Bir ‘huzursuz ruh’un itirafları
.
Vatan Haber
Her şeyi olan ama mutsuz insanları çözdük...
Eee?
Sonuç ne?
Analiz edip bırakmak da olmaz değil mi?
Ne yapmaları lazım?
Yalnızlıklarından, mutsuzluklarından kurtulmak için nasıl bir yol izlemeleri gerekiyor?
Çıtayı mı düşürmeli, burnu yukarıda tutmaya devam mı etmeli?
Yoksa danalara sıkı bir ders vermeli veya taktik mi uygulamalı?
Ne yapmalı?
Şimdi cevabını aradığımız soru bu.
Her şeyi olup da mutsuzlar olanlar...
Onlar genellikle kadınlar ama akıllı kadınlar...
Önce onların fikirlerine bakalım...
Benim de bir fikrim var; ama pek hoş değil...
Belki onu da yazarım.
Ama önce onlar...
* “Her Şeyim Var Ama Mutsuzum başlıklı yazınızı okuduğumda adeta bir tokat yemiş gibi oldum, canım yandı; zira ben de oradaki tarife uyan büyük şehir kadınlarından biriyim.
Her ne kadar kuyruğumu kovalamayı bir süredir bırakmış olsam da aradığımı bulmuş değilim tabii; yalnızlığıma devam ediyorum.
Yani ben bir huzursuz ruhum!
Aynen söylendiği gibi çıtam yüksek; hem de hâlâ...
Gelelim yazıdaki tavsiyeye; çok düşündüm, inanın okuduktan sonra önce haklı buldum doğrusu ama uzun uzun düşündükten sonra farklı bir sonuca vardım.
Çıtamızı düşürelim; ne de olsa sadece bir arzu nesnesiyiz erkekler için; öyleyse kafamızdaki bunca arama kriteri niye? Kendi durumuma baktığımda, aradığımı bulamıyorum çünkü iyinin yani zorun peşindeyim, üstelik yazınızdaki cümlelere göre aradığım adamların ilgi alanına da artık girmem pek kolay değil.
Mesela şehir kökenli bir aileden gelmeyen, liseyi ancak bitirmiş, kıt kanaat geçinip kariyer planı filan olmayan, gezmemiş, görmemiş aynı dili konuşamayacağım, ortak zevkleri paylaşamayacağım birine razı olayım, arayışımı farklılaştırayım. Ve diyelim ki böyle birini buldum, o da beni beğendi, eeeee şimdi ne olacak peki?
Ben söyleyeyim hemen; şu an yalnız ama hem özgürlüğü hem de umudu olan bir kadınım oysa o zaman artık bir insanı yaşatan, ayakta tutan en önemli şeyimi kaybetmiş olacağım, yani umudumu...
Türkiye koşullarında düşünüyorsak tabii bir de kişisel özgürlüğümü. Ve ne için; ‘yanımda bir erkek var mı var’ demek için...
Dilek Hanım; o yüzden ben ummaya ve aramaya devam edeceğim. Şunu da eklemek isterim ki, ‘ilişki arsızı’ olan erkekleri bizler bu arayışlarla yaratmış olsak da, asıl aradıklarımızın arsızlaşanlar olmadığı kesin.
Uzun vadede onlar kadından ete doğru bir geçiş yapıp, huysuz, yalnız ihtiyarlar olarak eski hatıralarına sığınırken, biz ‘aradığını bulamayan kadınlar’ tam tersine etten erkeğe doğru yol alacak ve olgunlaşmış, sosyal hayatın bir parçası olmaktan vazgeçmemiş, hatta belki bir de doğru hayat arkadaşını bulmuş şekilde yaşlılığımızı yaşayacağız.”
Süpersin...
Süper!