Politika yapamamanın maliyeti
Mesele hamasi davranmaktan çok, politika yapabilme meselesi. Bunu, Yunanistan’ın Syriza’sında da bizim MHP’de de yakından gördük. AB’nin kemer sıkma önlemlerini gevşeteceği vaadiyle iktidara gelen ancak bunu için yeterince çalışmamış, politikanın dehlizlerinin bilmeyen, tutarlı ve sağlam bir politika oluşturmaktansa ‘yel değirmenleriyle savaşmayı’ tercih eden Tsipras ve Varoufakis sonunda ellerindeki tüm silahları tüketince sorumluluğu halka yıkmaya karar verdiler.
Hafta sonu Yunanistan’da referandum yapılacak. Troyka’nın (AB, ECB ve IMF) talep ettiği yeniden yapılandırma şartlarının kabul edip etmeyecekleri halka soracak. Son bir haftadır bankaları ve borsası kapalı olan, değil ekonomiyi döndürmek, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için bile parasını bankadan çekemeyen halk hafta sonu bir karar verecek. Bu hengâmeye devam mı, yoksa “egemenlerin” taleplerine boyun eğerek bir süreliğine de olsa rahat nefes alabilmek mi? Taleplere “Evet” derlerse Syriza için yolun sonu demek, istifa edecekler ve erken seçim yapılacak. Yunan halkı “Hayır” derse, Tsipras’ın bir kez daha halktan güvenoyu almış bir başbakan olarak eli, az da olsa güçlenecek. Ancak hafta boyunca görüşmelere yeniden başlamak için değişik kapıları çalan birisi için sanıldığı kadar fazla değil.
Almanya Başbakanı Merkel de ‘Referandumu yap gel, ondan sonra konuşalım’ diyerek erken müzakerenin önünü kapatmış durumda. Belki bunu kabul etseler, Tsipras da referandumdan vaz geçecek. Ancak Merkel başta olmak üzere AB’nin elitleri Syriza’nın; başta İspanyol Podemos ve belki de İtalya’nın ‘Kuzey Ligine’ ”kötü örnek” teşkil etmesinler, açtığı yoldan onlar da gitmesinler diye olabildiğince ketum davranıyorlar.
Politika yapamamanın bir örneğini de önceki günkü Meclis Başkanlığı seçimlerinde MHP cephesinde gördük. Tüm politikasını “HDP’ye hayır” üzerine kurmuş olan MHP, seçimin 4. turunda “geçersiz” oy kullanarak, bir anda “erken seçim” olasılığını artırdı.
Bizim piyasalarımız, Meclis Başkanlık seçiminden sonra daha önceleri ağırlıklı senaryo olarak benimsediği AKP-CHP koalisyonuw ihtimalinin azaldığını düşünerek, AKP-MHP koalisyonunu fiyatlamaya başladı ve dolar/TL kuru yeniden 2.70’in üzerine çıktı. Henüz daha bir “erken seçim” fiyatlanmıyor. Fiyatlanmaya başladığında yeni yükseklerin/zirvelerin görülme olasılığı hızla artacaktır.
Komşu’daki referandumun sonucu ne olursa olsun, piyasaları bir süre daha etkilemeye devam edecektir. Koalisyon gerginliği, Grexit endişeleri, Suriye’ye girecek miyiz endişeleri ve belki de hepsinden önemlisi Fed’in faiz artış senaryosu piyasalarımız üzerine kâbus gibi çökmüş durumda. Bu kâbustan kurtulabilmemiz ancak hızlı, kararlı ve toplum yararına çözümleri en kısa zamanda hayata geçirmemizle mümkün. Ancak bu sağduyu öne çıkacak mı?
Yeni seçilen Meclis Başkanı’nın kuvvetler ayrılığını “Kuvvetler ayrılığı güçler kavgası değil Cumhurbaşkanı’nın koordinasyonunda medeni bir işbirliğidir” şeklinde tanımladığı bir ortamda, hiç sanmıyorum...