Alo 69696 hattı
.
“Türkiye’de salon kullanma alışkanlığı yok. Salon kilitli, ayda yılda bir misafir gelecek de açılacak. Olacak şey değil, olmaz böyle!” demiş.
Gülümhan‘ın (Gülten) haberinde okudum; bunu diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar.
Bu konuda birkaç itirazım ve naçizane birkaç da önerim olacak!
Önce şöyle bir düzeltme yapayım; bizde evin o bölümüne (eskiden ve bazı yerlerde hâlâ) salon değil, “misafir odası“ denir.
Gerçekten de Bakan’ın dediği gibi sadece misafirler içindir.
O evlerde büyüyen ve modern yetişen özellikle erkek çocukları bu duruma gıcık olurlar.
Hele üniversitede falan yabancıların “living room“larını algılayınca bu misafir odası fikrine iyice yabancılaşırlar. Saçma bulur, aşağılarlar. Yaşam odası fikri onlara mantıklı ve anlamlı gelir.
Kendi evleriyle ilgili hayalleri de, bir misafir odası olmamasıdır.
Öyle de yaparlar. Ta ki, çocukları doğana kadar! İlk çocuktan sonra onların da bir oturma odaları olur, mecburen!
Aslında “misafir odası” geleneğini alaturkalık hatta biraz da taşralık olarak yorumlayanlar, bu geleneğin içini karıştırsalar belki de sıkı bir aristokrasiyle karşılaşacaklar...
Bizim küçük evlerimize kadar kadar giren bu geleneğin bir öykünme veya minyatür olduğunu görecekler!
Ama neyse...
Şimdi gelelim itirazlarıma...
Mesela bu konu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili olmamalı...
Aile Bakanlığı‘na mı bağlı olmalıydı?
Evin içinde kimin hangi odayı nasıl kullanacağı konusu...
Yok bence bu konular için ayrı bir bakanlık açılsın:
Karışma Bakanlığı...
O da bize karışsın!
Hem de rahat rahat! Çünkü bu onun işi olacak!
Her şeye karışacak!
Ne izleyeceğimize, evi nasıl döşeyeceğimize, hangi odayı ne olarak kullanacağımıza ve hangi odada ne yapıp yapmayacağımıza...
O bakanlık zaman zaman ev içi işlerimizle ilgili yönetmelikler falan çıkarır.
Hatta takıldığımız yerler için bir de ücretsiz telefon hattı ayarlar:
Alo 6969...
Biz de ararız.
“İyi günler, Karışma Bakanlığı ücretsiz karışma hattına hoşgeldiniz. Salon düzenlemeleri için 1’e, seyredilecek diziler için 2’ye, okunacak kitaplar veya gazeteler için 3’e, sevilecek ya da sevilmeyecek yazarlar için 4’e, karı koca kavgaları için 5’e, neyin kısa kollu sayılacağını öğrenmek için 6’ya, tayt kullanımı için 7’ye, çocuk yapmanın ipuçları için 8’e basın, bunların dışındaysa operatöre bağlanmak için bekleyin...”
- Dıııttttttt...
- Buyrun ismim Erdem, nasıl yardımcı olabilirim?
- İyi günler, biz bir ev aldık da...
- Evet, salonu var mıydı?
- Vardı biz onu hallettik de, mutfak masası konusunda kafamız karıştı! Bize biraz karışabilir misiniz?
- Nasıl karışabilirim?
- Eşim, “Her şey olması gerektiği yerde olmalı” diyerek mutfak masasını yatak odasına koymak istiyor!
- Hayır efendim, olmaz öyle şey! Yatağınızı mutfağa taşıyın! Üf benim de kafamı karıştırdınız; olmaz! En iyi siz yapmayın, şey yani yatmayın... Yatacaksanız da birbirinizle yatın!
- Başkasıyla mı yatıyor?
- Ne bileyim efendim?
- Hem de bizim mutfağımızda!
- Hayır efendim, karıştırıyorsunuz...
Tıh!
Siz çok karışıyorsunuz...
Çok!..