Selahattin Duman

Selahattin Duman

sduman@gazetevatan.com

Birine "kuş beyinli" dersen küfür mü olur, iltifat mı?

Kuş beyni küçük sayıldığından mevcut yasalara göre böyle bir hitap aşağılama kabul ediliyor.. Bilime göre kuş beyni hafife alınamaz.. Örneğin fındıkkıran kuşu, sakladığı otuz bine yakın tohumun yerini ezberinde tutabiliyor.. Ben de iki gündür yedek anahtarımı koyduğum yeri bulamıyorum..

Haberin Devamı

Verdiğim akıllar bilimseldir.. Biri size, herhangi bir sebeple "kuş beyinli!" derse sakın alınmayın..

Hatta sevinin..

Çünkü aslında size hitap ederken, ismin önüne bir "dangalaklık hali katsayısı" koymuş olmuyor.. Tam tersine..

"Siz yedi yüz elli ayrı deseni hatırlayabilirsiniz.. Binlerce şeyi ayrı ayrı yere saklayıp, ezberinizde tutabilirsiniz.. Hatta papağan gibi espri yapabilirsiniz.." demek istiyordur..

***

Bilim adamlarından rivayet eden New York Times'ın haberine göre kuşlar zeki yaratıklarmış.. Yukarıda saydığım örnekler de bilim adamlarınca "kuşların zekâsına" verilen örnekler..

Yedi yüz elli deseni hatırlayan kuş, demiştim.. İşte o kuşun türü güvercin.. Zekâya bak zekâya.. Yüzlerce deseni tek tek biliyor.. Ancak burada bir aykırılık var..

Benim bildiğim güvercin kuşu, cinsel açıdan nefsi azdığında erkek ile dişiyi ayırt edemiyor..

Kuşbazlık halleri..
Mahallede tanıdığım bir kuşbaz vardı.. "Kuşbazlık" nedir derseniz, bu da ayrı bir hastalık..

Şimdiki zengin bebelerin araba merakı gibi bir şey.. Araba merakı bunun yanında masum bir hobi kalır çünkü diğeri tam bir hastalık.. Üstelik fukara kısmının başına musallat olan bir bela..

Zengin bebesi, varlıklı aile çocuğu "Güvercin besleyeyim.. Havada uçsun, takla atsın.. Başka meraklıların kuşlarını kapıp bizim kafese getirsin.." diye meraklar edinmez..

İnadına, fukara kısmı merak eder..

Gider varını yoğunu, bu eti yenmez hayvana yatırır..

Paçalısı var.. Taklacısı var.. Reyhanisi var.. Sadece Bağdat Pazarı'nda satılan "ispir"i var..

Böyle bir merak işte.. Seyredene bir zararı yok da meraklısının başına iş açar.. Güvercin uğursuz bilinen bir hayvan olduğundan meraklısının iki yakası asla bir araya gelmez..

***

İşte o tanıdığım kuşbazın güvercinlerinden birkaçını kümesin önünde gördüm.. Birbirlerine "Sevgililer Günü" hamlesi yapıyorlardı.. Sahipleri de kahvede oturmuş, kâğıt oynuyordu..

Yaşça benden hayli büyük..

Kızdırmak için "Dede.." dedim.. "Senin ak paçalı güvercin vardı ya!"

İşkillendi.. Yüzüme ters ters bakıp "Eeee!" dedi..

"Sanırsam o homo olmuş.."

Zavallı kuş gitti
Yaşlı kuşbaz sinirlendi.. "Nasıl yani?" sorusu küfür gibi çıktı ağzından..

"Demin sizin oradan geçerken gördüm.. Erkeklerden biri senin ak paçalının üzerine çıkmıştı.. Sözüm meclisten dışarı yani.."

Hiçbir şey söylemedi.. Hırsından avurdundaki kasların seyirdiğini gördüm.. Yaptığım şakaya pişman oldum ama iş işten geçmişti.. Oyunu bırakıp yerinden kalktı..

Hızla kahveden çıktı..

Yirmi dakika sonra geri geldi.. Hiçbir şey olmamış gibi oyununa devam etti.. Sonradan söylettik.. Namusu payimal oldu fikriyle kümese koşup zavallı ak paçalının boynunu buruvermiş..

Hâlâ aklıma geldikçe yüreğim sızlar..

Burada anlatmak istediğim güvercinler arasındaki bir namus meselesi(!) hikâyesi değil. Yedi yüz elli deseni aklında tuttuğu iddia edilen bir kuşun, kendi türünden başka birini gördüğünde: "Bu erkek miydi dişi miydi?" diye kafasının karışması

***

Kuşbaz değilim ama seyrine durmayı severim.. Kendi kendime keşfettiğim özellikleri vardır, bunları öğrenmek, bunlara uygun davranmalarını seyretmek keyif verir..

Temsil, kuşların en çirkin soyundan gelme karga ve saksağanlar..

Parlak şeylere bayılırlar.. Aynaydı, renkli cam kırığıydı, ışığı yansıtan metal parçasıydı, bozuk paraydı, kadınların bazen pencere kenarına koydukları takılardı, kapar yuvalarına götürürler..

Karga rekabeti..
Şimdinin şıkıdımlarında görülen bir rüküşlük hali yani..

Eski Osmanlı İstanbulu'nun sekbanı, yeniçerisi, levent taifesinden olanı parasız kaldıklarında hava da müsaitse yeşil alanlara dağılır karga veya saksağan yuvası ararlarmış..

Maksat, yuvaya kaçırılmış para neyim varsa toplamak.. Şansı olanın kısmetine altın lira çıktığı dahi rivayet edilir..

İnsan olarak kargalarla yaşadığım bir de rekabet var.. Tespit etim.. Bunlar cevizi çok seviyor.. Tespit etmem de evin kapısı önündeki taşlıkta kırık ceviz kabukları görmemden..

Önceleri "Evin önüne kadar gelip bunları yiyen kim?" diye düşünüyordum.. Sonra tesadüfen gökten bir ceviz düşüverdi önüme, sırrı çözdüm.. İlerideki evin bahçesinde ceviz ağacı var.. Karga cevizi buradan koparıp gagasına alıyor..

Benim kapının önü düz ve taşlık olduğundan orayı seçmiş..

Yukarılara yükselip cevizi bırakıyor.. Yere hızla çarpan cevizin kabuğu kırılınca da gelip afiyetle yiyor..

***

İnsan olsun da yağmacı olmasın, başkasının emeğinden pay ummasın.. Eğer sabah saatleri uyanmışsam hava da açıksa kapıyı aralık tutuyor, biraz bekliyorum..

Karganın attığı ceviz düşer düşmez kapıp kendim yiyorum..

Bu duruma da uyandılar.. Aylardır ayakları kesildi.. Cevizleri artık başka bir yerde kırdıkları belli..

Onlar fark edene kadar biz de yiyeceğimizi yedik..

Baharı bekleyeceğim.. Yavrular acemi ve cahil olduğundan belki yeniden benim kapıyı seçerler, diye..

Bilim adamlarının attığı "kuş beyni gelişmiştir" iddiasına gelince.. Böyle bir iddiaya taraf olacak halim yok ancak zaman zaman beynimin bana bir kuş beynini arattığını biliyorum..

Hele hele yön bulma, adres bulma söz konusu olduğunda.. Serçe kuşu bile acır bana..

DİĞER YENİ YAZILAR