Ayrılık dediğin nedir ki?
.
Nedir ki?
Elinin kiri midir?
Yüreğinin isi mi?
Vay, vay, vaaay...
Kim tutar kızım seni, yürü...
Yıkayınca çıkar mı? Üzerine bir de krem sürersin, pamuk gibi...
Yoksa dünyanın akan hiçbir suyu yüreğindeki o ise ulaşamaz mı?
Çeken bilir de, çekmeyen emperyalist midir?
Heh heh hee...
Bırakın bu romantik, arabesk halleri...
Bırakın.
Ben şimdi size her zamanki gibi işin gerçeğini yazacağım.
Bilimsel verilere dayanarak tabii...
Columbia Üniversitesi’nden Psikolog Edward Smith terk edilmenin, duygusal acının yoğunluğuna göre beyindeki fiziksel acı kanallarını tetiklediğinin anlaşıldığını açıklamış.
Nasıl mı anlaşılmış?
Yakın zaman önce beklemedikleri bir anda terk edilen 40 gönüllü üzerinde yapılan araştırmada, eski sevgililerinin fotoğraflarını gören katılımcıların beyinleri MR cihazıyla takip edilmiş.
Denekleri de nasıl buldularsa?
Arkadaşlarından falan herhalde...
Gelmiş içini açıyor kadın, ağlıyor falan;
“Pardon ya, bi MR’ını çekebilir miyim?”
“Nasıl?”
“MR, MR...”
“Kapalı mı açık mı? Ben giremem de! Fena oluyorum.”
Bir de tabii, “Beklenmedik anda terk edilme” konusu var.
Nasıl oluyorsa? Nasıl anlamıyorsa?
Ona salaklık MR’ı çekilmeli...
Neyse devam edelim.
Şimdi sıra asıl meselemizde...
Ayrılık acısında...
Araştırmacılar, katılımcıların fotoğraflara bakarken duydukları acının, sıcak bir kahve fincanı tutarken veya dillerini ısırdıklarında duydukları fiziksel acıyla aynı şiddette olduğunu açıklamış.
Buyrun...
Bu kadarmış işte!
O kadar tantana yaptığınız olay buymuş.
Tabii, kiminin ağrı eşiği yüksek, kiminin düşüktür. Ama sonuç olarak bir dil ısırığı, sıcak kahve yanığı
kadar!
Demek ki sorunumuz ne arkadaşlar?
Aramızda panik ataklar var.
Ama konu yine de enteresan.
Her duygusal acının fiziksel bir karşılığı varsa...
Mesela...
Aldatılmanın acısı neye denk geliyor acaba?
“Başından aşağı kaynar su dökülmesine!!!” O laf da buradan geliyor herhalde...
Bir de, “Şimdi yangın var diye bağıracam” lafı vardır ya...
Bağır.
Sanki bana bağırıyon?
Saçma!
Başka ne olabilir?
Mesela, aptal yerine konulmaca...
Karşında salak salak konuşur ya, zekâna hakaret eder.
Bu da az buz bir hal değil ha!
O neye denk gelir?
Tuzlu kahve içmeye...
Tüküresin gelir!
Pekiii...
Kötü sevişmelerin acısı...
Gıda zehirlenmesine...
Uyar mı?
Ayrılıktan beter mi yani?
Beter, beter. Ayrıl daha iyi!
Pekiii...
Acıların fiziksel karşılığı varsa, zevklerin de var mı?
Nefis bir profiterol mesela...
Üzerinden çikolata akıyor, içinde 1 tane taze badem var.
Hımmm...
Neye denk gelir?