1 Puandan ziyade başarı sıranı dikkate alın. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl puanlar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı veriyi sağlar.
2 Alternatifi bol olan tercih listesi oluşturun. Tek bir üniversite ya da birkaç bölüm üzerine odaklanmayın.
3 Sadece bir bölüme takılıp kalmayın. İstediğiniz bölüm ile ortak özelliklere sahip başka bölümlerin de olup olmadığını araştırın. Geçişli bölümleri göz önünde bulundurarak tercih listenizde alternatif yaratın.
4 Alternatifli oluşturduğunuz tercih listesini, önceliklerinizi göz önünde bulundurarak ve uzman yardımı alarak, sadeleştirmeye çalışın.
5 Tercihlerinizi yaparken ilk beş ya da altı tercihin, kendi başarı sıranızdan yukarıda ve en çok istediğiniz üniversite ve bölümler olmasına dikkat edin.
6 Tercih listenizde kendi başarı sıranızdan yüksek tercihlere yer verdikten sonra, kendi başarı sıranıza yakın ya da denk olan en az 20 tercih yapabilirsiniz.
7 Yerleştirmede önemli olan tercih sırası değil, puanın yüksek olmasıdır. Puanı birbirinden farklı iki öğrenciden, ilgili bölümü önce tercih eden değil, puanı yüksek olan aday yerleştirilir.
8 Son beş veya altı tercih -girmek istediğiniz bölüm ve üniversiteleri göz ardı etmeden- kazandığınızda asla pişman olmayacağınız ve tekrar sınava girmek istemeyeceğiniz yerler olmalı. Yazdığınız son tercih, sizin gitmeyi tercih ettiğiniz en son üniversite ve bölüm olmalıdır.
9 Acele etmeyin, tercih dönemini, açıklanan tarihleri göz önünde bulundurarak son gününe kadar değerlendirin. Üniversiteleri ziyaret edin, öğretim üyelerinden bölümler hakkında bilgi alın, uzmanlarla görüşün…
10 Yurt dışında eğitim almayı düşünüyorsanız, YÖK Denklik Bürosu’ndan okumayı düşündüğünüz üniversitenin denkliği olup olmadığını öğrenin. Türkiye’de geçerliliği olmayan üniversiteleri asla tercih etmeyin.
Farklı puan türlerini nası karıştıracağız?
Adayın hem MF hem de TM tercihleri yaptığını varsayalım. Aday, önüne iki boş A4 kağıdı alacak. Bunlardan birine MF tercihlerini, diğerine de TM tercihlerini yazacak ve her ikisinin toplamı 30’u aşmayacak şekilde düzenlenecek. Her bir tercih listesi, kendi arasında küçük sıradan büyük sıraya doğru veya makul ölçüde istek-sıra dengesi göz önünde tutularak sıralanacak. Sonra başka bir boş kağıda bunları şu üç şekilde aktarabilir:
-Aday şöyle diyebilir: Ben önce MF’leri, daha sonra da TM’leri istiyorum. Bu durumda aday, önce MF listesindeki tercihleri olduğu gibi bu kağıda aktarır, sonra bunun altına TM listesindeki tercihlerini sıralayabilir.
-Aynı aday şöyle de diyebilir: Ben önce TM’leri istiyorum, bunlar olmazsa o zaman MF tercihlerini istiyorum. O zaman önce TM listesindeki tercihler buraya aktarılacak, daha sonra da MF tercihleri yazılacak.
-Aday isterse bu şekilde de davranabilir: İlk tercihim, MF’nin ilk sırasındaki yer olmalı, 2’nci tercih olarak yine MF listesinde bulunan 2’nci sıradaki yeri istiyorum. 3’üncü sırada, TM listesinin ilk sırasında bulunan yeri, 4’üncü sıraya MF listesindeki 3’üncü tercihi yazmak istiyorum. Ve bu işlem bu şekilde sürüp gider. Bu üç şekil de doğru, ama adayın olaya yaklaşım tarzı farklı. İşte bunun nasıl olması gerektiğine adayın kendisinin karar vermesi gerekir.
24 TERCİHİN HEPSİNİ DOLDURALIM MI?
Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 24’üncü tercihiniz bile okuyacağınız tercihse, doldurmakta sakınca yok! ‘Hele bir yazalım, sonra bakarız’ demeyin, son pişmanlık fayda etmiyor, bedeli de ağır oluyor...
ÇOK TERCİH YAPMAK KAZANMA ŞANSINI ARTIRIR MI?
Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İlla 24 tercih yapacağız diye de bir kural yok, ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.
PUANA GÖRE Mİ, BAŞARI SIRASINA GÖRE Mİ?
Tercihleri yaparken başarı sırasını kullanın, puanları dikkate almayın. Kendi başarı sıranızla, girmek istediğiniz bölümün başarı sırasını kıyaslayın.
KENDİ SIRAMIZIN NE KADAR ÜSTÜNDEN BAŞLAYALIM?
Adayın MF-4’den başarı sırası 170 bin olsun, şayet tercih sayımız 24’ü aşmıyorsa, bu adayın tercihlerini 100 binden başlatmasında hiçbir sakınca yok. Hemen soracaksınız, ‘Peki, olur mu?’ Yanıt vereyim: ‘Ben de biliyorum olmayacağını, ama ne sakıncası var? Olmazsa olmasın! Aklınızda kalacağına, kağıtta kalsın...’ İlk birkaç tercihiniz, sıradan ve puandan bağımsız olsun, gönlünüzde yatan aslan olsun...
NEREYE KADAR DÜŞELİM?
Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken, sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz; ben bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ düşüncesi olmalı...
‘ÖLÜ TERCİH’ TAM ANLAŞILMADI…
Örneğin tercihlerimizden birinin sırası 150.616 olsun. Kalkıp da bunun altına 120.387’nci sıradaki bir yeri yazarsak, işte bu ölü tercih olur! Neden mi? Şöyle açıklayayım: 150.616’ncı tercihe giremeyen bir aday, ondan daha yukarı sırada bulunan 120.387’nci sıraya yerleşebilir mi? Bu mümkün değil, işte ‘ölü tercih’ bu demektir... Böyle yaptığınız taktirde, fazladan yer işgal eden bir tercih yapmış olursunuz.
Puan tutuyor diye istenmeyen bölüm seçilmemeli
Meslek seçiminde anahtar bir soru var; ‘hem mutlu hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?’ Bunun üzerinde önemle düşünülmelidir. Tercihlerde, sadece sınav başarısı yetmiyor. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığından veya sınavdan kaç puan aldığından ziyade tercihlerde hata yapıp yapmamasıyla ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla ‘hata yapma korkusu’ ortaya çıkıyor. Adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli. İstek orantılamasında yüzde 50’nin altındakiler yazılmamalı. Bazı mükemmeliyetçi öğrenciler var 2-3 tercih yapıp riske ediyorlar. Sonrasında da yerleşemiyorlar.
TERCİHLER KÜÇÜKTEN BÜYÜĞE DOĞRU MU SIRALANMALI?
Tercih maratonu sürerken adayların formu doldururken puan sıralamasına göre tercih yapmalarına gerek yok. Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir.
Tercihler matematiksel sıraya girecek diye bir kural yok! Kendinizi o kadar katı kuralların içine hapsetmeyin, biraz esnek davranın, korkmayın. ‘Kullandığımız bütün veriler, geçen yılın verileri, bu yıl da aynıları olacak’ diye beklemeyin. Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul bir fark vardır.
BİR TERCİHİ DAHA ÜST SIRAYA YAZAN MI AVANTAJLIDIR?
Kaçıncı sıraya yazarsa yazsın, kimin puanı daha yüksekse o avantajlıdır! Ali’nin TM-1 puanı 485, Sadık’ın TM-1 puanı 486 olsun. Ali aynı tercihi 1’inci sıraya, Sadık da aynı tercihi 24’üncü sıraya yazmış olsun. Şayet o bölüme bir aday alınacaksa bu Sadık olur, çünkü Sadık’ın puanı Cengiz’den yüksektir. ‘Peki, bu durumda sıranın ne önemi var’ diyeceksiniz. Şu önemi var: Cengiz, bu bölümü diğer tercihlerinden önce istiyor, Sadık da ‘diğer tercihlerim olmazsa, en son bu tercihime yerleşeyim’ diyor.
İSTEK Mİ, SIRA MI?
İkisi de... İkisinin makul bir karışımı olmalı, her biri ayrı telden çalmamalı. Şöyle örnek vereyim: Çok istediğimiz yer 45.698’inci sırada, onun altına yazacağımız ve ondan sonra istediğimiz yer 35.474’üncü sırada olmamalı. Yani isteğin bir sınırı olmalı. Bu durumda alttaki tercih, geçersiz tercih oldu. Burada yapılması gereken ya alttaki tercihi 45.698’in üzerine yazacağız ya da sileceğiz. Şayet onun üstüne çıksın istemiyorsak o zaman onu yazmayacağız. Peki, yazarsak n’olur? Boşuna yer işgal etmiş olur.
YARIN: EN POPÜLER MÜHENDİSLİK DALLARI, ÖSYS-2015’TE İLK 100’E GİREN ADAYLARIN TERCİH ANALİZİ, ‘OKUL BİRİNCİLERİ’ NASIL YERLEŞİYOR?