Erkeğin “değeri”, ederi...
.
Hani geçen gün, Sevgililer Günü üzerine geyik yaparken, “Şimdi bu Sevgililer Günü’nde kızlar da erkeğe hediye alacak mı? Normalde alması lazım ama bu içime sinmiyor nedense! Saçma, biliyorum ama öyle!” diye yazmıştım ya...
Aslında bu saçma düşüncem bu kadarla yani sadece Sevgililer Günü’yle kalsa iyi! Hediye gerektiren tüm durumlar için aynı kıstasla düşünüyorum.
Böyle düşünmek istemiyorum ama elimde değil!
Sanki kadınlar hediye almaz, çok da gerekiyorsa, sembolik bir şeyler alır ama erkekler...
Erkeklerin aldığı hediye ilişkiyi temelinden sarsacak ya da yönlendirecek kadar güçlü olmalıdır. Maddi veya manevi...
Artık hangisine gücü yetiyorsa!
Bu acaba, “zaten yeterince veriyoruz” kanısından mı?
“Vermek” derken, yanlış anlaşılmasın; bütün fedakârlıklar anlamında...
Onlara katlanmak, bütün danalıklarına göz yummak manasında!
Ne bileyim? Gerçekten de saçma!
Şimdi düşündüm de... Biz aslında onlara katlanıyor olmasak, belki hediye meselesi de çözülecek! Bir beklenti olmayacak çünkü! “Verdiklerinin” karşılığı diye bir şey olmayacak!
Gerçi bu sendromdan zamanla vazgeçtik; ama saçma olduğu için değil hediye alamadığımız için!
Heh he...
Anlasınlar Hanya’yı Konya’yı
Bunda gülecek ne varsa! İşte ben tam bunları düşünürken Zeynep’ten her zamanki gibi sıra dışı bir mail geldi.
Bakın ne yazmış:
* “Bence erkeğe hediye vermeli, hatta aslında artık kadın hediye almalı. Niye? Hani biz kadınların “değeri” (!) erkeğin bize gösterdiği sevgi, ilgi, alaka ve buna bağlı hediyeler ve sürprizlerle ölçülüyor ya... E, bi zahmet biz de bunları erkek için yapalım da onların da değeri böyle ölçülsün. Hediye özenliyse -evlenilecek erkek-, değilse -takılıp geçilecek erkek- gibi... Anlasınlar Hanya’yı, Konya’yı danalar:)”
Nasıl?
İyi fikir değil mi?
Özellikle de, paralel ilişkilerde! (By Namık Bey.) Hani bi çiçek yollar, kendine ‘sevgilisine ev almış adam‘ muamelesi yapar ya!
Ona mesela... Pazardan çakma eşofman falan alacan!
Heh hee...
Ya da replika saat falan... Sentetik gömlek de olabilir. Pazardan... Sonra kendini, “sevgilisine Piguet saat almış kadın” havasına sokacaksın... Dananın kıçı başı ayrı oynuyorsa, sevgilin mi değil mi belli değilse, çakma parfüm olabilir.
Şimdi diyeceksiniz ki, “çok da tın!”
Adamın umurunda olsa!
Yani “Takılıp geçilecek erkek olmak, onlar için kötü bir şey değil” diyeceksiniz.
Evet. Bu umurlarında olmayabilir. Ama... Çakma eşofmana layık olmak umurlarında olur!
Nihayetinde onlar da, insan!
Sana karşı olmasa da, kendilerine karşı duyguları var yani! Ayrıca kaybedecek neyin var ki? Hiç olmazsa eğlenirsin biraz!
Madem eğlenilecek adam!