Karşılaştırma yapalım o zaman
.
Vatan Haber
Emre yabancı
kadınları öve öve bitirememişti ya...
Hani kaç gündür tartışıyoruz..
Şimdi ben diyorum ki, Emre’nin kıstaslarını alalım...
Bir karşılaştırma yapalım.
Daha doğrusu bir oyun oynayalım...
Emre’nin son cümlesinden yola çıkalım:
“İlişki dediğiniz yabancı kızla yaşanır. Tabii erkek de Avrupa kafalıysa:)” diyor ya, oradan...
Bizim oyunumuz şu:
Ya değilse...
Ya erkek Avrupai değilse!
Ki değildir!
Şimdi o tarif ettiği durumlarda neler yaşanır?
Oyun bu.
* “Erkeği boğmayan derinlikler, komplekssiz espriler, sürekli bir guard halinin olmayışı...”
Kadını ya terk eder ya da evlenir. Kısaca, yok etmeye çalışır!
* “İlla da bir commitment gerekmeyişi...”
Commitment derken? Sadakat anlamında mı? Bizde gerekiyor da, kimse yapmıyor!
* “İlişkinin tadının kaçmaya başladığını anladıkları an olaya el koyup ‘Yürümüyor mu?’ diye sormayı becerebilmeleri...”
Biz sormuyoruz sanki! Ama cevap ne? ‘Yürüyor aşkım!” “Ama kaç kişiyle???“
* “Ve ayrılığı hiç ama hiç dramatikleştirmemeleri gerçekten beni çok etkilemişti.”
Ayrılsalar! Bizimkiler ayrılmaz ki! Yedekte tutarlar.
* “Soğukkanlılıkları ve hiçbir ilişkinin ne ilk ne de son olduğunu bilmeleri de ayrıca bir etkilenme sebebi idi benim için.”
Biz de biliyoruz da, 2’den fazla ilişki sayınca, fahişe muamelesi yapmasalar, söyleyecez!
* “Onlarlayken her zaman Papermoon’a gitmek zorunda değilsiniz mesela. Mutluysanız hamburgeci bile inanılmaz bir eğlence yerine dönüşebiliyordu onlarla.”
Bizimkiler onu da kestiler. Evde makarnaya kadar düşüldü!
* “En önemlisi de yaşamayı biliyorlardı ve eğlenmeyi.”
Ha! Biz eğlenelim... Hele onlarsız eğlenelim!!!
* “Yanlarında saçmalama özgürlüğünüz sınırsızdı.”
Bizimilerin başka seçenekleri yok zaten!
* “Bir erkeğin bir kadına yönelen ilgisinin kıymetini o kadar iyi biliyorlardı ki, bakışlarında onları sevdiğiniz için size duyulan minnet duygusunu okuyabiliyordunuz.”
Bu ‘minnet’ işi, olayı biraz oryantalleştiriyor biliyorsun! Duymamış olalım.
* “Giyinmeyi çok iyi bilirlerdi. Yanımdayken bütün gözlerin onlara dönmesine bayılır onları daha çok sever, kendimle gurur duyardım.”
E, hiç ‘Yerler senin o göbüşünü!!’ diye sevimlilik (!) de mi yapmazdın?
* “Topluluk içinde çok seksi giyinmeyi başarırlardı. Ve bu beni çok mutlu ederdi.”
Bizimkiler evin içinde bile özgüven kaybına uğrar. Yalan diyen?
* “Bir insanın sabah kalkınca sevgili yükünü hissetmemesine rağmen onu araması, özlemesi paha biçilemez...”
Bu cümle var ya!
Bak işte bu cümle beni derinden yakaladı... (Cidden.)
Hepinize ödev veriyorum: Bu cümleyi 10 sayfa yazacaksınız...
Herkese de böyle ilişkiler diliyorum.
(Bu ne be! Ölecekmişim gibi!)
Ölürmüşüm....
Bakın ben başlıyorum:
“Bir insanın sabah kalkınca sevgili yükünü hissetmemesine rağmen onu araması, özlemesi paha biçilemez...”
Vay be!
Düşünmesi bile güzel!
Limonata gibi...
Olsa da, içsek!