Balkon konuşması bekleyen var mı?
.
Yok!
Kazansa da...
Ki, sandıktan ne çıkarsa kazanmış sayılacak?
Kaybetse de...
Ki, sandıktan ne çıkarsa kaybetmiş sayılacak?
Biz kazansak da...
Ki, kazancımız ne olacak?
Biz kaybetsek de...
Ki, kaybettiğimiz ne olacak?
Her durumda da...
Çıksa yine bir balkon konuşması yapsa...
Tıpkı o meşhur 3. balkon konuşması gibi:
- “81 vilayetimizin, 780 bin kilometrekarenin her bir zerresinin, 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tamamını sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” diye başlasa...
Başlar mı?
Partililerin muhalefete yönelik “çatlasın” sloganları üzerine;
- “Kardeşler, çatlamasın... Onları da kucaklayacağız, onları da aramıza alacağız... Zira böyle yaptığımız için, kucakladığımız için demokrasi tarihinde, çok partili donemde 3. dönem milletimizden yetki almanın heyecanını yaşıyoruz” dese...
Der mi?
- “Çetelerin istikamet çizdiği Türkiye, Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle artık geride kalmıştır.”
Diyebilir mi?
- “Hangi partiye oy vermiş olursa olsun her bir kardeşimizin huzur, güven, barış ve adalet içinde yaşamını idame ettireceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.“
Diye bizi korkutur mu?
- “Kibirden zaten sakınıyorduk, bugünden itibaren çok daha büyük bir hassasiyetle sakınacağız. Daha mütevazı olmanın gayreti içinde olacağız. Gururu, böbürlenmeyi hiçbir zaman kafamızdan içeri almadık bundan sonra da daha hassas olacağız. Tevazu bizim şiarımızdır, bundan sonra da tevazuda toprak gibi olmaya daha fazla özen göstereceğiz. Bu millete efendi değil hizmetkâr olmaya devam edeceğiz” demesinin...
- “Kampanya sürecinde istemeden kalbini kırdığımız, üzdüğümüz kardeşlerimiz varsa hepsinden başta şahsım, tüm arkadaşlarım adına helallik diliyorum. İstemeden incittiğimiz siyasiler varsa onlardan da helallik diliyorum. Ben aziz milletime, tüm siyasi partilere hakkımı helal ediyorum, hakkımızı helal ediyoruz”la konuşmasını bitirmesinin...
Böyle bir balkon konuşmasının...
Gezi’de gelmeyen ve o andan itibaren bizi birbirimizin ötekisi hâline getiren bir konuşmanın...
Artık bir anlamı, geçerliliği var mı?
Bu seçimin sonunda yani bugünden itibaren...
Her şey aynı kaldıktan sonra...
Kim kazanırsa kazansın, öncelikle adalete güvenimiz yerine gelene kadar...
Bu seçimin kazananı..
Kaybedeni...
Aslında bu seçimin bir sonucu da yok.
Yok!