2011 Tüketici trendleri...
.
Eveeet...
Yeni yıl geliyor...
Nefesini ensemizde duymaya başladık...
İlk karın haberini aldık, otellerde yılbaşı programlarının ilanları da çıktı.
2011 fallarının da eli kulağında...
Ne çabuk geçti değil mi?
Şu, bir günün 24 saatten 17 saate indiği teorisi doğru mu, ne?
Hoş, farzedelim doğru; ne olacak ki?
Koca 1 yıl bitti mi?
Bitti.
Bitiyor...
Geçen gün de “2011 yılının tüketici trendleri” diye bir haber okudum. Artık ve nihayet bilinçlenen bir tüketici olarak haberle ilgilendim tabii...
“Bakalım başımıza neler gelecek?” diye...
Daha doğrusu benim bilinçlenmemle nasıl başa çıkmaya çalıştıklarını öğreneyim diye...
Biliyorsunuz, biz bilinçlendikçe onlar da aynı hızla ezberimizi bozmanın, bizi tahrik etmenin yollarını arıyorlar.
Hırsız-polis hikâyesi gibi...
Hırsızlar yeni yöntemler buldukça, polis o yönteme karşı önlem alır ya.
Yani hırsızlar hep önde gider hani...
Onun gibi...
Fazla mı uzattım?
Peki o halde, 2011 trendlerini yazayım. Benim yorumlarımla tabii...
“Tüketicilerin ruh hallerini takip ederek beklemedikleri anlarda ufak jestler yapmak.”
(“Değerli müşterilerimiz, mağazamızın şarküteri bölümünden alacağınız bilmem ne marka sucuklar yüzde elli indirimlidir” gibi mi? Bunun ruh halimizle ne alakası var?)
“Şehirli, daha deneyimli ve daha cesur tüketicilere hazırlıklı olmak.”
(En ufak bir hatada, hayatın bütün hıncını o mağaza yöneticisinden çıkaran kadınlar!!! “Hayır bakın, prospektüsünde böyle bir şey yazmıyor. Ayrıca bu tavırlarınız da hiç hoş değil. Bu işi yapmak istemiyorsanız, yapmayın” diye başlayan sinirli hareketlerle devam eden kadınlara hazırlık yapacaklarmış.)
“Ani ve kısa süren indirimler yapmak.”
(İşte bunu yapmayın! Bir gün önce aldığın mala ertesi gün yarı fiyatına rastlamak beni sizden soğutur, ona göre...)
“Ekolojik ürünleri müşteriye benimsetmek.”
(Çok kolay! Fiyatları insaflı olsun yeter!)
“Markaların tüketicilere uyguladıkları ‘al ve sat’ sloganı yerine ‘ver ve ilgilen’ sloganını benimsemek.”
(Evet. Bu sloganı hayatımızın öteki alanlarında da kullanabiliriz!!! Heh heh hee....)
ÖLÜM ONA YAKIŞMIYOR...
Kime yakışır ki?
Doğru, hiç kimseye...
Ama bazılarına diğerlerinden daha az yakışıyor...
Hiç tanımasan da, ortak hiçbir noktan olmasa da onun öldüğünü okuduğunda, duyduğunda üzülürsün.
İşin tuhafı herkes üzülür...
Ceyla Gölcüklü gibi...
Ölüm ona yakışmadı...
Oysa gazetelerin sağ üst köşesinde arada bir ondan haber almalıydık...
Hoş bir kıyafetle, gülerken...
O güzel haliyle aşklar yaşamalı, bazen yanlışlar yapmalı bazen de güzel hareketlerde bulunmalıydı.
Biz de onun yaptıklarını okumalıydık...