Yalnızlığın IV. evresi...
.
Dördüncü ve son evresi...
Mutlak yalnızlık...
Yok yok.. O da sanki yalnız kalmaya yemin etmişsin gibi... Bir karar veya sonuç gibi...
Ya da mecbur kalmışsın da zevk almaya bakıyorsun(!) gibi...
Hayır. Benim anlatmaya çalıştığım durum bambaşka... Yalnızlığın başka bir hali...
Şımarık hali...
Kendi kendine yapabileceğin en muhteşem şımarıklık!
Dünden beri görüyorum ki, kızların çoğu yalnızlığın üçüncü evresinde...
Erkeklerinki mi?
Onlara da sıra gelecek...
Bugün kız kızayız...
Evet, kızlar üçücüncü evrede debelenip duruyorlar. Durumu, evreyi tespit ettik de şimdi ne olacak? Dördüncü evreye geçilecek mi? Geçilecekse nasıl geçilecek?
Şimdiii... Şöyle bir bakalım...
Yeteri kadar:
Kazık yedin... Aldatıldın...
Aldattın. Ağladın...
Yıprandın...
Kendini kandırdın... Çabaladın...
Boş verdin... Doldun, çok doldun...
Sapıttın sapıtabileceğin kadar.
Artık gideceğin başka yer kalmadı.
Bu ne demek biliyor musun?
Senin hamurunda yalnızlık var demek!
Çünkü olmasaydı, şimdiye kadar birisine razı olmuştun ya da boyun eğmiştin.
Ama öyle değilsin.
Başını belaya sokmuşsun sen. Başkaldırmışsın bir kere, geri dönemezsin.
Bunun için karşında iki yol var.
Ya kendini tekrar etmeye başlayacaksın; her şeyi almaza yatarak ki bu da mutsuzluğunun başlangıcı olur.
Gözlerinin altı çöker.
Feri söner. Aynı hataları yapmaktan kendini sevmemeye, saymamaya başlarsın.
Başkaları da... Bir barın aynasında kendini görürsün, tanıyamazsın. Üzülürsün...
Ya o anda kalkıp evine gidersin ya da kafanı aynadan çevirir birine gülümsersin.
Eve gitmezsen... Sıkı bir loser olmanın yoluna girdin demektir.
Ya da... Eve gidersin.
Ama öyle mum yakıp, bir de şarap açıp ‘Sil Baştan‘ dinlemek falan yok.
O saatte aç televizyonu; Ahmet Hakan‘ın, Saba Tümer‘in programına takıl.
Asıl Nuray Mert‘in katıldığı programın adı neydi, ona... Kadına bak, moralin düzelsin.
Televizyonun karşısında uyuyakal.
Çünkü ertesi sabah başka olacak! Biraz cesaret gerekecek.
Çok değil, biraz. Artık bütün işlerini kendin halledeceksin. Sıkıcı da olsa!
Evde bir tamirat yapacaksın. Kendin tamir edeceksin.
Tek başına alışverişe çıkıp öğleyin bir yerde tek başına yemek yiyeceksin. İlk gün herkes sana bakıyor gibi gelebilir. Ama emin ol, geçiyor.
Senden hoşlanan bir adama, “hayır” diyeceksin. Sırf gururunu okşasın, gününü geçirsin diye onunla çıkmayacaksın.
Boş yere ona vermemeye (kalbini) uğraşmayacaksın. Bak bu çok hoşuna gidecek.
Onun yerine güzel bir film seyredeceksin. Seni değiştirecek filmlerden birini...
Değişeceksin...
Kendine bir seyahat programı planlayacaksın. Bir arkadaşınla falan. Gittiğin yerde bütün çiftlerden daha fazla eğleneceksin. Evli veya sevgilisi olan kimsenin yapamayacağı, ağızlarının suyu akacağı bir program.
Şimdiden para biriktirmeye başlayacaksın. O üçüncü dönemde aldığın çarşafların renginde pijama alacaksın, sabah kalktığında yatağın içinde kendine bakacaksın. Ayaklarını uzata uzata... Orada kendini beğeneceksin.
Başkasının söylemesini beklemeyeceksin.
Hayatımda bu kadar şımarıklık görmedim!
Heh heh hee...
Aklına esenin yapılabilir olanlarının hepsini sıraya sokacaksın.
Ama acele etme... Yavaş yavaş...
Yaptığında ve artık yaptıklarından zevk almaya başladığında... İşte o zaman...
Artık sen yalnız değilsindir.
Başkaları kalabalıktır!