İki yabancı, kalpler birleşmiş...
.
Bakın, benden söylemesi...
Kızlar arasında yeni trend yurt dışı seyahatleri...
Özellikle de Afrika.
Niye Afrika?
Onu sonra anlatırım.
Artık ıssız adamlardan bıkan, “Benden uzak, Allah’a yakın olsun“ diyen ve sayıları hızla artan 30+ kadınlar kaçıyor, ona
göre...
İyi de yapıyorlar.
Danalardan fenalık geldi artık.
Ama bir de dün yazdığım gibi yabancı erkekleri deneyenler var.
Hani Şermin Terzi‘nin yazısından alıntılarla anlattığım.
Bugün olaya biraz daha açıklık getirmek
istiyorum.
Hani Şermin; “Aynı kültürden değilsin, aynı dili konuşmuyorsun, ana dilinde bile sevişmiyorsun. Nasıl olur da yabancılarla daha iyi anlaşırsın?” sorusunun cevabını arıyordu.
Dün, “ana dilinde sevişme” meselesini çözmüştük!
Bugün de diğer konuları açıklığa kavuşturayım.
Mesela aynı dili konuşmak...
Aynı dili geçtik, bizimkiler konuşmuyorlar bile ki! Tarzanca veya kuş diline de razıyız ama... Neredeee?
Onun için aynı dilde konuşmak falan bir mani
oluşturmuyor.
Gelelim aynı kültürden olmama meselesine...
Kültür derken?
Söze, “Artık globalleşen dünyamızda...” diye başlamak isterdim de,
sıkıcı olmak istemiyorum.
Yani kendi memleketimizde bile o kadar ayrı kültürden insanlarla birlikte oluyoruz ki!
Ha İstanbullu’yla bir Erzincanlı, ha bir Ankaralı’yla bir İtalyan!!!
Ne fark eder?
Ankaralılara biraz torpil geçtim ama olacak o kadar...
Ankaralı’yla bir İspanyol da olabilir...
Ya da bizim ideal melezimiz vardı ya, altı Jamaikalı üstü İtalyan mıydı, neydi?
Heh heh hee..
Cıvıtmayalım lütfen.
Şurada ciddi bir konu anlatacağım.
Yani diyorum ki, kültür dediğin, konuşmak dediğin nedir ki?
Sanki bütün çiftler Kant’ın gözünden eleştirel felsefe konuşuyor.
Ya da ne bileyim, Nietzsche‘nin özlü sözlerini
tartışıyorlar...
Zaten ilişkilerde asıl olan, okuduklarını saymak mı?
Yoksa...
Okuduklarından geriye
kalanlarla.
Okuduklarından çıkardıklarınla.
Çıkardıysan bir şeyler tabii...
Karşındakine o doğrultuda davranmak mı?
Ama tabii burada adamın okuduğundan ne çıkardığı kadar ne okuduğu da önemli... (O da okuyorsa!)
Bizimkiler gibi, Tom Braks’la başlayıp, Fırıncının Kızı‘yla devam edip, üniversitede de kız tavlamak için iki Cemal Süreya, bir Attilâ İlhan şiiri ezberlemekle ilişkiler de bu kadar oluyor işte!
Yapmayalım arkadaşlar..
Bari ilişkilerde din, dil, ırk ayrımını bir tarafa bırakalım.
Bir açılım planı yapalım. Ama doğru düzgününden!
Düşünülmüş, iyi organize edilmiş ve kimseyi incitmeyecek cinsinden.
Kimse derken bizim danaları kastediyorum.
Gerçi çoktan hak ettiler ama olsun.
Ayrıca neme lazım!
Bir açılım programı hazırlayalım veee...
Açılalım!!!
Bakalım onlar ne okuyor???