Anneler ve kuzuları...
.
Arada kaldım...
Aslında o konuya dönmeye hiç niyetim
yoktu.
“Anneler ve oğulları” konusuna...
Anlatacak çok güzel detaylar olmasına rağmen, “Boşver Dilek, tadında kalsın” demiştim.
Ta ki, o mail’i alana dek!
Beni olduğum yere mıhlayan o mail’i...
l “Ben de dana cinsinin bir ferdi olarak ‘Analar ve oğullar’la ilgili tecrübemi diğer danalarla paylaşayım istedim.
Ailem ve çocuklarım hayatımın merkezini oluştursalar da, anneme hep bir sevgili gibi davrandım. Farklı bir şehirde yaşamasına rağmen her ay onu görmek için bir iş, bir fırsat yarattım. Onunla baş başa yemekler yedim, ona sürprizler yaptım, hediyeler aldım. Her gün aradım. Kalp hastasıydı, yaşıtlarımdan daha önce annemden ayrılacağımı biliyordum. Öyle de oldu. Sevgilimi erken kaybettim. Anneye sevgili gibi davranmak çok zor. Hemen damgalarlar, ‘ana kuzusu‘ diye. Bu konuda da çevre ve arkadaşlar, alışılmışın dışına çıkınca dalga geçerler. Karın kıskanır. Zordur yani anneyle sevgili olmak. On yıl oldu, eksikliği hâlâ içimi yakar. Ancak dana esprisi bir yana, hemcinslerime tavsiyem, annelerine bir sevgili gibi özen göstermeleri. Allah sırayı bozmazsa, analar misafir. Onları kaybettiğimizde tek tesellimiz, onlara sevgili gibi davranmış olmamızın verdiği iç huzuru.
Emin olun bu çok doğru bir tecrübe.
Allah tüm kuzuları analarına bağışlasın. Analarını da evlatlarına...”
Kaldım.
Tıpkı sizin gibi öyle, olduğum yerde kaldım.
Kollarım düştü.
Gözlerim doldu.
Ağladım mı, hatırlamıyorum...
Ama hayat çok tuhaf...
Algılar çok kararsız...
Kimi zaman çok
acımasız...
Niye mi?
Şimdi size hemen arkasından gelen mail’i aktaracağım; niyesini anlayacaksınız...
l“Bir de anneleriye her gün konuşan oğullar vardır ki, hiç çekilmezler. Yanlış anlaşılma olmasın, ‘ana kuzusu‘ tiplerden bahsetmiyorum, onlar apayrı bir yazı konusu bence... Anneleriyle her gün konuşan hatta uzun uzun sohbetler edebilen erkeklerden söz ediyorum. Hayır yani ne bulursunuz bu kadar konuşacak bilemiyorum. Biz kızlar bile her gün arasak da 5 dk’lık bir konuşma sonrası telefonu kapatırız. Onlar bu kadar konuyu ve de her gün, nerden buluyolar hiç anlamıyorum. Tabii bu arada konuyu bulan annelerdir genelde:) Belki anne olunca anlicam bu konuları ama hiç de çekilesi bir durum değil. Yani yanındaki adamın böyle bir durumda olması insanın ruhu sıkılıyor. Biz kızlar ailesine düşkün erkekler isteriz, ‘Ailesine bağlı olan, ilerde kendi kurduğu aileye de bağlı olur’ deriz ama bu da biraz sıkıntılı bir durum:(”
E, o da haklı.
Olmaz ki öyle her gün, her gün...
Dedim ya...
Arada kaldım.
Kalakaldım...
Kollarım düştü.
Evet, galiba biraz
ağladım...