Selahattin Duman

Selahattin Duman

sduman@gazetevatan.com

Beş yıldızlı otelden şık göz hastaneleri..

Haberin Devamı


Yeni bir trend bu.. Beş yıldızlı otel konforunda hastaneler.. Görmeyen varsa gidip bunlardan birini görsün.. Hatta bir hastalık icat edip bir hafta içinden çıkmasın.. Eve dönüşte “Beş yıldızlı bir yerde tatil yaptık.. diye hava atabilirler..

Bizim memlekette özel hastanecilik aldı başını gitti..

Cumhuriyet’in ilk yarısının şanlı sağlık kuruluşları olan devlet hastaneleri artık taşra illerinin tek yıldızlı otellerinden farksız..

Yeni özel hastanelerin beş yıldızlı otellerden farkı yok..

Nitekim Etiler’deki Dünyagöz Hastanesi’nin kapısından içeri girdiğinizde de aynı duyguyu yaşıyorsunuz..

Hastane lobisi mi ultra lüks otel lobisi mi bilmeyen karıştırır..

Hastanenin lobisinde, resepsiyon yerine hasta başvuru bankosu var..

Genç güzel kızlar ile yakışıklı oğlanlar oturuyor.. Önlerinde bilgisayarlar.. Geleni güler yüzle karşılıyorlar.. Muayene mi kontrol mü ameliyat mı ona göre yönlendiriyorlar..

***


Beni lobinin girişte sol yanına düşen bir odaya yolladılar.. Reyhan Hanım’a..

Onun işi mali Check-Up..

Gelen hastanın derdini dinleyip önce doktora yönlendiriyor, doktorun kararına göre tekrar karşısına oturup işin akçalı boyutlarını çıkarıyor..

Özel sigortan varsa onun onayını istiyor.. Ameliyat şu kadar, normal lens bu kadar lira..

Alcon IQ dedikleri çift işlemli (miyop ve hipermetrop veya miyop ve astigmat bir arada..) lensler şu kadar lira..

O anlatıyor sen kafa sallıyorsun.. Eğer anlaştınızsa önüne koyduğu rıza belgelerini imzalayıp ameliyat için gün sayıyorsun..

NİFAK ODAĞI..

Dr. Pervin Hanım gözümdeki arızadan önce benim gazeteci kimliğimi keşfetti.. İçinden “Belâ geliyorum demez..” diye geçirdiğine eminim..

Çünkü vaktiyle benim kadınlık üzerine yazdığım yazılardan biri hastanenin erkek doktorları ile kadın doktorları arasında tartışma çıkarmış..

Erkekler doğal olarak beni referans gösterip “Siz zaten böylesiniz. İşte belgesi..” demişler.. Kadın doktorlar da “O da erkek değil mi?” itirazı ile referansı reddetmişler..

Kısa bir niza hali işte..

Vukuata sebep olan adam şimdi ellerine düşmüş, görmeyen gözleriyle melûl mahzun bakıyor..

Dr. Pervin Hanım göz ölçümlerini yaptırdı.. Eksi birinci katta bir de Recep Bey var.. O da gözün tomografisini çekiyor.. İşini çok titiz yapan biri..

Sonra anestezi uzmanı Dr. Ayla Topak’a havale edildik.. Onunla da Anestezi Kongreleri’nden tanış çıktık.. Benim Antalya’daki konuşmamı dinlemiş..

Tekrar Pervin Hanım’ın yanına döndük.. Bu kez elimizdeki sonuçlarla..

Dr. Pervin Hanım’ın oda komşusu Dr. Ayhan Pulur..

Benim göz değerlerimi birlikte incelediler ve aralarında nasıl bir karar aldılarsa tebligatlarını yaptılar..

“Perşembe’ye ilk ameliyat..”

Sebep? Her iki gözün merceklerinde katarakt ilerlemiş.. Sağ göz üç buçuk derece miyop olduğu halde on bir derece miyopmuş gibi görüyor..

(Ona görme demezler, boş bakıyor..)

Sol göz bir buçuk derece miyop.. Onun performansı da beş buçuk derece miyopa eşit..

Özetle ben görmüyorum, görür gibi yapıyorum.. Bu da benim Astoria veya Kanyon’un otoparkına girip çıkarken bir yılda dört kez ön takımları neden orada bıraktığımı açıklıyor..

***


Bir tek astigmat konusunda tereddütleri oldu.. İkinci bir incelemeden sonra onun da göz merceğine değil kornea tabakasına bağlı olduğu anlaşıldı..

Yani gözüme çift fonksiyonlu Alcon IQ lenslerinden değil, normal miyopu telafi eden lenslerden takacaklar..

Minicik bir lens bu.. İki kolu var.. Biri geriye kıvrık, sanki sırtını kaşıyor.. Öbürü çenesini..

Bende tereddüt neyim kalmamış.. Gözden hayır yok.. Karşılaştığım birini burnunun ucuna girmeden tanıyamıyorum..

Üstelik doktorların açıklamaları bana yeterince güven de vermiş..

“Battı fishing, yan going..” bile demeden “tamam” diye kafa salladım.. Perşembeye görüşürüz..

İLK AMELİYAT..

Anasını sattığımın İstanbul’un fahişemeşrep havası.. Bir ucunda kar yağar, bir ucunda güneş açar..

Benim ilk ameliyattan önce bir kar başladı ki bu kadar olur.. Gök benimle inatlaşmış.. “Sana o ameliyatı yaptırırsam namerdim..” diyor..

Bereket müdebbir adamım..

Beran’a arabasını taaa geceden yukarılarda bir yere bıraktırdım.. Bizimki otuz beş derecelik yokuş.. Nice şanlı Jeep’in fiyakasını bozmuş..

Lakin ben kararlıyım.. Yaya bile olsa gideceğim..

Gerek kalmadı.. Yukarıya diktiğimiz araba işimizi gördü.. Tam saatinde Etiler’deki Dünyagöz Hastanesine kavuştuk..

Önce Reyhan Hanım’ı gördük.. Üç belge daha imzaladık.. Telefonla genç bir kızı çağırdı..

Beni ameliyat için hazırlamalarını söyledi..

Bu kızlar müşteriye sevimli hizmetler veren hostesler.. Hastane politikası gereği hastayı “gözü görmez köstebek” kabul ediyorlar..

“Bunları kendi başına bırakırsak lobiden dördüncü kata çıkamazlar..” politikası uyarınca size soyunacağınız odaya kadar refakat ediyorlar..

Hasta odaları üst katlarda..

Beş yıldızlı otel konforu dedik ya.. Benimkisi süit gibi bir şeydi.. Çift yatak.. Tuvalet, banyo.. Televizyon.. Bir tek mini barı yok..

***


Hostes odaya bıraktıktan sonra başka bir sağlık hizmetlisi geldi.. Bir gömlek bıraktı.. Bir bone.. Bir çift de kâğıttan otel terliği..

“Soyunun!” dedi..

“Çorap ve iç çamaşırı dâhil..”

Niye ki? Kurallar öyleymiş.. Hani ameliyatta bir hâl oldu.. Kalp krizi geldi mesela.. Ameliyata hazır olacaksın.. Peki çoraptan ne istiyorsun?

Orası belli değil.. Ayağın çok bakımsızsa, gelmişken nallayalım diyebilirler..

Soyunduk.. Gömleğimizi giyip, bonemizi taktık.. Saati geldiğinde tekerlekli bir sandalye getirdiler.. Ameliyathaneye öyle nakledecekler..

“Ben kendi başıma yürürüm..”

“Olmaz, bineceksiniz..”

Böylece bindik alamete.. Gidiyoruz selamete..

GELECEK YAZI: Toplam yarım saat süren çifte ameliyatın ayrıntıları..

DİĞER YENİ YAZILAR