Tülay Gürler Kurtuluş

Tülay Gürler Kurtuluş

-

Yeni yılı kitaplarla selamlayın

29 Aralık 2017

Yeni yıla; yeni satırlar, yeni yazarlar ve yeni kitaplarla merhaba deyin. Herkese iyi seneler…Düşünüz gerçek olsunMari Camgöz Pektezol’un tam da yeni bir yıla yakışır nitelikte bir kitabı var: “El Yapımı Hayat”... Hayatın el yapımı olur mu, demeyin. Siz ona dokunmayı başarırsanız, olur.Kitap 40 bölümden oluşuyor. Her bölüm, farklı bir hitapla, başka bir dikkat çekişle yakalıyor okuru. Hayatla, insanın kendisiyle ve onunla ilişkisini tatlı tatlı anlatıyor. Anlatırken küçük yol göstermeler, zevkli nasihatler sunuyor okura. Ve onu tamamen serbest bırakıyor satırların arasında:“Neye inanıyorsak onu yaşarız.Ne olmaya inanıyorsak o oluruz.Şimdi kendini seçme vakti...Bir kuş tüyü kadar hafif, özgür, ışık ve mutluluk dolu kocaman bir yürek seninle olsun.Olmasını istiyorsanız, yazara kulak verin, bu yolda gönüllü olun.”İster düşleyin, düşünüz gerçek olsun; ister hayal edin, düş’ünüz gerçek olsun. Hepsi sizin nasılsa…Aralıktan sızan karanlıkOrkide Ünsür, bir öykü yazıyor, kendi deyimiyle tekin olmayan... Sonrasında 12 yazar arkadaşından aynı özelliklere sahip öykülerini alıyor, onları kendisininkiyle bir araya getiriyor, çok değişik bir öykü derlemesi çıkıyor ortaya. Adına da “Karanlık Yılbaşı Öyküleri” diyor.Korku ve gerilim severler için şahane bir derleme.“Her aralık ayının sonunda yeni bir yıla girecek olmanın heyecanı ve sevinci içinde tatlı bir telâş görünür dünyanın her yerinde. Ama her şey görünenden ibaret değildir. Kimi için tüm ailenin bir araya geldiği bir toplantıdır yılbaşı, kimi için arkadaşlarla bir ev partisi, şehrin meydanında patlayan havai fişeklerdir kimi için, kimi için romantik bir akşam yemeği, eğlence, yeni dilekler, yeni umutlar… Herkes için öyle değil oysa. Karanlığı da var bu dünyanın. Her insanın içindeki karanlık kadar...”Yepyeni bir felsefe…“Hayatta en çok sevmeniz gereken kişi kendinizsiniz.” Buda“Kendini kurtarmanın tek yolu başkalarını kurtarmak için çabalamaktır.” Alexis Zorba“Bambaşka kıtalarda ve asırlarda yaşamış arifler, mutluluğun peşine düşenlere mürşidin kendi algılarımız olduğunu söylediler. Erdemin, metanetin ve öz saygının bir kökte filizlenip, dallarından sevgiyi, huzuru, neşeyi nasıl uzatacaklarını anlattılar. Oysa insanlık hâlâ, halının altına bizzat süpürdüğü hazineyi, tanımadığı kahramanları masal dağlarında arıyor.”Tanıtımında böyle bir tezatla bizi kendine çeken bir kitap “Dört Gün Buda Üç Gün Zorba”. İki büyük insanın yaşama felsefesini birleştirerek hayata yepyeni bir yorum katmayı başarıyor yazar. Ünal Ersözlü ; dört gün Buda kadar dingin ve sabırlı, üç gün Zorba kadar coşkulu ve tutkulu yaşamanın, mutluluğa hak ettiği dengeyi nasıl vereceğini anlatıyor.

Devamını Oku

Yeni yılda ne okuyalım?

22 Aralık 2017

Yeni başlangıçlar için kitaplar en güzel dostlarımızdır. Renkli ve ilginç eserleri okumanın tam zamanı...Yaraları sarmanın zamanı geldiZeus Kabadayı’nın “Beni Neden Sevmedin” adlı kitabı yepyeni çıktı. Yaralarını sarmaya, yaşadıklarını unutmaya çalışanlara ya da tam tersi yaralarını ne olursa olsun kanatmaya kararlı olanlara uygun bir kitap…Bir tanıtım yazısı düşünün, bu ifade var en başında ve şöyle devam ediyor:“Varsa param, hepsini bağışlayın. Vücudumda kullanılabilir ne kadar organ varsa ve kime ne yarıyorsa, dağıtın. Ama kalbimi vermeyin. Kalbim sadece ona ait ve hep öyle kalacak. Ben ondan başka kimseyi sevmeyeceğim, sevemem. Çünkü onun baktığı gibi bakamaz kimse bana. İçimden hep “beni neden sevmedin” diye sordum. Durmadan sordum. Cevap bulamadım. Olsun.En azından ben sevdim, bu ikimize de yeterdi. Bu bedende bu kalp sadece ona ait diyorum işte, sevmese de ona ait. Kimseye vermeyin.Bencil olduğumu mu düşünüyorsun? Bana sorarsan o bunu hak ediyor yine de. Kimse bunu bana çok görmesin. Hayatı boyunca kimseye sevgi besleyememiş bir adamın son isteği bu. Kalbimi ona verin. Kabul etsin.”Sevilmediğini bilmenin ezikliği, boşluğu ve değersizliği üzerine düşünülerek yazılmış bir kitap. Varsa böyle bir yaşanmışlığınız, varsa içinizde hala hiç kapanmamış yaralarınız, kendinizden çok şey bulacağınız bir kitap bu…Aşk yolcusu kalmasınAli Canip Olgunlu, benim üniversiteden sınıf arkadaşım. Aradan yıllar geçti. Bu arada onun bir kültür adamı olarak Anadolu’yu karış karış gezdiğini, insanı, Allah’ı ve aşkı her yerde bulup onlara her yerde dokunduğunu biliyordum. Tasavvuf gibi sonsuz ve sınırsız bir dünyada kaybolmadan yol göstererek yürüdüğüne şahit oluyordum. Edebiyat fakültelerinde okuyanlar, herkesten daha yakındır bu sonsuzluğa… İçlerine bırakılan tatlı bir kıvılcım sonrasında büyük yangınlara dönüşür…Hele de bizimkiler gibi birbirinden değerli hocaları, yol göstericileri varsa…Ali Canip, yeni kitabı Dinle/ Aşk Yolcusu’ nda, bu dünyanın en büyük isimlerinden Mevlana’nın Mesnevi’sinin ilk 18 beytine dokunuyor. “Sen aşkı kimseye sorma. Ancak aşka sor. Aşk kendi kendinin tercümanıdır… “Yeni yılda, zaman zaman uzaklaştığımız ama tam da ortasında, olanca gerçekliğiyle yaşadığımız Allah aşkını yeniden hatırlamanın tam zamanı…Noktaya mecbur değilizBayramda el öpmeye kendi klonunu gönderen yeniyetmeler… İkinci köprüde intihar etmek yasaklandığı için üçüncü köprüye giden, oradaki kuyruğu görünce de intihar etmekten vazgeçen memurlar... Batıkan Köse, muktedirlerin izahına mizahla karşılık vermek lazım diyerek başlıyor işe ve ustaca biçimlendirdiği taşlarla duvarlar örüyor. “Noktalı Virgülle Biten Bir Kitap“ bize binbir seçenek sunan öykülerle dolu.

Devamını Oku

Nostalji yolculuğuna çıkın

15 Aralık 2017

Bu haftaki kitaplar geçmiş düşüncelerimize, duygularımıza, meraklarımıza ve günlerimize hitap eden nitelikte… Sıcak, keyifli…Gerilim dolu bir macera…Kutsal Topla-oğlu’nun “Tanrı’nın Temsilcileri” romanında ABD-Washington DC’den Türkiye’nin doğusuna, oradan Basra Körfezi’ne uzanan bir coğrafyada geçiyor olaylar…Kahramanlar, çok renkli bir şekilde tasarlanmış. Romanı okudukça içine daha çok giriyor ve sonunu daha çok merak ediyorsunuz. “Bu inanca sahip olanlar, insan odaklı düşünmezler tabiatı. Her şeyin bir nimet olduğu, insan için yaratıldığı düşüncesi yoktur bu inançta. Koyunlar, insanların sofralarına pirzola olsun diye dünyaya getirmezler kuzularını. İneklerin insanlara süt sağlamak gibi bir derdi, katırların, develerin yük taşıma gibi bir hevesi yoktur. Kiraz ağacının tabaklara meze yetiştirmek değildir hedefi. Ancak bu, insanın ihtiyaçlarını tabiattan karşılamaması gerektiği anlamına da gelmez. Dengesi bozulmadan yararlanılmalıdır ondan. Hayvanların ve bitkilerin de amacı, aynı insanlar gibi üremek, soylarını devam ettirmektir.” Farklı bir yaklaşım, değişik bir bakış açısıyla konuşturduğu kahramanlarıyla yazar, okura yepyeni bir pencere açıyor.Sinemanın ustaları ve dâhileri“Bana Onun Portresini Getirin”, Ege Görgün’ün kendi yazılarının derlemesi… 29 yönetmen ve oyuncunun sinema perdesine akseden yüzlerinin dışında merak edeceğiniz, bilmediğiniz yönlerini anlatan çok keyifli bir kitap… Halit Ergenç’ten Tuncel Kurtiz’e, Memduh Ün’den Fikret Kuşkan’a, Aykut Oray’a kadar sinemaya yön vermiş birçok sanatçının aralık kapılarından içeri girecek ve gördüklerinizden çok etkileneceksiniz...Bu çok zor bir iş mi?Biz çocukken herkes güzel konuşamazdı ama bazılarını da dinlemeye doyamazdık. Şimdi herkes bir şekilde konuşuyor ama ne kadarı doğru, ne kadarı kitabına uygun; fikrine, zihnine uygun bu toplumun, pek bilen yok. Önemli olan konuşmak değil ki… Önemli olan yapılan konuşmayla karşındakini ikna etmek…Kimse bunu düşünmüyor. Ali Kirman, “İkna Sanatı” nda bu konuda kendine güveni olmayanlara, kafasında birçok soruyla dolaşanlara yardımcı olmayı hedeflemiş. Etkili ve ikna edici, sağlam konuşmalar yapmanın yolu, bu kitabı kurmaktan geçiyor. Nefis bir dille yazıldığını da eklemesem olmaz.Görme engellilere ilham verdilerTara Kitap, alanlarında başarılı, çevrelerine ilham veren kişilerin ve ünlü isimlerin kaleminden çıkan “Ses Ver, İlham Ver” kitabıyla görme engellilerin dünyasına ışık tutacak. Türkiye’nin önde gelen sanatçıları, akademisyenleri, gazetecileri ve iş insanlarının bugüne kadar duyulmamış hikâyeleri “Ses Ver, İlham Ver” kitap projesiyle gün yüzüne çıkıyor. Kapak fotoğrafını ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut’un üstlendiği, Alper Süzgün’ün tasarladığı kitapta Ahu Yağtu, Ayşen Zamanpur, Arzu Kaprol, Azra Kohen, Füsun Saka ve Özlem Kaymaz gibi isimler yer alıyor.13-14 Aralık tarihlerinde gerçekleşen Marka Konferası’nda Tara Kitap standındaki ses kayıt stüdyosunda, gönüllülerin katılımıyla sesli kitap haline getirilen proje görme engellilere hediye edildi. Kitabın ilk baskısından elde edilecek gelir ise Altı Nokta Körler Derneği’ne bağışlanacak.

Devamını Oku

Yıl sonu kitapları

8 Aralık 2017

Bu yılın da bitmesine az kaldı. Tam da kitaplarla kendimizi gözden geçirme ve hayal kurma zamanı...Patronla başa çıkın!Lee G. Bolman ve Joan V. Gallos’un kitabı “Bağlılık”, hayatla, işle, patronlarla; kısacası zorluklarla başa çıkmanın formülünü veriyor okurlara. Kitap, yetenekli bir yöneticinin yeni işinde baskıcı bir patronla ve başarısız bir ekiple nasıl baş edeceğini içeren ilginç bir iş hikâyesini anlatan kitap, esler vererek, önemli noktaları vurgularken, teşhis edici durumları ve ilişki becerilerini güçlendirmenin yollarının altını çiziyor.İnsanlara güvenmenin, iş dünyasında onlarla samimi ve sahici ilişkiler kurmanın son derece zor olduğu bu dönemde ilişkileri sağlam zeminlere oturtmak ve kalıcı hale getirmek için ihtiyacımız olan püf noktaları bize gümüş tepside sunuyor.Zor zamanların insanlarıyız. Bağlılık, Özellikle iş hayatına yeni atılacakları yakından ilgilendiriyor.Hayal kuranlara...“Arkadaşlarımın yaptığı gibi okuldan çıkar çıkmaz kitaplarımı bir köşeye atmazdım. Bilgimi geliştirmek için bol bol okurdum. Bu yüzden her konu hakkında az ya da çok fikir sahibi oldum. Her bilgiyi sorguluyordum.Sorgulamak, hiçbir şeyi kabul etmemek anlamına gelmez. Öğrendiğim bütün yeni bilgileri sorgulamaya devam ettim. Zavallı beynim neredeyse bir savaş meydanına dönmüştü. Ta ki o güne kadar... Aynalı Baba karşıma çıktığından beri herkesin hayal sandığı bir dünyanın ziyaretçisi oldum...”Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi’nin kitabı Amak-ı Hayal, kahramanı Raci’nin aklındaki sorulara cevap bulma çabasının hikayesi. Bu alanda yazmak zordur; çünkü gençler sınırsız biçimde hisseden ve her sorusuna amansız biçimde cevap arayanlardır.“Önemli olan soru sormak mı, yoksa doğru ve nitelikli soruları bulmak mı?” sorusuna da cevap veren hikayede emin olun Raci’yle çok hoş bir yolculuğa çıkacaksınız.Aşık olduğunda yazmak istiyor insanBiraz günlük, biraz deneme, çokça şiir… “Birini Pencere Kenarına Çiçek Koyacak Kadar Sevmek Lazım”, böyle bir kitap işte… Kemal Hamamcıoğlu’nun kitabı kısa sürede çok sayıda okura ulaşmıştır diye düşünüyorum. Aşk, her daim okunur, yazılır çünkü. Yazılanlar merak edilir, her kalemde okur, kendisiyle yazar arasında ortak bir payda arar aşk üzerine. Bulursa rahatlar. Bu kitap, ortak paydaya çok çabuk ulaşmanızı sağlayacak kadar samimi, doğal ve farklı… Değişik, bir kitap okumak istiyorsanız hemen alın ve başlayın.

Devamını Oku

Hayatla barışmalı insan

2 Aralık 2017

Bu haftaki kitaplar, kendi karanlığımızın kilitli kapılarını açacak anahtarı veriyor bize…En unutkan onlar çıktıKahraman Tazeoğlu, “İki Söz” adını verdiği kitabında; hayatı, aşkı, insan ilişkilerini; insanın kendiyle olan anlaşmalarını, kavgalarını, uzlaşmalarını anlatmış. Üstelik öyle uzun uzun değil, iki kısa cümlelik gerçeklerle… Siz bu iki cümleleri okuyup üstünde iki saat düşünebilin diye.“Hayat bana neleri öğretti biliyor musun? Sen onu insan yerine koyarken o seni aptal yerine koyuyorsa yapacağın tek şey onu hayatından def etmektir.Eğer bunu yapamamışsan o haklı demektir.”Duyguları ve düşünceleri imbikten geçirmiş yazar bu kitabında…Ve başlığa taşıdığım kapak ayrıntısından da anlayacağınız gibi, kitabın içinde bunun gibi derin anlamlar taşıyan pek çok iki söz var.Aşka yaz yakışırYaz mevsimi, bir genç kız, onun yaşadığı en az yaz kadar sıcak bir aşk… Peki yazlar gibi aşklar da geçici midir? Yoksa gerçek aşk, köklerini toprağın derinliklerine kadar ulaştırmış ağaçlar gibi sonsuza kadar yaşar mı?Aydoğan Yavaşlı “Yazlar da Geçer” adlı romanıyla genç okurlarına, aşkın en büyük ihtiyacının özen olduğunu anlatıyor.Sıkıntılara düşmeden, tadını çıkara çıkara, ne olduğunu içine sindire sindire aşkı yaşamak için, ona gerçek anlamda özen göstermek, onun üstüne titremek gerektiğini anlatıyor. Bunu da roman kahramanları aracılığıyla yapıyor. Grilerle çevrili hayatlara masmavi bir ışık yakıyor roman. Yaz Mevsimi gibi gençlik romanları, yaşınız kaç olursa olsun okuduğunuzda inanın ruhunuza su serpecektir.Delicesine mutluluk“Bu kitabı okurken güleceksiniz; ürkecek, rahatsızlık içinde kıvranacak, ağlayacak ve sonra yeniden güleceksiniz. Hatta bir rakun almaya bile ihtiyaç duyabilirsiniz. Ama iki şeyi asla yapmayacaksınız: Jenny’nin akıl hastalığı, utanç ve insanın zorlukları yenme gücüne dair dürüst tartışmalar yapma konusundaki dehasıyla ya da korkusuzluğuyla ilgili şüpheye düşmeyeceksiniz”New York Times Bestseller Yazarı Dr. Brené Brown, böyle yorumlamış Delicesine Mutlu adlı kitabını Jenny Lawson’un…Sonsuzluk derecesinde mutluluk mümkün mü?Depresyondan kurtulmanın en güncel, en gerçek, en komik yolları bu kitapta tatlı bir dille anlatılmış. Yazar, bildiklerinizin hepsine küfredin, hepsini unutun ve delicesine mutlu olmayı becerin, diyor.

Devamını Oku

Biraz şiir, öykü ve tarih

18 Kasım 2017

Hayatın her tarafına dokunur edebiyat. Şiirle, öyküyle ve tarihle iç içedir. Onu geçmişten, bugünden; dünün ve bugünün ayrıntılarından koparmanın imkanı yoktur. Kitapların keyfini çıkarmanın tam zamanı...2 bin senelik hata payıBatı Anadolu’da yaşayan Yahudiler’in geçmişini araştıran Dr. Siren Bora, Anadolu Yahudilerinin 2600 yıllık tarihini irdelediği Ege’de Yahudi İzleri adlı kitapta bu başlangıcın tarihini kaleme almış. Şöyle bir soru soruluyor kitabın basın bildirgesinde: “Tarihin derinliklerinden günümüze dek varlığını sürdürmüş olan, Türkiye’nin çok kültürlü omurgasının bir kemiğini de oluşturan Yahudiler için “500 yıldır konuğumuzdur” yakıştırması, ne derece doğrudur?”İşte tam da bu noktada, okuru aydınlatmak amacıyla Değerli hoca Prof. Dr. İlber Ortaylı kitaba bir önsöz yazmış. Kitap, bu tarihi yolculuğa okuru da yanına alarak yazarının tatlı üslubu ve yoğun bir araştırma sonucu ulaştığı bilgilerle tanıklık etmekte…Aşkta parantez olur mu?Her aşk yaşayana en güzel aşktır. En büyük olanı, en heyecanlı olanı, en inanılmaz olanı yaşar aşık olan. Hepsi eşsiz, eşsiz olduğu için de en’dir yaşayana… Dursaliye Şaban’ın “Parantez Aşklar” adlı kitabı, aşkta parantez açılamayacağını ama açmak zorunda kalanların hikayelerini toplamış.Aşk bir tutkuysa, hangi yasak onu durdurabilir ki! Gönülde olmayan bir aşkı, hiçbir kâğıt parçası var edemez. Düzen, töre, yasa yüreklere hükmedemez. Aşka parantez açılır mı, elbette açılamaz; açılmamalı da! Bazen yaşayamadıklarımız, geride bıraktıklarımız; geçmiş sayılamıyor. Aksine, onlara hep gelecekmiş gibi bakıyoruz. Bu kitaptaki öykülerde aşkına parantez açmak zorunda kalanlar kaleme alınmış ve onların pişmanlıkları, uzaklıkları, kayıpları...Şiirin büyülü dünyasıEnver Aysever, “Bize Sağanak Aşk Lazım” isimli şiir kitabında kitabın adından da belli olduğu gibi, damıtılmış sözcüklerle yazılmış nefis şiirleri bir araya getirmiş… Aysever dizelerle şiirin hakkını verebilen okurlara keyifli bir şiir koleksiyonu sunuyor.

Devamını Oku

Kitapların büyülü dünyası

11 Kasım 2017

Kitapların kendilerine has büyülü, tılsımlı bir dünyası var…Okuduğunuz hayatlar bir zaman sonra sizin oluyor...Murakami merak uyandırıyorHaruki Murakami hem Japon edebiyatının hem de dünya edebiyatının en parlak yıldızlarından biri. Postmodern romanlarını insan elinden düşüremiyor. Felsefik bakış açısı zaman zaman, ben neden bunu böyle düşünemezdim, dedirtiyor insana; zaman zaman da, tam da içimden gelenleri seslendirmiş kahramanıyla, dedirtiyor. Yazarın romanlarındaki karakterlerin çoğu yalnız, kendi gibi okumaya meraklı ve aydın kesimin insanları…Karanlıktan Sonra adlı romanı da son derece keyifli. Her zaman olduğu gibi akıcı bir dili, renkli bir üslubu ve merak uyandıran tavrı ile yine çok ilgi çekecek gibi görünüyor.Yani kimsenin kitabı, boşuna başka dillere çevrilmiyor. Tabii bu arada Ali Volkan Erdemir’in başarılı çevirisini de görmezden gelmemek gerekiyor.Dar bir alanda daralmak…İyi bir okursanız, Mine Soysal’ı bilirsiniz. Çocuklar ve gençlere yönelik kitaplarıyla bu alanda büyük bir eksikliği, büyük bir yaratıcılıkla kapamayı başarıyor. Günışığı Kitaplığı’nı kurdu, son kitabı Daralan da oradan çıktı. İster dar bir alan hayal edin olup bitenin yaşanacağı, ister yaşadıkları yüzünden daralan insanları düşünün. Ya da ikisini birden düşünün, o zaman kitap hakkında daha iyi bir fikriniz olur.Mete’nin liseye başlayacağı o yaz, iç darlatan sorunlarıyla birlikte gelmiştir. Maddi sıkıntılar ve bedensel engelli ablasının sessiz çaresizliği yetmezmiş gibi, yeni komşuların gürültüsü de Mete’nin içsesini bastıracak güçtedir. Aile içi şiddet durağan hayatını sarsmış, komşularının oğlu Ömer yakasına yapışıvermiştir. Neyse ki, tezini yazmak için yanlarına gelen psikolog teyzesi, tatlı bir yaz esintisi yaratır yoksul evlerinde. Teyzesinin, çoğunu anlamadığı laflarında, Sıla’nın zeytin gözlerinde pırıldayan umut, Mete’nin bunaltısını dağıtmaya yetecek midir?Taban tabana zıt iki insan…Kime aşık olacağına, kimi seveceğine karar veremiyor bazen insan. Yaşadıklarına dönüp baktığında, “Bu hikayenin kahramanı ben miyim, diyebiliyor.” Bu roman da böyle bir hikaye saklıyor içinde… Müjde Aklanoğlu’nun “Adı Bende Saklı” romanı bir seri olarak düşünülmüş. Bu kitap da birincisi…Ve huzurlarınızda SostariçeKöşe yazarımız Ragıp Ertuğrul’un ilk romanı “Soytariçe”, raflardaki yerini aldı. Kitap, Dilek Türker’in yaşam öyküsü ekseninde, 1940’lardan bugüne değişen Türkiye’yi ele alıyor. (Tekin Kitabevi, 384 syf)

Devamını Oku

Gençlere bayram kitapları

28 Ekim 2017

Okumak, yaşa bağlı bir keyif değil… Çünkü okumak, en önemli rengi hayatın. Bu yüzden her yaşa kitap var, unutmayın...Serra yazmaya başlıyorOn beş yaşındaki Serra tüm duygularını, düşüncelerini anı defteriyle paylaşıyor. Annesiyle babası neden tuhaf davranıyorlar? Çeşme’de tatil günlerinde tanıştığı yeni arkadaşları, Serra’nın yaşamında ne gibi değişikliklere neden olacak? Tüm bu soruların cevaplarını Serra’nın anı defterinde bulacaksınız... Okumayan var mıdır İpek Ongun’un Bir Genç Kızın Gizli Defteri’ni? Eğer varsa, 104. Baskısını yaptı, hemen alıp okusun. Yaşı kaç olursa olsun hem de… Alsın çocuğuna hediye etsin, oturup onunla beraber okusun hatta. Serra’nın tuttuğu anı defteriyle onun gizli dünyasına adım atıyor, hayatın bir genç kızı nasıl derinden etkileyebileceğine şahitlik ediyoruz. Öğreniyor, hissediyor, ümitleniyor ve gençliğin eşsiz olduğunu hatırlıyoruz.Kendi kırıklarıyla dalga geçen kadın…Çok keyifli bir roman yazmış İdil Hazan Kohen. Şezlong Savaşları, hayatla ilgili önemli ipuçları saklıyor içinde. Ne kadar önden şezlong kapabildiğiniz üzerinde düşünmeye başlayacaksınız kitabı okuyunca. Öyle ya, deniz kenarının en büyük zaferidir önden boş şezlong bulup bütün gün kumsalın tadını çıkarmak. Peki ya hayatın kıyısında bu başarıyı göstermek gerekiyorsa? Ne kadar başarılısınız bu işte? Farklı karakterle süslenmiş hikayede Dila’nın yaşadığı hayat kavgasına eğlenerek şahit olacaksınız. Tatlı bir üslup, nefis bir gözlemcilik, keyifli bir dil… Yazar, kitabının tadını önce kendi çıkarmış bence…İnsanın kanatları gayretidirKendini tanıma kitaplarından biri Kafdağı’nın Pusulası… Kitabı, Didem Moralıoğlu kaleme almış. Hiç merak ettiniz mi? Nerede bu Kafdağı? Bu dağ masalların dağı… Belli bir yeri yok çünkü dünyayı çevrelediğine inanılıyor. Dağın arkasında cinler ve perilerin olduğu düşünülüyor. Zümrütten yapılmış, Zümrüd-ü Anka kuşunun yaşadığı yer. Bu kuş senede bir kere uçuyor, talihli olan birinin başına konuyor. İran Mitolojisine göre Kafdağı bu. Peki insan psikolojisine göre neresi? Bizim Kafdağımıza giden yol nereden geçiyor? İşte bu soruların cevabı, bu kitapta. “İnsan olmanın yol haritası... Gerçeğe yapılan yolculuktur gerçek yolculuk... Ne Zümrüdüanka olmayı göze almadan mutlu olabiliriz ne de benliğimizi esir alan yanlarımızı fark etmeden başarıya ulaşabiliriz. Şimdi her birimiz için gökyüzünde süzülme zamanı. Yeter ki bunu isteyelim ve o ilk kanadı çırpacak cesareti kendimizde bulabilelim.

Devamını Oku