Şampiy10
Magazin
Gündem

Küçük bir hikâye (Danalar okumasın)

.

ABONE OL
Vatan Haber

Küçük ama gerçek...

Ayrıca küçüklüğünün önemi yok! Mühim olan yarattığı etki...

Üstelik küçük olsun, senin olsun!

Dedim ya, küçük bir hikâye ama hem gerçek hem de gerçek olamayacak kadar romantik.

En tatlı tarafı da, romantizmi, kahramanların sözlerinde, arabesk yaklaşımlarında değil.

İşte tam da bu nedenle hikâye çok güzel.

Bir de, hâlâ böyle şeylerin olabildiğini göstermesi açısından da, umut verici demeyeyim de, ne diyeyim?

Neşeli...

Çok tatlı...

Kısa film gibi...

Baştan söyleyeyim; bu benim hikâyem değil. Ama keşke benim olsaydı diyeceğim türden...

Bir de uyarım var, danalar okumasın!

Sıkılırsınız, o bakımdan...

Zira içinde seks meks yok. Erotizm bile yok.

Ayrıca hikâyenin ardından yapacağınız yorumlara hiç ama hiç katlanamam.

Kız kıza olalım...

Hani kaç gündür “havada” flörtlerden falan bahsediyorduk ya, hani en fazla flörtün yaşandığı yerde...

Evet, olay orada geçiyor...

Havada ve biraz da karada...

Bu kadar reklamını yaptıktan sonra artık anlatmaya başlayayım değil mi?

Biz kız tarafıyız, ona göre...

***


Kadın, işi gereği haftanın iki günü Ankara-İstanbul arasında gidip geliyor.

Genellikle perşembe gidiyor, cuma ya da cumartesi dönüyor.

O perşembelerden birinde uçaktan inerken bir adamla göz göze geliyor.

Daha doğrusu adamla kadının gözleri birbirini buluyor.
Adamın lacivert gözleri var.

Lacivert!

Birkaç kaçamak bakış. Bir o bakıyor, bir öteki...

İkisinin arasında bakışlar birleşiyor falan...

Uçaktan indiklerinde o telaşla birbirlerini kaybediyorlar.

Ama kadının aklında sadece adamın gözleri kalıyor. Başka hiçbir tarafı değil. Uzun mu, kısa mı, burnu nasıl, ne giymiş, hiçbiri yok.

Sadece lacivert gözleri...

Bakışı da tabii...

Adamın aklında kalanı bilmiyoruz tabii!!!

Ama bizim kadın, utangaçlardan. Hatta birini beğenince ona küsenlerden...

Neyse, kadın valizini alıp dışarıda kendisini alacak arabayı beklerken...

Adam yanında beliriyor.

Ama o da şaşkın.

İkisi de birbirinin farkında yani...

Önce adamın arabası geliyor. Ve binip gidiyor.

Kadın arabasına bindiğinde aklından sadece şu geçiyor; “hoştu...”

Cuma günü, dönüşte...

Evet, uçakta yine o adamı görüyor.

Adam da onu...

O kalabalıkta gözleri yine birbirini buluyor.

Yine arabalarını bekliyorlar ve yine adam önce binip gidiyor.

Arkadaşlar, bu durum aynı seyirle tam 3 hafta devam ediyor.
Yani 6 kez.

Hiçbir müdahale, hiçbir planlama olmadan...

Dördüncü hafta...

İster inanın, ister inanmayın; evet dördüncü hafta da perşembe sabahı onu yine görüyor.

Ama bu sefer...

Bu sefer farklı bir şeyler oluyor.

Nihayet!

O da yarına...

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Gidiyorum...
  2. Ne seviyor ne de...
  3. Sıradanlığın hafifliği...
  4. Ne olmuş olabilir ki?
  5. Neden aramıyor?
  6. Uygulamalı olarak...
  7. Hepsini salla gitsin!
  8. Yeni kafayla eskileri aramak...
  9. Hiçbir şey olmamış gibi!
  10. Hayatı yakalamak...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.