Yıkanmayanlar kulübü...
.
Prensip olarak az yıkanırım. Prensip olarak çok az duş alırım. Kıyafetlerimi de pek değiştirmem” dedi, herkes ona takıldı...
“Kaybedenler Kulübü” filminin promosyonu dolayısıyla röportaj veren Nejat İşler’den bahsediyorum...
Kimi kınadı, kimi “o, öyle de güzel” dedi. Hatta aramızdan “onun bu hali çekici” diyenler bile çıktı.
Ben...
Ben hiç şaşırmadım.
Zaten Türk erkeklerinin yüzde 90’ı böyle...
Yıkanmazlar, tırnaklarını pençeden farksız olana kadar kesmezler.
Hele, “sadece pazar günleri yıkanan” kuşaktan gelenler arasında yırtanların sayısı epey az, onu biliyorum.
Yani burada tuhaf olan, yıkanmaması değil, bununla övünmesi...
Çünkü genelde insanlar her gün yıkanıyormuş numarası yaparlar.
Her gün duş alanların da, “üf, bugün duş alamadan çıktım, kendimi çok pis hissediyorum” jargonu vardır ya, o da gıcık.
Eskiden bir de sadece saçları yıkamak vardı...
Ne demekse!
Nedir yani? Vücuduna su değse, eriyecek misin? Kezzap mı bu, su...
Neyse yaa.. Bize ne?
Onunla birlikte olan kadınlar düşünsün!
Dedim ya, herkes buna kafayı taktı ama aynı röportajdan ben başka bir lafa takıldım.
- “Ayrıldığım sevgilimi ertesi gün başkasıyla öpüşürken görsem, işim olmaz. Benim için bitmiştir. Ayrılmışız sonuçta. Ama bir kadınla öpüştüğünü görsem, ikisini birden alırım! Biri yeni, biri eski olur.”
Burada da, sevgilisinin başka bir kadınla öpüşmesi fantezisine şaşırmadım.
Bu da, erkeklerinin yüzde 99’unun fantezisidir.
Kalan yüzde 1 de, aseksüeldir.
O halde biz konuyu Nejat Bey’den alıp genelde inceleyelim.
Niye böyleler acaba?
Neden aynı duygu kadınlarda yok?
Hatta tam tersi:
Sevgilisini ya da kocasını bir başka kadınla yakalarsa affedebiliyor da, başka erkekle yakalarsa etmiyor.
Neden?
Erkeklere göre lezbiyen ilişki çok nefis de, geysel ilişki neden iğrenç?
Ha, demek ki, bunlarınki cinsel tercihlere saygı falan değil!
Tamamen korkusal!
Çözüme yavaş yavaş yaklaşıyoruz galiba...
Pekiii...
“İşin içine rekabet giriyor da bu yüzden” desem...
“Korkmasalar ötekini de affederler” desem...
“Bu yüzden erkekle aldatışı kabullenemiyorlar” desem...
“İçgüdüsel poligamilerini böyle yaşatıyorlar” desem...
Ben derim...
Derim de...
Takıldığım yer yine burası değil.
Hani, “ikisini birden alırım, biri yeni biri eski olur” diyor ya, oraya takıldım.
Kadınlara böyle davranmasına...
Kadınların bu hale gelmesine...