Bir aşkın gazete ilanı
.
Cumartesi günü, bizim gazetenin seri ilanların üçüncü sayfasında, sağ üst köşede bir ilan vardı.
Çerçeveli.
Dikkatinizi çekti mi?
Atlayanlara:
“Ben sevdiğim kadın ve hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeğim Aslı’m dan bana ihtiyacı olan en zor anında terk ettiğim, bütün tedavisi boyunca yalnız bıraktığım, gelecekle ilgili korku ve endişelerine sahip çıkmadığım, hayata, aşk’a, sevgiye, dostluğa olan inançlarını yıktığım, gözlerindeki umut ışığını yokettiğim, hayatında kalmayı da, hayatından gitmeyi de beceremediğim, onu hiç anlamaya çalışmayıp, hayatı hep kendi gözümle gördüğüm, kalbine yenik düşüp bana tekrar güvendiğinde bile ona sadece hayal kırıklıkları yaşattığım, saygısından sessizce attığı çığlıkları duyamadığım, dökülen saçlarının diplerini, kaşlarını öpmediğim, doğum gününü kutlamadığım, ve böyle bir erkek olduğum için..
Özür diliyorum...
Cengiz Unutmaz“
Önce bana mail attı; hikâyesini anlattı.
Gerçekten etkilendim.
Üzerinde düşündüm.
Kendimi bir Cengiz‘in bir de Aslı‘nın yerine koydum.
Okurken bir Cengiz’e bir Aslı’ya kızdım, bir ona bir diğerine acıdım, küfür ettim, hüzünlendim...
Bazı yerlerde kanım
dondu; Aslı olmuştum.
Cengiz olduğum anlar da vardı...
Sonra ilan vereceğini
yazdı.
Hatta ilanın metnini bile yolladı.
“Dur!” dedim, “Bekle, pazartesi sana yazacağım.” (Çok yoğundum, hastane işleri falan...)
O-hoo...
Çoktan ilanı vermiş bile!
Telaşlı, içi içine sığmıyor belli...
Bir aşkın gazete ilanı...
Yok, aşkın değil; bir özrün ilanı...
Belki de ayrılığın, yok yok pişmanlığın...
Umudun...
Sizce bu neyin ilanı?