Mor...
.
Hani böyle isimli romanlar vardır; “Mor” diye...
“Mor” da, mor renkle yazılmış; yaratıcılık orta iki terk düzeyinde!
“Aşkın Rengi Mor” ise, kitabın adı yani, size neyi çağrıştırıyor?
Bende işin içinde bir aldatma aldatılma olduğu hissini uyandırıyor.
Sarı olsa ayrılık, kırmızı olsa tutku, mavi olsa...
Mavi aşk mı olur yahu?
Temiz temiz!
“Koton kokulu aşk“ mesela...
Olur mu?
Olmaz.
Mavi’den olsa olsa yüzeysel arkadaşlık olur!
Kendimi alamıyorum, oysa başka bir şey yazmaya karar vermiştim.
“Aşkın rengi Mor” diye...
Böyle başlık atmışlar.
Bir ankete göre, “Yatak odalarında mor renk hâkim olan ve nevresim kumaşında ipeği tercih eden çiftler en çok seks yapanlar listesinin birinci sırasında yer alıyor“muş.
Duvarları mor veya lila boyalı olan çiftler, haftada ortalama 3,5 kez sevişiyormuş.
Dördüncüsünde yakalanıyor ve yarım kalıyor herhalde! Ondan 3,5...
Zaten duvarları mor, ipek nevresimli evli çift olmaz!
Bu dekor, yeni boşanmış 35 yaş üstü kadının yatak odası dekoru... Ve muhtemelen evli bir adamla birlikte... “Buçuk“ oradan!
Yatak hayatı en tutkulu olanlar arasında kırmızı renkli odaları olanlar 3,2 ortalamayla ikinci, mavi olanlarsa 3,1 ortalamayla üçüncü sırada yer alıyormuş.
Gri renkse 1,8 ortalamayla seksi öldürüyormuş.
Haftada 1,8’e ölü muamelesi yapıyorlarsa, bizimkiler fosil bile olamaz herhalde!
Zaten bizde yatak odaları genellikle pembedir.
Ne demekse!
Bu kadar masum bir rengi yatak odasına uyarlarsan sonun işte böyle olur!
Hayır, ankete inanıp duvarınızı mora, kırmızıya boyayın diye yazacağım ama paranıza yazık!
Ha, mor duvarlar falan onu rahatlatır çünkü şu çağrışımı yapar:
“Ha, bu verecek!” (Kalbini...)
Aşırı makyajlı ve platform ayakkabılı kadın etkisi yapar.
Zaten niyeti ve hâli olan adam, odaya - duvara falan mı bakacak!
Tıpkı o eski fıkradaki gibi...
(Daha önce de yazmıştım ama yeri geldi!)
Hani adam “ekonomik özgürlüğü olan” bir kadınla evlenmiş, kadın daha ilk akşam prensiplerini saymış,
“Bak, ben prensip sahibi bir kadınım; o akşam saçımı sağdan ayırdıysam bana elini bile sürme. Soldan ayırdıysam biraz uğraşman gerekir, yok ortadan ayırdıysam, olabilir!”
Adam gayet sakin cevap vermiş:
“Benim prensiplerim falan yok. Ama o akşam üç kadeh içtiysem, saçına başına bakmam...”