Mehtap yine döktürmüş...
.
Serhan: Bu ne ya?
Mehtap: Terlik.
S: Bu mu?
M: Yok aslında çizme ama taklit yapmayı seviyo afacan, terlik mi olmuş şimdi?
S: Ya bana şööle laf cambazlığı yapma!
M: Ne var?
S: Ben giymem bunu, ne bu böyle, zibidiler gibi...
M: Ya ne alakası var. Atahan’a da aldım, Allah, Allah!
S: Tabii ha Atahan, ha ben. 5 yaşında mıyım kızım ben ya?
M: Millet giyiyo!
S: Kim “giyiyo?” Gençler. Bana yakışır mı, yaşlandığını kabul edemeyen adamlar gibi. Özenti. Kafayı da kazıtayım bari, bi de turuncu şort...
M: Yok, şortu mavi aldım, çiçekli.
S: ???
M: Nasıl?
S: Ne bu şaka mı?
M: Çok beğendim ben ama.
S: Zekâca az gelişmiş adamlar gibi... Hayatta giymem ben bunları, götür değiştir.
M: Ya ben beğendim, senin üzerinde de görmek beni mutlu edecek.
S: Giymem ben bunları, doğru düzgün bişiler al. Hani dün herhangi bir doğu ilimizden buraya yerleşmişim ama hızla ‘İstanbullu’ olmaya çalışıyormuşum gibi, bu ne ya?
M: Şaşırtıcı! Bi terlikle bi şorta ne kadar çok anlam yükledin hayatım.
S: ...
M: Ben hayatında bu kadar anlam ve yer sahibi miyim, bilemiyorum yani...
S: ...
M: Ya da hiç durup, sana neler ifade ettiğimi, şu parmak arası terlik için düşündüğün kadar düşündün mü?
S: Bazen tam klasik kadın oluyorsun Mehtap!
M: Oysa ben Atahan’ın abisiyim di mi?
S: Ya bırak şimdi de fişini kaybetmedin işallah bunların.
M: Kaybettim aşkım.
S: Offf!
M: Aşağıda güvenlikteki Mustafa’ya hediye ederim artık; efil efil giysin çocuk.
S: Ya Mehtap sen manyak mısın?
Hasta mısın? Beni hasta etmek için mi yapıyorsun böyle?
M: Güzel konuş, ne var?
S: Ya elin adamına şortla terlik vericen de sonra ne diycen? “Bizim bey giymedi altepe tepe kullan” mı diycen?
Onun üzerinde göremedim senin üzerinde mi göreyim diycen, sinir ettin beni ya, ver şu torbaları bana!
M: Ay hayret bişi, bööle dağlı adamlar gibi, nerelerden ne anlamlar çıkarıyorsun, duruyo fişler şaka yapıyorum.
S: Bak, beni biraz kendi halime bırak. İnan beni çok kızdırıyorsun bazen. Valla git, biraz salonda falan otur.
M: ...
S: Hiç gülme öyle ebleh ebleh, hiç sevimli diilsin şu an.
M: Şimdi sen son 10 saniye içinde bana ebleh dedin, sevimsiz dedin, git salona gözüme görünme de dedin.
S: ...
M: Buna rağmen ben gülüyorsam eğer, sence bunun sebebi sana sevimli görünmek için mi? Yoksa altında başka bişi olabilir mi, ne dersin?
S: ...
M: Hani 10 senedir evliyiz, hakkımda bir fikrin vardır diyerekten...
S: ...
M: Şapkayı hiç göstermeyeyim o zaman ehihehe, çok açacak Mustafa’yı! Yeşil yeşil...
***
Mehtap yine döktürmüş...
Hatırlarsanız geçen sene bu zamanlar, “Çatlatan Diyaloglar”ı yazmıştı.
Süperdi.
Mehtap Erel bu yaz için de,
“Ben, Edebiyat, Karpuz ve Kayınvalidem” adıyla Çatlatan Diyaloglar 2’yi yazmış. Bu da süper!
Şimdi deniz kenarında yattınız ya...
Ya da henüz tatile çıkamadınız, havuz mavuz idare ediyorsunuz değil mi?
Ben olsam sizin yerinizde...
Alırım elime bu kitabı, kıkır kıkır gülerek okurum.
Kahkaha da atabilirsiniz, ona göre...