Bakmayın atıp tuttuklarına...
.
Kaç gündür herkes Ayşe Arman‘ın, Eren Talu röportajını konuşup duruyor ya...
Hatta herkes onu yazıyor; yok o haklı, bu haksız falan diye...
Özellikle de erkek yazarlar...
Yok efendim erkeklik böyle olmazmış, evlilikten soğumuşlar, ne ayıpmış, yakışmamış falan filan...
Var ya...
Hepsi palavra!
Tamam, belki Eren Talu gibi röportaj vermemişlerdir veya gerçekten evlilikten soğumuşlardır, sözleri yakışıklı bulmamış da olabilirler...
Ama...
İddia ediyorum ki!
Hatta o kadar eminim ki...
Böyle düşünen her erkek, hayatında en az bir kadını, bundan daha beter bir duruma düşürmüştür.
Bir zamanlar veya halen...
Kendini de, kadını da bitirmiştir.
Çok klasik olacak ama, “masum olan ilk taşı atsın!“
Yok öyle, köşelerden erkeklik raconu kesmek!
Onun için kimse öyle bol keseden atıp tutmasın!
Ha, haklıdır veya değildir, o başka!
(Belki çok azı ama çok azı hariç; hani olur da onlardan birine rastlarsam diye!!!)
Bu yüzden ben diyorum ki...
Biz bu Türk erkeklerini bırakalım.
Konuşanlarını, atıp tutanlarını, ıssız adamları falan bırakalım.
Yabancılara bakalım...
Eren Talu röportajının çıktığı gün Hürriyet‘te Şermin Terzi, nefis bir konuyu ele almıştı:
“Yabancılarda ne buluyorlar?“
Yabancı kadın ve erkekleri tercih edenler üzerine...
Bilen bilir, ne zamandır bu durum kafamı kurcalıyor...
“Neden olmasın?“ diye...
Yabancı biriyle...
En azından bizim danaların akılları başlarına gelen kadar!
Gelirse tabii!!!
Şermin yazısına şöyle başlamış:
“Kendine sürekli yabancı sevgili seçen bir arkadaşım, ‘Çünkü daha iyi anlaşıyorum‘ deyince, ‘Aynı kültürden değilsin, aynı dili konuşmuyorsun, ana dilinde bile sevişmiyorsun... Nasıl olur da daha iyi anlaşırsın?’ diye itiraz ettim.”
O, yabancı sevgilisi olan Türklerle konuşup olayı anlatmış.
Aynı kültür, aynı dil meselesini Eren Talu örneğinde gördük.
Ben de şu “ana dilinde sevişmek“ konusuna bir açıklık getireyim, tam süper olsun!
Şerminciğim, eski bir fıkra var, sanırım daha önce yazmıştım ama, tam yeri geldi denir ya, aynen öyle...
Şöyle anlaşacaksın yani:
Adam pesimistse;
“Oooo, no, no...” diyeceksin.
Yok eğer optimistse,
“Oooo... Yes yes...” diyeceksin.
Biraz muhafazakârsa...
“Oohh my God“ diyeceksin.
Bu kadar kolay yani!!!