Dünyanın en saygın bilim insanlarıyla çalıştıklarını belirten Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, “Gözlem ve deneyimlerime dayanarak beklentilerin karşılanabilmesinin ancak ve ancak güçlü bir diyalogla mümkün olabildiğini söyleyebilirim. Çünkü üniversite eğitimi, nesiller arasında bir randevudur” dedi.
Hem öğrenci hem de öğretim üyesi olarak 36 yılını Amerika’da geçirmiş olan Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan, 1990’dan beri 50 doktora öğrencisi mezun ettiğini belirterek eğitimde tarafların beklentilerini özümseyebilmelerinin kendisin için her zaman önemli olduğunu vurguladı. İnan konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Gözlem ve deneyimlerime dayanarak beklentilerin karşılanabilmesinin ancak ve ancak güçlü bir diyalogla mümkün olabildiğini söyleyebilirim. Çünkü üniversite eğitimi, nesiller arasında bir randevudur. Üniversite yöneticileri olarak bizlerin görevi ise bu buluşmada hem öğrenciler hem de öğretim üyeleri arasında mükemmel bir diyalog için gerekli ortamı kurmak ve bundan sonra kendi aralarında, serbestçe iletişim kurabilmelerine olanak sağlamaktır.
Yaratıcı güç
Serbest bir iletişim ortamı, öncelikle değişen dünya düzenine ayak uydurabilmek için önemlidir. Bugünkü küresel rekabet ortamında Türkiye’nin hak ettiği konuma gelmesi öncelikle yaratıcı insan kaynağıyla mümkün olacak. Bu nedenle eğitimde bilinen kalıpların ötesine çıkmak ve öğrencinin öğrenmeyle sorgulama hevesini ve cesaretini tetiklemek ve hiçbir zaman kaybetmemesini sağlamak gerekmektedir.
Belirli sınırlar içinde, öğrenciye herhangi bir sorgulama şansı verilmeden sunulan kalıplaşmış eğitim ve öğretim metotlarından ziyade öğrencinin hayal gücünü ve yaratıcılığını tetikleyecek, ona yeni ufuklar açarak ve bu ufukları keşfetmekten ve zorlamaktan çekinmemesini sağlayacak bir sistem geliştirilmelidir. Çağımızın teknolojik ve bilimsel gelişimleriyle de doğru orantılı olarak gençlerimizin eğitimden en büyük beklentisi kendi potansiyelini mevcut bilgilerle harmanlayarak yeni şeyler yaratabilmektir. Bunu sağlayamayan, öğrencisini sistemin dışında tutan eğitim kurumları, öğrencilerini kaybetmiş ve memleketin geleceğinden çalmış olacaktır.
Öğrenmenin öğrenildiği yer
Üniversite; muhakeme etmenin, akıl yürütmenin, sorgulamanın, sorumluluk duygusunun, hayal kurmanın, uluslararası bir vizyonun, yaşama ve öğrenmeye karşı heyecan ve hevesi beslemenin ve tüm bunlarla birlikte asıl olarak öğrenmenin öğrenildiği yerdir. Üniversitede dünya görüşü kazanılır, koşullar nasıl olursa olsun bilgiye ulaşmanın ve tüm veriler arasından en doğrusunu seçmenin yöntemleri öğrenilir. Öğrenciler hayatlarının belki de en güzel ve en üretken 4-5 senesini geçirecekleri, onları dünyaya ve hayata hazırlayacak olan üniversiteyi belirlerken bana göre en büyük beklentileri, üniversitenin kendilerini tanımaya ve ifade etmeye katkı yapabilmesi ve heves ve heyecanlarını en serbest şekilde yaşamaya olanak vermesi olmalıdır.
Üniversite, sistemin parçasıdır
Üniversitelerin böyle bir eğitimi sunabilmeleri için sadece mükemmel bir öğretim üyesi kadrosuna değil, aynı zamanda sorgulayan, muhakeme edebilen, sorumluluk duygusu taşıyan, öğrencilere ihtiyacı vardır. Çünkü belirttiğim üzere eğitim, bir diyalogdur ve mükemmeli yakalamak ancak karşılıklı iletişim ve gelişimle mümkündür. Bu nedenle eğitim kurumlarının öğrencilerden en büyük beklentisi bu becerileri kazanabilmeleri, mevcut bilgiye nasıl katkıda bulunabileceğinin yollarını arayan bireyler olabilmeleridir. Öğrenciler üniversiteyi yalnızca mesleki beceri edinme yeri olarak görmemeli, aynı zamanda geniş tabanlı bir eğitim ve kendi içlerinden gelen heves ve heyecanlar, ilgi alanları ve becerileri doğrultusunda yeni ufuklar açabilecek bir eğitim sisteminin parçası olarak düşünmelidir.
Küresellik olgusunun önemi
Öğrenciler, iyi bir üniversite hayatının akademik performansın yanı sıra iyi yönetilen bir sosyal hayatla mümkün olduğunun ayırdında olmalıdır. Bu nedenle, tercih yapacakları okulun sosyal açıdan kendisine sağlayacağı vizyonu ve yenilikleri araştırmalı ve sorgulamalıdırlar. Bilginin ve yaşamın küreselleştiği zamanımızda, küreselleşme olgusunun öğrenimin de önemli bir boyutu olduğunun bilincinde olmamız gerekmektedir. Artık sorumluluk almak, bir dünya vatandaşı olmak bir seçenek değil, bir gerekliliktir.
Dolayısıyla hayat bizden sadece ülkemizi değil, dünyamızı çok iyi tanıyan ve etik ve yaratıcı düşünce yapısıyla dünyaya değer katan bireyler olmamızı beklemektedir. Uluslararası bilime yön verebilen üniversitelerimiz sayesinde gençlerimiz, dünyadaki diğer akranlarıyla yarışıyor hatta bazı alanlarda onları geçiyor. Öğrencilerin heves ve heyecanını tetiklemeye ve desteklemeye odaklı bir yaklaşımın ülkemizin her bir köşesine yayılmasını canı gönülden diliyorum.
Okullarda sanatsal faaliyetler artırılacak
MİLLİ Eğitim Bakanlığı (MEB), okullarda yönlendirme ve sanatsal faaliyetlerin daha etkin hale getirilmesi için bir takım değişikliklere gidiyor. Buna göre seçmeli ders saati oranı artacak, sınav odaklı olmayan bir müfredat dönüşüm programı uygulanacak. Ayrıca genel ortaöğretim, mesleki ve teknik ortaöğretim okul türü yerine program çeşitliliğine göre yeniden yapılandırılacak. 2012 yılı hükümet programında eğitime ilişkin hedefler de yer alıyor.
Eğitim sisteminin mevcut durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı programda, eğitim sisteminde kaliteyi yükselten bir dönüşüm programının uygulanacağı belirtilerek eğitim yönetimi, öğretmen yetiştirme süreçleri, müfredat, eğitim, ortam ve araçlarının bu dönüşümü destekleyecek şekilde güçlendirileceği bildirildi.
Ruhsal ve fiziksel gelişim
İlk ve ortaöğretimdeki öğrenciler için yönlendirme faaliyetleri ve sosyal aktiviteler artırılacak ve etkinleştirilecek. Sınav odaklı olmayan bir müfredat dönüşüm programı uygulanacak. Öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimleriyle becerilerini artırmaya yönelik sportif, sanatsal ve kültürel aktivitelere katılımı artırılacak. Mesleklerin tanıtımı amacıyla iş yeri gezileri, kendi alanında uzman kişilerin okullarda öğrencileri bilgilendirilmesi ve kariyer günleri etkinlikleri geliştirilecek. Başta şiddet olmak üzere eğitim kurumlarında disiplin sorunlarının giderilmesine yönelik tedbirler artırılacak.
Okullarda öğrenciler kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlere yönlendirilecek ve kendi belirledikleri sosyal etkinlikleri yürütmek üzere eğitim materyalleriyle donatılmış çalışma alanları oluşturulacak.
Temel eğitim kademelerinde kalite güvence sistemi geliştirilecek. 2012 yılının sonuna kadar eğitim sisteminde kalite güvence sisteminin temel kriterleri ve göstergeleri belirlenecek ve konuya ilişkin teknolojik altyapı geliştirilecek.
Personele eğitim verilecek
Sonuç ve performans odaklı, öğretmen, yönetici, müfettiş yeterlilikleri tanımlanacak, yeterlilikler artırılacak. Sistem konusunda merkez ve taşra teşkilatından belirlenecek personele eğitim verilecek. Kalite güvence sisteminde belli puanı geçen okullara “Kalite Beratı” verilecek. Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları artırılacak, donanım ve fiziki altyapı geliştirilecek, bilgi ve iletişim teknolojileri etkin bir şekilde kullanılacak, eğitime erişim bölgeler ve cinsiyet itibarıyla daha dengeli bir yapıya kavuşturulacak. Öncelikli olarak 5 yaş grubunda yüzde 100 okullaşma oranına ulaşılması amacıyla bölgeler arasındaki farklar da dikkate alınarak gerekli fiziki altyapı sağlanacak.
İlköğretimden ortaöğretime geçiş oranları artırılacak. Bunun için yürütülecek çalışmalar arasında, “ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısının yüksek ve okullaşma oranlarının düşük olduğu illerde derslik yapımı için ayrılan kaynağın artırılması, ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranlarının en düşük olduğu illerde özellikle kız çocukları için pansiyon yapımına hız verilmesi” yer alıyor.
Türkiye’ye özgü bir model
Eğitimin her kademesinde alternatif finansman modelleri geliştirilecek ve özel sektörün eğitim yatırımları kalite odaklı bir anlayışla teşvik edilecek. Bunun için özel okulların eğitim hizmetleri sunumundaki payı artırılacak. Özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin oranının artırılması kapsamında öğrenci başına finansman ve özel sektörden hizmet satın alınması gibi farklı modeller incelenerek eğitim kademeleri ve bölgeler itibarıyla farklılaştırılmış, Türkiye’ye özgü bir model oluşturulacak. Özel sektörün eğitim hizmetleri sunumundaki rolü, kalite odaklı şekilde geliştirilecek.
Boğaziçi’nden ‘Merak Eden Çocuk’lar için anaokulu
BOĞAZİÇİ Üniversitesi Mezunlar Derneği çok kültürlülüğün, hoşgörünün, sorarak ve merak ederek öğrenmenin esas olacağı bir anaokulu açtı. İstanbul Arnavutköy’deki eski Rum okulunun tarihi binasında eğitime başlayan anaokulunun resmi açılışı 24 Ekim 2011 tarihinde sade bir törenle yapıldı. Merak eden, hayata olumlu bakan, öğrenme sürecinden keyif alan, kendine güvenen, çevresine katkıda bulunacak mutlu bireyler yetiştirmeyi hedefleyen okula ‘BÜMED Merak Eden Çocuk Anaokulu’ adı verildi.
‘Üniversite eğitimi nesiller arasında bir randevudur’
Haberin Devamı