Peki ya kadınlar?
.
Onlar ne yapar?
İki gündür erkeklerin, akıllı kadınlar karşındaki tavırlarını anlatıp duruyordum ya...
Sonunda da, “Peki ya kadınlar ne yapar?” diye sormuştum.
Kadınlar ne yapar?
Anlatayım...
Bu konuda kadınlar aralarında ikiye ayrılır:
Gerçekten akıllı kadınlar ve kendini akıllı sanan kadınlar...
Önce kendini akıllı sananlardan başlayalım da, danaların içi biraz rahatlasın. İki gündür zaten deşifre olmanın sinirini yaşıyorlar!
Şimdiii...
Kendini akıllı sanan kadınlar tam da öyledirler...
Akıllıca sandıkları hareketler içine girerler.
Yani söylediklerini, yaptıklarını zekice bulurlar.
Mesela?
Sıçrarlar...
Taktik yaparlar...
Adamın üstüne sıçrarlar. Agresif olurlar yani... Öyle dikkat çekmeye çalışırlar. Adam ne söylerse tersini savunur, müşkülpesent olur...
Ne be o öyle, yaşlı gibi ben de! Müşkülpesent falan diyorum.
Memnuniyetsiz...
Hiçbir şey beğenmez, her şeye burun kıvırır, aptal aptal kaprisler yapar.
Bazıları da taktikçidir.
Kimsenin anlayamayacağı planlar yaparlar...
“Bunu niye yapıyorsun ki?” diye sorsan, o da bilmez. Mantıksızdır. Bilmiyorum; mantığı belki de mantıksızlığıdır.
Kadın taktiklerin mantığını değil, sadece sonucunu bilir.
Ne bileyim, ipe sapa gelmeyen mesajlar atarlar...
Tuhaf zamanlarda ararlar...
Aşırı ilgiliyken birden ilgisizleşirler. Kıskanılmayacak yerde kıskanır, kıskanılacak yerde kıskanmazlar.
Bir bağırır bir gülerler...
Ezber bozarlar.
Adamı ilgi manyağı yaparlar.
“N’oluyor?” der adam. “Bu kaşınıyor, biraz kaşıyayım.”
Tutar mı peki?
Amaç adamı tavlamaksa, tutar.
Ama kimse eğlenmez. Yatarlar, biter.
Zaten salakça olan da budur. Adamı tavlamaya ne gerek var ki? O zaten tavlanmış.
Peki ya akıllı, yani gerçekten akıllı kadınlar?
Onlar ne yapar?
Uzuuun uzun, tadını çıkara çıkara yazayım mı?
Tıpkı kadının o anda yaptığı gibi!
Gözlerinin içine baka baka...
“Seninle istediğim zaman ve sırf canım istediği için” gibisinden, bakaraktan!!
Yoksa kısa mı keseyim?
Hiç uzatmayayım.
Kısa keseceğim. Tadı damağında kalsın.
Oynar.
Hem de öyle güzel oynar ki...
Top oynar gibi!
Bir oraya atar, bir buraya...
Bir o duvara çarpar, bir öteki duvara...
Bir yere, bir tavana fırlatır.
Çevirir çevirir...
Çevirir...
Hooop! Tutuverir.
Adam da bütün bunlardan hoşlanırsa ne âlâ!
O da eğlenir.
Ha, sonunda verir mi? Kalbini...
Verir.