Seni sana anlatsalar...
.
Aynadaki gibi değil de, birilerinin tarif ettiği gibi misin?” diye dün konuyu bağladım ya...
Gelin bugün konuyu biraz daha daraltalım...
İnsan ilişkisinden, kadın-erkek ilişkisine doğru sürükleyelim.
“Birilerinin tarif ettiği gibi” kısmından yeniden başlayalım.
Kim o birileri?
Ama önce şunu ortaya koyalım:
Kadınlar tarif edilmekten hoşlanırlar...
Bu tarif dediğim, iltifat veya aşağıya çekilme girişimlerinden farklı bir şey...
İltifat çok sıradan ve klişedir. O hâliyle de güzeldir ama...
Tarif başka...
İltifattan bir sonraki hamle diyebiliriz.
Seni sana anlatacak...
Ama öyle bir anlatacak ki, kendini hiç öyle bilmediğini fark edeceksin.
Söyledikleri dramatik olacak.
Hikâyeli...
Maksat oyun olsun
Yani “Ellerin ne kadar güzel” yerine, mesela:
“Ne kadar güzel sigara içiyorsun. Sigarayı tutuşun, elini dudaklarına (affedersin) götürüşün...”
Heh hee...
Tamam, cıvıtmayacağım, mesela, “Gözlerin çok güzel” yerine,
“Öyle güzel bakıyorsun ki, aynı şeyleri mi görüyoruz merak ediyorum” diyecek!
Sen de:
“Benim gördüklerimi sen de görseydin, şu anda başka yerde başka şeyler
konuşuyor olurduk. Belki de konuşmuyor...” deyip cümleni yarım bırakacaksın.
Onun kulaklar dikilecek!
Aklı “başka yerlere” kayacak.
“Eee?” diye üsteleyecek, manalı manalı...
Sen, “Ne ee’si?” der gibi ona bakacaksın.
O artık “başka yere” odaklandı ya,
“Konuşmayıp ne yapıyor olabilirdik?” diye soracak. Tabii cümleyi toparlayabilirse...
Sen bu sefer ona, “Yok artık!” der gibi bakacaksın.
Birden kendini toparlayacak. Tam kızamayacak da, sevinemeyecek de...
Maksat oyun olsun!
Bir kere tuttuysa...
Ama tabii bunların hiçbiri olmayacak!
Bu danalar bütün kadınlara aynı iltifatları ya da tarifleri yaparlar. Yani hepsi aynı derken, bir adamın tarif repertuvarı bellidir.
Birlikte olduğu bütün kadınlara (hele ki tuttuysa) hep aynı komplimanı yapar.
Bu yüzden o adamla birlikte olan bütün kadınlar, mesela “Çok güzel koktuklarını“ zannederler.
Başka bir adamla olanlar, çok akıllı olduklarını...
Çok güzel sarıldıklarını...
Çok baştan çıkarıcı olduklarını...
Yaktıklarını...
Kavurduklarını...
Zannederler...
Artık adamın tarzına göre...
Arzına göre...