Uçuşa devam...
.
Vatan Haber
Kaç gündür çok uçtuk ama...
Biraz daha devam edelim.
Ne zararı var ki!
Üstelik bugün konu biraz daha ilginçleşiyor.
Flörtçü yolcuları 4 kategoriye ayırmışlar.
Bakalım mı?
Bakalım da kim kimmiş anlayalım.
Tabii, onların tanımlarının yanı sıra ben de olayı biraz daha açayım.
PLATONİKLER: Uçuş sırasında bakışanların önemli bölümünü oluşturuyor. Karşı taraftan bir bakış yakalasa bile utangaçlıkları nedeniyle kolay tanışamıyorlar.
(İşte onlar, beğendiklerine küsenler... Adam ya da kadın hoşuna gitti ya, sanki bu durum onların suçu! Aaa... Bir hava, bir tavır içine girerler. Neredeyse onlara tacizci muamelesi çekerler. Ha, sonradan çok pişman olurlar ama... Ama bir türlü de ders almazlar)
GİRİŞKENLER: Sürekli arayış içindeler. Bakışlarla başlayan flört girişimini karşı taraftan bir işaret aldıklarında hemen ilerletiyorlar. Uçakta tuvalet sırasında beklerken veya terminalde hemen tanışmak için bir bahane oluşturuyorlar. Bu tür yolcuların tamamı uçağın yerde arızalanması veya aktarmada bağlantılı uçuşu kaçırma hayalini kuruyor.
(Bunların bir de karadaki hallerini düşünebiliyor musunuz? Ben düşünüyorum: Ne zaman baksan sana bakarken yakaladıklarından.
Ama ne yazık ki, istediğin gibi birileri olmaz bunlar. Öyle olsa bakmaz zaten!)
EKİP MERAKLILARI: Bazıları sadece kabin memurlarıyla flört etmekten hoşlanıyor. Üniformayı çok çekici buluyor. Hostese kartvizitini veya telefon numarasını yazdığı kâğıdı verebilmek için fırsat kolluyor. Birçok hostes özellikle bu tür yolculardan kurtulmak için evli veya nişanlı olmasa da parmağında yüzük taşıyor.
(Üff... Bunlar var ya, fantezi manyağı danalar! Doğru düzgün yaptı da, fantezisi kaldı! Yok, yok... Bunlar fantezisiz yapamazlar. Araya mutlaka üçüncü şahıs veya bir materyal koyarlar.)
TACİZCİLER: En tehlikeli yolcu grubunu oluşturuyor. İlk hareketleri telefon numaralarını veya kartvizitlerini vermek oluyor. Kibarca reddedildiklerinde ısrara devam ediyorlar. Aralarında yolcuyu veya kabin memurunu taciz etmeye kalkışanlar da oluyor. Genellikle bu tür olaylar uçağa polis gelmesiyle sona eriyor. Sık sık yaşanan olaylar tarafların şikâyetçi olmasıyla mahkemeye taşınıyor.
(Avrupa’da taşınıyordur. Bizde? Taşınsa ne olacak? Tecavüz etse ne olacak? Ne oluyor?)
Yine de, her şeye rağmen uçmak güzeldir.
“Uçun” diyorum ben.
Uçun!