Yaralı çiftler...
.
Önce “yaralı çift”in tarifini vereyim...
Adam, bütün haklarını kullanmış.
Her türlü rezilliği yapmış. Yakalanmış falan... Yani son noktaya kadar gelmiş. Biliyor ki artık bundan sonra yapacağı en ufak bir yanlışın bile geri dönüşü olmayacak.
Bunun farkında...
Kuyruğunu sıkıştırmış, kıy kıy dolaşıyor.
Kadın da direnmiş.
Her şeye direnmiş.
Kavga etmiş, bin türlü rezilliğe karışmış, çok ağlamış, çok yalnız kalmış, yıpranmış ama direnmiş.
Ve şimdi bu ikisi baş başa kalmışlar...
İşte hikâyemiz burada başlıyor.
Onca yıpranmışlığın ağırlığında bir kadınla, bütün suçlarından beraat ettiğini sanan adamın hikâyesi...
Ama bu davanın savcısı da hâkimi de aynı kişi; kadın.
Tuhaflık bu kadarla da kalmıyor.
Adam suçlu hatta deliller de yerinde ama hâkim onu beraat ettiriyor.
Yani biraz Büyülü Fener davasını andırıyor!
Bir farkla!
Burada zanlı eski görevine getiriliyor.
Neyse biz gerçek hayata dönelim.
Şimdi bunlar nasıl yaşıyorlar?
Yaralı çiftler ne yapıyorlar?
Tuhaf!
Gerçekten tuhaf ve zor bir durum.
Özellikle de kadın açısından.
Ne yani? Birdenbire her şeyi, bütün yaşananları unutup ikinci ya da bilmem kaçıncı balayı mı yaşasın?
Yaşayamaz.
Zaten güven sıfır. Adam biraz geç kalsa, bir iş seyahati çıksa bütün geçmiş geri geliyor...
Adam mı?
Adamlar öyle değildir.
Yine kabul edildi ya, sanki onca rezillik onun yüzünden yaşanmamış gibi, bir neşe bir neşe...
Jack Russell’lar gibi, zıp zıp...
Yok yahu, onlar çok tatlı ve masumlar... (Jack Russell‘lar yani!!)
Neşeli ve rahat görünürler ama enselerinde bir çift gözle dolaştıklarının da farkındadırlar. (Bunlar J. Russell’lar değil, adamlar...)
Yani ilişkilerinin son hâlinin bir filmi yapılsaydı ismi kesin şu olurdu:
“Tetikte...”
Evet aynen öyle; tetikte yaşarlar.
Eskiyi çağrıştıran her şeyden kavga çıkar.
Onun için de pek konuşmazlar.
Geçen yaz tatile gittiler ya, görmüşsünüzdür onlardan; orta yaşta konuşmadan yemek yiyen çiftler...
Yaralı çiftler...
Peki sevişirler mi?
Hayır.
Ha, belki içip içip...
O da belki...
Kadın, çevresindeki herkese adamı nasıl da cezalandırdığını belirten davranışlar içindedir. Biraz hükmedici davranır.
Yok, biraz değil, epey hükmedici...
Adam da, “buna razıyım” havasındadır.
Yani:
Adam “Olağan suçlu”, kadın da ‘kronik paranoyak” şeklinde yaşamaktalar...
Şimdilik...