Seksi olduğunuz kadar felsefiksiniz de!
.
Üniversite çağında...
O dönemlerde...
Biraz felsefik, içinden zor çıkılır ama tartışması bol konularla boğuşulmaz mı?
Varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk ve akıl gibi konulara dalarsın hani...
Genel ve temel sorunlara karşı duyarlısındır.
Birkaç kitap okumuş, kendinden büyüklere kafa tutma çağındasındır.
Diyalektik, pragmatizm, idealizm, materyalizm, varoluşçuluk kırıntılarıyla biraz da hırçınsındır...
Ve ortaya bir konu, daha doğrusu bir soru atılır.
Günlük hayattan...
“Öyle mi, böyle mi?” diye...
“Öyle” dersin olmaz, “Böyle” dersin...
Hani tam bir sonuca gidecekken birisi dann! diye ölümcül bir argüman ortaya atar ya...
“Haydaa...” diye kalakalırsın.
Tartışma hiç bitmez.
Hiçbir zaman hem de...
O soruların cevabını hayat boyu ararsın.
Kendine göre bir cevap verirsin. Sıkı bir cevap.
Hatta o soruya verilebilecek en iyi cevaplardan biridir...
Ama yine de, o gün bugündür “Daha iyi bir cevap olabilir mi?” diye düşünmekten de kendini alamazsın.
Aradan yıllar, belki 20 yıl geçtiği halde bile zaman zaman hâlâ daha iyi cevabı arar durursun.
Bazen de yıllara göre cevabın değişir.
Olmaz mı?
Olur.
İşte onlardan birkaçını hatırlatayım mı size?
Kimbilir belki de birileri de yeni başlamıştır bu işlere...
Başlıyorum...
1 “İnsan seçimlerinin sonuçlarını mı yaşar yoksa hayat şartları mı seçimlerini belirler?”
Ölümcül argüman: İnsan seçimlerinin sonuçlarını yaşar ama bir insanın neyi seçeceğini, seçmedikleri belirler.
2 “İnsan doğuştan getirdiği bilgilerle mi bir yere gelir yoksa sonradan öğrendikleriyle mi?”
Ölümcül argüman: Ördekler yüzme kursu almadan nasıl yüzüyor?
3 “Anne-babalar mı yoksa çocukları mı daha gelişmiştir?”
Ölümcül argüman: Civciv yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş!
Hadi bakalım, belki bunlar sizi hafta sonu oyalar...
Hani, “Bu hafta bitmeden...” diye öneriler veriyorlar ya, bu da benden size...
Ayrıca...
Seksi olduğunuz kadar felsefiksiniz de!