Şampiy10
Magazin
Gündem

Küçük bir hikâye (Danalar yine okumasın)

.

ABONE OL
Vatan Haber

Nerede kalmıştık?

Önce dün okumayanlar için hikâyeyi kısacık özetleyeyim...

Hikâye gerçek.

Olay uçakta ve alanda geçiyor.

Kadın ve erkek üç hafta boyunca aynı günler gidiş-dönüş aynı uçakta yolculuk ediyorlar. Sadece bakışıyorlar.

Adamın gözleri lacivert.

O ana dek hiç konuşmuyorlar.

Vee...

Dördüncü hafta...

Burada kalmıştık.

Kadın perşembe günü havaalanına giderken kendisini o adamı düşünürken yakalıyor.

“Yok canım“ diyor, “bu sefer artık görmem herhalde...”

Adam ne düşünüyor, bilmiyoruz...

Gerçekten de görmüyor. Görmemesini doğal karşılasa da, biraz hayal kırıklığı da yaşıyor. Hayal kırıklığı değil de, ne bileyim, neşesi kaçıyor.

Uçaktan iniyor, yine onu alacak arabayı beklerken...

Evet, o!

Yine yanında durup valizini yere koyuyor.

“Haydaaa...” diyeceksiniz. Kadın da içinden aynen öyle diyor zaten.

Ama adamın arabası gelmiş bile, biraz ileriden kornaya basıyor.

E, o da valizini alıp arabaya yöneliyor.

Aynı yani...

Olsun. Zaten kadın için bu kadarı yetiyor.

Göz ucuyla yine onu takip ediyor; adam arabaya binip gidiyor.

O gidince “Benim araba nerede acaba?” der gibi uzaklara bakarken bir ses duyuyor:

“Merhaba!”

Sese doğru baktığında onu görüyor; lacivert gözleri...

O da “merhaba” diyor.

Yüreği hop ediyor ama kadının “merhaba”sında bir soru vurgusu ve biraz da küstahlık var.

- Hep birlikte uçuyoruz ya, Ankara’ya mı, İstanbul’a mı gidiyorsunuz? Yani hangisinde oturuyorsunuz?

Kadının aklından birkaç saniye içinde şunlar geçiyor: “Kızım, konuş. Tersleme adamı. salaklık etme!”

- Ben... Ankara’da oturuyorum. İstanbul’a iş için gelip gidiyorum.

- Sizi gideceğiniz yere bırakabilir miyim?

O andan itibaren artık aklının değil, içindeki ‘küçük kızın’ sesi galip gelmeye başlıyor. O en gerekli yerde büyümesini bir türlü öğrenemeyen kızın...

- Hayır, teşekkürler. Beni de alacaklar. Arabayı bekliyorum.

- Bu sefer ben bıraksam sizi...

- Hayır, lütfen...

- Peki. Hiç olmazsa telefonlarımızı alsak???

- ....

- Ben size telefonumu vereyim.

Bir kâğıda ismini, soyadını ve telefon numarasını yazıp veriyor. Aynı hızla arabasına yöneliyor.

Kadın okuduğunu anlamadan elindeki kâğıda bakıyor.

Bir kâğıda, bir de adamın gidişine...

Adam arabasına biniyor, araba hareket ediyor.

Kadın henüz ne düşüneceğini dahi bulamadan, adamın arabasının geri geri ona doğru geldiğini görüyor.

- Bir kez daha sormak istedim; sizi ben bıraksam...

Kadın kararlı:

“Hayır” diyor. “Hayır...”

Adamın şoförü gaza basıyor.

Kadın, kendi arabasına bindiğinde, elindeki kâğıda bakıp bakıp aynı şeyleri tekarlıyor:

“Salak! Niye gitmedin adamla! Ama yok yok; tanımıyorsun etmiyorsun. kimbilir neyin nesi???”

Ondan sonra, hem kendisi hem arkadaşları uzun bir süre dalga geçip duruyorlar...

Adamı araması için ısrar ediyorlar...

“Bir kere ara. Ne kaybedersin?”

“Yapacak daha iyi bir işin mi var?”

“Ne yani? Adamı arayıp, ‘Ben uçaktaki kadınım’ mı diyeceğim? ‘Hani hep karşılaşıyoruz ya!’ Kesinlikle olmaz!”

***


Kadın, adamı hiçbir zaman aramadı.

Kadın, adama bir daha hiç rastlamadı.

Ha, arasa mıydı?

Ama arasaydı...

O güne, bugüne kadar yaşadığı onca tutkulu sevişme, onca aşkın arasından...

Sadece o lacivert gözler böyle iç çekişle hatırlanmazdı...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Gidiyorum...
  2. Ne seviyor ne de...
  3. Sıradanlığın hafifliği...
  4. Ne olmuş olabilir ki?
  5. Neden aramıyor?
  6. Uygulamalı olarak...
  7. Hepsini salla gitsin!
  8. Yeni kafayla eskileri aramak...
  9. Hiçbir şey olmamış gibi!
  10. Hayatı yakalamak...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.