CV’lerine iyi derecede İngilizce bildiğini yazar.

Bizde bir de şu vardır: Kırmızı ışık hassasiyeti...

Hiçbir şeye dikkat etmedikleri kadar kırmızı ışığa dikkat ederler.

Yurt dışında yaya olarak gezenlerden bahsediyorum.

Kırmızı ışıkta geçmemek onlar için medeniyetin en büyük işaretidir. Daha ne yapsın yani!!! Kırmızı ışıkta bile geçmiyor!!!

Yanındaki yeltense öyle bir hareketle onu engeller ki, “Ayılık yapma! Dur ki, herkes ne kadar medeni olduğumuzu görsün” gibilerinden.

“Orada kimse korna çalmıyor” efsanesi vardır ayrıca...

Bir anda durur, arabalara bakar ve dinler, çalıyorlar mı diye... Sanki o anda neyse, o!

Asıl yağmur geyiğini atlamayayım...

“Abi orada yağmur yağdığında arabalar, sokaklar yıkanır, yıkanır!..”

E, iyi de bin yıldır aynı laf söylenmez ki!

Tıpkı gaz meselesi gibi...

“Orada insanların geğirmesi, gaz çıkarması normal.”

Zannedersin ki, herkes öyle geziyor.

Sanırsın ki, gittin bir restorana oturdun, herkes gark gurk...

Dedim ya, değişiyoruz diye...

Hayır, öyle kalsak iyi!

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Gidiyorum...
  2. Ne seviyor ne de...
  3. Sıradanlığın hafifliği...
  4. Ne olmuş olabilir ki?
  5. Neden aramıyor?
  6. Uygulamalı olarak...
  7. Hepsini salla gitsin!
  8. Yeni kafayla eskileri aramak...
  9. Hiçbir şey olmamış gibi!
  10. Hayatı yakalamak...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.