Yaz rüzgârı gibi...
.
Ben iddialıyım...
Evet konuyu belki biraz uzatmış olabilirim ama kendimi sorumlu hissediyorum.
İki gündür yabancı erkeklerden bahsedip duruyorum ya...
Ama hiç “Niye?“sinden söz etmedim.
Hazır tatil mevsimi...
Yabancılar gelecek, biz yabancı memleketlere gideceğiz; öyle bilip bilmeden atlamayın adamların üzerine diyerekten!!!
Şimdi size onların iyi taraflarından bahsedeceğim.
Ama “erkek benim bir adım önümde olsun“, “beni sahiplensin“, “beni kıskansın“, “benden çok kazansın“, “beni taşımasını bilsin“ gibi düşük huylarınız varsa, yazıyı okumayın. Bozuşuruz...
Hele o “taşıma“ meselesi var ya...
Neyini taşıyacaksa!
Artık ne kadar mühim bir şahsiyetsen!
Yani bunlardan değilseniz, açılım nedenlerine girebiliriz.
Yaşayanlardan canlı örneklerle...
Bakın mesela biri diyor ki:
* “Türk erkekleri aşkı bittiğinde sudan sebeplerle kavga çıkarıp kadının terk etmesini bekler. ‘Benim sana aşkım bitti, bitirelim’ yürekliliğini bile gösteremezler. Ama bir yabancı uzatmalara bırakmadan ve kadının gururunu da kırmadan kibarca ilişkiyi bitirir.”
(Bizimkiler gibi yedekleme de yapmıyorlardır.)
* “Gece dışarı çıkarken giyinip süslendiğinde, Türk erkekleri gibi ‘Çok güzel oldun, şimdi herkes sana bakacak, çıkar şunları“ demez. Tam aksine, ‘Aşkım çok güzelsin, sana niye âşık olduğumu bir kez daha anlıyorum’ deyip dudağınıza öpücük kondurur.”
(Demek ki, onlar da aşkım diyor. Şu ‘aşkım’ meselesine girelim bir gün de!)
Bir başka kadından bir başka detay daha:
* “Yabancı erkekler özgürlüklerine düşkün ama başkalarının özgürlüğüne de saygı duyuyorlar. Özür dilemesini, teşekkür etmesini biliyorlar. Tartışmanının sonunda dünyanın sonu gelmiyor, hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.”
(Özür dilemek, teşekkür etmek bizimkiler için trafikte bir kadının onu sollamasından beterdir ya!)
Alın bir tane daha:
* “İlk görüşmede öpüşülmez, seni seviyorum demek dert, aileye tanışmanın sonu evlilik gibi tabular, kurallar yok. Yabancı erkek arkadaşın yanında ‘acabalar’, ‘ terk ediyor beni’, ‘bitince de keşkeler’ kalmıyor aklımda.”
Oh be!
Ne rahatmış değil mi?
Böyle, efil efil...
Yaz rüzgârı gibi...
Bir de bizimkilere bak!
İlişki mi yaşıyorsun, savaş mı veriyorsun belli değil.
Yeter yahu!