Telefon çaldığında...
.
Hani dün, “bir kadının bittiği an“lardan birini yazmıştım ya...
Eski sevgiliyi yanlışlıkla aramayı...
Ama gerçekten yanlışlıkla...
Ve her ne durumda olursa olsun, bir dananın bundan çıkardığı tek sonuç vardır demiştim.
Tek!
Böyle de iddialıydım yani!
Hâlâ daha iddialıyım.
Tabii bir de madalyonun öteki yüzü var...
Tamam, sonucu biliyoruz da, bilmediğimiz başka detaylar var.
Ne var?
Mesela, telefon çaldığında ve o “Kim arıyor?” diye bakıp senin ismini gördüğünde ne yapıyor?
O anda!
“A-ha!” diyor vee...
Gerisini bir erkekten okuyun:
n “Telefon çaldığında eski bir sevgili arıyorsa bir erkek telefonu açmadan birkaç saniye düşünür ki telefon bu yüzden hemen açılmaz. Erkek, eski sevgilisinin 3 farklı nedenle aramış olabileceğini düşünür.
1. Kaşınıyordur yani aranıyordur (nedenin hiçbir önemi yok).
a. Sen terk edilmişsen yaşadın, kaşırsın yani (ama elini çok çabuk tutman gerekir çünkü bu yanılgı çok kısa sürer).
b. Sen terk etmişsen, kıvırır çeşitli bahanelerle görüşmezsin.
2. Başı bir nedenle sıkışmıştır, yani başı derttedir ve arayacak başka kimseyi bulamamıştır.
a/b Sıkışmış ve seni arıyorsa, vereceğin cevap onunla değil senin insanlığınla ilgilidir. Bu şıkta kimin terk ettiğinin bir önemi yoktur, hâlâ öfkeni yenememişsen o ayrı.
3. Numaranı yanlışlıkla çevirmiştir.
a. Sen terk etmişsen önemsemezsin.
b. Terk edilmişsen yanlışlıkla arandığını yemez, inanmazsın. Hatta sonra bir kez şansını dener ve ararsın ama o telefon açılmaz. İçinden ‘Benimle oynuyor PK (Pırlanta Kalplim)’ diye düşünürsün.”
Eveeettt...
Demek ki neymiş?
Haklıymışım.
Akıllarından tek şey geçiyormuş...
Tamam üç madde yazmış ama hepsinin sonu aynı değil mi?
Tek şey...
Bu arada telefonun neden hemen açılmadığını öğremiş olduk değil mi?
O sırada, telefonun üç çalışı süresince ki kaç saniyedir, aklından geçenleri...
Şaşırmadım.
Ama bu mail’i okurken neye takıldım biliyor musunuz?
“Sıkışmış ve seni arıyorsa...” diyor ya, ona...
Bir kadın sıkışmış ve eski sevgilisini arıyor! Allah, Allah?
Neye sıkıştı acaba?
Bak şimdi, merak ettim!