Şampiy10
Magazin
Gündem

Mutlulukla randevu...

.

ABONE OL
Vatan Haber

Öyle bir şarkı vardı ya:

Mutlulukla randevum vardı/ Geç kaldım gidivermiş

Yıllar yılı beklemiştim/ Belki de hiç gelmemiş

Bakar mısın? Mutluluktan randevuyu almış ama geç kalmış! Ne yapıyordun da geç kaldın? Bir de hani öyle böyle biri de değil, mutluluk! İnsanın hayatta bundan daha önemli bir randevusu olabilir mi?

Geç kalmış! Bir de üstüne, “Gidivermiş” diyor. Yüzsüzlüğün bu kadarı olur! Hani bir de sonra ara, özür dile, bir şans daha iste falan, yok! “Gidivermiş” deyip oturmuş şarkı söylüyor!

O zamanlar böyle randevular rutindi herhalde... Neyse uzatmayayım. Asıl konumuz şu: En iyi ilk randevu günü...

Hafta sonu riskleri

Hangisidir? Hafta sonu, hafta içi veya hafta başı... Genellikle hafta sonu olur değil mi? Kadınlar da erkekler de özellikle ilk randevu için hafta sonunu seçer. En azından beklenti o yöndedir.

Biriyle tanıştığın zaman ne düşünürsün? “Bakalım hafta sonu bir yere davet edecek mi?” Ya da “Onu hafta sonu bir yere davet etsem mi?”

Ama yanlış! Niye?

Çünkü ertesi günün ucu açık! Gecenin de... Bu kadar özgürlük insanı hem beklentiye hem korkuya ve dolayısıyla hem de strese sokar. Bir de üzerine detaylı bir program gerektirir. İki tarafa da kusur arattırır.

Üstelik tanıdıklara rastlama ihtimali de yüksektir. İlk randevuların çoğunun hayal kırıklığı yaratması ya da yaratma ihtimalinin yüksek olması hep bu yüzdendir.

Hafta başı da olmaz. “Sabah sabah...” efektinde bir şey! daha kendine gelemeden, afyonun patlamadan!

İşe başlama tarihi gibi!

Zaten düşünsene, kadına/adama, “Pazartesi akşamı yemek yiyelim mi?” diye sorsan... Yani...

Biri bana sorsa aklıma ilk şunlar gelir: “Ya adam evli ya da hiç dayak yememiş!”

En iyi buluşma hafta ortasında bir gündür.

Niye? Anlatayım...

Hafta içi, doğal doğal

Öncelikle hafta sonu stresinin hiçbirini yaşamazsın. “Nereye gidilecek?”, “Oradan sonra ne yapılacak?”, “Gecenin sonunda kahve içilecek mi?”, “Başka şeyler yapılabilecek mi?”, “En azından öpüşülecek mi?” falan... Bunların hiçbiri yok!

Oh... Ayrıca...

Bütün bunlar olmadığı gibi bir de avantajları var.

Mesela “Ne giyeceğim?”, “Gece nasıl bitecek?”, “Ya hoşlanmazsam/ hoşlanmazsa...” gibi bir sürü sorunun cevabını düşünmeyeceksin bile... Ama en önemlisi...

Hafta içi, iki taraf da doğal olur.

Zira hafta sonları insanlar kendileri gibi değil de, olmak istedikleri gibi olmaya çalışırlar. Hem dış görünüşüyle hem de tavırlarıyla... Her şey yapaydır... Oysa hafta içi...

Kıyafetinden tut, davranışlarına kadar rahattır, olduğu gibidir.

Bir iyi tarafı da hiçbir beklentiye girmeden karşı tarafı tanıma imkânı doğmuş olur. Yemekten sonra da “iyi geceler” deyip ayrılmanın hiçbir tuhaflığı ve stresi yoktur.

Ha tabii ki, “bir şey” olmayacak diye bir kural yok ama...

Oluyorsa da bir sebebi vardır! Öyle hafta sonu mecburiyetinden, oldu-bittisinden değildir hiç olmazsa!

Yani...

Buluşacak birini bulursanız diye...

Heh he...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Gidiyorum...
  2. Ne seviyor ne de...
  3. Sıradanlığın hafifliği...
  4. Ne olmuş olabilir ki?
  5. Neden aramıyor?
  6. Uygulamalı olarak...
  7. Hepsini salla gitsin!
  8. Yeni kafayla eskileri aramak...
  9. Hiçbir şey olmamış gibi!
  10. Hayatı yakalamak...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.