Dubai’den gelen haberler piyasaları rahatlatmadı. Yedi emirlikten biri olan Dubai’nin “başına açtığı belalarla” uğraşmaya başlayan Birleşik Arap Emirlikleri Merkez Bankası (BAE MB), bankaların likidite ihtiyaçlarını karşılayacağını, bankacılık sisteminin arkasında olduğunu açıkladı. Bu açıklama daha çok mevduat sahiplerinin bankalara hücumunu engellemeye, sistemin “normal çalışmasını” sağlamaya yönelik bir açıklamaydı. Artık sıradan hale gelmiş bir açıklama.
Asıl Dubai Maliye Bakanlığı’ndan bir yetkili, sorunların merkezindeki Dubai World adlı şirketin Dubai hükümetinin bir “parçası” olmadığını, bu şirkete borç vermiş, bonolarını almış olanların, vermiş oldukları bu kararların “sorumluluklarını taşımaları” gerektiğini söylemiş.
Son gelen bu açıklama piyasaların hiç de duymak istemediği tarzda açıklamaydı.
Piyasa ne umuyordu?
Nakheel ve Dubai World şirketlerinin yerine açıklama yapan Dubai Hükümeti’nin, bu açıklamayla 100 milyar doları aştığı konuşulan borçları “zımni” olarak üstlendiği düşünüldü. Son açıklama bunu yalanlıyordu.
Diğer yandan Abu Dhabi ve BAE MB’nın bir şekilde piyasalara girip bonoları cari piyasa değerinden ya da “nominal değerinden” alacağı umuluyordu. Ancak görünen o ki özellikle Abu Dhabi “seçici” davranacak. Dubai’nin “burnu sürtülmeden” yardımcı olmayacak, yardım için vereceği paraya karşılık ya ciddi teminat isteyecek, ya da Dubai’deki malları ucuza kapatacak!
Dubai’nin sorunu çok da yeni değil aslında. Lehman’ın batışı sonrasındaki 3 ay Dubai adeta paralize olmuş. Yetkililer ne yapacaklarına karar verememişler. Orada çalışan yabancıların önemli kısmı ülkeyi terk etmeye başlamış. Ardından Duabi’nin “iş modelinin” hiçbir yere benzemediği, emirin ve ailesinin sağlam olduğu, kamu yatırımlarının devam edeceği açıklamasıyla çarklar ağır da olsa dönmeye başlamış.
Metro, otoyollar ve en önemlisi 4 Ocak’ta açılacak dünyanın en yüksek binası Burj Dubai’nin inşaatına devam edilmiş. Yılın başında 10, bu ayın başında da 5 milyar dolarlık bono ihracı moralleri bir parça düzeltmiş.
Soğuk duş gibi...
Ancak son gelen 3.5 (faiziyle birlikte 4 milyar dolara yakın) sukuk bonosunun ödemesinin erteleneceği haberi piyasalarda soğuk duş etkisi yaptı. Anlaşılan sorun daha önceki aylarda olduğu gibi “çadırda” çözülememiş ki emirlikler arasındaki tartışma uluslararası platforma taşındı. Emirliklerden gelen açıklamalar aslında iki şey söylüyor:
1-Dubai Hükümeti, Dubai World’de katıldığı sermaye kadar sorumlu olduğunu söylüyor. Şirketin sermayesi 100 dirhem, borcu 1.000 dirhemse hükümet, “Sadece 100 dirhem kaybederim” demeye getiriyor. Bu yaklaşım 3.5’lik itfanın arkasındakilerin hepsini olumsuz etkileyecek. Durum ciddi boyutlarda ki Emir Maktum bunu göze almış.
2- BAE MB, bankalara borç vererek likidite sağlayacak, ancak doğrudan bir alım yapmayacak. Emlak fiyatları zaten yüzde 50 gerilemişken çıkan son krizde Abu Dhabi sizce “Fiyatlar yeterince düştü, buradan mal alırım mı” der, yoksa daha da düşmesini mi bekler?
Etkisi ne olacak?
Bunların hiçbiri Dubai’ye borç vermiş bankalar için iyi haber değil. Özellikle de küresel krizde ciddi sarsıntı geçiren; henüz daha kendine gelememiş başta HSBC ve Standard Chartered olmak üzere Dubai’ye ciddi miktarda borç vermiş İngiliz bankaları için...!
Son 3 haftada art arda gelen Ukrayna, Yunanistan, Almanya (WestLB), Dubai haberlerinden sonra şimdi “Sırada kim var” sorusu soruluyor. Bankacılık ile reel sektör arasındaki kredi mekanizmasının sağlıklı bir şekilde çalışmadığının bir kez daha ortaya çıkması, “Kriz bitti” diyenleri neredeyse yalancı çıkarır gibiydi.
Dün birçok hedge fon için “yıl sonu” olması hasebiyle kritik bir gündü. Asya piyasalarından başlayan “iyimser” bakış açısı; Avrupa ve ABD piyasalarının Dubai’yi “metanetle” karşılamalarına hatta göz ardı etmelerine yardımcı oldu. Zira onlar halen daha Dubai Hükümeti’nin 100 dirhem sermaye koyduğu şirketinin 1.000 dirhemlik borcunu üstleneceğini, BAE MB’nın da bonoları alacağını varsayıyorlar. Böyle bir şey olmayacak! Yine de bunu kabul edene kadar değil Kasım ayını, yılı bile iyi bitirmek için ne gerekiyorsa yapılacaktır.
Mart ayından bu yana bu denli çaba göstermişlerken, sırf Dubai’de batacak 20-30 milyar dolarcık için, tüm bu “başarıları” bir kalemde silip atmak istemeyeceklerdir. Dubai’yi (de) sineye çekmek için ne gerekiyorsa yapacaklardır. Ne kadar görmemezliğe gelseler de bence bundan sonrası “Dubai’den önce ve Dubai’den sonra” diye anılabilir. Zira Dubai, bölge ülkeleri için bir “iş modeliydi” ve 25 Kasım’daki gelişmeler artık bu iş modelinin çöküşüydü. Yakın zamanda bu tarz riskli iş modelleri kolayca kredi bulamayacaklar.
Moraller bozulabilir
Bizim piyasalarımız da Dubai meselesini “pas geçmeye” çalışacaklardır. Özellikle bono tarafında moraller bozulacaktır. Faizlerde sınırlı bir yükseliş yaşanacaktır. İlk hedef 9.75, ardından da 10.40’la çift haneli faizleri görebiliriz.
Bu arada dolar/TL kurlarında da dramatik olmamakla beraber bir yükseliş yaşanacaktır. Bizim bayram tatilinde çalışan piyasalarda; panikle 1.5550’ye kadar yükselen dolar kurları 1.51’e kadar gerilese de yeniden 1.5250’lere gelindi. Hafta içinde 1.5450 seviyesinin üzerinde bir kapanış olduğu sürece 1.51-1.54 bandı bu hafta içinde korunacaktır. Ancak 1.5450’nin kapanış bazında aşılması 1.5650 seviyesini gündeme getirecektir.
Bono tarafında moraller bozulabilir. Faiz ilk etapta 9.75’i sonra da 10.40’ı zorlar. Dövizde de dramatik olmamakla birlikte yükseliş olacak. 1.525 TL’ye gelen dolar bu hafta 1.545’i sonrasında da 1.565’i görebilir.